Aşırı turizm bıktırdı
Avrupa’nın turistik kentleri ve bazı çekim merkezlerinre yaşayan halkın aşırı turizm baskına karşı tepkileri bir süredir yükseliyor. Yerel ve merkezi yönetimler de buna karşı önlemler almayı sürdürüyor.
Amsterdam, Paris, Sevilla, Barcelona, Venedik, Dubrovnik gibi kentlerde İstanbul‘daki Ayasofya, Atina’daki Akrapolis gibi mekanlarda hatta Marsilya dışındaki Calanques gibi doğal güzelliklere sahip alanlarda da şimdiye dek pek çok kısıtlama hayata geçirildi.
‣ Hollanda ‘aşırı turizm’den bıktı: Artık tanıtım yapmayacağız
‣ Sardinya’da ‘aşırı turizm’e ziyaretçi sınırlaması ve bilet önlemi
‣ Barcelona, ‘aşırı turizm’le mücadele için yolcu gemilerine sınırlama getiriyor
‣ Venedik, ‘aşırı turizm’den bıktı: 25 kişinin üzerindeki gruplara yasak geldi
‣ ‘Overtourism’ ya da bildiğimiz turizmin sonu – Aslıhan Aykaç Yanardağ
‣ Venedik’te turist istemiyoruz eylemi
Hepsi son zamanlarda turist vergilerini artırarak; giriş ücretleri, zaman aralığı sistemleri veya önceden rezervasyon uygulamaları getirerek ya da aşırı turizmi engellemeyi amaçlayan bilgilendirme kampanyaları başlatarak ziyaretçi sayısını düzenlemek veya azaltmak için önlemler aldı.
Barcelona’da da aşırı kalabalık turistlerden yorulan halk, bir süredir “su tabancasıyla turist kovalamak” gibi eylemler yapıyor.
“Aslında insanların gelmesini engellemeye çalışmıyoruz; sadece geldiklerinde daha iyi vakit geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz” diyen Carré, ziyaretçi sayılarını kontrol etme işinin, Bréhat’a 10 dakikalık geçiş sağlayan feribot şirketlerine bağlı olacağını söyledi:
Kısıtlamalar, aslında geçen yaz günü günübirlik gezi yapanların sayısını 5.500’lük kritik eşiğin altında tutmaya yardımcı olan denemenin bir tekrarı. O seviyeye ulaştığınızda veya geçtiğinizde hiçbir şey işe yaramıyor: Ploubazlanec‘teki feribot terminalinde insanların park edebileceği yer yok, teknede yeterli koltuk yok, adadaki tüm restoranlar dolu, kiralık bisikletler tükendi, bisiklet yolları tıkalı.
Gelenlerin yüzde 30 kadarı ziyaretten sonra günlerinden memnun olmadığı söylüyor. Daha önce, ister 2.000 kişi ister 6.000 kişi olsun, insanları adaya kabul ediyorduk. Şimdi, feribot şirketlerinden insanları önceden rezervasyon yapmaya teşvik etmelerini ve akışı düzenlemelerini istiyoruz.”
Adadaki otel, restoran ve dükkan sahiplerinin bir kısmı kota sistemine şüpheyle yaklaşırken, Carré ekonomik etkinin “son derece sınırlı” olduğunu, birçoğunun kazançlarında önemli bir düşüşe işaret edemediğini kaydetti.
Adaya hizmet veren ana feribot şirketinin genel müdürü Anne-Lise Corlouër, kotanın geçici gezginleri gelmekten caydırdığını, 2023’te temmuz sonu ve ağustos başındaki yolcu sayısının bir önceki yıla göre yaklaşık %20 azaldığını bildirdi.
Ancak Carré, bunların başlangıçtaki sorunlar olduğunu ve önemli olanın “insanların önceden rezervasyon yaptırmaları gerektiğini öğrenmeleri” olduğu kanısında: “Herkes için doğru dengeyi sağlamamız gerekiyor ve bunun etkisini her yıl gözden geçireceğiz” diye ekledi.
Adalar’da tam tersi uygulama
Avrupa’da bu tür önlemler yaygınlaşırken, resmi tatil günlerinde uygulanan ücretsiz ulaşımın da etkisiyle aşırı turizmin baskısı altında bulunan İstanbul’un Prens Adaları‘nda ise tam tersi bir anlayış hakim.
Özellikle yaz aylarında Adaların alt yapısı, kaynakları ve doğal ortamının kaldıramayacağı ölçüde turist yoğunluğunun, “toplu ulaşım” ihtiyacını gidermek için devreye sokulan minibüslere olan tepki ve eylemler halen sürüyor.
‣ Adalılar Saraçhane’de İmamoğlu’na seslendi: Adalar’da azmanbüs istemiyoruz
‣ Adalıların direnişi sürüyor: Adalar’da Azmanbüs İstemiyoruz
‣ Azmanbüsler: Hizmet değil tahribat
‣ Minibüslü toplu ulaşıma karşı eylem yapan Adalılara gözaltı