Basın Suçları Bürosu’nun hazırladığı İddianamede, İTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisi olan şüpheli S.C.U. ile Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi şüpheli D.D.’nin suçlamaları reddetmesine rağmen sergide katılımcı veya düzenleyici olarak görev aldıkları öne sürülerek, “eser diye nitelendirdikleri suça konu resmin kim tarafından hazırlandığını ve asıldığını bilmediklerine dair savunmaların suçtan kurtulmaya yönelik ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu” savunuldu.
‘Kin ve nefrete tahrik amacını destekler mahiyette’
Suça konu resimde kullanılan arka plan resminde Müslümanlar tarafından yeryüzündeki en kutsal mekan sayılan Kabe’nin bulunduğu, Kabe’nin bulunduğu kısmın üzerini tamamen örtecek şekilde Şahmeran olarak bilinen mitolojik Tanrıça resminin yapıştırıldığı, resmin dört köşesine de LGBTİ+ olarak anılan lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, ve interseksüel topluluğu temsil eden amblemlerinin yapıştırıldığı ve resmin bu haliyle bir süre yere koyularak sergilendiği vurgulanan iddianamede şu ifadeler kullanıldı: .
“Metnin de suça konu eylemin kin ve nefrete tahrik amacını destekler ve şüphelilerin kastını yoğunlaştırır mahiyette olduğu, kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıktığı, olayın kamuoyunda ciddi tepki çektiğinin müşahade edildiği, eylemin soyut bir saygısızlık ve reddin ötesinde bir halk kesimine karşı düşmanca tavırlar gösterilmesini sağlamaya veya bu tavırları pekiştirmeye elverişli olduğu…”
30 Ocak’ta tutuklanan öğrenciler D. D. ve S.C.U ile diğer şüpheliler E. K., H. K., M. B., S.N. B., R. Ö, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla birer yıldan üçer yıla kadar hapisle yargılanacak. İddianame kabul edilirse öğrenciler önümüzdeki günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıkacak.