2014 yılı Uluslararası Çevre Müzakerelerinde başı çeken Avrupa Birliği için çevre konularında bir dağılmaya sahne oluyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimlerinde AB entegrasyonuna karşı olan AB- şüphecileri (Euro-sceptics) Parlamentonun çeyreğine yakın üye çıkararak daha önce AB tarihinde görülmemiş bir başarı sağlamıştı.
Parlamento Başkanlığına, 2012 yılından beri bu görevi yürüten Alman Sosyal Demokrat Parlamenter Martin Schulz yeniden seçildi. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda yapılan oylamada Lüksemburg eski başbakanı Jean-Claude Juncker ise Avrupa Komisyonu Başkanlığına seçildi.
Jean Claude Juncker, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde muhafazakar partilerin AB Komisyonu Başkanı adayı olarak seçime girmişti. Juncker’in çevre konularının çok da agresif bir savunucusu olmayacağı 15 Temmuz’da seçim öncesi yayınladığı siyasi belgesinden hissedilebiliyordu. Belgede çevre kelimesi sadece 4 kere geçmekte, bunların üçü yatırım çevreleri ve iş çevreleri olarak kullanılmaktaydı. Belgede ayrıca, Juncker komisyonunun önceliği iş yaratma ve ekonomik büyüme konularına vermiş olduğu görülmekteydi.
Juncker, seçimin ardından Avrupa Komisyonu yapısında da değişikliklere giderek Çevre ve Balıkçılık Genel Direktörlükleri’ni birleştirdi, ve İklimi, Çevre Genel Müdürlüğünden alarak Enerji Genel Müdürlüğü ile birleştirdi. Genel Müdürlüklerin başına geçecek yeni Komisyonerler atanırken, Çevre Genel Müdürlüğüne bir aday çıkmadığından, başına Balıkçılık Genel Müdürlüğüne aday olan Malta Turizm Bakanı Karmenu Vella getirildi. Kuş ve Habitat yönetmeliklerine uyumda sorun yaşayan Malta’dan ve Çevre konusunda hiçbir deneyim ve ilgisinin olmadığını defalarca dile getiren bir bakanın Çevre Genel Müdürlüğüne getirilmesi kafalarda soru işareti oluşturdu.
Aynı şekilde İklim ve Enerji Genel Müdürlüğüne fosil yakıt yatırımları ile olan ilgisinden dolayı oldukça tartışmalı İspanyol Miguel Arias Cañete getirildi.
Türkiye’yi ilgilendiren konularda da Juncker Komisyonu olumlu mesajlar vermedi. İlk açıklamalardan biri önümüzdeki 5 yıl içinde AB genişlemesinin olmayacağı ve yeni üye alınmayacağı oldu. Yeniden yapılanma sürecinde Genişleme ve Avrupa Komşuluk Genel Direktörlüğü’nün ismi değiştirilerek Avrupa Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Direktörlüğü kuruldu. Bu küçük değişiklik ile AB’nin genişlemesinden ziyade müzakere sürecinin önemi vurgulanmakla yetinildi. Yeni atanan Komisyonere Juncker tarafından gönderilen görev mektubunda Aday ülkeler arasında Türkiye’nin adı geçmedi.
Avrupa Komisyonu’nun yeni yapısı Avrupa Çevre STKları ve Parlamento’nun Yeşiller ve Avrupa Birleşik Solu gibi kanatlarında oldukça büyük endişe yaratmakta. Gelen eleştirilere cevaben Juncker, Başkan Yardımcılığına getirilen Hollandalı Frans Timmermans’ın sorumluluklarına sürdürülebilirlik eklendi.
Bir önceki Komisyon görev süresi sona ererken Çevre Komiseri Potocnik, üzerinde anlaşma sağlanamayan Toprak ve Yargıya Erişim Direktif önerilerini geri çekmişti. Juncker komisyonun da ilk önerileri Hava Kalitesi ve Atık Paketlerini geri çekmek oldu.
16 Aralık tarihinde Avrupa Parlamentosuna sunulan 2015 Bütçesi ve 2014 Bütçe Değişiklikleri kabul edildi. Sunulan Çalışma Programı ise Parlamento ve Konsey tarafından eleştiriliyor.
17 Aralık tarihinde gerçekleşen Çevre Konseyi toplantısında da birçok Bakan, Döngüsel ekonomi ve Hava Paketlerinin geri çekilmesine tepki gösterdi. Bu tepkilerden sonra paketlerin geri çekilmek yerine değiştirileceği öngörülüyor. Şimdi Avrupa Parlamentosu’ndan da benzer tepkiler umuluyor.
Çıkan sonuç ne olursa olsun, Avrupa Çevrecilerini zorlu bir mücadele dönemi bekliyor gibi gözüküyor.
Duygu Kutluay