Tuz Gölü’nü yok ettik, sıra Van Gölü’nde mi? –Tayfun Özkaya

Tuz Gölü artık okulda öğrendiğiniz gibi değil. Çoğu yeri kurudu. Göle lağım akıyor ve bir taraftan da tuz elde ediliyor. Van Gölü ise şiddetli bir kirlenme sürecinde. Vanlılar göl değil deniz terimini kullanıyorlar. Geçen hafta Van’da bu sorunları izledik, inceledik. Van kentinin bulunduğu sahillerde denize girilemiyor. Kente daha uzak noktalarda Van Denizi şimdilik kendi kendini temizleyebiliyor. Ancak bunun da bir sınırı var. O sınır aşıldığında artık deniz kirliliğe teslim olacak. O noktadan itibaren balıklar kitlesel olarak ölecek. Muhtemelen denizden gelen kötü kokular nedeniyle kentte hava solunamaz hale gelecek.

Kentin kanalizasyonları için arıtma tesisleri kurulmuş, ancak elektrik masrafları nedeniyle yüzde 25 kapasite ile çalışıyormuş. Sadece Muradiye’de arıtma değil çökeltme yapılıyormuş. Arıtma çalıştırılmadığı zaman lağım Van Denizi’ne akıtılıyor. Bir an önce bu arıtma tesislerinin tam kapasite ile çalışarak tüm lağımın arıtılması gerektiği açık. Elektrik ise yok değil. Doğu’da üretilen elektriğin önemli bir kısmı batıya gönderiliyor.

Şimdi yeni arıtma tesisleri planlanıyormuş. Bunlar yapıldığında daha ileri düzeyde arıtma yapılacak, azot ile fosfor da tutulacakmış.

Ne yazık ki ahırlardaki gübreler de dereler ve akan sularla denize akıyor. Böylelikle tarım alanlarında kullanılacak gübreler denize giderek ek bir kirlenme kaynağı oluyor. Yoğun bir şekilde azot ve fosfor içeren lağım ve gübreler denizde alg denilen mikroskobik canlıların patlama yaparak çoğalmalarına yol açıyor. Bu ise sudaki oksijenin tükenmesine yol açarak suların ölmesine yol açıyor. Zaman zaman bütün deniz, bu olay sonucu yemyeşil oluyor ki bu sudaki oksijenin tam tükenmesinden önceki durum. Van Denizi kapalı bir havza oluşturduğundan aslında arıtma olayından daha da ileri önlemler alınması gerekiyor. Örneğin, kullanılan deterjanları kısıtlamak, daha az zararlı olanlarının kullanılmasını sağlamak öncelikle yapılması gerekenler.

Kanal İstanbul ve nükleer santraller gibi gereksiz, dayatılmış ve yeni çevre felaketlerine yol açacak pahalı projeler yerine bir an önce göllerimizi kurtaracak projelere paraları harcamak gerekiyor. Ne yazık ki ülkemizde kendilerine muhafazakârım diyenler yanlış şeyleri koruyor. Örneğin, göllerimizi korumak yerine, kadını eve hapseden, profesyonel olarak çalışmasını engelleyen eski gelenekleri koruyorlar.

Aral Denizi otuz-kırk yıl içinde neredeyse tamamen kurudu. Koskoca gemiler çöl haline gelmiş deniz yatağında paslanmaya terk edildi. Bugün henüz daha tam ölmemişken Van Denizi’ni kurtaralım. Bu bütün bir ülkenin sorumluluğundadır. Van Gölü için bir kanun hazırlandı. Bunun görüşülerek kabul edilmesi için çalışalım. Bugün geçim sıkıntısı çeken Vanlılar da, Van Denizi tamamen kirlenip öldüğünde hayatın onlar için daha da zor olacağını unutmamalılar. Önce dünyada tek olan inci kefali tamamen yok olacak, ama başka ne gibi kötülüklerle karşılaşacağımızı belki de şu anda tam olarak bilmiyoruz. Neler olabileceğini anlamak için örneğin Aral halkının başına neler geldiği incelenebilir. Bir gurup halkın Aral’ı görmesinin sağlanması çok yararlı olabilir.

[email protected]

(Yurt Gazetesi’nden alınmıştır)

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR