Köşe YazılarıManşetYazarlar

Shreya KC: Gezegenin üçlü krizini çözebilecek, Dünya’daki en önemli nesiliz [İklim Kuşağı-30]

0

Shreya KC, 24 yaşında Solukhumbu, Nepal’de yaşayan bir iklim aktivisti. Asya’nın su kulesi veya üçüncü kutup denilen Himalayalar’ın eteklerinde geçmiş hayatı. 

Patlayan buzul göllerinin patlayarak taşmasıyla oluşan seller hayatları tehdit ederken, kuraklık, zamansız yağışlar, yeni hastalıklar ve istilacı türlerin büyümesi nedeniyle tarımsal üretim hızla tükenirken, geçim kaynakları için doğaya bağımlılıkları Nepal halkını çok savunmasız kılıyor. Shreya KC genç bir iklim aktivisti olarak farkındalığı yaymak, iddialı politikaları savunmak ve iklim için harekete geçmek için elinden geleni yapıyor.

Atlas Sarrafoğlu: Nasıl iklim adaleti aktivisti oldun, hikayeni kısaca anlatır mısın?

Shreya KC: Beş yıl önce, iklim krizinden ve onun tehlikeli çevresel etkilerinden habersizdim. Ta ki iklim krizinin korkunç etkilerini, Çevre Bilimi dersinin ilk gününde öğrendiğim ana kadar. Okulumda küresel ısınma ve asit yağmuru hakkında bir şeyler okumuştum ama aciliyetini bilmiyordum.

Yaşadığım yer Solukhumbu, aynı zamanda dünyanın en yüksek dağına da ev sahipliği yapan Himalayalar’ın kucağında yer alıyor. Kar seviyesindeki büyük değişiklikleri ve aşırı sel ve toprak kaymalarının meydana geldiğini gözlemlemiştim. Düşen tarımsal üretimin insanları nasıl göç etmeye ve yoksulluğa ittiğini de görmeye başlamıştım. Zaten artık iklim krizinden etkilendiğimizi hissettiğimde, ancak ilk etapta sorunu bilmediğim için çok korktum. Yavaş yavaş ve kademeli olarak, “ne kadar zengin ve ayrıcalıklı olursak olalım hepimiz iklim krizinden etkileneceğiz ve daha fazla acı çekmeye devam edeceğiz” sonucuna vardım. Yani, sadece iklim değişikliğinin kurbanı olmaktan ziyade, ben bu küresel acil durumu ele almak için elimden gelen her şeyi yapmaya karar verdim ve zeminden çalışmaya başladım.

‘Buzul gölü taşkınları bir anda tüm köyleri yok edebilir’

Nepal’in, özellikle de Himalaya dağlarının iklim değişikliğine karşı çok savunmasız olduğunu biliyoruz. Lütfen bize ülkenin iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini ve hükümetin bu sorunlarla nasıl başa çıktığını anlatır mısın?

Nepalliler doğayla iç içe yaşıyor. Başlıca ekonomik kaynaklarımız tarım, turizm ve hidro-elektriktir ve bunların hepsi doğrudan doğal kaynaklarımızla bağlantılıdır. Bunun yanı sıra, zengin biyoçeşitlilik ve iklim çeşitliliğinin çoğunun bulunabileceği tepelerden dağlık alanlara kadar uzanan zorlu bir coğrafyaya sahibiz. En az gelişmiş ülkelerden biri olduğumuz için hem finansal hem de teknik kapasite anlamında adaptasyon potansiyelimiz çok az. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde bizi iklim değişikliğinin etkilerine karşı son derece savunmasız hale getiriyor. 

