Zeytinciliğin idam fermanı Meclis’te – Ali Ekber Yıldırım

Yırca Köyü’nde kesilen 6 bin zeytin ağacının sorumluluğunu kimse üstlenmek istemiyor.Hükümet, “proje bizim değil, sorumluluk şirkete ait” diyor.Şirket yetkilileri, “bu bizim değil, devletin projesi. Gerekli izinleri aldık” diyerek sorumluluğu hükümete atıyor.

Öyle görünüyor ki, işini doğru yapan ve yasayı uygulayan tek kurum, Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu hazırlanırken “zeytinlik alana termik santral kurulamaz” diye görüş bildiriyor. Yırca’ da zeytin ağaçlarını kesen şirkete “Zeytincilik Yasası’na muhalefetten” ceza kesiyor.

Ne yazık ki, tarıma gereken değer verilmeyen Türkiye’de Tarım Bakanlığı da pek ciddiye alınmıyor. Bu nedenle hükümete karşı bakanlığı da savunmak gerekiyor.

Kesilen 6 bin zeytin ağacına çok üzülüyor, haklı olarak tepki gösteriyoruz. Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeyi bekleyen öyle bir yasa tasarısı var ki, kabul edilirse değil 6 bin 6 milyon hatta 60 milyon zeytin ağacı kesilebilir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın hazırladığı ve Başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan imzası ile 16 Haziran 2014′te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” zeytinciliğin idam fermanı olarak orada duruyor.

Bu ferman Meclis’e ilk kez gelmiyor. Daha önce yasa tasarısı veya yönetmelik şeklinde tam 6 kez geldi ve her defasında reddedildi.

Yırca Köyü’nde 6 bin zeytin ağacının kesilmesinden sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Dağ taş zeytin oldu”, Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın “yeşilden de enerjiden de vazgeçemeyiz” açıklamaları bu tasarının her an gündeme getirilerek çıkarılabileceği şeklinde yorumlanabilir.

Meclis’te görüşülmeyi bekleyen tasarı neler getiriyor?

Öncelikle daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 6 kez getirilen yasa tasarısı ve yönetmelik değişikliklerinden farklı değil. Öz bakımından hepsinin ortak özelliği, Zeytincilik Yasası’nın “zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede,zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmünü ortadan kaldırmak. Zeytinlik sahaları yatırıma açmak.

Bunun yapılabilmesi için “zeytinlik saha” tanımı değiştirilmek isteniyor. Daha önce, 3 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik YapılmasınaDair Yönetmelik” ile bu değişiklik yapıldı. Zeytinlik saha asgari 25 dekar olarak tanımlandı. Danıştay 8. Dairesi bu yönetmeliği yasaya aykırı bularak yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

İptal edilen yönetmelik maddeleri bu yeni yasa tasarısında aynen yer alıyor. Zeytinlik saha 25 dekara düşürüldüğünde, bunun altındaki zeytin sahaları zeytinlik kabul edilmeyecek. Böylece milyonlarca zeytin ağacı zeytinlik saha dışına çıkacağı için korumasız kalacak ve gerektiğinde kesilecek.

Avrupa Birliği’nde asgari zeytinlik saha alanı 100 metrekare ile 1 dekar arasında. Tarım parselleri Avrupa’ya göre çok daha küçük olan Türkiye, zeytinlik saha tanımını neden Avrupa Birliği’nin 25 katı büyüklüğünde tespit ediyor?
Sadece bununla yetinilmiyor. Zeytinlik sahalarda yapılacak yatırımlarla ilgili yetki valiliklere veriliyor. Her ilde valinin başkanlığında Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu oluşturulacak.

Tasarıda, “Kurulun uygun görmesi halinde zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, jeotermal kaynaklı teknolojik sera yatırımları,ilgili bakanlıkça kamu kararı alınmış madencilik faaliyetleri, elektrik üretimine yönelik yatırımlar, petrol ve doğalgaz arama ve işletme faaliyetleri, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı, kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar, için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir.”deniliyor.

Bir sonraki fıkra da, “Bakanlık bu maddedeki yetkilerini gerektiğinde valiliklere devredebilir. İllerde verilen kararlara karşı karar tarihinden itibaren bir ay içerisinde Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na itiraz edebilir. İtirazlar üzerine verilen kararlar kesindir.” denilerek bir anlamda mahkeme yolu da kapatılıyor.

Yırca Köyü’nde yaşananlar biliniyor. Manisa Gıda, Tarım ve Hayvancılık il Müdürlüğü’nün “buraya termik santral kurulamaz” görüşü vali ve kaymakam tarafından gizleniyor. Zeytin ağacını seven, koruyan valileri tenzih ederek böyle bir yapıda zeytin ağaçları valilere emanet edilebilir mi?

Sonuç olarak, 6 bin zeytin ağacına hep birlikte ağlayalım, ama ders almazsak, Hükümetin 6 kez gündeme getirdiği Meclisteki Yasa Tasarısı kabul edilirse ülkedeki milyonlarca zeytin ağacının kesilebileceğini unutmayalım.

Ali Ekber Yıldırım -www.tarimdunyasi.net

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR