ÇED muafiyeti ve yurttaş davası – İkbal Polat

Tarih 18 Nisan 2011, bir grup Bursalı 9. Noter’in önündeyiz. Bursa Merkez, Gemlik, Orhangazi ve İznik ilçelerinden toplam 31 kişi dava için çevre hareketleri avukatlarına toplu olarak vekâlet veriyoruz. Nilüfer Kent Konseyi, TMMOB Bursa İKK, TMMOB MMO, DOĞADER ve EKODER’den gönüllüler var aramızda.

ÇHA’da; Emre Baturay Altınok , Cem Altıparmak, İbrahim Demirci, Bülent Kaçar, Yelda Kullap, Alp Tekin Ocak, Yakup Şekip Okumuşoğlu, Mahmut Fevzi Özlüer, Arif Ali Cangı, Tuncay Koç, Ayşegül Altınbaş, Cömert Uygar Erdem isimli avukatlar yer alıyor.

Bu bir yurttaş davası. ÇED muafiyetine karşı dava açıyoruz.

BİZE NEDEN DANIŞILMIYOR?

Ve davamızı açarken demişiz ki;

“17.07.2008 günlü, 26939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin geçici 3. maddesi uyarınca 7.2.1993 tarihinden önce yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projeler Çevresel Etki Değerlendirmesi uygulamasından muaf tutulmuşlardı.

Bu düzenlemeye karşı Çevre Mühendisleri Odası, ÇED Yönetmeliği’nin “Kapsam Dışı” başlıklı geçici 3. maddesinin yürütmesinin durdurulması talebi ile dava açmış ve itiraz sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 07.10.2010 tarih ve 2010/968 İtiraz nolu kararı ile söz konusu maddenin yürütmesi durdurulmuştu.

Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ÇED Yönetmeliğinin Geçici 3. Maddesi tekrar 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı üzere değiştirilmiştir. Yapılan değişiklikle, 1993 yılından önce planlanan projelerde hatta projesi olmadan geliştirilen fikri tasarımlarda; ülkemizin ve dünyanın çevresel durumunu değiştirebilecek, halk sağlığını tehdit edebilecek projelerde “Çevresel Etki Değerlendirmesi” yapılmasının önüne geçilmektedir.

İlimizden geçmesi planlanan Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolunun kentimizde yaratacağı çevresel sonuçlardan olarak haberdar olmak için projenin Çevresel Etki Değerlendirilmesinin yapılmasını istiyoruz. ÇED yapılırken proje hakkında yurttaşlara yönelik bilgilendirilme yapılmasını ve esas olarak bizlerin görüşlerinin alınmasını talep ediyoruz.

Bu nedenlerle, 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’ndeki değişikliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a yurttaşlar olarak dava açıyoruz.

Danıştay’daki davamızı takip etmeleri için Çevre Hareketleri Avukatlarına vekâlet vermek üzere Çarşamba günü saat:10.00’da ilçelerde yurttaşlar olarak Noter’de buluşacağız.

Bursa’daki kişi ve kuruluşlar kendi ilimizde, 93 yılından önce planlanan projeler için ÇED yapılması için yurttaş davası açıyor ve diğer illerdeki yurttaşları da dava açmaya davet ediyoruz.”

Ardından da “Bursalılar Davacı: Otoyol Yapılırken Bize Neden Danışılmıyor?” diye haberlerimiz çıktı.

Derken tarih oldu, 28 Mart 2013, yaklaşık iki yıl geçti. Ve dava nihayet bugün sonuçlandı.

Danıştay 14. Dairesi, verdiği nihai kararda söz konusu geçici maddenin birinci fıkrasının b bendini iptal ediyor. Buna göre uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış projeler hakkında ÇED alınması zorunlu hale geliyor.

Yani 14. Daire, genelge ve yönetmeliklerle ÇED sürecine girmeden inşa edilmesi mümkün kılınan Üçüncü Boğaz Köprüsü, Gebze-İzmir otoban yolu, Ilısu Barajı, nükleer santraller gibi önemli projeler için ÇED sürecinin gerekli olduğuna karar veriyor.

Yurttaşların dışında meslek odalarının, ekoloji örgütlerinin de olduğu bu dava sürecinin sayesinde artık 3. Köprü, Gebze-İzmir otoban yolu, nükleer santraller vb. tüm projeler için ÇED süreci işletilecek.

Şimdi sıra yeni davalarda, Mudanya antik kenti, Yıldırım kentsel dönüşüm projesi için Bursalılar yeni dava sürecini örgütlemeli. Bursalıların karar sürecinde olmadığı tüm projeler davaya taşınmalı ki demokrasi ve temel insan hakları kazansın.

Bu yazı ilk olarak turnusol.biz/ de yayınlanmıştır.

 

İkbal Polat

 

 

 

İkbal Polat

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR