Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Bir ucuzluk tezahürü olarak ucuz para

0

Para, alınabilir, satılabilir ve kiralanabilir olana doğru sürekli, gece gündüz, hiç uyumadan hareket eder. Piyasanın kılcal damarlarında akan (kan değil!) paradır: Para, aktığı oranda piyasa canlanır, piyasanın canlanmasıyla birlikte müşteri de canlanır, müşterinin canlanmasıyla birlikte değer olarak ucuz ve pahalılık devreye girer. Banka, bu yeni yaşama biçimini organize eden en etkili kurumdur. Banka, müşterilerin hareketsiz paralarını toplar onları hareketli bir sürece ortak eder.

Toplanan ortaklık rakamı din için toplanan bağış rakamından çok daha yüksek olduğu için para dine de hükmeder. Toplam ortaklık rakamı parti aidatından çok daha yüksek olduğu için para siyasete de hükmeder. Toplam ortaklık rakamı dünyanın hemen her yerine doğru hareket edebildiği için hem din adamlarının hem de parti temsilcilerinin yerel çırpınışlarının hiçbir değeri ve hükmü yoktur; meydanlarda atılan yerli nutukların, televizyondan yüzümüze kusulan milli lakırdıların tümü boş laftan, osuranın kendi osuruğundan hoşlanmasından ibarettir[1]:

‘Pasif piyasa toplamı’nın ucuzluğu…

“Paranın anlamı, elden çıkarılacak olmasında yatar. Para hareketsiz kaldığı zaman kendi spesifik değerine ve anlamına göre artık para değildir. Duruş halinde zaman zaman ortaya çıkan sonuç, onun ileride harekete geçeceği beklentisinden kaynaklanır. Para, hareket halinde olmayan başka bir şeyin bütünüyle tüketildiği bir hareketin aracından başka bir şey değildir. Bir bakıma o, bir actus purus’tur [Tanrı’ya atfedilen saf eylem]; verili bir noktadan sürekli öz-yabancılaşma içerisinde yaşar ve böylece bizatihi bütün varlığın karşıtını ve doğrudan inkârını oluşturur.”[2]

Bu yüzden:

Pan-insanlığın pan-kapitalizmi, pan-kapitalizmin pan-insanlığı biçimlendirmesi ve belirlemesiyle birlikte ticaret siyasileşmiş siyaset ticarileşmiş, seçmen müşterileşmiş seçilen de satış temsilcisine dönüşmüştür.[3]

Bu yüzden “pasif piyasa toplamı” adlandırması isabetlidir, kullanışlıdır.

“Ucuzluk” da bu adlandırmaya eşlik eden, kullanışlı ve sorun çözücü bir adlandırmadır.

Çünkü:

Paradan daha hareketli, örgütlü ve etkili bir başka güç yoktur!

Para, devletli toplumsallıkları da kendi aralarında değerli/değersiz ya da pahalı/ucuz olarak tasnif eder. Kuveyt dinarı, Ürdün riyalı, İngiliz sterlini, ABD doları, Avrupa Birliği eurosu… değerli (= pahalı); Venezuela bolivarı, İran riyalı, Vietnam dongu, Endonezya rupianı, Özbekistan sonu… değersiz (= ucuz) paralardır. –Her farklı para biriminin devlet adıyla anıldığına da dikkatinizi çekmek isterim: Evet, bayrak gibi para da devletli toplumsallıkların sembolik taşıyıcısıdır.

Bu yüzden her devlet parası kadar konuşur.

Bu yüzden her devletin bir diğer devlet nezdindeki değeri parasının değeri kadardır.

Bu yüzden her devletin bir piyasa değeri vardır, her devletin piyasa değerini de parasının değeri belirler.

Bu yüzden parası ucuz olanı “ucuz” olarak adlandırmaktan başka bir çare de yoktur.

Nokta.[4]

*

[1] Şu da var: Hem din kurumlarının hem de siyasi partilerin para hareketlerinin tümünü banka aracılığıyla yapmasına da dikkatinizi çekmek isterim.
[2] Simmel, G., Paranın Felsefesi, s. 517.
[3] Esin kaynağı için bkz.: Horkheimer, M.,& Adorno, T. W., Aydınlanmanın Diyalektiği: Felsefi Fragmanlar, s. 229.
[4] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanacak olan Çok Kalpli Asi adlı deneme kitabından bir bölüm.

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.