Ana Sayfa Blog Sayfa 799

EPDK’dan GES düzenlemesini eleştiren OSB başkanına suç duyurusu

Enerji Piyasaları Düzenleme Kurulu (EPDK), 2019 sonrası yapılan lisanssız güneş santrallerinin tüketiminden fazlasının Elektrik Piyasası Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’na (YEKDEMbedelsiz olarak verilmesini öngören değişikliğe sektörden gelen eleştirilere yanıt verdi.

Belirtilen sınırın üstündeki enerjinin de “YEKDEM’e bedelsiz katkı olarak” bütün tüketicilere fayda sağlayacağı söylenen açıklamada, Elazığ OSB Yönetim Kurulu Başkanı Suat Öztürk hakkında kuruma yönelik “gangster, şehir eşkıyası” şeklindeki ifadeleri sebebi ile suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.

Öztürk, Elazığ’da OSB toplantısında yaptığı konuşmada, kararın geri çekilmemesi halinde pek çok ilden katılımlarla Ankara‘ya gideceklerini belirtmiş ve EPDK’ya şöyle seslenmişti:

“Siz 2019’da tarıma, hayvancılığa, sanayiye bir söz verdiniz. Buna göre, yartırımlar, sözleşmeler, tesisler kuruldu. Şimdi ise “vazgeçtim yalnızca üretiminin yüzde 100’ünü baz alırım, fazlasını ücretsiz vereceksin” diyerek  ‘parana el koyuyorum, malını gasp ettim’ diyorsunuz. Aynen ifade budur. EPDK, siz gangster misiniz? Şehir eşkıyası mısınız? Kimin hakkını elinden alıp malının üstüne çöküyorsunuz, ‘ben bunun parasını vermem’ diyorsunuz? Böyle kurul kararı olur mu? Çıkartıyorsan da yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olur.”

‘Tüketicinin önü açılacak’

Yazılı açıklamasında EPDK, düzenlemenin amacının “imkanı olan bütün tüketicilerin, ‘tükettiği enerjiyi’ güneşten üretebilmesi ve gerçek tüketimi olan ancak kısıtlı kapasite ve yer sorunu sebebi ile üretim tesisi kuramayan tüketicilerin önünün açılması” olduğunu söyledi:

“Bu düzenleme ile gerçek elektrik tüketicilerinin tüketimlerini karşılamak maksadıyla elektrik üretim tesisi kurması, tükettiğini kadarını da satarak yatırımın geri dönüşünü makul süreler içerisinde elde etmesi sağlanacaktır.” Böylece doğası gereği şebekeye entegrasyonunda sıkıntı bulunan kesintili üretim yapan yenilenebilir enerji tesisleri, gerçekten ihtiyacı olan tüketiciler tarafından kurulacaktır.”

Ne olmuştu?

12 Mayıs 2019 tarihinde EPDK kararıyla Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılabilmesi için ‘Sanayiciye ve tarımsal sulama işine kendi elektrik tüketimini yerinde karşılayabilmesi için lisansız enerji üretimi hakkı getirmiş ve bildirimde bulunarak sözleşme gücünün iki katına kadar elektrik üretebilmesi ve bu üretiminden fazlasını da satabilmesi imkânı tanınmıştı.

‣ GES kararı küçük işletmecilere kırbaç gösteriyor: İflası getirecek

11 Ağustos’ta yayımlanan “Elektrik Piyasasında Lisansız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile ise EPDK bu haktan vazgeçerek tüketimin yalnızca bir kat fazlasının satılmasına izin verdi ve kalan kısmın ise ücretsiz olarak abonelere dağıtılmasını zorunlu kıldı.

2019 yılında yayımlanan yönetmelik hükümlerine göre üretim fazlası elektriğin 10 yıl boyunca satış garantisine güvenerek yatırım yapan firmalar ise şimdi getirilen bu yeni düzenleme ile mağduriyet yaşadıklarını belirterek karardan dönülmesini istiyor.

[Kömür kokusunda kamp-1] Çaycuma yolunda: Kirlilik turizmi

ZONGULDAKİklim Adaleti Koalisyonu ve Yeşil Sol Parti üyeleri, çeşitli ekoloji derneklerinden aktivistler ve vatandaşlar Çaycuma’da bir araya geliyor. Yeşil Gazete’nin de kamp çantası hazır; beş günlük kamp için 17 Ağustos’ta yollara düşüyoruz. 

Sabah saat 9.00’da Kadıköy’den ekoloji aktivistleriyle birlikte yola çıkıyoruz. Kampa yolculuk minik bir minibüste 11 kişiyle başlıyor. 

Ağaçların arasında

İstanbul’dan Çaycuma’ya yedi saatlik yolculuğun sonlarına doğru gözlerinizi ağaçlar kaplıyor. Ancak bu, yolculuğun yalnızca bir saatlik kısmı. 

Bu ana kadar ormanlık alanları delip geçen taş ocaklarıyla, çevresinde tozdan bir fanus varmışçasına görünen fabrikalarla, suyu çekilmiş ırmakla baş başasınız. Bir noktada sizi tarihi 1937’lere varan, kömür nakliyesi için işletmeye açılmış Filyos-Çatalağzı demiryolu hattı takip ediyor. Kömürlerin taşındığı yoldan usulca Zonguldak’tan, Filyos’tan geçiyorsunuz. 

Çaycuma’ya yolculuk, son durakta yaklaşık 70 kişiyi buluyor. 

Kampa katılan 7’den 70’e yurttaşları ekolojik yıkımdan, LGBTİ+ haklarına; ekonomik krizden, aktivizme kadar çeşitli alanlar forum ve atölyeler bekliyor. 

Kaygı ve umutsuzluk

Çadırların kurulmasının ardından kendimizi birden felsefe üzerine Metin V. Bayrak’ın moderatörlüğünde yapılan etkinlikte buluyoruz.

Çaycuma’da bir araya gelenler birbirlerine, insan ilişkilerinde çoğunlukla çok daha sonraki evrelerde konuşulan duygularından, kaygılarından bahsediyor. 

İkili konuşmalardan yükselen ortak duygular var: Kaygı ve umutsuzluk. Gelecek kaygıları, mücadele ederek hayatta kalmak, gözaltına alınmanın travmaları ve özlem üzerine konuşuluyor. 

Madenci mendili

Zonguldak Çevre Koruma Derneği‘nden tiyatro sanatçısı, müzisyen ve yazar Fahri Bozbaş’ın kömürün karası üzerine gerçekleştirdiği tiyatro gösterisinde ise en çok madenci mendili dikkat çekiyor. 

Bozbaş, madencinin akan kanından ve terinden bahsediyor. Kanın ve terin birbirine karıştığı keten dokuma bir mendilin şarkısını dinliyoruz:

 “Mendilim keten dokuma

Çalışırım soluk soluğa

Ciğerim kömürden körük

Mendilim bağlı boynuma”

Zonguldak ve kömür kokusu… Bunu takiben de termik santraller… 

2022 Mart sonu itibarıyla kurulu gücün kaynaklara dağılımında linyit, ithal kömür, taş kömürü ve asfaltitin payı yüzde 20,3 boyutunda. 

Türkiye’nin 2020’deki sera gazı emisyonlarının yüzde 25’i de kömürden kaynaklanıyor. 

İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Levent Büyükbozkırlı Türkiye’de hükümetin ve şirketlerin söylemlerine göre enerji arzı ihtiyacının aslında doğru olmadığına dikkat çekiliyor. 

Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk ise Zonguldak’taki ekolojik yıkımları aktarıyor.

Bir ağacın rahatı nasıl kaçar?

Alaplı’dan Erdemir‘e, Ereğli‘den Çaycuma‘ya kadar çeşitli çevre tahribatlarına dikkat çeken Öztürk, Alaplı’daki Anıt Ağacı’na işaret ediyor.

Ağaç, dört bin yaşını geçeli bir yüz yıl olmuş. Etrafında koruma yerine altın ve bakır arandığını, cüruf tesisi açılmaya çalışıldığını söyleyen Ahmet Öztürk, ağacın bile rahatının kaçırılmaya çalışıldığını aktarıyor.

Kirlilik turizmi

OYAK Maden Metalürji‘nin ana şirketi olan Erdemir’in fabrikasına değinen Öztürk, balıkçı kasabasının endüstri kentine dönüşümünü anlatıyor ve Zonguldak’taki tahribata ilişkin şunları aktarıyor:

“Kömür Ereğli’de çok ciddi bir kirlilik kaynağı. Kandilli Borcam‘da ise silis çıkarılıyor.

Çatalağzı’nda da bir tür turizm gelişti: Kirlilik turizmi. Işıkveren’le birlikte Türkiye’de dağıtımı başlıyor. Biz önceden Işıkdere ile çok iftihar ederdik ‘Ticari niteliği olmayan kömür, Işıkdere’de yakılıyor ve Türkiye’ye ışık saçıyor’ diye. O zaman bilmiyorduk. Çocuktuk. “

Bugünün çocuklarının da arasında bulunduğu kampçılarla birlikte Zonguldak’taki ekolojik yıkım üzerine konuşmalar yapılıyor. Kampın gündem maddesi doğa, özgürlük ve aktivizm.

Gübre için milyarlarca lira yatırım öngörülen şirket vergiden muaf

Bir sonraki durağımız ise Filyos olacak. 596 hektardaki Filyos Endüstri Bölgesi… Alanın tamamı gübre fabrikası için Tosyalı Holding’e devredilmiş durumda. Bugün ise Resmi Gazete‘de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla duyurulan yeni bir karar var.

Karar kapsamında şirkete gümrük vergisi muafiyeti, KDV iadesi ve istisnası, yüzde 100 vergi indirimi, 10 yıl sigorta primi işveren hissesi desteği, 75 milyon TL nitelikli personel desteği gibi ayrıcalıklar sağlandığı görülüyor.  

Gübre üretimi için öngörülen toplam sabit yatırım tutarı 31 milyar 500 milyon TL. 

Cezayir’de onlarca orman yangınında en az 38 kişi öldü

Kuzey Afrika ülkesi Cezayir‘in İçişleri Bakanı Kamel Beldjoud‘un açıkladığı son bilgilere göre doğu Cezayir ormanlarında çıkan orman yangınları 38 kişiyi öldürdü. Yerel basına göre iki yüzden fazla kişi de yaralandı.

Kuzeyde Tunus sınırına yakın El Tarf bölgesinde, sekizi dağlık bir yolda giderken alevler tarafından sarılan bir halk otobüsünde olmak üzere 24 kişi ölü bulundu, bölgede toplamda otuz kişi öldü.

Başbakan Aymen Benabderrahmane bu sabahı El Tarf’a gitti. Jandarma yangınlar nedeniyle birçok ulusal yolu trafiğe kapattı.

Beldjoud dün geç saatlerde devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, Cezayir’in yaklaşık 300 kilometr doğusundaki Setif bölgesinde iki kişinin daha öldüğünü söyledi. Ardından Souk Ahras‘ta beş ve Guelma‘da bir kişi daha hayatını kaybetti.

Fotoğraf: Ryad Kramdi / AFP

Yalnızca Çarşamba günü, 16’sı El Tarf’ta olmak üzere 14 bölgede 39 yangın çıktığını ve Ağustos ayının başından bu yana 3 bin 200 hektarlık ormanlık alan tahrip oldu.

Ülkenin kuzey ve doğusunda çıkan 39 yangından bazıları hala devam ediyor. Yetkililer, şiddetli rüzgar nedeniyle yangın çıkmasından korkuyor.

Cumhurbaşkanı Abdelmadjid Tebboune, taziye mesajında  Cezayir devletinin orman yangınlarına son vermek için “tüm insani ve maddi kaynakları” kullanacağını ve ölenlerin ya da evleri etkilenen kişilerin ailelerinin “tazminat alacağını” söyledi.

Sivil savunma ve orduya ait söndürme helikopterleri çok sayıda kente müdahale etti. Beldjoud, Çarşamba akşamı Rusya’dan söndürme uçağı kiraladıklarını açıklamıştı ancak birkaç yangına müdahale ettikten sonra bu uçak arızalandı ve Cumartesi gününe kadar tekrar çalışmayacak.

Cezayir’de geçen yılki büyük orman yangınları 33’ü asker olmak üzere 104 kişiyi öldürmüştü. 

Kuraklığın ardından sel: İngiltere ve Fransa’da alarm

İklim krizi Avrupa‘ya bu yaz aşırı kuraklığı ve aşırı yağışları eşzamanlı yaşatıyor.

Aşırı sıcaklar ve yangınlarla mücadele sürerken, bir ayda yağan yağmurun bir günde yağdığı Fransa‘da, 13 ilde ‘turuncu alarm’ verildi. İngiltere‘nin meteoroloji ajansı Met Office, şiddetli yağışlar sonrası alarm seviyesini sarıya çıkararak, vatandaşlara “hayati tehlike” uyarısı yaptı.

Marsilya. Fotoğraf: Daniel Cole / AP

Kuraklık, sıcak dalgaları ve orman yangınlarından sonra, Fransa şiddetli fırtına ve aşırı yağışlarla boğuşuyor.

Meteoroloji, Akdeniz kıyısında, Lyon bölgesinde, Normandiya‘da, Kuzey kıyısında ve Belçika‘da olmak üzere on üç il için alarm durumu ilan etti.

Sel, başkent Paris‘te metro istasyonlarını sular altında bırakırken ve trafiğin de tıkanmasına neden oldu. Salı günü ani sel sırasında Eyfel Kulesi’nin tepesinde saatte 100 km’den fazla rüzgar kaydedildi.

Ani fırtınada sırasında dolu ve yağmur yağdı ve trafikteki arabalar, Seine Nehri‘nin taşmasıyla kırılan bentlerin arasında kaldı.

Paris’te bugün itibariyle büyük sel beklememesine rağmen yağmurun beklenenin çok üstünde yağması nedeniyle bazı metro istasyonları geçici olarak kapatıldı. Yetkililer yaz mevsiminde normal şartlarda bir ayda yağan yağmurun sadece bir günde düştüğünü açıkladı.

Korsika’da beş kişi öldü, çok sayıda yaralı var

Fransa’nın güneydoğusundaki Korsika‘da fırtınalar nedeniyle beş kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin yaralandığı açıklanırken ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

Bu sabah itibariyle adayı vuran şiddetli fırtınalar Girolata’da bir balıkçının ve Erbalunga’dabir kano sürücüsünün ölümüne sebep oldu.

Önceki gün, biri 13 yaşında bir çocuk olmak üzere üç kişi ağaç düşmesi ve çatı uçması nedeniyle hayatını kaybetmişti. İçişleri Bakanı Gérald Darmanin öğleden sonra bölgeye gitti. Başbakan Elisabeth Borne taziye mesajı paylaştı ve mağdurlara yardım etmek için her şeyin yapıldığını bildirdi.

Güney Fransa’da  gök gürültülü sağanak yağışlar Marsilya Eski Limanı‘nı ve şehrin ana adliye binasını sular altında bıraktı ve yakındaki plajların kapanmasına neden oldu.

Demiryolu ağı SNCF, Çarşamba öğleden sonra Saint-Etienne ve Lyon şehirleri  arasındaki demiryolu trafiğinin kesintiye uğradığını belirtti.

Marsilya

Fransa Meteoroloji İdaresi, güneydeki Auvergne-Rhone-Alpes bölgesinde öğlen saatlerinde ve akşam üstü şiddetli fırtınalar meydana geldiğini, yerel saatle 19.00 sularında fırtınaların şiddetinin azaldığını bildirdi.

Fırtına sebebiyle dün Belçika’nın tarihi kenti Gent‘te de haftalarca süren büyük kuraklığın ardından sular altında kaldı.

İngiltere’nin güney kesimlerini etkisi altına alan gök gürültülü sağanak yağışlar ve sel baskınları, Londra’nın merkezindeki geniş alanlarda sel baskınlarına neden oldu. Kısa sürede bastıran kuvvetli yağış nedeniyle pek çok metro istasyonunu su bastı, ana cadde ve semtlerde sokakları sel aldı, evler ve işyerleri zarar gördü.

Londra’da sağanak yağışlar güneydoğuya akşam 22.00’ye kadar devam etti. Met Office tarafından bölge için sarı uyarıyapıldı, bu da ulaşımın aksaması ve elektrik kesintisi riski anlamına geliyor.

Dün güneydoğuda da ani seller hayatı felç etti. Essex’teki High Beech, 24 saatlik sürede 64 mm yağışlarekor kırdı, Kent’teki Frittenden ise bir saatte 46 mm yağış aldı. Kent ve Medway bölgelerinde gece yarısından beri gök gürültülü sağanak yağış halen sürüyor.

Met Office’in baş meteoroloğu Steven Ramsdale şu açıklamaları yaptı:

“Uyarı bölgelerinin hepsinde gök gürültülü sağanak yağışları görülmese de bugün çok büyük yağış alabilirler. Son derece kuru bir zemine yağan yağmura rağmen, yüzey sularının taşma potansiyeli var. Uyarı alanları içerisinde, elektrik kesintileri, sürüş koşullarındaki ani değişiklikler nedeniyle zorlu seyahat koşulları ve seyahat rotalarının, evlerin ve iş yerlerinin olası su basması olası. Dolu ve yıldırım da  ek bir tehlike yaratabilir.”

Met Office, kararsız havanın hafta sonu boyunca İngiltere’nin çoğu için aralıklı sağanak yağışlar ve zaman zaman batı ve kuzeybatıdan daha tutarlı yağmurlar ile devam edeceğini söyledi.

17’inci İstanbul Bienali, yok olan sulak alanlardaki mandaların izini takip ediyor

İSTANBUL – İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) 17 Eylül-20 Kasım tarihleri arasında düzenleyeceği 17’inci İstanbul Bienali, bu yıl çok farklı sanatçı kolektiflerine ev sahipliği yapacak.

Küratörlüğünü Ute Meta Bauer, Amar Kanwar ve David Teh’in üstlendiği bienal, sanatçı, düşünür, yazar, şair, araştırmacı, mimar, radyo programcısı, balıkçı, aktivist, stand-up komedyeni, şef, etnomüzikolog, ornitolog, deniz bilimci, kukla ustası, müzisyen gibi pek çok farklı disiplinde 500’ün üzerinde katılımcının projelerini bir araya getirecek.

17’inci İstanbul Bienali, İngiltere’nin en etkili sanat ödüllerinden Turner Ödülü adaylığı bulunan, sanatçı ve aktivist ikili Cooking Sections’ın uzun süredir devam eden büyük ölçekli Çamuralem / Wallowland başlıklı projesine ev sahipliği yapıyor.

Yaşadığımız dönemin önemli çevresel sorunlarını irdelemek için yiyecekleri bir yöntem olarak kullanan Cooking Sections’ın bienale özel hazırladığı Çamuralem / Wallowland, şehrin etrafında yok olma tehlikesi altındaki sulak alanların İstanbul’un mandaları üzerindeki etkilerinin izini sürüyor.

Yılın farklı zamanlarında mandaları ve onların etrafındaki farklı türlerin beslenme ve büyüme biçimlerine dair kapsamlı bir araştırma yürüten ikili süreç boyunca sığırtmaçlar, biyologlar, çevreciler, korumacılar, etnomüzikologlar ve birçok başka kişiyle işbirliği yaptı.

Araştırmacılar Akgün İlhan, Anadolu Meraları, Burçin Çıngay, Itri Levent Erkol, Melisa Bal ve Mustafa Avcı, bölgedeki ekosistemin farklı yönlerini ortaya koymak üzere yeni araştırmalar yürüttü.

Proje, İstanbul’un dış mahallelerinde manda yetiştiriciliğinin korunmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Şehrin ekoloji ve mutfak mirasının temel bir parçası olmasına rağmen, genişleyen kentsel alan sonucu sulak arazilerin ve otlakların bozulması nedeniyle mandaların yaşamlarının da tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor.

Cooking Sections’ın yürüttüğü türlerarası incelemelere dikkat çekmek ve mandaların kültürel ve ekolojik açından önemine vurgu yapmak amacıyla bienal kapsamında bu yıl ilk kez bir Manda Festivali de düzenleniyor.

17 Eylül Cumartesi günü Arnavutköy’de yapılacak festivalde özel tadım
etkinlikleri ve rehberli yürüyüş turları olacak. Ayrıca alternatif müzik grubu, Wiseslang sanatçısı Gülinler‘in projeye özel hazırladığı şarkının prömiyeri de yapılacak.

Ren Nehri kurudu: Nakliyeler yapılamıyor, balıklar sepetlerle kurtarılmaya çalışılıyor

Ardı ardına gelen sıcak dalgaları ve düşük yağışlar sebebiyle Avrupa‘nın pek çok ülkesi büyük bir kuraklık sorunu yaşıyor.

İngiltere ve Fransa‘da su kısıtlamaları ilan edilirken, büyük kısmı Almanya ve Hollanda‘dan geçen Avrupa’nın en büyük ikinci nehri Ren Nehri‘nde düşen su seviyeleri, kargo taşımayı zorlaştırdığı için fabrikaların üretimi kısması veya tamamen durdurmasını gerektirebilir.

Almanya’da Ren Nehri’nin Hollanda sınırına yakın Emmerich civarındaki seviyesi dünkü ölçümlere göre 24 saat içinde dört santimetre daha düşerek derinlik ölçerde sıfıra ulaştı.

Avrupa’nın güçlü nehirlerinden Ren, İsviçre’de doğuyor, Hollanda’da büyük bir deltada denize akmadan önce Fransa ve Almanya dahil olmak üzere birçok ülkeden geçiyor.

Alman yetkililer, nakliye hattının kendisinin hala yaklaşık 200 santimetre derinliğe sahip olduğunu söylüyor, ancak kaydedilen rekor düşük ölçüm, Avrupa’nın çoğunu etkileyen aylarca süren kuraklığın neden olduğu aşırı su eksikliğini gözler önüne serdi.

Düşük su seviyeleri, Rotterdam, Amsterdam ve Antwerp’ten batıda Almanya ve İsviçre’ye doğru mal taşımacılığının ana yolu olan Ren Nehri’nde iç nakliyeyi önemli ölçüde engelliyor.

Avrupa Uzay Ajansı, Ren Nehri’nin Köln yakınlarındaki bölümünün ele Ağustos 2021 ile Ağustos 2022 arasındaki uydu fotoğrafları arasındaki keskin farkı paylaştı:

AP‘e konuşan BDI iş lobisi grubu başkan yardımcısı Holger Loesch, “Devam eden kuraklık ve düşük su seviyeleri endüstrinin arz güvenliğini tehdit ediyor” dedi ve sınırlı demiryolu kapasitesi ve sürücü eksikliği nedeniyle yükü nehirden trene veya kar yoluna kaydırmanın zor olduğunu belirtti:

“Kimya ve çelik endüstrisindeki tesislerin kapatılması, petrol ve inşaat malzemelerinin hedef yerlerine ulaşmaması, yüksek kapasiteli ve ağır yük taşımacılığının artık yapılamaması an meselesi.”

BDI, bu yıl görülen kuraklıkların gelecekte daha sık hale gelebileceğini söyledi ve hükümeti su seviyelerini yakından izlemeye ve Almanya’nın su yollarındaki potansiyel ulaşım sorunlarına erken tepki vermeye çağırdı.

Hollanda’da balıklar sepetlerle suya taşınıyor

Öte yandan uzmanlar, kuraklık nedeniyle kuruyan Ren Nehri’ndeki balık popülasyonun için endişeli.

Bir olta balıkçılığı kulübünden gönüllüler lie Hollanda su yönetimi bakanlığı Rijkswaterstaat, mahsur kalan balıklara yardım etmek için çeşitli çalışmalara başladı.

Yakın zamana kadar gölü tatlı suyla besleyen ve nehrin Hollanda’daki bir kolu olan IJssel Nehri‘nde balıklar kovalarla taşınmaya çalışılıyor. Balıkçılar, Giesbeek kasabası yakınlarındaki küçük göldeki suyun, IJssel’den gelen bir kanaldan balıkların yüzdüğü, yaklaşık bir metre daha yüksek olduğunu, ancak şimdi yaklaşık 10 santimetreye düştüğünü söylüyor.

Fotoğraf: Danny Kemp / AFP

AFP’e konuşan Doğu Hollanda Sportif Balıkçılık Derneği üyesi Angler Mark Kouwenhoven, “Bu kirli bir iş ama birinin yapması gerekiyor” dedi:

“Büyük bir ağı gölün içinden seriyoruz ve gönüllülerle küçük bir alanda tüm balıkları toplamak için makaraya sarıyoruz. Oradan onları sepetlere koyup  yaklaşık 50 metre uzağa götürerek ve nehre bırakıyoruz.”

‘Sular ülkesi’ Hollanda kuraklığın en önemli göstergelerinden biri olanRen Nehri’ndeki düşük su seviyeleri nedeniyle yakın zamanda su kıtlığı ilan etmişti.

‘Yaban hayatı için korkunç’

Operasyona katılan devlet yetkilisi Geert Wieggers, doğu Hollanda’daki su durumunu “kritik” olarak nitelendirdi:

“Yaban hayatı için korkunç bir durum. Sadece balıklar için değil, kuşlar ve her şey için: Suya ihtiyacınız var!”

Balık kurtarma çabaları öncesi kısa süreli sağanak yağışa rağmen Hollanda, aylardır neredeyse hiç yağmur görmedi. Wieggers “Yağmur için dua ediyoruz ve elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Ren Nehri’nin düşük su seviyeleri ile ilgili manşetler Avrupa’nın ekonomik güç merkezi Almanya’da nehir taşımacılığındaki aksaklıklara odaklanırken, Hollandalılar da sıkıntı yaşadıklarına dikkat çekiyor.

Wieggers, Ren Nehri üzerindeki mavnaların düşük su seviyeleri nedeniyle normal yüklerinin ancak yüzde 25-30’unu alabildiğini söylüyor.

 

GES yatırımcılarını mağdur eden yönetmeliğe tepkiler: Yenilenebilir enerji kaynakları nasıl gelişecek?

Güneş enerjisi sektörü, Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu’nun (EPDK) 2019 sonrası yapılan lisanssız güneş santrallerinin tüketiminden fazlasının Elektrik Piyasası Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’na (YEKDEM) bedelsiz olarak verilmesini öngören değişikliğe karşı tepkili.

Yine EPDK kararıyla 12 Mayıs 2019 tarihinde Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılabilmesi için ‘Sanayiciye ve tarımsal sulama işine kendi elektrik tüketimini yerinde karşılayabilmesi için lisansız enerji üretimi hakkı getirmiş ve bildirimde bulunarak sözleşme gücünün iki katına kadar elektrik üretebilmesi ve bu üretiminden fazlasını da satabilmesi imkânı tanınmıştı.

11 Ağustos’ta yayımlanan “Elektrik Piyasasında Lisansız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile ise EPDK bu haktan vazgeçerek tüketimin yalnızca bir kat fazlasının satılmasına izin verdi ve kalan kısmın ise ücretsiz olarak abonelere dağıtılmasını zorunlu kıldı.

2019 yılında yayımlanan yönetmelik hükümlerine göre üretim fazlası elektriğin 10 yıl boyunca satış garantisine güvenerek yatırım yapan firmalar ise şimdi getirilen bu yeni düzenleme ile mağduriyet yaşadıklarını belirterek karardan dönülmesini istiyor.

‣ GES kararı küçük işletmecilere kırbaç gösteriyor: İflası getirecek

Sanayiciler: ‘Geri çekilmezse Ankara’ya gideceğiz’

EPDK’nın GES projeleri ile ilgili aldığı kararla ilgili olarak sanayiciler seslerini duyurmak için Elazığ‘da bir araya geldi. Elazığ Haber’in aktardığına göre, Elazığ Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Suat Öztürk, kararın geri çekilmemesi halinde Ankara’ya gideceklerini söyledi:

“Tepkimize birçok ilden de destek var. Çorum, Urfa, Kayseri, Adıyaman ve daha pek çok yerden arkadaşlar, bize katılacağını söyledi. Üst kurulumuz OSBÜK, Ankara ile görüşmeye çalışıyor. Başkanla en son görüşmemde ‘Ya bu konu hallolacak, ya da biz güney ve doğudan bin kişi ile Ankara’ya gideceğiz. Oldu bittiye getirilen bir kurul kararını, kanundan daha önemliymiş gibi insanlara kabul ettiremezsiniz.”

‣ Güneş ve rüzgar cenneti Doğu Anadolu, yenilenebilir enerji için destek bekliyor

Bu ‘parana el koydum, malını gasp ettim’ demektir: Siz şehir eşkiyası mısınız?

Başkan Öztürk EPDK’ya seslenerek, “Böyle bir karar varsa bile yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olmalıdır” dedi:

Siz 2019’da tarıma, hayvancılığa, sanayiye bir söz verdiniz. Buna göre, yartırımlar, sözleşmeler, tesisler kuruldu. Şimdi ise “vazgeçtim yalnızca üretiminin yüzde 100’ünü baz alırım, fazlasını ücretsiz vereceksin” diyerek  ‘parana el koyuyorum, malını gasp ettim’ diyorsunuz. Aynen ifade budur. EPDK, siz gangster misiniz? Şehir eşkıyası mısınız? Kimin hakkını elinden alıp malının üstüne çöküyorsunuz, ‘ben bunun parasını vermem’ diyorsunuz? Böyle kurul kararı olur mu? Çıkartıyorsan da yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olur.”

Konu Meclis’te: Boşluğu doğal gazın doldurmasına sebep olabilir mi?

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da kararı Meclis’e taşıdı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘na verdiği soru önergesinde 2019 yılında iktidarın, ihtiyaç fazlası elektriğin satın alınacağını söylemesinin ardından özellikle fabrika ve tarım işletmelerinin çatılarında çok sayıda lisanssız GES yapıldığını belirten Kenanoğlu, yeni kararla üretilen ihtiyaç fazlası elektriğin artık satılamamasının yatırımcıları mağdur edeceğini ifade etti.

2019’da elektrik fazlasını 10 yıl satın almayı garanti edildiğini hatırlatan Kenanoğlu, iklim değişikliğine yönelik uluslararası sözleşmelere de dikkat çekerek “Lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesine engel olmayacak mıdır?” diye sordu.

“Getirilen bu yeni değişiklik lisansız üretim tesislerinin, lisanslı santrallara benzer şekilde gelir elde etmesinin önüne geçilmesini hedeflediği anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında olumlu olmakla birlikte geniş açıdan bakıldığında, Türkiye`nin enerji alanındaki başıboşluğu, kronik hale gelen denetim ve yönetim zafiyetlerini bir kez daha gözler önüne sermiştir.”

EPDK, bu düzenleme ile küresel enerji krizi ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizden kaynaklı  artan enerji fiyatlarına karşı yenilenebilir güneş enerjisine yatırım yaparak enerji krizinden daha az etkilenmemize katkı sunacak güneş enerjisi sektörünü büyük bir açmazla karşı karşıya bırakmıştır.

Bu durum ayrıca, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf olarak uluslararası sözleşmelere imza attığı bir süreçte, GES’ten boşalacak üretim kapasitesinin kömür ve doğalgaz tarafından doldurulmasına neden olabilecektir.

Enerjide dışa bağımlılık çıkmazından kurtulmanın anahtarı yerli ekipman ile yenilenebilir enerji yatırımlarına ağırlık verilmesi ve tüm uygun alanların kullanılması amacıyla başta kooperatifler olmak üzere küçük yatırımcıların, kendi ihtiyaçları dışında da enerji üretebilmesine olanak sağlanması gerektiğini belirten Kenanoğlu, “Bütün bunlar gözetilmeden “halka bedava elektrik verilecek” algısı ile ülkenin yenilenebilir enerji alanındaki gelişiminin sekteye uğratılması başka sorunları da beraberinde getirecektir” dedi.

Verdiği önergede Kenanoğlu,  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez‘e, şu 10 soruyu yöneltti:

  • 2019 yılında çıkarılan yönetmeliğe güvenerek GES’lere yatırım yapan firmaların yaşadığı mağduriyet nasıl giderilecektir?
  • Önceki yönetmeliğe güvenerek yatırım yapan firmaların kredi geri ödemelerinde yaşanacak sıkıntı nasıl giderilecektir?
  • Yönetmeliğin yürürlük tarihinin geriye dönük belirlenmesi nedeniyle açılması muhtemel yüksek meblağlı hukuki davaların kazanılması halinde kamu zararı oluşmayacak mıdır?
  • Yeni yönetmelik nedeniyle yaşanacak olan iflaslar nedeniyle GES hurdalığına nasıl bir çözüm bulunacaktır?
  • Yeni yönetmelik nedeniyle işini terk etmek zorunda kalan firma çalışanlarının istihdam sorununa nasıl bir çözüm bulunacaktır?
  • Lisanssız elektrik üretim yönetmeliğinde yapılan değişiklik, yenilenebilir enerji kaynaklarının gelişmesine engel olmayacak mıdır?
  • EPDK’nın önce GES’lerin yapılmasını teşvik ederek yaptırması sonra bu yönetmelik el koymaya çalışması bir çelişki değil midir?
  • Böyle bir düzenleme gerçekten gerekli idiyse neden mevcut yatırımcılar için bir geçiş süreci tanınmamıştır?
  • Sektörde yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle bu sıkıntıları giderecek yeni bir çalışmanız olacak mıdır?
  • Türkiye’nin enerji açığının önemli bir kısmını karşılayan yenilenebilir enerji sistemlerden biri olan Güneş Enerjisi Sistemlerinin gelişmesinin önündeki engeller kaldırılacak mıdır?

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED), açıklamasında, yönetmelikte geriye dönük olarak yapılan bu değişikliğin, çok sayıda projenin finansman sıkıntısı yaşayarak kredilerini ödemeyecek duruma getirebileceği uyarısı yapıldı.

Üç yılı aşkın bir zaman dilimi içinde bu kapsamdaki santrallerin yatırım ve finansman kararlarının mevcut yasal çerçeve kapsamında alındığına vurgu yapılan açıklamada, tüm sektörlerde olduğu gibi güneş enerjisi sektöründe de yasal çerçevedeki boşluklardan yararlanma amacı ile yapılan bazı suiistimallerin olabileceği, fakat çözümün dürüst yatırımcıların da zarar görmesine neden olabilecek yöntemlerde aranmaması gerektiğinin altı çizildi.

GENSED açıklamasında, kısıtlama sonrası fazla üretimin YEKDEM’ e bedelsiz olarak sunulmasının da beklendiği etkiyi gösteremeyebileceği uyarısında bulundu:

Geriye dönük üretim kısıtının, Türkiye’nin Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kapsamında sınırda karbon vergisi uygulamaya hazırlandığı, ve karbon nötr olma hedefi belirlediği bir dönemde gelmesi sıkıntı oluşturacaktır.

Tüm Türkiye potansiyel yatırım alanı olabilir

Yeni dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen her bir kilovat-saat elektriğin çok önemli olduğunun altını çizen GENSED, bunu artırmanın en etkili yolunun ise yatırımcıların uzun vadeli öngörüde bulunabilecekleri bir yasal ortamın sağlanması olduğuna vurgu yapıldı.

Yeni düzenlemeler ile ilave yatırım imkanlarının oluşacağını öngördüklerini belirterek yönetmeliğin olumlu yanlarını da belirten Dernek, geriye doğru işletilmesinin ise yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

 

 

 

MB bir puan faiz indirdi, dolarda sert yükseliş

Dolar/TL saat 14.05 itibarıyla 18,10 TL’yi gördü.

Tepkiler…

Karar ekonomistlerin, muhalefetin ve sosyal medya kullanıcıların tepkileri ve eleştirileriyle karşılandı:

https://twitter.com/temelakyurek/status/1560223354954698753

TOKİ’den yeni millet bahçesi ihaleleri: Harcanan meblağ yedi ayda dört milyarı aştı

  • İstanbul Atatürk Havalimanı: 2 milyar 174 milyon TL
  • Ağrı Murat Nehri: 205 milyon TL
  • Bitlis: 94 milyon 123 bin TL
  • İstanbul Silivri: 53 milyon 320 bin TL
  • İstanbul Bayrampaşa: 77 milyon 222 bin TL
  • Tokat: 53 milyon 25 bin TL
  • Ankara Keçiören: 92 milyon 929 bin TL
  • Konya Ilgın: 57.5 milyon TL
  • Kayseri Melikgazi 2. Etap: 108 milyon 890 bin TL,
  • Rize İyidere: 43 milyon 777 bin TL
  • İstanbul Kumbaba: 130 milyon TL
  • İstanbul Rumelihisarı: 149 milyon 320 bin TL
  • Malatya Yeşilyurt: 83 milyon 258 bin TL.

Bahçeli’nin danışmanından sokak röportajı yapanlara tehdit: Düzenlenmezse, istenmedik hadiseler olacak

Yıldıray Çiçek, Devlet Bahçeli ile.

Ya mikrofonu tutanın, ya mikrofon tutulanın, ya mikrofon etrafında toplanan kalabalıkların bu provakasyon atmosferinde başına bir bela gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü CHP ve kuyrukları  “Sokak röportajcısı” olarak beslediklerinden böyle bir performans beklediğini onların ipini sonuna kadar salarak göstermektedir. Bu sokak röportajcıları hangi çirkefliği, ahlaksızlığı, seviyesizliği yaparsa 6+HDP ekibi anında ve koro halinde onlara sahip çıkmaktadır. Bu durum da “Bu yolda her türlü olaya karışabilirsiniz” onayı olmaktadır.”

Ebru Uzun Oruç, silahlı saldırıya uğramıştı

‘Sokak Kedisi’ isimli Youtube kanalıyla bilinen Ebru Uzun Oruç, İstanbul Kadıköy‘de yaptığı sokak röportajında, vatandaşlara MHP lideri Devlet Bahçeli’yi sormuş ve bu röportaj sonrası MHP yöneticilerinin hedefi olmuştu. MHP’lilerin hedef göstermesinin ardından Oruç, eşi Barış Oruç ile birlikte Bağdat Caddesi’nde dört kişinin silahlı saldırısına uğramıştı.

Saldırganlar ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Oruç olayla ilgili açıklamasında şunları söylemişti: “Bilinmelidir ki, bu saldırı sadece Sokak Kedisi ekibine yapılmamış, halkın konuşma ve fikir özgürlüğü hedef alınarak, ülkemizdeki tüm basın mensuplarına yapılmıştır! Basının susturulması halkın söz hakkının elinden alınması demektir! Halkın söz hakkını gaspetmeye çalışan zihniyetle Sokak Kedisi ekibi olarak mücadele etmeye ve de halkın sesini, çok daha büyük bir kararlılıkla duyurmaya devam edeceğiz”