Yeşeriyorum

Yeşiller Partisi Kurulsa Ya!..

0

Son dönemlerin moda hatta yavaş yavaş demode olan vedalaşma sözcüklerinden ‘kendine iyi bak’, olmadı güçlendirerek ‘kendine çok iyi bak’, ardından kısa bir el sallama ve yabancı bir sözcük ‘by by’ ile bitirmek.

İnsan kendine nasıl iyi bakar, aynada mı? Aman ne güzelim, hoşum veya ne de yakışıklıyım deyip pür dikkat yüzünde, endamında bir defo, bir eksiklik mi bulmaya çalışır?

Neyse, ben böyle gereksiz, abartılı tarzları ve bize yabancı deyimleri pek sevmediğimden biraz gevezelik ettim. Sonuçta kendine bakmanın ne olduğunu biliyorum. Şu sıcak yaz günlerinde kendime iyi bakamamış olacağım ki 39 derece ateş, vücut kırgınlığıyla yatağa serildim. Bu olaya en çok kedilerim sevindi. Benimle birlikte hop onlar da yatakta. Ateşimin elverdiği oranda kitap okudum, gazete okudum. Gazetemde (benimki öyle bol paparazzili, şu mankenin birkaç aylık aşkı bitmiş, şu karta kaçmış Don Juan bozuntusunun bilmem kaçıncı ilişkisiymiş gibi kültür yozlaşmasının en çirkin örnekleri olan haberlere yer vermeyen adam gibi bir gazete olduğundan) çok da neşeli iç açıcı haberlere rastlayamadım. Günümüz Dünya ve Türkiye gerçekleri, tüm çıplaklığıyla, cesurca gözler önüne serilmiş, aklı başında herkesin sorumluluğuna sahip olmasını hatırlatan başlık ve makalelerle doluydu.

Çevreyle ilgili olan haberler daha bir ilgimi çekti. Kaz Dağları’nda ekolojik dengeyi altüst edecek siyanürle altın arama girişimleri, turizm bahanesiyle talan edilen, doğallığı bozulan güzelim kıyı şeritleri, yanlış tarım uygulamaları nedeniyle kuruyan göller ve orada yaşayan yaban hayatının acımasızca yok edilişi. Öylesine ciddi yanlışlıklar ki yerlerine yenilerinin konulamayacağı kayıplara neden olmakta. Ne ilginç ve acıdır ki, bu yapılanların çoğu devlet eliyle, resmi kurumlarca gerçekleştirilmekte.

Örneğin, Dalaman Beldesi Belediye Başkanı kalkıp:”Ben çocukluğumdan beri buradayım, hiç deniz kaplumbağasına rastlamadım. Var olduğu söylenen bu kaplumbağalar yüzünden buraya ‘yat limanı’ yaptıramıyorum, zengin turistleri kaçırıyorum” diye feryat ediyor.

Bilinçli, sorumluluk sahibi kişilerin uyarılarına kimse kulak vermemekte. Bir çıkar kavgası ki gırla gidiyor. Sonuçlarının ne olacağını bile bile binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete.

Geçtiğimiz haftalarda Diyanet İşleri Başkanı ne güzel bir noktaya değindi:Yaban hayatları iyice zorlaşan , yaşam alanları alabildiğine azalan hayvanların, avcılar tarafından öldürülmemesini, zevk için can almanın spor olamayacağını gayet güzel bir dille anlattı. Aklı başında, mantıklı avcılar da dahil olmak üzere çok sayıda insan da onun bu görüşlerine destek verdi. Sayın Bardakoğlu’nun bu talebi devlet politikasına yansısa da av toptan yasaklansa ne iyi olurdu değil mi? Ama nerde?

Yapılan yanlışlıkların düzelmesi, hataların tamiri için devlet politikasının ağır basmasının gerekliliği apaçık ortada.

Bakıyorum bu günkü siyasi partilerden ne insanlara ne de hayvanlara hayır yok.

Bir ‘Yeşiller Partisi’ kurulsa da hem çevreyi hem çevreye dahil başta hayvanlar olmak üzere tüm canlıları korusa, haklarını savunsa…

Fena mı Olur?

Ece Bilgin

22/07/2006 Eskişehir

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.