Dış Köşe

‘Toprak Ana’nın otomobilsiz günü – Metin Yeğin

0

Bolivya da otomobilsiz bir gün yaşandı. Pachamama – ‘Toprak Ana’nın koruması ve ulusal yaya günüydü. Makinelerin işgali altındaki kullar bir gün kendi ayaklarını kullanabildiler. Otomobillerden kurtulmuş sokaklar dans edilen yerlere döndü. Büyük kentlerde 2 milyon araç trafikten mahrum oldu. Kimse o gün benzin almadı. Bu benzini satın almak, yeni araba satın almak için çalışmak, eskisini satmak ve almak için çalışmak, yollar yapmak, yollardan geçmek, toprağı öldürmek ve trafik kazalarında ölmek için çalışmadı. Geçmişin deliler günü gibiydi. Yani aklın hegemonyasından kurtulmuştu. Güzel bir gündü. 

İvan İllich yazıyordu. Geçen yüzyılda köylüler yaşamlarının yüzde 8’ini yola harcıyorlardı. Göçerler ise yüzde 10’unun. Biz modern insanlar çok çok hızlı araçlarımızla yaşamımızın yüzde 20’sini yola harcıyorduk. Yani Allah uzun ömür versin 80 yaşına kadar yaşadığınızda bunun 16 yılını, sözde 250 kilometre yapan araçlarınızın direksiyonlarında, ön ve arka koltuklarında, otobüs duraklarında, tren istasyonlarında, köprüler, otobanlar, yonca kavşaklar ve viyadüklerde geçiriyorduk. 

Bolivya Devlet Başkanı, Evo Morales de eşofmanlarını giyip o gün yürüdü. Halkın Pachamama-Toprak Ana Günü’nü kutladı. Seçilmesinden bir gün önce saat sabahın beşinde evinde konuşuyorduk. Uykusuzluktan ölüyordu. Esnemesini durduramıyordu. ‘.Neoliberalizm kapitalizmin yeniden yapılandırılmasıdır ki bu bizim kardeşlerimiz için felaket bir durumdur. Ve insanlık için ve özellikle de Bolivya’daki yerliler için. Bu nedenle eşitlik mücadelesi aynı zamanda yaşamak için bir mücadele, insanlık için mücadeledir ve toprağı, savunmak içindir ki bu aynı zamanda insanlığı ve dünyayı savunmak için birleşmek demektir. Toprak Ana için mutlaka her şeyi ‘naturalize’ etmek gerekir. Naturalizasyon demek toprak ananın yaşamını sürdürmesi demektir. Bu nedenle naturalize etmek Pachamama’dan söz etmek aynı zamanda dünyayı ve insanlığı savunmak demektir. Çünkü bu bir kültür yapılanması demektir. Batı’nın kültürüne karşı, ölümün kültürüne karşı Indian kültürünü yaşam kültürünü biz inşa edeceğiz. Indian hareketi kapitalizmle birleşmek istemiyor. Yaşamak istiyor. Sorumlulukla dayanışma ilişkileri içersinde yaşamak istiyor. Eşitlik istiyor ki bu insanlığın temelidir bizce. ‘ diyordu. 

Önce toprağa 
Bolivya’da Indian’lar bir şey içmeden önce mutlaka önce toprağa döküyorlardı. ‘Para Pachamama Toprak Ana için’ diyorlardı. Eğer toprağa siz su, şarap yani her neyse içtiklerinizden verirseniz toprakda size meyveler verir, hayvanlarınızı besler, ağaçlar ve ormanlar… Eğer ona çimento, beton ve erimiş asfalt verirseniz kanser verir, ölüm verir. 

Bir yere bisikletle mesela 2 saatte ulaşıyorsunuz aynı yere otomobil ile 15 dakikada, yani daha hızlı gidiyor gibi görünüyorsunuz diyordu İvan İllich. Ekliyordu, bisikleti satın almak için belki bir ay çalışıyorsunuz, otomobili satın almak için 2 yıl. Yani o yolu bisikletle 2 saat artı bir ayda, otomobil ile 15 dakika artı 2 yılda gidiyorsunuz. 
Eski bir futbolcuydu Evo Morales. Hala atletik sayılır. La Paz 3900 metre yükseklikte olduğu için FIFA tarafından resmi müsabakalara kapatıldığında sahaya inip maç yapmıştı. Bunun değişmesi için uğraşıyordu. – O sırada AKP’lilerle ilişkisi olan bir arkadaşım beni buldu. Evo Morales’le Tayyip Erdoğan’ı maç yaptıralım dedi. Sessiz kaldığımı görünce; “Evo Morales de yüzüne karşı neoliberalizme karşı bir şeyler söyler” dedi. Bu gibi durumlarda her zaman yaptığım gibi yaptım. Enteresan dedim. Böyle deyince iyi oluyor. Kimseyi kırmıyorsun. 

Aynı anda başkaları da yürüyordu. Hükümetin Amazon ormanları içinde yapmayı planladığı 300 kilometrelik otoyolu protesto etmek için 600 kilometre yürüyeceklerdi. 500 kişiydiler. La Paz’da yürüyen eşofmanlı Evo Morales’e ulaşmak istiyorlardı. Amazon’un kalbine saplanacak otoyolu durdurması için yürüyorlardı. La Paz 3900 metre olduğundan olacak, Evo Morales yükseklerde olduğundan olacak bunu pek duymak istemiyordu. Evo Morales artık devlet başkanıydı. Ben Allah bütün devletlere zeval versin diyordum. 

Şu anda bu yazıyı okuduğunuz yere, bir etrafınıza bakın. Bir oda, bir ofis, kahve ya da herhangi bir kapalı yer. Sizin için yeterince büyüktür, muhtemelen. Kalkın yürüyün. Üç, dört, beş on adım. Her şey normal. Şimdi koşun! Koşamazsınız. Koştuğunuzda odalar, ofis, ev ya da her neresiyse daralır. Hızlı gittiğimizde dünya daralıyor. Bir de Milan Kundera’nın ‘Yavaşlık’ kitabı vardı. Yol kesmek, yolculuk zorunluluğu, yanan lastik amblemi Piqueteros Arjantin, Pachamama, sokak sanatçıları ve oyuncular da bu ulusal etkinlikte yerini aldı. Panayıra dönen sokaklarda bazı Bolivyalılar zebra gibi giyinip yolun ortasında seksek oynadı.

Metin Yeğin – Radikal

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.