Haber: S. Sena AKKOÇ
*
30 Temmuz Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu‘nda kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘ni değerlendirmek için İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Deniz Tavşancıl ile görüştük.
Avukat Deniz Tavşancıl, Genel Kurul’dan geçen değişikliklere, “Bu ülkede ilk defa 2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, yine bu hükümet döneminde yürürlüğe girdi. 2021 yılında yine bu hükümet hayvanları mal olmaktan çıkararak canlı kabul etti. Ancak dün çıkan yasayla hayvan hakları 2004’ten de geriye taşındı” sözleriyle tepki gösterdi.
‣ ‘Ötanazi’ maddesi Genel Kurul’dan geçti, hayvan katliamı yasalaşıyor
Yasa iyi düşünülmemiş ve çözüm getiremeyecek
Tavşancıl, Genel Kurul’dan geçen değişikliklerin kapsamlı ve çözüm odaklı şekilde hazırlanmadığını ve içinde hala birçok çelişkili maddenin ve kelime oyununun bulunduğuna dikkat çekti.
Ötanazi kelimesinin kaldırıldığı halde ölümün diğer yasalara atıfta bulunularak geçirildiğini söyleyen Tavşancıl, yasayı ‘kültürümüze aykırı olarak sokak hayvanların toplanmasına yönelik bir girişim’ olarak değerlendiriyor.
Özellikle yerel hayvan koruma görevlilerinin yetkilerinin kaldırılmasının ve izinlerinin iptal edilmesinin ancak kedilerin hayvanların toplatılmasını söyleyen 4. madde kapsamından çıkarılmasının, diğer yandan ise yerel hayvan koruma görevlilerinin izinlerinin iptal edilmesiyle kedilere nasıl bakılacağına dair soru işaretlerinin devam etmesinin teklifin iyi düşünülmemiş olduğunun bir göstergesi olduğunu belirten Tavşancıl, “Bu teklif çözüm değil kaos getirecek” dedi.
Sonuçları tahayyül edilmeden çıkarıldı
Yasanın belediyelerin bakım evi kapasitelerinin yetersizliği ve fiili imkansızlıklar nedeniyle hayvanların toplanıp yok edilmesini öngören yasa için Tavşancıl, “Bakım evi sayısı yetersiz, bu hayvanlar nereye toplanacak. Bakım evlerinin kurulması için 4,5 senelik süre veriliyorsa toplamanın da 4,5 sene sonraya ötelenmesi gerekiyordu” dedi.
Milletvekillerine mahalledeki hayvanların mahallelerinde bulunmalarının hem saha koruması hem kuduz bariyeri oluşturması açısından önemli olduğunu söyleyen Tavşancıl, milletvekillerinin ‘bizim amacımız kedileri toplamak değil’, ‘ama biz saldıran hayvan diyoruz’ gibi yanıtlar verdiğini söyledi ve “O zaman ona göre bir yasa çıkarılsın, genel bir yasa çıkarıp amacımız bu derseniz olmaz. Temennilerle çıkarılmış bir yasadır bu. Yasanın sahadaki yansımasının ne olacağını tahayyül edemeden çıkardılar bu yasayı” diyerek muğlak ve çelişkili ifadelere tepki gösterdi.
Tavşancıl, “Ölümün bu şekilde yasalaştırılmasıyla gelecekte ahlaki nesiller yerine merhametsiz nesiller yetiştirilecek. Bunun da sonuçları tüm toplum için ağır olacak. Eğer bu yasa bugün bu sorunu çözelim diyerek çıkarıldıysa ve gelecekte neler olacağı öngörülemediyse çok yazıktır, bununla toplumun geleceğine çok ağır hasar verilmiştir” dedi.
Yasalaşabilir ama meşrulaşamaz
Yasanın Meclis’ten geçtiğini ancak hakkı korumayan ve ölümü savunan bir teklifin yasalaşsa bile meşru olamayacağını vurgulayan Tavşancıl, “Bu şekilde meşrulaştırılmaya çalışılan bir ölüm yasasının toplumda ciddi sorunlar yol açacağına, zaten şiddete meyilli ve psikolojisi bozuk bir toplumsa insanların birikmiş öfkesinin ve şiddet eğiliminin bu canlara yöneleceğine” dair uyardı.
Hayvanların yok edilmesi için belediyelere yetki verilirken vatandaşın da kendinde bu yetkiyi gördüğünü ve haftalardır hayvanlara yönelik saldırı haberlerinin giderek arttığını belirten Tavşancıl, hayvanlara gözü gibi bakan insanların da hayvan düşmanlarına müdahale edeceklerini ve toplumsal bir kaosun tetikleneceğini belirtti.
Yeni yasaya göre hayvanların toplanmasına karşı çıkan vatandaşlar için yetkili görevliye mukavemetten suç duyurusunda bulunabilecek. Tavşancıl, “Sokakta yıllardır gözü gibi baktığı hayvanı belediye öldürmek için geldiğinde kimse buyur al canımı demeyecek, buralarda tabii ki olaylar yaşanacak” diyerek yaşanabilecek toplumsal sorunlara dikkat çekti.
