Solucanlara selam – Metin Münir

Sessiz sedasız çok önemli bir şey oldu: Türk dilinde ilk topraksolucanları kitabı yayımlandı.
Kitabın yazarı Eskişehir Osmangazi ÜniversitesiBiyoloji Bölümü’nden Yardımcı Doçent Dr. Mete Mısırlıoğlu.
Neden bu kitap çok önemli? Umarım anlatabileceğim.
Topraksolucanları toprak ve bitki verimliliği için çok önemlidir. Toprağın yapısına ve verimliliğine katıda bulunur. Yüzeydeki organik maddelerin ve gübrelerin toprakla karışmasını hızlandırır. Kök gelişimini destekler. Toprağın daha çok ürün vermesine neden olur.
Gelişmiş ülkelerde bu yaratıkların önemi çok önceleri keşfedildi ve araştırıldı.
Birçok ülkede yapılan araştırmalar, daha önce topraksolucanı bulunmayan topraklara topraksolucanlarının girişinin bitki üretimini belirgin şekilde artırdığını ortaya çıkardı.

Solucan türlerinin sayısı
Kuzey Tanzanya’da yapılan böyle bir çalışmada çayır üretiminin yüzde 75 arttığı görüldü. Benzer bir araştırma Yeni Zelanda’da yapıldığında bitki verimi yüzde 72 arttı.
Başka araştırmalar, solucanların, tahıl ve yonca bitkisinin biokütlesini önemli derecede büyüttüğünü ortaya çıkardı.
Topraksolucanı bu muazzam başarıyı toprağı havalandırarak, elden geçirerek ve gübreleyerek başarır. Beş topraksolucanı bin santimetre küp kum ve toprağı birkaç ayda tamamen karıştırabilir. Bir hektarda 215 bin civarında solucan var ve bunlar yılda 500 ton toprağı elden geçirebilir.
Türkiye topraksolucanları ile ilgili araştırmaları 1893’ten başlayarak hep yabancı bilim adamları yaptı. İlk yerli çalışma için 2002 yılına kadar beklemek gerekti. Bu Mısırlıoğlu tarafından Eskişehir il ve civarı solucanları üzerine yapılmış çalışmadır.
Topraksolucanı tür sayısı bütün dünyada 500’ün üzerinde, ülkemizde bilinenler 75 civarındadır.

Sürüngen zengini Türkiye
Türkiye’nin en az bilinen veya umursanan gerçeklerinden biri şudur:
Ülkemiz, barındırdığı yaratıklar ve bitkiler açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birdir. New York Times gazetesine göre bilinen 9.000 damarlı bitki türünün 3.000’i sadece Türkiye’de bulunur. Türkiye’de her hafta yeni bir bitki türü keşfedilir.
Hem suda hem karada yaşayan hayvanlar ve sürüngen türlerinde Türkiye Avrupa’nın tamamından zengindir.
Özetle, petrolde Suudi Arabistan ne ise bitki ve yaban hayvan zenginliğinde Türkiye odur. Ve, petrol tükenir ama bu zenginlik, özenle bakılırsa, sonsuzdur.
Ama bu konuda bilgimiz yüzeysel ve yetersizdir. Çünkü, New York Times’ın sözleri ile, “profesörlerin sınıf dışına çıktıkları enderdir.” Ve Türkiye “kendi bio-çeşitliliğine (yani doğal servetine) önem verecek kadar gelişmiş değildir.”
Mısırlıoğlu’nun yazdığı küçük kitap cehaletimizin cehennem çukurunu bir gıdım bile olsa küçülttü. Bu nedenle önemlidir.
Belki başkalarına örnek olur.

Topraksolucanları/Biyolojileri, Ekolojileri ve Türkiye Türleri/Nobel Yayın Dağıtım/www.nobelyayin.com

Metin Münir – Milliyet

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR