Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Boşluk

0

Düşünce tarihini sarsan bir örtüşmeden söz edelim: Georg Wilhelm Friedrich Hegel, “Boşluk, aslında bilincin daimi yurdu olan ‘mutlak bir ötekiliktir,’ ”der.[1] Bilincin esas ve sürekli yurdu olarak boşluğa işaret eder.

Hatırlayalım: Ortadoğulu az yazan münzevi Abdûlgaffar el Hayatî de, “Boşluktan daha derin (= yoğun) başka ne var?” diyerek bilincin niteliğini boşluğun yoğunluğuna bağlayarak bilinci oturduğu tahttan tek bir cümleyle indirmiş, düşünenin düşünceye hükmetmesinin veciz bir örneğini göstermiştir. –“Işık doğudan yükselir!” diye diye ömrünü tüketenlerden bir rakı sofrası alacağım olsun!

Sonra, “öngörülemeyen ve ele geçirilemeyen boşluk”tan esinlenerek, “Yaratılmamış olanın gücünü görebiliyor musun?” cümlesini kuran ufku geniş yazarı meyhaneye davet edelim ve ilk kadehimizi şerefine kaldıralım:

“Biz sadece, Tanrı’nın yaratım aşamasını tersine izleyerek, yaratılmamış olana, boşluğa erişmeye çalışıyoruz.”

Onu yeniden, bu kez kendi istediğiniz biçimde yaratmak için mi?

Hayır. Bize onun kendisi gerekli. Sen hiç ‘boşluğa tapanları’ duydun mu?

Boşluğa tapanlar mı?

Bunlar bir Frenk tarikatıdır. Yaratılmamış olanın, yani boşluğun gücünü gören insanlar. Onlarla hiçbir ilgisi olmayan Fon Gerike adlı biri tarikat sırlarını keşfettiği için ateş püskürüyorlar. Adını söylediğim bu bilgin Magdeburg’da bir deney yaptı. Madeni iki yarımküreyi birleştirip içindeki havayı tulumbalarla boşaltarak boşluğu meydana getirdi. Böylece yapışan her bir yarımküredeki halkalara altışar at bağlatıp onları kırbaçladı. Tam on iki at, boşluk nedeniyle birbirlerine yapışan iki yarımküreyi ayırmayı başaramadı. Bu da boşluğun gücünü kanıtlar.

‘Yaratılmamış olanın gücü

İnanılması gerçekten zor.

Ama doğru. Bununla birlikte, böylece meydana getirilen boşluk bizim işimize yaramaz. Çünkü biz, daha doğrusu ben, kendisinden dünyanın meydana geldiği asıl boşluğa erişmek istiyorum.

Peki, amaçladığın bu şeye eriştin diyelim. Onu ne yapacaksın?

İşte, şimdi bambaşka bir konuya geçiyoruz. Eline bir taş alıp fırlatırsan ne kadar hızlı gider sence?

Benzetmeyle ifade etmek gerekirse, bir kırlangıç kadar hızlı gideceğini söyleyebilirim.

Peki, neden daha hızlı, mesela sonsuz bir hızla gitmez?

Çünkü o havanın içinde yol alır ve hava ona direnç gösterir. Bu direnç olmasaydı belki sonsuz bir hızla gidebilirdi.

Şimdi havanın olmadığını ve taşın boşlukta fırlatıldığını farzet. Bu durumda ne diyebilirsin?

Yoksa sonsuz hızın mı peşindesin?

Bu soruya cevap vermek için henüz erken. Aristoteles,Fizik” adlı eserinde, boşluğun olmadığını, eğer olsaydı boşlukta yol alan bir cismin sonsuz hıza erişeceğini, bunun da imkânsız olduğunu söyler. Oysa bana göre boşluk var. Bunu adım gibi biliyorum. Böylece sonsuz hız da mümkün. Yaratılmamış olanın gücünü görebiliyor musun? Boşluğun gücünü on iki atınkiyle kıyaslamak onu küçültmek sayılır. O sandığımızdan da güçlü. Bu yüzden ona tapanların sayısı hızla artıyor. Yakında belki bütün insanlar boşluğun, dünyanın maddesi, malzemesi olduğunu görecekler.

Boşluktan, sanki o imbikle damıtılabilir ya da işlem görebilir bir maddeymiş gibi bahsediyorsun?

Doğru, bundan eminim.”[2]

*

Horace Walpole, “Bu dünya düşünenler için bir komedi, hissedenler içinse trajedidir,” der.[3]

Haklıdır: Çünkü, “Işık boşluktan gelir!”

Diğer kaynakların tümü kahkaha nedenidir![4]

*

[1] Scanlan, J., Çöp Üzerine: Çöpün Sanat, Siyaset, Edebiyat ve Felsefedeki Yeri, s. 111.
[2] Anar, İ. O., Puslu Kıtalar Atlası, s. 146-148.
[3] Aktaran Zupančič, A., Komedi: Sonsuzun Fiziği, s. 16.
[4] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanan Yarabıçak adlı deneme kitabından bir bölüm.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.