Susuzluk ve Tuz Gölü – Mehmet Gündoğdu

Küresel ısınmanın belirtilerinden biri olan kuraklıktan en fazla etkilenen illerin başında Konya gelmektedir. Birçok göl kurumaya başladı, birçok bitki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldi ve birçok hayvan sulak bölgeleri terk etti.

Bu olumsuzlukları hazırlayan nedenleri az ya da çok hepiniz biliyorsunuz. Yine de kısaca anımsatmakta yarar var. Bilinçsiz tarım, bilinçsiz sulama, elli binden fazlası kaçak olan yetmiş bini aşkın kuyular, tarım alanlarının imara açılması, yeni tarım arazileri için ormanların gözden çıkarılması, yeni orman alanları açılmaması ve ağaç dikmeye önem verilmeyiş… Bunlar ilk aklımıza gelen nedenlerden bazıları.

Konya kapalı havzasında normalde yılda 1 metre azalan yer altı suları bu yıl 4- 5 metreyi buldu. Yer altı sularının çekilmesiyle Tuz Gölü’nün tuzlu sularının kuyulara doğru, Konya Ovası’na doğru akacağı tehlikesi bir teori olmaktan çıkmak üzere. Çok geçmeden Konya Ovası tuzlu suyla kaplanacak ve bu da tarım alanlarındaki topraklarda çoraklığı getirecektir. Yani şöyle diyebiliriz: Konya yer üstü ve yer altı sularını hızla kaybetmektedir. Mavi tünel projesi bu sorunları çözebilecek mi bilmiyorum.

Su üstüne sorunlar varsayımların ve beklenilenlerin çok üstündedir. Yarın geç kalınmış olacaktır. Her şeyden önce de Tuz Gölü’nü kurtarmanın yollarına bakılmalıdır. Aksi halde, zaten matrak olan bizlerin adı tuzsuza çıkarsa şaşırmayın!

Basına yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre; Tuz Gölü en geç 10 yıl içinde tamamen yok olacakmış. Tuz Gölü’nün bugünü ve yarını için kaygılarımız çok. Yetkin bilim insanlarımızın yıllar süren araştırma ve incelemelerinden Tuz Gölü’nün ömrünün bir hayli azaldığı sonucuyla karşılaşıyoruz. Bilim insanları bu yok oluşu iki ana nedene bağlamaktalar: Küresel iklim değişikliklerine bağlı olarak yağışların azalıp, kuraklığın baş göstermesi ve kaçak kuyuların taban sularını çekmesi.

Yapılan araştırma ve incelemelere göre; havzada sayısı kesin olarak bilinmeyen pek azı ruhsatlı çoğu da kaçak açılmış pek çok kuyunun olduğu ortaya çıkmış. Öncelikle sorunun temelini bu kuyular oluşturmakta. Bilim insanları bir başka tehlikeyi daha önemle vurguluyorlar. Kuyular ve kuraklık dolayısıyla Tuz Gölü havzasının yüzey suları çekilirse, Konya Ovası’ndaki taban suları denetim altına alınmazsa; çok yakın bir gelecekte Konya Ovası’nı tuzlu sular istila edecek bu da çoraklığa ve toprak bozulmasına neden olacakmış. Konya kanalizasyonunun da Tuz Gölü’ne akıtılması da ayrı sorunlar getirmede.

İklime bağlı bir derecelik ısınma bile önüne geçilmez felaketlerin tetiklenmesinde büyük rol oynuyormuş. İklime bağlı ısınma tehlikesi ise kapıda beklemekte. 35 yıllık incelemelerde havzada kış aylarındaki yağışların yüzde otuz oranında azaldığı ve artık taban sularının çekilmeye başladığı da acı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Bilim insanlarına göre Tuz Gölü’nü kurtarmak için ilk yapılacak iş; kaçak kuyuların su çekmelerinin önlenmesi. Aksi halde acı sonuçları hep birlikte görebiliriz.

 

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR