Hafta SonuKöşe YazılarıManşetYazarlar

Yeşilin en gerçek EN’leri

0

Mart ayının 21’i kuzey yarımkürede baharın başlangıcıdır. Mart ayı doğanın uyanmaya renklerin coşmaya başladığı aydır. Mart ayında doğayla birlikte insanın içi de kıpırdanmaya başlar. Belki nisan marttan daha güzeldir ama mart başlangıçtır. O nedenle özeldir mart.

Mart ayı ormancılık açısından da özel ve güzeldir. Her yıl 21 Mart Dünya Orman Günü olarak kutlanır. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) son iki yılda mart aylarında yaptığı etkinliği tekrarladı ve üçüncü kez “Yeşilin En’leri” ödüllerini dağıttı iki gün önce. İyi de yaptı. Doğa, orman, çevre konularında daha fazla farkındalık ve duyarlılık yaratmak açısından bu tür etkinliklerin önemli olduğunu düşünüyorum. Ödülleri kimlerin hangi nedenlerle aldığı bir dereceye kadar önemli, elbette. Örneğin, medyadan ödül alanlara şöyle bir göz atmak bile (CNN, NTV, ATV, 24 TV ve AA) bu ödüllerin kime, neye göre verildiğinin açık göstergesi. Veya en fazla e-ihale yapan, en fazla e-satış yapan, en fazla dikili satış yapan gibi kimi ödül başlıkları insanı düşündürmüyor değil. Yine de ben olumlu yaklaşıyorum bu tür etkinliklere.

Kirazlı’yı rehabilite[1] edelim

OGM “En Etkin Orman Gönüllüsü” ödülünü sanatçı Haluk Levent’e verdi. Haluk Levent ödülünü almak için sahneye elinde “Kirazlı’yı rehabilite edelim” yazılı fotoblok baskı bir fotoğraf ile çıktı.

Fotoğraf Bin Pınarlı İda’nın[2] bir altın madeni inadı yüzünden ne hale getirildiğini açıkça gösteriyor ve bence ödülü sanatçıya veren bakanın ve OGM’nin ayıbını da yüzlerine vuruyordu. Onlar anladılar mı, ben bundan çok emin değilim. Çünkü bakanın ödül töreninde yaptığı konuşma, basına yansıdığı kadarıyla bizim düzeltmekten yorulduğumuz ama onların yanlış bilgi vermekten yorulmadığı ağaçlandırma ve orman alanı artışı hikâyeleriyle doluydu. Yine basına yansıdığı kadarıyla bakan sanatçıya Kirazlı’nın hemen rehabilite edileceği sözünü verdi.

Yeryüzünde tarumarlar 

Bin Pınarlı İda’da neler yaşandığını az çok herkes biliyor. Altın madeni işletmeciliğine karşı yerel bazda başlayıp halka halka yayılan ve Cerattepe gibi, Bergama gibi, Amasra gibi örnek doğa koruma mücadelelerinden birine dönüşen bir destan yazıldı orada. Ne mutlu bana ki 20 bölümlük Orman Yolu belgesel dizisinin iki bölümünde o mücadeleye yer vererek küçücük de olsa omuz vermiş olduğumu düşünüyorum.

İlkinde mücadelenin önde gelen isimlerinden Pınar Bilir’i konuk etmiştim. İkincisinde ise, 18 Ağustos 2019 tarihinde Fazıl Say’ın mücadeleye destek amacıyla verdiği konser gününü çekmiştik. Mahşeri bir kalabalık vardı o gün Kirazlı’da.

Konser bittikten sonra yavaş yavaş kalabalık çekildi. Akşam saatleri olduğunda artık neredeyse kimseler kalmamıştı. Madenci şirketin tel örgüsüyle çevirip kapısına güvenlik görevlisi koyduğu alanda biz çekim yapmaya devam ediyorduk. Güneş neredeyse batmak üzereydi. O sırada derinden bir bağlama sesi gelmeye başladı önce. Dönüp baktığımızda genç bir doğa gönüllüsü olan Ayşe’nin sesiyle bağlamaya eşlik ettiğini gördük:[3]

Yazarlar bir gün yazarlar
Egzozuna kan tıkarlar
Yeryüzünde tarumarlar
Can gelir zaman içinde…

OGM yeşilin en’lerini kime verirse versin, ben dâhil kimler gazetelerde neler yazarsa yazsın, toplantılarda neler söylerse söylesin, derslerde neler anlatırsa anlatsın; yeşilin gerçek en’leri Kazdağları’ndan Cerattepe’ye, Alakır’dan Amasra’ya ülkenin ve dünyanın dört bir yanında ağacını, suyunu, toprağını, çiçeğini, böceğini; yaşamı savunan halktır. Hiç kuşkum yok ki gezegenin geleceğini kurtaracak olan da halkın bu mücadelesi olacaktır.

*

[1] Rehabilitasyon sanıldığı gibi yalnızca ağaçlandırma yapmakla olmaz. Oldukça teknik ve zor bir iştir. Bu konuda değerli hocamız Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın basına yansıyan açıklamaları dikkate alınmalıdır.>
[2] Homeros’un İlyada’sında Kazdağları Bin Pınarlı, Vahşi Hayvanların Anası İda olarak geçer.
[3  Ayşe’nin türküsünün bu tivit ile paylaşmışım aynı gün; fakat yazıya aktardığım sözler videonun kapsamı dışında kalmış.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.