Aslı(nda) bitmedi…

Kapı gürültüyle kapandıktan sonra ardında bıraktığı tedirgin sessizlikte ürkmüş gölgeler gibi duruyor ona ait her şey. ‘Nereye gitti?‘ diye sorar gibi burnunun ucunu kitabın arasından uzatmış kurşun kalem. Yanyana raflarda dizilmiş kitaplar birbirlerine dayanmasınlar diye dağıtılmış, hangisinin daha suçlu olduğu anlamak için hoyratça karıştırıştırılmışlar.

37

Bu Ağustos gecesinde, ay odaya dolsun diye balkon kapısını açıp tülünü kenara çekmişti. Giderken balkon kapısını kapatmasına bile izin vermemişlerdi. ‘Onu neyle suçlayacaklar?’ diye fısıltıyla soruyordu rüzgar geceye. Gece ketumluğundan mıdır, korkaklığından mı bilinmez kuyu gibi sessizdi. Onu alıp götürenler belki de adını ilk kez duymuşlardı, alınacaklar listesindeki bir isimdi onlar için. Derdi neydi? Derdi, diğerlerinin yürüdüğü yolda yürümeyi reddetmekti, ayaklarını çamura gömmek istemiyordu. Başka bir dünya düşleyecek kadar suçluydu, üstelik hepimizi bu düşe davet ediyordu. Bu düşteki bütün çocukların adı “Barış”tı, kimsenin elleri kirli değildi bu düşte, bilmediğimiz yollarda düşmeden ilerleyebilmek için birbirimizin elini tutuyorduk, kekik kokusundan başka bir koku tanımıyordu bu dağlar, camın buğusunu silmiş birbirimizi görmüştük diğer yanda, gördüğümüz bizden başkası değildi. İçimiz rahatlamıştı, korkulacak bir şey yoktu, acının çetelesi tutulmayacaktı artık. Umut en kavi sözcüktü, dilimizde dolanıp duran.

36

Sonra biri hızlıca sarsıp omuzlarımızdan uyandırdı bizi. Hedefi belirli bir ok onu vurup hepimizi kanatmıştı. Şahdamarımıza dolan kin gürül gürül akıyordu düşüncelerimize. Korkularımız hakikate çelme takıp düşürecekti yine. Korkmuyorum demek yalan olurdu. Bu yazgının hiç değişmeyeceği korkusu büyüyordu içimizde. Sözcüklerin kaderiydi bu ükede kelepçe. Sözcükler özgür bırakılmadan birmizin sırtına kazıdığımız çarpılar silinmeyecekti.

‘’-El yakmadan yazılmaz.- Okuduğum, benimsediğim, bir alın yazısı gibi üstlendiğim edebi bir cümle… Zaman zaman, hatta çoğu zaman, ben unutsam da, çok eskiden yanmış, izlerini derinlere saklamış ellerimin yeniden, yeniden kurduğu cümle… ‘ diyordu Aslı Erdoğan. Aslında bitmemişti, O parmaklarını yaka yaka yazmaya devam edecekti.

21-Şenay-Boynudelik

 

Şenay Boyudelik

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Otoban

Otoban yapılmaya başlanmasıyla birlikte şehrin küçük nüfusunu oluşturan otomobil sahipleri yayalara değil, yayalar onlara tabi kılınmaya başlandı.

Kazdağlarını savunmak ve kurumların sessizliği: Yeni toplumsallık

'Üzerinde düşünülmesi gereken, neoliberal pratiklerle frenlenmiş toplumsal dinamik ve mekanizmaların baskı ve zor araçlarıyla kuşatıldığı şartlarda nasıl bir direnişin örülebileceğidir.'

Tanrı ve şiddet

İlahi şiddetin amacı hukuksal bir yaptırım ya da düzen değil, aksine kurbandır.

Açık Radyo’dan mesaj var: Buradayız, hazırız, neşemiz daim!

'Kainatın tüm seslerine açık' Açık Radyo,, sesini kesmek isteyenlerine inat cıvıl cıvıl, hareketli, ziyaretçi akınından başını kaldıramadan 30. yaş gününe ve dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

EN ÇOK OKUNANLAR