Yeşeriyorum

Test davasında Eko–kırım patronları suçlu bulundu – Damian Carrington

0

Güncelleme: İki suç hükümü ve bir suçsuz: Bu, 30 Ekim’de Birleşik Krallık’da Yüksek Mahkeme’de görülen sembolik eko–kırım (ecocide) davasının sonucu (detaylar aşağıdadır). Gerçek avukatlar, hakimler ve halk jürisi, kurgusal fosil yakıt şirketlerinin CEO’larını Kanada’da katranlı kumdan yağ çıkarılması sonucu “ekosistem(leri) bölgede ya da diğer bölgelerde yaşanan huzuru ciddi bir şekilde azaltacak ölçüde yok etmek ya da mahvetmek ve büyük ölçüde tahribat” suçundan suçlu buldu. Jüri CEO’lardan birini Meksika Körfezi’ne yağ dökülmesi sonucu verilen zarardan suçlu bulmadı.

Davanın arkasındaki itici güç ve eko–kırımı huzura karşı üç diğer suçun arasına sokmaya çalışan Birleşmiş Milletler’den Polly Higgins “Benim için dava, bir gerçek anıydı. Sonucu olmadan kar peşinde koşmak artık kabul edilebilir değildir. Kurumsal eko–kırım pek çok insanın fark ettiğinden çok daha büyük ve çok daha sık rastlanır global bir suçtur. Wall Street’te kendi kampanya ve seslenişlerinden çok çok daha önemli bir huzur ihlali ve daha önemli bir suç olan kurumsal eko–kırımla ilgili sesini yükselten az sayıda insan tutuklandı. Elbette ki şimdi dünyamızı mahvedenlerin yargılanma zamanı” dedi ve ekledi “Sanık sandalyesinde çok sayıda insan görmeye meraklı değilim. Görmek istediğim sorumlu kararlar veren insanlar. Eko–kırım suçu, hükümetleri işletmeleri fosil yakıtları azaltarak temiz enerji kaynaklarına yeniden yönlendirmeye teşvik etmeye zorlayabilir. Bu yolla günümüzün çevreyi tahrip eden kirli enerji şirketleri yarının temiz enerji şirketlerine dönüşebilir”.

Orijinal Hikaye (29/09/11) acımasız bir liste: Soykırım, insanlık suçları, nefret suçları ve savaş suçları. Bunların tamamı Birleşmiş Milletler tarafından barışa karşı suçlar olarak kabul edilirler ve uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından yargılanır.

Fakat doğayı kirleten şirketlerin patronları ve çevre düşmanı devletlerin liderleri de sanık sandalyesindeki bu geniş çaplı cinayetten sorumlu olanlara katılmalı. Eğer barışa karşı beşinci suç – eko–kırım – insanlık canavarları listesine katılırsa bu gerçekleşebilir. Birleşmiş Milletler şimdi teklifi değerlendiriyor ve bir eko–kırım davasının nasıl işleyeceğinin bir denemesi Cuma günü sanık sandalyelerinde fosil yakıt patronlarının olduğu bir dava ile Londra’daki yüksek mahkemede gerçekleştirildi. Bu elbette ki sembolik bir dava, fakat gerçek avukatlar, hakimler ve halktan oluşan bir jüriyle. CEO’lar hukuki takımlar tarafından çalıştırılmış aktörler tarafından oynandı.

Eko–kırım suçu Britanyalı avukat Poly Higgins’in parlak zekasının ürünüdür ve Higgins Birleşmiş Milletler’de sunduğu bildiride bunu şu şekilde açıkladı:

Eko–kırım: insan eliyle ya da başka nedenlerle belirli bir bölgede yaşayan kişilerin huzurunu ciddi şekilde azaltacak ölçüde ekosistemlerin yok edilmesi ya da tahrip edilmesi, verilen büyük zarar.

Cuma günkü dava için düşünülen suçlar; Kanada’da katran kumundan yağ çıkarma, Meksika Körfezi’ne yağ dökülmesi, Nigeraya’da gaz, Hindistan’daki Niyamgiri Dağı’nda boksit madenciliği. Eminim ki gerçek hayattaki paralelleri de kaza değildi.

Birleşik Krallık’ta uygulanabilir eko–kırım uluslararası yasa sembolik dava için de kullanılacak. Fakat yazılı hiçbir şey yok ve jüri hükmünü verirken tek başına. Higgins bunu “sinir bozucu” olarak değerlendiriyor.

Eko–kırım ile soykırım arasındaki bağlantı, bizi kargaşaya götüren şekilde çevreye verilen zarar ve yıkımın Dünyanın kaynaklarını azaltmasıdır diyen Higgins ancak bireylerin hapsedilebileceği şekilde eko–kırımın suç sayılmasıyla karın gezegenin önüne geçme normunun değişebileceğini ekliyor.

Higgins ayrıca Birleşik Krallık’da kampanyaları köleliğin kaldırılmasını sağlayan William Wiberforce’un ilham olduğunu söylüyor. O, siyah insanların gördüğü muameleyi değiştirdi diyen Higgins eko – kırım yasasının da gezegenin gördüğü muameleyi değiştireceğini söyledi: “Etik yükümlülüğün ekonomik yükümlülüğün üstesinden geldiği bir noktaya geldik”. Higgins işaret ettiğine göre; şuan da pek çok ülkede CEO’ların hissedarlarına ilk sorumluluğu finansaldır ve çevresel yıkım yasa dışı değilse karı arttırır, öyle de olacak.

Fakat Higgins şirket ya da kar karşıtı değil; “ben bir şirket avukatı olarak başladım. Şimdi problemi çözümün bir parçası yapmak istiyorum” diyen Higgins’e göre şirketler küresel ısınma, habitat tahribatı, hayvan ve bitkilerin yok edilmesi gibi problemleri çözerek kar sağlamalı. Onun iddiasına göre; köle ticareti yapan şirketler kölelik ortadan kalktıktan sonra işlerini bırakmadı.

Higgins’e Birleşik Krallık’da daha önceki davaları kötü etkileyen, şirketlerin yaptıkları ile çevresel tahribat arasındaki nedenlerin kanıtlanması problemini sordum.

“Soykırım bir niyet suçudur, fakat eko–kırım öyle değildir” dedi. Eko–kırım yasası ekolojik yıkımı önleyecek bir sorumluluk yaratabilir diye açıklama yapan Higgins aynı şekilde “üstün sorumluluk” ya da “sıkı yükümlülüğün” insanların zarar yaratma niyetleri olsa da olmasa da yargılanmalarına imkan verir dedi: “Gerçekten çok sayıda CEO’yu hapiste görmek istemiyorum” fakat öncelikle onların eko–kırım vazgeçmelerini istiyorum.

Higgins’e aynı zamanda eko–kırımı tanımlarken kullandığı “insan aracılığıyla ya da başka nedenlerle” ifadesini de sordum. Eğer doğal bir felaket varsa kim suçlanabilir? “Diğer nedenler” ifadesi zararın azaltılması için felaketlere müdahale konusunda devletlere bir zorunluluk getirilmesinde yatıyor.

Eğer bunlar size bir fantezi gibi geliyorsa Bolivya’nın doğanın haklarını insanların haklarına eşitleyen yasaları geçirdiğini belirtmek gerekir. Dahası, eko–kırım Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nde yapılacak bir iyileştirmeyle uluslararası bir suç olabilir. Bunun yapılması için 86 devletin desteğine ihtiyacı var. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni destekleyecek; iklim değişikliğini, okyanuslardaki krizleri ve yeryüzünün cömertliğini ayaklar altına alan çevre problemlerini hisseden 86 ülke var mı? Eğer varsa, şaşırmayacağım.

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.