“Kedi” belgeseli, Amerika’da, Los Angeles Times dâhil olmak üzere pek çok gazete ve dergiden övgüler aldı. Peki ya Türkiye’de basında yeterince yer aldı mı?
Elbette HAYIR
Harika bir dış ses ile başlıyor film : “İstanbul’dan sokak kedilerini kaldırırsanız bir yanı eksik kalır” Ne güzel bir anlatım. Bunu Kedi-Siz’de defalarca sormuştum. Ya sokaklarda kedi olmasa? Şehir yaşantısı için büyük bir zulüm olurdu.
Belgesel ya da film ne fark eder ki? Küçücük bir salonda toplasan 10 kişi bir arada izledik.
Haberini okuduğumdan beri lezzetli bir şeker sözü almış çocuk gibi hop oturup hop kalktım, sabırsızlık ile bekledim…
Nihayet dün gece izleme şansım oldu.
Tam bir deli işi yapılmış. Asla dur dinlemeyen, tekrarı çekilemeyecek, kediler ile çekim yapmak gerçek bir deli işi. 2014 senesinde Nisan ve Mayıs aylarında, günde yaklaşık 24 saat süren çekimler ile hazırlanmış. İflah olmaz bir kedici olarak söyleyebilirim ki harika bir iş olmuş.
İstanbul’da Sokak kedilerinin sayısı asla bilinmese de birkaç milyon olduğuna eminim. 80 dakika boyunca hep yüzümde bir gülümseme ile izledim. Baştan söyleyeyim eğer güzel zaman geçirmek istiyorsanız mutlaka izleyin, ayrıca böyle harika işlerin devamının gelmesi için bunu izlemek bizim boynumuzun borcu zaten.
https://www.youtube.com/watch?v=elkQpLQWZrg
Evimizin içindekilerden daha çok en sevdiğim sokak kedileri işlenmiş, hem de tüm hırçınlıkları ile tüm zorlukları ile olduğu gibi gösterilmiş. Kedinin umursamazlığı, dizgine gelmezliği öyle güzel anlatılmış ki, izlerken ilk söylediğim filmin Yönetmeni Ceyda Torun kesin bir kedici.
Özellikle Samatya sahilindeki Psikopat kediyi görmek çok istedim. Belli ki Ceyda Torun en çok ondan etkilenmiş. Psikopat’ı kalp gözü ile çekmiş.
Sokak kedisi ile ev kedisi arasındaki evrim öyle güzel anlatılmış ki, ben kendi adıma iki tür kedi olduğuna çok inandım. Ev kedileri ve onların bir tür öncesi sokak kedileri…
Torun bence belgeseli çekerken hiçbir genel geçer kuralı takmamış. Tek amacı kedileri anlatmak ve bunu da şahane şekilde yapmış. Halen bozulmamış mahalle kültürünün en baba üyesi olan kedileri tüm gerçekliği ile izleyiciye sunmuş.Kedi-Siz’de konuk olan Yazar Mine Söğüt’de anlatıcı olarak karşımıza çıkıyor. Demek ki biz de doğru yoldayız diye seviniyorum.
Eğer belgeselde bir şeyleri eleştirmem gerekirse tek bir konuyu dile getirmek isterim.
Müzikler seçilirken klasik olarak batıya oynanış. Belgeselin ana müzikleri Kira Fontana tarafından bestelenmiş. Şahane İstanbul görüntülerinin üzerinde gayet oryantalist müzikler olduğundan fazla doğu esintisi yaşattı bana. Keşke biraz daha yerel müzikler olsaydı. Tüm Dünya’da bu kadar güzel kedinin özgürce yaşadığı bu şehir bence daha farklı müzikleri hak ediyordu.
Bu harika iş için Ceyda Torun’a teşekkür etmek istiyorum. Devamı mutlaka olmalı. Dilerim ki ana akım medyada hak ettiği değeri görür ve daha çok insana ulaşır.
Tolga Öztorun