Paris zirvesinden notlar: Sevgili fosil, önemli olan katılmaktı

Paris’teki COP21 İklim Zirvesinin 4. günününden merhaba.

COP21 Başkanı Laurent Fabius taslak iklim anlaşmasını 5 Aralık Cumartesi 12.00’ye kadar masasında istediğini söyledi, yani benim Paris’teki günlerimin sonlarına doğru müzakeler de hızlandı.

Gerçi müzakereleri takip etmek pek mümkün değil. Toplantı salonlarına sadece “party” ortaklar alınıyor, sivil toplumun – yani “observer” gözlemci kartı taşıyanların girişi yasak. Pazarlıkları açık alandaki ekranlardan takip edebiliyoruz ama çoğunlukla onların da kapatıldığı gizli toplantılar yapılıyor. Niye? Devletler, sivil toplum ve halk onları izlerken gezegenin geleceği üzerinde pazarlık yapmaktan rahatsız oluyorlarmış. Ama gözlerimiz üzerlerinde.

COP21 alanından "Fosil yakıtları yerin altında bırak" eylemi
COP21 alanından “Fosil yakıtları yerin altında bırak” eylemi

Gururla günün fosili

İklim Zirvelerinin en eğlenceli yanlarından biri “Günün Fosili Ödülü” iklim değişikliği konusunda taş devrinden kalma politikalar üreten ülkelere ve organizasyonlara verilen bir ödül. Zirvenin 3. gününde günün fosili ödülünü Türkiye kazandı, ödülü almak üzere de sahneye Genç Yeşiller adına ben çıktım.

image

Ödül Türkiye’nin ulusal katkı payı hedefinin karbon salımını azaltmak değil arttırmak olması, bir de bu arttırımı gerçekleştirebilmek adına gelişmekte olan ülkelerin karbon salımını azaltması için verilecek finansal destekten pay istemesi üzerine verildi.

Bu ödülü gururlu ve yalnız ülkemin kömürden zehirlenen ve 80 yeni kömürlü termik santrali planıyla daha da zehirlenecek güzel insanlarına adıyorum. Çünkü biz taş devrinden kalma planları istemediğimizi sürekli söylerken devlet ise bizim gelişmeye engel olduğumuzu iddia ediyor. 80’lerden beri taş devrinden kalma planları istemezük demiştim daha önceki yazılarda.


Bu sene olmadı, seneye denersin

Avrupa Birliği delegasyonu Başkanı Elina Bardram’a Türkiye’nin sunduğu INDC hakkındaki yorumlarını sorduğumda aldığım cevap:

“Ülkelerin ulusal katkı payları konusunda yorum yapmamaya karar verdik çünkü bize göre bu konuşmanın daha etkili bir şekilde, ortakların kendilerini açıklamasına izin verecek şekilde yapılması gerekiyor. Ülkeler niye katkı paylarını hırslı, bilime uygun, hedefli bulduklarını kendileri açıklamaları. Bu konuşmaları Türkiye dahil tüm ortaklarımızla yapmaya devam ediyoruz. Katkı payları bakış açısından faydalı gördüğümüz şeylerden biri de bunları ülkelerin ulusal vizyonlarının ilk söylemi olması. Birçok ülke ilk defa en yüksek politik seviyede onaylanmış plan ve stratejiler ile geliyorlar. Başarısızlıkla ilişkilendirilmemek için ilk taslakların ve planların muhafazakar olması normal. AB deneyimden biliyoruz ki politikalar ürettikçe, düşük karbona geçtikçe bu önemler daha ucuz maliyetli oluyor ve de hedeflere tekrar dönülmesini sağlıyor bu yüzden dinamik bir döngü ve hedeflere geri dönülmesi çok önemli.”

Sadece Türkiye degil, çoğu ülke maalesef boyle. Anlaşılan Birleşmiş Milletler de Paris’ten boş dönüldüğü izlenimini uyandırmamak için sürekli olarak iyi niyet, olumlu mesaj, birliktelik gibi motivasyon kelimelerini öne çıkarıyorlar. Örneğin ülkelerin sunduğu ulusal katkı paylarının “sayısal” olarak değerlendirildiği sentez raporun açıklamasında öne çıkarılan söylem: “Sayılar değil niyet önemli”

Oysa ki önümüze pek çok sayı alarm şeklinde sunuluyor. Ümit Şahin bu sayilarin anlamini daha ayrıntılı olarak yazısında açıkladı. Hepimizin en iyi bildiği sayı ise 2C: Öngörülemeyen doğa olaylarının yaşanmaması için küresel ısınmanın aşılmaması gereken eşik (Aslında pek çok kırılgan ülke 1.5C diye bas bas bağırıyor)

Sentez rapor, sunulan katkı paylarının küresel ısınmaya etkisini derece cinsinden hesaplamıyor. Bunun nedenini çok fazla değişkenin hesaba katılması gerekliliği olarak açıklasalar da 2C’nin altında kalma olasılığını 2025 azaltım hedeflerine göre %66, 2030 azaltım hedeflerine göre %50 olarak öngörüyorlar. 1.5C senaryosunu hesaplamamışlar bile.

Gururla paylaşılan sayılar ise şunlar:

185 ülke ulusal katkı payı sundu
150 ülke lideri açılışta konuşma yaptı

UNFCCC Sekreteri Christiana Figures basın toplantısında “Tarihin hiçbir zamanında, bu kadar fazla devlet başkanı bir günde, bir şehirde, bir konu için bulunmadılar. Kimse iklim değişikliği siyasetin gündeminde değil demesin bana bundan sonra” dedi.

Aynı Figures: “Kim bana sunulan katkı paylarıyla 2C eşiğini aşıyoruz derse onun kafasını kesicem, başından beri aynı şeyi ben söylüyorum” da demişti.

image

Kısacası Türkiye dahil pek çok ülke şu an tembel bir öğrenci kıvamında, Birleşmiş Milletler de öğretmen: Bu sene olmadı, seneye denersin. Önemli olan katılmaktı zaten.

En azından Türkiye eve bir ödülle donuyor.

Özgecan Kara
Özgecan Kara

Ömrü Bilkent Üniversitesi’nde ve Bocconi University’de bir takım dersleri alıp vermekle geçti. Kurumsal bir firmada üst düzey yönetici olmak üzere hazırlandığı yolu sevmedi, kendi yolunu çizmeye çabalıyor. Sosyoloji meraklısı. Yeşil Gazete’de Türkiye haberi yapıyor; kadın, lgbt, emek, tüketim kültürü üzerine okuyor; komiklikli köşe yazıları yazıyor. Daha fazlası için @ozgevon

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

[COP29] Fosil yakıt sübvansiyonlarını kaldırma koalisyonuna üç ülke daha katıldı

Birleşik Krallık, Yeni Zelanda ve Kolombiya'nın katılmasıyla 'Sübvansiyonlar Dahil Fosil Yakıt Teşviklerinin Aşamalı Olarak Kaldırılması Uluslararası Koalisyonu'na üye ülke sayısı 16'ya yükseldi.

[COP29] Birleşik Krallık 2035 hedefini açıkladı: Emisyonlarda yüzde 81 azaltım

Birleşik Krallık Başbakanı Steimer COP29'da ülkesinin karbon emisyonlarını yüzde 81 oranında azaltma yönünde iddialı hedefini açıkladı. İklim kampanyacıları memnun ama temkinli.

Kazdağları, yeniçeriler, madenler: Enter! – Gizem Kastamonulu

Cengiz Holding, hukuku da yanına alarak bakır madeni için Kazdağları'nda ağaç kıyımına başladı. Bu talanı durdurmak için Kirazlı'daki sesi yeniden yükseltmekten başka çaremiz yok.

Prof. Sarı’dan uyarı: Marmara Denizi’nde müsilaj geri döndü

Marmara Denizi'nde 10 metre derinlikten itibaren yeniden müsilaj oluşumu görülmeye başlandığını duyuran Prof. Mustafa Sarı, acilen etkin uygulanmayan Eylem Planı'nın hayata geçirilmesini istedi.

Muğla’da üç gün süren yangınların ardından: Bin hektara yakın alan kül oldu

Muğla'da 17 Ekim'de başlayan ve ancak 4. gün kontrol altına alınabilen yangında zeytinlikler, ormanlık ve tarım alanlarından oluşan yaklaşık bin hektarlık alan kül oldu.

EN ÇOK OKUNANLAR