Yeni muhatap mı? – Mesut Yeğen

Ekim ayı başında yaşadığımız cinnetin ardından cevabı merakla beklenen soru malum: Çözüm süreci devam ediyor mu, bitti mi? Sürecin taraflarından gelen açıklamalar, tarafların yapıp ettikleri, ‘ediyor gibi görünmüyor’ demeye olduğu kadar ‘bitirilmiş gibi görünmüyor’ demeye de izin veriyor. İşin aslı büyük ihtimalle şu: Muhtemelen iki cevap da doğru. Yani süreç bitirilmiş değil, ama devam da etmiyor. Bekliyor.
Sürecin bekliyor olmasının iki büyük sebebi olsa gerek. İlk sebep Ekim cinnetinin ardından oluşan psikolojik iklim. Devam etmek için bu iklimin değişmesi gerektiğine, bunun için de biraz beklemek gerektiğine kanaat getirilmiş olabilir. İkinci ve asıl sebepse sürecin kaldığı yerden devam etmeyeceğinin belli olmuş olması. Sürecin devam etmesi, belli ki tarafların bundan sonra nasıl devam edileceği üzerine bir uzlaşmaya varmasını gerektiriyor. Öte yandan bekleme halinin kendisi, bu uzlaşmanın inşa edilmesi için çalışıldığını gösteriyor olsa gerek. Bu çalışmanın sonuç verip vermediğini, hem PKK’nin hem de devletin hazmedebileceği bir devam senaryosu üzerine uzlaşılıp uzlaşılmadığını anlamak için İmralı görüşmesini beklemek gerekiyor.
Öte yandan, bu türden bir uzlaşmanın olmaması durumunda taraflar muhtemelen ne yapar sorusunun cevabı henüz açık değil. Şimdiye kadar yapılan açıklamalardan hükümetin belli belirsiz bir senaryoya sahip olduğu anlaşılıyor. Uzlaşma gerçekleşmezse, daha doğrusu PKK cenahı hükümetin ‘kamu düzeninin tesisi’ mefhumu etrafında önerdiği ‘PKK’nin şehirlerdeki görünürlüğüne son vermesi’ teklifini kabul etmezse, hükümet süreçteki muhatabını yenilemeyi esas alan bir senaryonun peşine düşebileceğini ihsas ediyor. Buna göre, hükümet çözüm sürecini PKK’yi muhatap alarak sürdürmek yerine, PKK harici mahfilleri, kamuoyunu, ‘öteki Kürdleri’ muhatap alarak sürdürmeyi deneyebilir.
Bu alternatif senaryo ciddiyetle düşünülüyor mu emin değilim. Ama ümit edelim ki düşünülmüyor olsun, çünkü derde deva olma imkanı sıfır olduğu gibi, derdimizi azdırma ihtimali az değil. Şundan. Şimdi, bu senaryonun dayandığı mantık basit: Düşünülüyor ki, Kürdlerin tamamı PKK dairesinde değil, hatta PKK dairesindekiler Kürdlerin çoğunluğunu bile oluşturmuyor; bu da demek ki, PKK Kürdlerin temsilcisi değil, dolayısıyla da bu meseledeki esas muhatap olması da zorunlu değil. Mantıken doğru görünmekle birlikte bu tespit bir büyük arızayla malul. Arıza şu: PKK, doğru, Kürdlerin temsilcisi değil, ama Kürd meselesinin esas temsilcisi. Amaç da Kürd meselesini halletmek olduğuna göre PKK’yi muhatap almak elzem görünüyor.
Şunu görmek zor olmasa gerek: Mesele, PKK dairesinde olmayan Kürdlerin zaten alınmış rızasını teyit etmek değil. Çünkü, bu rıza teyit edilse de Kürd meselesi ve PKK orda durmaya devam edecek. Sebebi de basit: Kürd meselesi dediğimiz şey esas olarak HDP’ye oy veren, daha doğrusu PKK’nin silahlı faaliyetine itiraz etmeyen Kürdlerle ilgili bir mesele. Dolayısıyla da mesele bu Kürdlerin rızasını almak. Mevcut bağlamda bu rızayı almanın yolu da halen ve halen PKK’yle uzlaşmaktan geçiyor.
Çözüm sürecinde muhatap yenilemeyi esas alan senaryo ne kadar ciddi bilmiyorum ama makul olmadığını söylemek için alim olmaya gerek yok.
Mesut Yeğen – basnews.com

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR