Dış Köşe

Bize her yer Ijime – Sezin Öney

0

Bu yazı platform24.org dan alınmıştır

Bu yazın büyük bir kısmını geçirdiğim Japonya’da, hiçbir zaman geciken bir şeye tanık olmadım; bir kez zamanında gelmeyen bir tren dışında… İstasyonda beklerken, Japon arkadaşım adeta özür dilercesine, “Gene bir intihar olmuş da, ondan gecikti tren” dedi. Sonra da ekledi, “O kadar çok oluyor ki intihar vakaları, bazen böyle gecikmemize yol açınca biraz kızıyoruz bile…

Zaten iç karartıcı bir gündemi olan Türkiye’de, bir de Japonya’nın en karanlık yüzünden bahsetmek çok da hoş değil biliyorum. Fakat normalde dünyanın en uzun yaşam beklentisine sahip halkı olan Japonlar arasında ölümlerin yaklaşık yüzde 30’unun intiharlardan kaynaklanması oldukça ciddi bir durum ve bunun ilginç bir şekilde Türkiye’yi ilgilendiren bir sebebi var.

Ijime; yani zorbalık intiharların en yaygın sebeplerinden biri… Özellikle de, en cıvıl cıvıl, en hayat dolu olması gereken yaş grupları, yani gençler arasında “Ijime kurbanları” çok yaygın.

17

Zorba biri, bir şekilde güç sahibi bir insan, tüm enerjisini bir diğerini ezmeye, onu psikolojik olarak yok etmeye harcıyor. Ve nihai başarısı da, ijime uyguladığı kişinin, bitip tükenmesi, dayanacak takatinin kalmaması ve eriyip gitmesi olarak “taçlanıyor”.

Evet; ijime kurbanı, ya sosyal olarak yaşamdan çekilebilir, ya da son nokta olarak intiharı seçebilir.

“Sen kimsin ya…”, “Sen nesin ya…”, “hiçbir önemin ve değerin yok”, “seni istediğim zaman böyle ezerim ve sen hiçbir şey yapamazsın…”

Ijime, üzerinde uygulandığı kişiye bu duyguları yaşatmak istiyor ve başarıyor da…

Sadece okullarda değil, iş yerlerinde de, makam olarak “bir tık” üst konumda olan kişi, yani “Sempai”, altındakileri istediği gibi ezebiliyor.

Türkiye’nin siyasi kültürü de, dönüp dolaşıp bir “ijime kültüründen” ibaret kalmış gibi gözüküyor. 

Elbette bu eğilim her zaman vardı; kimi zaman daha şiddetli, kimi zaman daha az, ama her daim, bir yerlerde birileri, siyasetin ijime kurbanları oldu. Son yıllarda ise artan ölçüde, ijime’den başka bir şey kalmamaya başladı Türkiye’nin siyasi ve hatta sosyal kültüründe…

“Sen kim oluyorsun ya…” tavrı ile başlayıp, insanlarla alay etmek, onları küçümsemek; hele de, belli grupları, iyiden iyiye silkinecek toz parçaları daha da fenası “katli vacip”, itlaf edilecek, “varlığından ötürü suçlular” olarak görmek…

Ezmekten kişilik bulmak, ancak karşısındakini ezdikçe, onu hakaret ederek küçülttükçe (küçülttüğünü düşününce) kendi kimliğini var hissedebilmek…

Siyasetin günlük dili, tarzı zaten bu olmaya başladı son yıllarda; ama bir de, şu örnekleri düşünelim…

Ankara’da 10 Ekim’deki Barış Mitinginde IŞİD’in saldırısında öldürülenleri maçta yuhalayanları…

Askeri harekâtların Kasım 2015’ten beri kent merkezlerini yerle bir ettiği Sur, Cizre, Yüksekova gibi yerlerde başkalarının evlerinin mahremiyetine tecavüz edip aşağılayıcı yazılar yazan, kadın iç çamaşırlarıyla poz veren JÖH, PÖH’leri…

15 Temmuz darbe girişimi gecesi, sivillere ateş açan, onları itip kakanları, Ankara başta olmak üzere kent merkezine bomba yağdıranları…

Örnek o kadar çok ki; eminim her siyasi, sosyal kesimden insan, bizzat tanık olduğu “ijime” vakalarını anlatabilir.

Tüm ülke olarak, tanık olduğumuz, olmakta olduğumuz o kadar çok zorbalık var ki, bize her yer, her gün ijime.

İşin kötüsü, zorbalık dili ve tavrını benimseyenler, şuursuzluk içindeler; kendilerinin, yaptıkları kötülüğün farkında bile değiller. Dahası, zorbalığı hakları görüyorlar.

15 Temmuz ijime’sinden sonra bir huzur, bir nefes, bir dayanışma geleceğine, ijime daha da bir kontr-kültür olarak benimseniyor, içselleştiriliyor. Kepçeyle kum kürekler gibi gözaltına alınanlara “OHAL’de ne istersem yaparımcı” güvenlik görevlilerine, kafasına uymayan gazetecilere hapse süpürülecek çöp muamelesi yapan devlet erkânına, bir gece ansızın çıkıveren kaynağı, gerekçesi sorgulanamayan kanun hükmünde kararnamelere, ijime ile yatıp ijime ile kalkıyoruz. “Faili meçhul” veya ijimeciliği göğüs kabararak yapan sosyal hesaplar, çarşaf çarşaf listeler hazırlıyor; “o alınacak, bu sosyal ölü yapılacak, medeni ölü kılınacak…” diye sanal âlemde devriye geziliyor.

Ijime yapanlar ve yapılanlar olarak da, toplumsal olarak iki yakası asla bir araya gelmeyecek bir kutuplaşmaya, kutuplaşmanın en derinine savruluyoruz.

Türkiye’nin, Japonya gibi intiharı yücelten bir geleneği yok. Japonya’da, 10. yüzyıldan beri kayıtlara geçen Samuraylar arasında, intihar, yani Seppuku, ölüme de hükmetmenin bir yolu olarak görülüyordu. Samuray eşleri de, bir şekilde bir onursuzluk durumu ile karşılaşınca, Jigai yolunu seçiyorlardı. Yani, son derece programlı ve planlanmış biçimde; kimonolarını kuşanıp, sırtını duvara dayayıp yere diz çökerek oturup şahdamarlarına tek bir kesik atıyorlardı. Bu da, daha çocukluklarında kendilerine öğretilmiş bir ritüeldi aslında; en küçükten edinilen bu ölümcül öğretideki amaç, odaya girip, samuray eşini bulanın, onu oturur hâlde, gayet dik ve vakur-adeta hayatta gibi bulmasıydı.

Japonya’nın geleneklerinden bugüne kadar gelen, İkinci Dünya Savaşı’nda kamikazeler gibi aşırı uç örnekle “yaşam bulan” bu ölümle gururu birleştiren yaklaşımın övülecek bir yanı yok. Çok karanlık bir kültürel yön bu…

Türkiye’de birçok insan, onuru, gururu kırılınca içine kapanarak yaşamayı seçiyor. Kültürel olarak intihar reddedilmeyip de benimsenen bir hâl olsaydı, son yıllarda; hele şiddet dolu bu son bir yılda Türkiye’deki intihar patlaması herhalde şok edici boyutta olurdu.

Türkiye’de birçok insan ijimeye, içi kanaya kanaya tahammül etmeye çalışıyor. 

Bilerek ve isteyerek, bir insana zorbalık ederek, onun yaşam sevincini çalarak; aşağılaya aşağılaya değersizleştirerek, onu ölüme itmek…“Medeni ölü” (veya gerçek ölü) olmasını arzulamak ve bunun için çaba göstermek…

Gerçekten nasıl bir sinsilik ve bencillik, nasıl bir gaddarlık bu…

Ne yazık ki, Türkiye’de yükselen kültürel değer ijime. 

O kadar zorba var ki, bir etrafa bakıverince; tek yaşam gaileleri, kendilerinde olmayan yaşam ışığını başkalarından çalmak. Neşe, mutluluk, sevgi, merhamet, aşk, kahkaha, yaratıcılığı, ilhamı, enerjiyi, nefret çölünde kurutmak…

Başaracaklar mı dersiniz?

Bu yazı platform24.org dan alınmıştır

18-Sezin Öney

 

Sezin Öney

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.