Hafta SonuKöşe YazılarıKültür-SanatManşetYazarlar

Bir Şarkının Hikayesi/ Stayin’ Alive

0

Anneleri müziğe olan kabiliyetlerini keşfettiğinde Barry Gibb dokuz, ikiz kardeşleri Robin ve Maurice altı yaşlarındaydı. Barry’ye Noel’de alınan gitarla harika bir uyumla şarkı söyleyen üç kardeş çok geçmeden, sadece iki yıl sonra ilk gruplarını kurmuşlardı. Aile Avustralya’ya göçme kararı alınca Manchester’de başlayan müzik kariyerlerine Sydney’de devam ettiler. Gruplarının adı büyük kardeş Barry’nin isminin ilk harflerinden oluşan BGs olmuştu. Çok geçmeden adlarını Bee Gees olarak değiştirdiler. Fakat müzik endüstrisinin merkezi İngiltere ve Amerika idi ve Liverpool’lu dört genç Atlantiğin iki yakasında da müzik listelerini alt üst ediyordu.

İngiltere’ye dönmeye karar verdiklerinde ilk işleri Beatles’ın meşhur menajeri Brian Epstein’a gitmek olmuştu. Epstein işlerinin yoğunluğundan dolayı onları şirketin diğer menajeri Robert Stigwood’a pasladı. Stigwood aynı zamanda Eric Clapton’ın grubu Cream’in de menajeriydi. Onları hemen portföyüne kattı. Beatles’in sounduna benzer bir müzik yapan ve aile üyelerinden oluşup mükemmel bir harmoni ile şarkı söyleyen bir grup kaç kere karşısına çıkabilirdi ki?

Arif Mardin katkısı: Falsetto

Turne için New York’ta bulundukları sırada sadece kelime kulaklarına hoş geldiği ve içinde çok “s” harfi olduğu için adını “Massachusetts” verdikleri şarkılarını yazdılar. Halbuki henüz orada hiç bulunmamışlardı. İngiltere’de ve 12 ülkede ilk defa bu şarkı ile liste başı oldular.

1975’te grup yeni bir sound arıyordu ve Eric Clapton’ın tavsiyesi ile gittikleri Miami’de Ahmet Ertegün’ün şirketi Atlantic Records ile çalışacaklardı. R&B tarzında bir albüm yapmak istiyorlardı ve bu konuda Arif Mardin’den daha iyi bir prodüktör bulamazlardı. Mardin, Aretha Franklin’le de çalışmıştı ve onun gibi gerçek bir prodüktörle hiç çalışmamışlardı. Şarkıları Clapton’ın daha önce kaldığı evde yazdılar ve albüm kaydı için stüdyoya girdiler. “Nights on Broadway” adlı şarkılarının tüm vokal kayıtlarını bitirmişlerdi. Arif Mardin, şarkının sonuna bir arka plan katmak istiyordu ve içlerinden birinin akortlu bir şekilde çığlık atmasını önerdi. Barry “Ben deneyeyim” dedi ve şarkı bittiğinde tüm stüdyo ekibi ortaya çıkan yeni sounda bayılmışlardı. Bee Gees ‘in daha sonra imza stili olacak olan “Falsetto” tekniği ilk olarak o albümde kullanılmıştı.

‘Discomania’ ve Travolta’nın uğuru

1977 yılında vergisel nedenlerden dolayı yeni albüm çalışmaları için daha önce Elton John’un da kullandığı Fransa’daki “Chateau d’Hérouville”adında eski bir şatoya gittiler. Menajerleri Stigwood’dan sürpriz bir telefon geldiğinde yeni albüm çalışmaları devam ediyordu. Stigwood, New York ’ta yeni ortaya çıkan “Discomania” ile ilgili film yapmak istiyordu ve John Travolta ile üç filmlik bir kontrat imzalamıştı. İlk film için Bee Gees’ten birkaç şarkı istiyordu. Barry ilk başta teklifi reddetmiş ve “Bir film için şarkı yazacak vaktimiz yok, zaten konuyu da bilmiyoruz” demişti. Sonunda ikna olan grup üyeleri sadece bir hafta sonu çalışarak bir  “Demo” kasedi hazırladılar. Stigwood ve müzik yönetmeni şarkıları çok beğenmişlerdi ama bir tane de disco tarzı bir şarkı yazmalarını rica ettiler. Barry kısa bir sürede onlara “Saturday Night” adında bir şarkı yazdı fakat bu isimle daha önce yazılmış çok şarkı vardı. Sözleri değiştirdiler ve şarkının adı “Stayin’ Alive” oldu. Ellerinde beş tane çok güzel şarkı vardı ve artık stüdyoya girme zamanı gelmişti.

Kayıt beklemedikleri bir talihsizlikle başlamıştı. “Night Fever”ı kaydettikten sonra, Dennis Bryon annesinin sağlık problemlerinden dolayı İngiltere’ye dönmek zorunda kalınca, davulcusuz kaldılar. Stayin’ Alive’ı kaydetmek artık hiç basit olmayacaktı. Ses mühendisleri Richardson, dahiyane bir yöntemle “Night Fever”dan birkaç saniyelik bir davul ölçüsünü kopyaladı, bant parçasını kesti ve uçlarını arka arkaya yapıştırarak yeniden kaydetti. Üstüne bas gitar ve elektro gitarı ekleyerek şarkıyı inşa ettiler.

Disco müziğine getirilen ‘melodi’

Stigwood kayıtlar bittiğinde harika bir iş çıkardıklarının farkındaydı ve Paramount Pictures’ı da ikna ederek film vizyona girmeden albümü piyasaya sürdü. “Saturday Night Fever” soundtrack albümü, tüm zamanların en çok satan ikinci soundtrack albüm olarak tarihe geçti. 40 milyon satan albümün rekorunu yıllar sonra “Bodyguard” albümü ile Whitney Houston kıracaktı. Albüm 1980’e kadar 120 hafta Bilboard’ta kaldı. İngiltere’de ise 18 hafta arka arkaya birinci sıradaki yerini korudu.

Bee Gees, disco müziğe melodiyi getirmişti.

Grup üyeleri dahi bu başarı karşısında şaşkına dönmüştü. Top ten’deki 10 şarkının beşi Bee Gees şarkısı idi ve tam o sıralarda hit şarkılarını çıkaran küçük kardeş Andy Gibb’in de devreye girmesi ile DJ’lerin deyimi ile radyolar tam “OverGibb” olmuştu.

Bee Gees rüzgarı arkasına almış gibi gözüküyordu ancak onları en tepeye taşıyan albüm neredeyse en dibe vurduran da olacaktı. Disco müziğin bir sürü niteliksiz yapım ile yozlaşması sonucunda 1979’da bir anti disco hareketi başlamış ve Temmuz ayında Chicago’da disco plakların stadyumun ortasında imha edilmesine varacak kadar protestolar gerçekleşmişti.

Birdenbire anti-disco hareketi anti-Bee Gees hareketine dönüştü. Onları Superstar yapan “Saturday Night Fever” albümü haksız bir şekilde disco grubu olarak yaftalanmalarına neden olmuştu.

Bee Gees şarkıları radyolarda çalınmamaya başladı ve grup hızlı bir şekilde popülaritesini kaybetti. Bu süreçte Gibb kardeşler Barbara Streisand , Dionne Warwick ve Céline Dion gibi şarkıcılar için harika besteler yaptı.  Bir Bee Gees bestesi olan “Woman In Love” Barbara Streisand’i Bilboard Hot 100’de üç hafta liste başı yaptı.

‘RB grubuydular ama farkında değillerdi’

Bir dönemi solo çalışmalarla geçiren grup üyeleri ancak 1985 yılında tekrar bir araya geldiler.

Stayin’ Alive, Rolling Stone dergisinin 2021’de güncellenen ” Tüm Zamanların En İyi 500 şarkısı” listesinde 99.sırada gösterilir. Bilboard Hot 100‘e dokuz tane #1 şarkı sokmayı başaran Bee Gees , Beatles ve Supremes’in ardından Bilboard tarihinin en başarılı üçüncü grubudur.

2019’da çekilen Bee Gees dokümanter filmi “How You Can Mend a Broken Heart” ta Eric Clapton Bee Gees için, “Onlar aslında R&B grubuydular ancak bunu fark etmemişlerdi” demişti.

Grubun yaşayan tek üyesi Barry Gibb ” Aslında hiçbir zaman bir türümüz yoktu. Farklı dönemlerde bulunduk ve farklı dönemlere uyum sağladık. Kendi dönemlerinin şampiyonu olan birçoklarının gelip geçtiğini gördük. Biz her seferinde bağlantıda kalmasak ta her zaman etraftaydık” diyerek şüphesiz en doğru tespiti yapmıştı.

Bee Gees’in müziğine saygı, Stayin’Alive A#Grammy Salute adlı organizasyonda sahne alan Ed Sheeran , geçmişteki disco grubu yaftalamalarına da nazire yaparcasına  grubun en güzel baladlarından biri olan “Massachussets”’i harika bir şekilde yorumladı.

Kaynakça

  • Fames T., The Story of Stayin’ Alive by Bee Gees, 18 September 2019
  • Wong E., Stayin’Alive: The Story of Barry Gibb and the Bee Gees, November 14, 2021
  • The Bee Gees, How You can Men a Broken Heart, Documentary, Directed by Frank Marshall, 2020
  • Songfacts, Stayin’Alive, Massachusetts
  • Wikipedia, Bee Gees, Stayin’ Alive, Saturday Night Fever Soundtrack

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.