Küresel olarak Nepal, iklim değişikliği açısından en savunmasız dördüncü ülke konumunda bulunuyor. Himalayalar’daki ortalamanın üzerinde ısınma hızı ve kar örtüsünün azalmasıyla buzul göllerinin sayısı önemli ölçüde arttı. ICIMOD (Uluslararası Entegre Dağ Gelişim Merkezi) tarafından hazırlanan bir rapor, sıcaklık artışını 1,5°C ile sınırlasak bile, Himalaya buzullarının üçte birinin eriyeceğini söylüyor. 1977’den beri Nepal’de 26 buzul gölü taşkınları yaşadık. Buzul gölü taşkınları (GLOF) risk çalışmalarında ve erken uyarı sistemlerinde ilerleme kaydettik. Yine de, bu tür sellerin ne zaman vuracağını veya büyüklüklerini tahmin etmek hala mümkün değil. Buzul gölü taşkınları aşağı havza topluluklarında yaşayan bizler için kalıcı bir tehdit olmaya devam ediyor; tüm köyleri bir anda yok edebilir, canlara, mallara ve altyapıya zarar verebilir. İnsanlar ömürleri boyunca yaptıkları işi bir saniyede kaybedebilirler. Aynı zamanda hayallerini ve umutlarını da yıkar.

Bu nedenle, Nepal hükümeti değişen iklimin etkileriyle mücadele etmek için çeşitli girişimlerde bulundu.  İklim ve çevre ile ilgili tüm yasalar için bir şemsiye politika görevi gören ve iklim değişikliği etkileri riskini azaltarak dirençli bir Nepal geliştirmeyi amaçlayan 2019 yılında benimsenen “Ulusal İklim Değişikliği Politikası”na sahibiz. 

Bunun yanında enerjiden suya, turizme kadar her alanda kırılganlık değerlendirmeleri yaptık. Temelde Ulusal Katkı Beyanı kapsamında olan Ulusal Uyum Planı ve 2. İklim Eylem Planı‘nı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi birimine sunduk. Nepal, 2045 yılına kadar net sıfıra ulaşacağını ve 2045’ten sonra karbon negatif bir ülke olacağını ve 2030 yılına kadar orman örtüsünü %45’e arttıracağını duyurdu. Ayrıca, COP gibi resmi müzakerelere bizi de dahil ederek gençleri karar alma sürecine dahil etmeye başladı. 

Çabalarımızı küresel mercekten görürsek, göz ardı edilebilir emisyonlara rağmen bu krizle başa çıkmak için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz. Ancak ulusal açıdan, fosil yakıt tüketimimizi azaltmak ve doğa dostu kalkınma projelerine öncülük etmek, böylece yerel ve yerli halkların haklarına saygı göstermek için çok çalışmalıyız.

‘Gezegenin krizini çözebilmek için Dünya’daki en önemli nesiliz’

Nepal’de gençlerin iklim hareketi ve eylemlerine katılımı nedir? Ne tür eylemlerde bulunduğunuzdan bahseder misin?

İklim ve diğer sosyo-ekonomik krizlerden en çok gençlerin etkileneceği yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle, biz gençlerin bu varoluşsal tehdide karşı oynayabilecekleri önemli rol hakkında evrensel bir anlayış olmalıdır. Yaratıcılık, tutku, bilgi ve becerilerle dolu, birbirine en bağlı nesil olarak, insanlığı hepimiz için yaşanabilir bir geleceğe taşımak için direksiyon başında olmalıyız. İster ofisi yöneterek ister sokakta örgütlenerek, bugünün gençleri liderleri harekete geçmeye zorlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bu üçlü gezegen krizini çözebilecek tek nesil olduğumuz için, genç neslimizin Dünya’da yaşayacak en önemli nesil olduğuna her zaman inandım. İklim değişikliği ülkelerin sınırları ile kısıtlı kalmadığından, eylemlerimizi yerel düzeyden uluslararası platformlara bağlamamız gerektiğini anladım.

Çevre Bilimi öğrencisiyim ve iki yıl boyunca yerel bir okulda “Bilim ve Çevre” dersi verdim, burada bir Yeşil Kulüp kurdum ve öğrencileri ve öğretmenleri farklı çevre buluşmaları ve kampanyalarına dahil ettim. On yedi bölgesel bölümüyle çalışan ve doğrudan Nepal genelinde 600’den fazla genci iklim eylemine dahil eden, gençlerin önderlik ettiği ve tamamen gönüllülerin katıldığı ülkenin en büyük platformu “Nepal İklim Eylemi için Gençlik” (NYCA) ile çalışıyorum. Gençleri kendi seviyelerinde harekete geçmeleri için güçlendiriyor ve eğitiyoruz. Şu anda ekibi danışman olarak destekliyorum. Yaklaşık 45 okulda farkındalık oturumları düzenledim ve çalışmalarım aracılığıyla 10.000’den fazla gence ulaştım. Save Nijgadh ormanı gibi kampanyalar düzenlemekle meşgulüm. Nepal Yüksek Mahkemesi, Nepal hükümetine el değmemiş Nijgadh ormanını yok ederek, havaalanı inşaatına iptal talimatı verdiği için bu davayı yakın zamanda kazandık. Bunun dışında, ulusal düzeyde, çalışmamı politika düzeyinde ve sahadaki topluluklarla ilişkilendirmeye çalışıyorum. Beni sık sık Nepal’in içinden ve dışından, özellikle kırsal ve marjinal bölgelerden gelen gençlerle bağlantı kurup bilgimi paylaşırken bulabilirsiniz.

Uluslararası düzeyde, Mock COP olarak bilinen küresel kampanyamız için kampanya koordinatörü olarak çalışıyorum. Burada, iklim eğitiminin her düzeyde uygulanmasında bir devrim yaratmak için dünyanın farklı bölgelerinden gençlerle birlikte çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi‘nin gençlik ve çocuk seçmenleri olan YOUNGO‘nun Ulusal Katkı Payı çalışma grubuna liderlik ediyorum ve burada esas olarak politika boyutunda çalışıyoruz. Ayrıca,  bulunan Kayıp ve Hasar Gençlik Koalisyonu’nun savunuculuk ekibini ve Care about Climate‘ın Ulusal Katkı Payı ekibini de destekliyorum. Bunun dışında, UNICEF Güney Asya‘nın genç iklim değişikliği şampiyonu ve Save the Children‘ın “Red Alert” kampanyasının sözcüsüyüm. Son zamanlarda Nepal’den gelen kayıp ve hasar davalarını sunmak için de çalışıyorum.

Madrid’de yapılan COP 25, Glasgow’da yapılan COP 26, Bonn’da yapılan SB56’ya gittiğini ve MockCOP ve YOUNGO’ya dahil olduğunu biliyorum. Bu etkinlikler ve konferanslardaki deneyimlerini ve gelecekten umutlu olmanı sağlayan şeylerden bahseder misin?

Aktivizm ve savunuculuk el ele gitmelidir. Bir başka etkili aktivizm yolu olarak politika savunuculuğuna şiddetle öncelik veriyorum. Bunu kalbimde tutarak, Paris Anlaşması’nın 1.5 derece limitine uygun kalmaya hazırlanan Nepal’in ikinci iklim eylem planında gençlerin önceliklendirilmesine aktif olarak öncülük ettim. Ekibimiz, düzenlenen çeşitli ilgili etkinliklerin sonuçlarına dayanarak, Ulusal Gençlerin Önceliklerini, İklim Eylem Planı’na ileterek Bakanlığın “Odak Grubu”na sundu. Bu yanıt için Nepal şimdi gençlerin anlamlı katılımına öncelik veren ve bizi karar alma alanına dahil etmeyi taahhüt eden ikinci ulusal katkı payına sahip. Ulusal Katkı Payı’nın bu taahhüdü üzerine adım atarak, Nepal’in resmi gençlik delegasyonu olarak COP26 ve SB56’ya katılabildim.

Nepal’den gelen bu Küresel Kuzey konferanslarına katılma fırsatı benim için büyük bir ayrıcalık. Birkaç ayımıza yatırım yaparak farklı ağlardan fon temin edebilsek bile, vize kısıtlamaları katılımımızı engelliyor. Temel müzakere toplantılarını gözlemledikten sonra, onlarca yıllık yalana rağmen dünya liderlerinin hala her zamanki gibi işlerine devam etmek için çok uğraştıklarını fark ettim ki bu bugün yapmaya gücümüzün yetmediği bir şey. Bu büyük elit konferansta, 2050 yılına kadar net sıfır hakkında büyük tartışmalar var, bu da krizle karşı karşıya olan toplulukların yaşamlarının ve geçim kaynaklarının zaten perişan olduğunu kabul etmediğini açıkça gösteriyor. Böyle bir müzakerenin sonuçları, bizim gibi yoksul ülkeler için iklim krizinin 1,5 derecede başlamadığını anlamakta başarısız oluyor; 1,2 küresel ortalamada halihazırda zaten kötü. Bu yakın gelecekte beklediğimiz bir şey değil – biz “şimdi” bunun sonuçlarından acı çekiyoruz ve bunun yansımaları önümüzdeki günlerde daha da şiddetli hale gelecek. En yüksek emisyonlu ülkelerin daha cesur adımlar atma ve savunmasız ülkelere daha fazla destek sağlama sorumluluğunu inkar ettiği için maalesef hiçbir yere ilerleyemiyoruz.

COP25, COP26 ve SB56’ya katılımımla, gerçek değişimin bu özel konferanslardan değil, topluluk düzeyinde harekete geçen insanlardan geleceği sonucuna vardım.

Liderlere: Gözümüz üzerinizde, kimin doğru tarafta olduğunu unutmayacağız

Dünya liderlerine seslenecek bir mikrofonun olsaydı, onlara iklim krizi hakkında ne söylerdin?

Gözlerimiz üzerinizde. Her eyleminiz bizim gibi milyonlarca insan için fark yaratıyor. Olumlu bir etki yaratmaya veya bundan en kötü sonuçları çıkarmaya karar verme seçimi size ait. Kimin tarihin doğru tarafında olduğunu unutmayacağız. Gücünüzü kullanırken ve hepimiz adına kararlar alırken bunu unutmayın.

“İklim adaleti” senin için ne ifade ediyor?

“İklim adaleti” terimi benim için güzel bir umut ve bu söz ağzımdan her çıktığında, iklim değişikliğinin sert etkileriyle mücadelede en ön saflarda yer alan tüm insanları her gün hatırlıyorum. Bu bir bakıma, bunu neden yaptığımı tekrar tekrar hatırlamama yardımcı oluyor. İklim alanında yaptığım şeyi yapmaya devam etmem için bana cesaret veriyor. İklim adaleti benim için basit: Tüm canlıların adil ve yaşanabilir bir çevrede yaşama hakları var.

İklim değişikliği nesiller arası ve insan hakları sorunu olarak kabul edilmelidir. İklim adaletini sağlamak için, iklim krizi acil eylemlerle ve sistemin şu anki işleyişinde benzeri görülmemiş bir dönüşümle ele alınmalıdır.

İklim kriziyle ilgili gelecek algın nedir? 2030’da kendini nasıl hayal ediyorsun?

Bilim insanları, herkes için yaşanabilir bir gezegen sağlamak istiyorsak, bu yüzyılın sonuna kadar sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlamamız gerektiği konusunda hemfikir. Bunu başarmak için, dünyanın emisyonunun 2030 yılına kadar 2010 seviyelerine göre %45 oranında azaltılması gerekiyor. İstatistikler, bu hedefe ulaşmak için hiçbir yerde olmadığımızı gösteriyor. Bu yüzden, 2030 geleceğini düşündüğümde açıkçası çok korkuyorum. Ancak, çok sayıda insanın bu sorun hakkında eğitim almasıyla, hükümetin çok geç olmadan ortak adımlar atmaya başlayacağını umuyorum.

2030’da, mevcut boşluklardan kurtulmak ve sahadaki insanlarla derinden bağlantı kurmak için karar vericilerle birlikte çalışacağım.

*

Sosyal medya hesapları: 

Twitter: https://twitter.com/KCShreya1
Instagram: https://www.instagram.com/kcshreya1/ 

You may also like

Comments

Comments are closed.