‣ Gökova’da katil var: Mahalledeki köpekler zehirlendi, birçok köpek hala kayıp
Hayvana şiddet ve hayvan cinayetleri hala suç
Hayvanlara yönelik şiddetin, hayvan tecavüzlerinin ve cinayetlerinin hala yürürlükte olan 7332 sayılı yasa ile suç kabul edildiğini hatırlatan avukat, sokaktaki taşkınlıkların önüne geçilebilmesi için hayvanları kasten öldürenlere ve hayvanalara eziyet edenlere yaptırım uygulanması gerektiğini belirtti.
“Vatandaşlar suç duyurusunda bulunmalı, önemli olan burada hakimlerin ve savcıların suç duyurularını takipsiz mi bırakacağı yoksa bunun peşine mi düşeceği. Bunların takip edilmesi gerekiyor çünkü bu bir suç” diyen Tavşancıl, yasaların uygulanması için ise görevin Adalet Bakanlığı‘na düştüğünü söyledi.
Hayvanlar lehine olan yasalar uygulanmayıp hayvanlar aleyhine olan kısımları uygulamanın daha çok soruna yol açacağını vurgulayan Tavşancıl, “Vatandaşın taşkınlığına engel olan yasa işletilmeyip yalnızca yeni yasa işletilirse bir yasayı kullanıp diğerini kullanmamak büyük bir hakkaniyetsizlik ve adaletsizlik olur. Sadece vatandaş değil belediye yetkilisi de hayvanı toplarken eziyet edemez. Atıfta bulunulan Avrupa Sözleşmesi her ne kadar öldürmeye izin verse de bunun hayvana eziyet etmeden ve psikolojik zarar vermeden yapılması gerektiğini söylüyor. Yani sözleşmenin bir cümlesi alınıp diğer maddesi yok sayılıyorsa bu büyük bir riyakarlık olur” dedi.
Toplumun adalet duygusu zedeleniyor
Belediyelerin de vatandaşların da hayvanlara şiddet uygulama ve eziyet etme hakkı olmadığını vurgulayan Tavşancıl, bazı suçların peşine düşülürken diğerlerinin takipsiz bırakılmasının adalet duygusunu zedelediğini şu sözlerle ifade etti: “Toplama esnasında hayvana yapılan eziyetler, uyuyan köpeği dövenler cezalandırılmazken yasayı uygularken çekimser kalıp bir can kurtarmak için kendini siper eden vatandaşın sonuna kadar takibini yapıp hüküm giydirtmek, adaleti iki yüzlü çalıştırmaktır. Adalete olan inancımız da sarsılmış durumda. Bir hukukçu olarak eğer diyorsam ki ‘yeryüzünde adalet yok ama ilahi adalet şaşmaz’, bu bir hukukçu için çok üzücü bir cümle.”
Musluğu kesmek yerine yerdeki suyu siliyor
Yasanın Genel Kurul’dan çıkması üzerine neler yapılabileceğini anlatan Tavşancıl, devletin kendi alanlarında, kendine ait arazilerden sivil toplum kuruluşlarına alanlar tahsis ederek mahallelerde beslenen hayvanlara bu güvenli alanlarda bakılmasına izin vermesini öneriyor.
CHP’nin süreci anayasa mahkemesine taşımasının en yapılabilecek şey olduğunu belirten Taşvancıl, anayasa mahkemesi sürecini “Bunun yargılama süreci iki yıl kadar sürüyor. Yürütmeyi durdurma yok. Zaten iki yılda yok edilen edilir, sadece iki yılın sonunda iptal edilirse iki yıldan sonraki hayvanlar korunmuş olur” şeklinde yorumladı.
‣ Katliam Yasası TBMM’den geçti, CHP ‘yürütmeyi durdurma’ için AYM’ye gidiyor
‣ Katliam yasasına tepki yağıyor: Kabul etmiyoruz, hayvanlardan elinizi çekin!
‣ AKP-MHP katliamda ısrarlı, hak savunucuları direnişte: Yaşam hakkı oylanamaz!
Yasanın en büyük ayıbının ‘musluğu kesmek yerine yerdeki suyu silmek’ olduğunu belirten Taşvancıl, “Üretim ve satışla alakalı tek bir madde yok. O yüzden bizim gözümüzü kulağımızı açıp internette veya herhangi bir mecrada hayvan satışı yaptığını fark ettiğimiz her yeri İlçe ve İl Tarım Müdürlükleri‘ne ihbar etmemiz gerekiyor. Devlet bunun peşine düşmüyorsa biz vatandaşlar olarak kaçak üretim ve satışların peşine düşüp denetim yapılmasını sağlamamız gerekiyor” dedi.