Söz gümüşse, sükût Altın – Gülfer Akkaya

Kendini bu zulümden kurtaran bir tek kadın bilmiyorum. Her 8 Mart’ta illa yaşarız.

Sabah henüz uyanmışken, en uyanık erkek tarafından başlar… O gün, gittiği yere dek uzar… Sürer, ha sürer…

Tabii ki bildiniz. 8 Mart günü hepimize erkekler tarafından yollanan 8 Mart kutlama mesajlarından bahsediyorum.

8 Mart erkeklerinin mesaj bombardımanlarından…

Emekçi-emeksiz kadın diye kategorize ettikleri bizlerden bahsederler.

Canhıraş bir şekilde peş peşe, üst üste, alt alta yazılıp atılan… Bizden ziyade ortaya söylenen ve atanın priminin yükseldiğini zannettiği… Bir yerden sonra tacize dönüşen kutlama mesajlarından.

Eskiden karanfil falan verilirdi. Karanfili alan bilir neden bahsettiğimi. Öyle bir zulümdü.

Artık mail, mesaj zamanı…

Direngen… Mücadeleci… Kahraman…  Barışı getirecek… Dünya yüzündeki savaşları silecek… Güzel günlere gebe (burada 3 çocuğa değil gebelik, güzel günlere, ancak güzel günlerin sayısı belirtilmemiş) kadınlarımız… (Onların, erkeklerin kadınları!)

Zannedersin evi süpürmek için açtığın makinaya yerdeki tozları değil, yerküreyi saran sömürüleri çekiyorsun. Kurgu öyle büyük yani. Nedense ortada fail yok. Bunu gelen mesajlardan anlıyoruz.

Dayanamayıp havaya giriyorsun her ölümlü gibi.

Ardından bir yüce laf daha geliyor. Bir gün değil, her gün sizin olsun. Olsuuun! Günler kendisinin malı ya, keseden dağıtıyor. Benim değil mi? Bugün yüce gönüllüyüm, verdim gitti.

Verdiği tek şey günler mi? Tam mesajı alan kadın vay ben neymişim moduna girmişken, bulduğu ilk boşluğa sıkıştırıp akıl da veriyor:

Rozaların, Claraların mücadelesi ışığınız olsun deyip mücadelenin hattını belirlemiş oluveriyor. Hat, gösteren erkeğin içinde olduğu alanı işaret ediyor çaktırmadan.

Biz ne yapıyoruz? Gösterilen bu yolda, başımızda bir ışık halesiyle, fosforlu fosforlu ilerliyoruz.

Bizi beğenip, yanına yakıştırıp yoldaş kabul edenler…

Kutsal ailenin en güzide parçası diye değerimizi anlatanlar…

Cumhuriyeti kuran deyip kağnının ardına takanlar…

Güçlü aile ile güçlü kadın diyen erkek egemen laf cambazları…

Hepsi ama hepsi, tüm kadınların, tüm erkeklere karşı mücadele, dayanışma ve özgürleşme günümüz 8 Mart’a etki etmek, kadınları bölmek ve yönetmek için her daim iş başındalar.

Size de öyle gelmiyor mu?

Siz de 8 Mart erkek mesajlarından bıkmadınız mı, yaka silkmediniz mi?

Son olarak, kadınları tanımlarken, kadınlarımız diyenlere 8 Mart cevabı olarak öteye git diyelim mi?

Ve hatırlatalım.

Söz gümüşse, sükût altındır. Bi susun.

Gülfer Akkaya – www.bianet.org

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR