Beyaz fillerimiz, çılgın projelerimiz – Pelin Cengiz

Asya’da Siyam Kralı tarafından beyaz filler, kutsal sayıldığından ve bulunduğu haneye zenginlik, güç getireceğine inanıldığından günlük işlerde kullanılmaz ancak, bu fillerin bakımı için gereken her türlü masraf da göze alınırmış. Kralın beyaz fil hediye ettiği sevdikleri, beyaz fili besleyebilecek maddi desteği alırken, beyaz fil hediye edilen sevilmeyenler ise bu masrafın altından kalkamayarak çökermiş. Kralın kutsal hediyesine bakamayanlar toplum gözünde itibarsızlaşırmış. Beyaz fil metaforu, bakımı masraflı, kullanışsız hediyeleri tanımlamak için kullanılıyor. Son yıllarda pek çok kentte büyük bir ihtiyaca cevap verecekmiş gibi sunulan, işletme ve yatırım maliyetleri yüksek olduğu için yarardan çok zarar getiren, ekolojiyi tahrip eden, tepeden empoze edilen mega projeler, “beyaz fil” olarak nitelendiriliyor.

Bu haftasonu Türkiye ve Avrupa’daki çeşitli ülkelerde mega projelere karşı verilen mücadelelere ilişkin önemli bir konferans yapıldı. Türkiye’de bir ilk olan Çılgın Projeler Konferansı, Yeşil Düşünce Derneği, Yunanistan Yeşil Enstitü ile Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin girişimiyle düzenlendi. Temel insan haklarıyla, demokrasi ve adalet duygusuyla bağdaşmayan projelere yönelik yapılan konferans, sivil toplum ve siyasetin işbirliği açısından da önemli. Konferans, bu tür projelere karşı dünya çapında giderek artan oranda toplumsal hareketlerin olduğunu, aynı zamanda bu oluşumlar arasında kurulacak işbirliğinin yaratacağı sinerjinin de ne kadar dikkate değer olduğunu gösterdi. Bunun yanında çevre direnişi sadece Türkiye’de değil, benzer şekilde polis şiddetine maruz kalarak İtalya’da, Romanya’da da sürüyor.

İtalya Hızlı Tren Karşıtı Hareket üyesi (NO TAV) Paolo Prieri’nin sunumu, özellikle çılgın projelerin topluma nasıl dayatıldığına ve bu projelere karşı nasıl durmak gerektiğine dair önemli ipuçları taşıyordu. 2011’de oluşturulan NO TAV Forumu, İtalya’nın en güçlü direniş hareketlerinden biri. Susa Vadisi’ne yapılacak ve 26,1 milyar euro maliyetiyle dünyanın en pahalı hızlı treni olacak projeye karşı çıkan oluşum, Avrupa’da pek çok ülkeden destek görüyor.

Prieri, mega projelerin dayatılma unsurları olarak şunları sıraladı: Halkın gerçek ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak projeler tepeden inmeci şekilde kabul ettirilir. Hayali maliyet/yarar analizleriyle sahte bir istihdam efsanesinin arkasına saklanılır. Bu tür projelere karşı çıkmak, kriminal bir suç olarak adlandırılır. Mafya yöntemlerini andıran politik oluşumlar ve çevresindeki kâr odakları proje süreçlerini kapalı kapılar ardında yürütür. Bu projeler, ilerleme, modernleşme gibi retoriklere dayandırılır.

Prieri, karşı duruşları sırasında halkın katılımı olmadan yapılan projelerin ciddi bir demokrasi problemi ortaya çıkardığını ele alarak işe başladıklarını söyledi. Bu projelere karşı olmakla demokrasi mücadelesinin güçleneceğini belirten Prieri, AB ülkelerinin taraf olduğu ve vatandaşın en erken aşamada sürece dâhil edilmesi prensibine dayanan Aarhus Anlaşması’na Türkiye’nin en kısa sürede taraf olması gerektiğini de vurguladı. Romanya’da maden projelerine karşı mücadeleyi anlatan Association ARIN’den Codruta Nedelcu da, Bergama’da 20 yıl süren altın madenciliğine karşı direnişin bir benzerinin Rosia Montana’da yaşandığını belirtti. Bankwatch’tan Daniel Popov’dan da Bulgaristan’daki Belene Nükleer Santrali’nin yapımının nasıl engellendiğine dair süreci dinledik. Bu iki proje üstlenici firmalar boyutuyla bizi de ilgilendiriyor. Romanya’da çevre faciasına neden olan Eurogold, Bergama’da boy göstermişti. Yine Belene’de iptal edilen nükleer santrali yapacak olan da Akkuyu’ya nükleer santral yapmak isteyen Rosatom’dan başkası değil.

Beyaz fillerimiz, çılgın projelerimiz, hikâyelerimiz, başaktörlerimiz ne de çok benziyor birbirine…

Pelin Cengiz- Taraf

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR