Sana yazıyorum ama muhtemelen beni duymayacaksın “kardeş!” – Nurcan Baysal

Bu yazı t24.com.tr/ den alınmıştır

Diyarbakır

Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alınması tüm şehirde tepkilere neden olmuş durumda. Bugün saat 11.00’e doğru halk gözaltılara ilişkin protestosunu göstermek amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde toplanmaya çalıştı. Çalıştı diyorum çünkü tüm gün halk toplanmaya, polisler ise halkı dağıtmaya uğraştı.

Önü tamamen barikatlar, TOMA’lar ve yüzlerce polis ve özel timlerle kapatılan belediyenin önüne halk toplanamasın diye epey önlem alınmıştı. Halk tilili çekerek ve alkışlarla belediye eş başkanlarının gözaltına alınmasını protesto ederken, TOMA’lar ise su ve gaz sıkarak bu protestoya karşılık veriyorlardı. Sık sık ara sokaklara sığınmak durumunda kaldık. Ara sokaklarda yol ortasına park etmiş kamyonetlere, TOMA’ların girmesini engelledikleri için  duacı olduk. Kimi zaman da gelen su ve gazlardan kaçarak binalara sığındık, kapılarını açan ve açmayan evlere, kafelere insanlık puanı verdik. Tüm bu mücadeleye rağmen insanlar 5-6 saat  belediyenin önünden ayrılmadılar.

Bu arada tüm şehirde internet sabahtan kesildi. Kamuoyunun durumu bilip bilmediğini ancak batıdaki arkadaşlarımızı arayarak öğrenebildik. Malumunuz bizim kanallar kapatıldı. Bakalım akşam yandaş medya bugün gördüğümüz şiddeti nasıl verecek!

Bu arada bugün Whatsapptan mesaj atmamı isteyenler, “Sana mesaj yolladım cevap vermedin” diye alınıp darılanlar, hepinize toptan bir cevap vereceğim, elbet internet gelince!

Onca koşturma, eh bir müddet sonra acıkıyor insan. Kendimizi attık bir ciğerciye. Nakit çıkışmayınca kartla ödeyelim dedik. Bir de ne görelim, meğer internet kesintisinden dolayı post cihazları da çalışmıyormuş. Yediğimiz ciğeri, para çekip ciğerciye vermek için bankamatik ararken erittik.

Bu arada kepenk kapatmalardan dolayı sürekli bölgede ekonominin ne kadar zarar gördüğünü her toplantıda uzun uzun anlatan bir işadamı aklıma geliverdi. Bugün şehirde kimse ne alım, ne satım yapamıyor. Dağıtımcılar, marketler… Her şey durdu, çünkü pos cihazları çalışmıyor. Eh artık bir dahaki sefere umarım hükümetin internet kısıtlamalarından dolayı ekonominin gördüğü zararı uzuuuuun uzun anlatır herkese!

Arkadaşlarımdan, yandaş medyanın haberleri daha çok çatışma olarak verdiğini duyuyorum, henüz kendim eve ulaşıp televizyon izleyebilmiş değilim. Malumunuz son 1 yıldır şehrimizin birçok noktasındaki aramalar, bariyerler, beton bloklar, trafiğe kapalı caddeler, timlerden dolayı artık bir yerden bir yere gitmek kolay olmuyor. Yandaş medyaya sormak lazım: Hiç mi utanmıyorsunuz! Bu ülkenin büyük şehirlerinden birinde internet tüm gün tamamen kesilmiş, insanlara şiddet uygulanıyor. Bunları birazcık haberlerinde versen, belki karşılaştığımız şiddet bu dozda olmayacak.

Kürt televizyonlarının neden kapatıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyordur sanırım.

Velhasıl “kardeş,”  bugün biz burada suları ve gazları yerken muhtemelen sen batıda bizi duymuyorsun!

Gerçi şu an içinde yaşandığımız durumu bilseydin, tepkin  ne olurdu, olur muydu, bundan da emin değilim ya!

Yazarken düşündüm de, ben bunları yazıyorum ama belki de sana hiç ulaştıramayacağım “kardeş!”

Bu yazı t24.com.tr/ den alınmıştır

30-nurcan-baysal

 

Nurcan Baysal

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR