Hafta SonuKöşe YazılarıManşet

Sizin derdiniz laikçilikle değil, teyzelerle

0

Oh be. Oh be. Oh. Şu yazıyı okudum ve eridim resmen. Laikçi teyze, CHP’li teyze şakalarına ilk beş gün ben de güldüm ama tadı kaçtı artık.

Laikçi teyzeler ve laikçi amcalar eleştirilirken bile farklı oluyor. Eğer ulusalcı, Kemalist, laikçi tartışması yapılacaksa bunların cinsiyet bağımsız yapılması gerekiyor – ki hâlihazırda yapılmış yüzlerce eleştiri var zaten, artı bir olur.  Ama laikçi teyze özelinde eleştiriyorsak eğer cinsiyetçiliği eleştirmek gerek.

Hayatımın 10 senesini Çankaya’da geçirdim. Çankaya, malum, laikçi teyzeler mekânı. Tam AKP iktidarı öncesinde o laikçi teyze-kapalı bacı ayırımının ayyuka çıktığı dönemlerde laikçi teyzelerin her türlü cinsiyetçiliğine de tanık oldum. İlk başta “arkalarından örtülerini çekmek istiyorum” kadar seviyesizce başlayıp, “bunlar da her yere doluştular” ve en nihayetinde “sıkma başa bak altında cip var”a uzanan yeni bir cinsiyetçi dil oluşturuldu.

6

Bu kadınlar hiçbir zaman cinsiyetçilikten azade değillerdi tabii. Pek çoğu sosyal yaşamlarında ataerkil düzenden mustarip olmuş, iş yerlerinde erkek denkleri gibi maaş alamamış, yükselememiş kadınlardı. Bu kadınlar kendi sorunlarını o güne kadar hem kadın oldukları için hem de dini inançları yüzünden toplumun her alanından soyutlandırılmış kadınların sorunlarıyla bağdaştırmadılar.

Annem ataerkil sistemin atası askeriyede çalışıyordu. Çok zeki bir mühendis olmasına rağmen hakettiği gibi iş yerinde yükselemedi. Sadece rütbeli asker oldukları için annemin başına müdür getirilen adamlar yüzünden iş yaşamında çektiği zorluklara da bizzat tanık oldum. Sırf kadın olduğun için geride bırakılmak… Eminim ki bu bir tek benim annemin başına gelmedi. Ama maalesef (annem de dâhil) bu kadınların “laikçi teyze” diye sıfatlandıracağım kısmı tecrübe ettikleri ayrımcılığı unutarak kendilerini – örneğin- tesettürlü olduğu için üniversite okuyamayan kadınlardan üstün gördü. “Üstünlük”lerini dile de döktüler. Bunu kendi içinde tartışmaya devam ediyoruz ve edeceğiz de. Bu cinsiyetçi dil geride kalacak.

Ama son zamanlarda daha kozmopolit İstanbul’da yeni yeni tanık olduğum laikçi, CHP’li teyzeler üzerinden yeni bir cinsiyetçi dil üretiliyor ve bu dil erkekler tarafından üretiliyor. Kamusal alanda sesini yükselten tüm kadınlar laikçi teyze oluyorlar.

Yeter.

Bunu otobüs dolmasına ve kimse binmemesine rağmen durakta beklemeye devam eden şoföre kendi kendime söylendiğimde fark ettim. Yanımdaki adam hemen “Öf Özgecan laikçi teyze gibi sakın ‘Şoför Bey ne zaman kalkacağız’ deme” dedi. Aslında diyecektim? Bir yere yetişmem gerekiyor ve ara durakta 10 dakikadır bekliyoruz. Sustum. Laikçi teyze kötü bir şey çünkü.

Laikçi teyzeler seslerini yükselttiğinde pek çoğumuzun hoşuna gitmeyen, cinsiyetçi bir şekilde yükselttiler, tamam. Peki, sadece laikçi teyzeler mi yaptı bunu? Ya laikçi amcalar? Onlara niye laf yok? Otobüste bir adam kaptan kalkmıyor muyuz artık diye bağırdığında ona laf yok. Bir kadın şoför bey ne zaman kalkacağız dedi mi hop laikçi teyze.

Ayrı ayrı pek çok adamdan duydum ben bu “laikçi teyze” lafını. Genç adamlardan… Solcu adamlardan… “Açık fikirli” adamlardan… O kadar ki Kemalizm’i yıkmışlar, “laikçi teyze” şakası yapıyorlar.  Komik olmadığınız gibi cinsiyetçisiniz de bayım. Sizin derdiniz laikçilikle falan değil. Sizin derdiniz sesini yükselten kadınlarla.

Türkiye otobüslerinin işleyişi tek adamlı ataerkil düzenin körüklü canlandırması gibi. Şoför, adam. Sözü geçen er. Kaptan. O ne derse o olur. İsterse durakta durur, istemezse durmaz. İsterse orta kapıyı açar, isterse ara duraktan yolcu alır. Arka kapıya doğru ilerleyelim dediğinde sessizce itaat edilir, ilerlenir. Otobüs krallığında kral şoför. İster havalandırmayı açar, ister boğar. Şoförün düzeninde ise genelde sesi en gür çıkan erkeklerin talepleri dikkate alınır. Bu çok kritik, kendine tam bir güven ve tok bir sesle talepleri dile getirmek önemli. Sizin yolcular olarak talebinizi dile getirebilirsiniz tabii ama bu talebin gerçekleştirip gerçekleştirilmeyeceği şoföre bağlı.

Dün 30M otobüsündeyim, Beşiktaş’tan Mecidiyeköy’e gider. İskelede arka arkaya 3 tane otobüs durur, doldukça kalkar. Benim olduğum otobüs tıklım tıkış, binecek yer yok. İnsanları pideyi fırına verir gibi otobüsün tepesine koymak gerek. İnsanlar da binmiyorlar zaten, yer yok. Durakta bekliyorlar diğer otobüsün gelmesini. Ve kalkmadı şoför. Kalkmıyor. Bekliyorum. Bekliyoruz. 100 tane insan bir adamın keyfini bekliyoruz. O dolduğuna ikna olduğunda kalkacak.

Kaptan ne zaman kalkacağız demek istedim, öf laikçi teyze gibi söylenmeyeyim şimdi dedim kendime. Sonra o ne demek lan dedim. Niye susacakmışım ki dedim. Ben kendi kendimle konuşurken adamın teki kaptan havalandırmayı kapatsana, başımızın tepesinden hava üflüyor dedi (Teşekkürler Captain Obvious) Hop, havalandırma kapandı. 100 insan artı “geleceğin laikçi teyzesi” olarak ben havasız bir otobüste seyahatimize başladık…

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.