Ana Sayfa Blog Sayfa 63

Birleşik Krallık civarındaki okyanus suyu sıcaklıkları rekor kırdı

Birleşik Krallık İklim Durumu 2023 raporuna göre, kıyılara yakın deniz yüzeyi, bir önceki yıla göre 0,9C daha sıcaktı ve ülke genelindeki kış yağışı son on yılda 1961’den 1990’a kadar olan ortalamadan yüzde 24 daha fazlaydı.

Bilim insanları, “sıcak” (28C ve üzeri) gün sayısının bu dönemde iki katından fazla arttığını ve “çok sıcak” (30C) ve “aşırı sıcak” (32C) gün sayısının üç katından fazla arttığını buldu.

Raporun baş yazarı ve Met Office’te iklim bilimci olan Mike Kendon, ülkenin 2022’de ilk kez 40C sıcaklığı görmesiyle birlikte, bilim insanlarının aşırılıklara daha fazla dikkat etmeye başladığını söyledi.

Bu kapsamda çalışmalarını yürüten uzmanlar son on yılda “çok yağışlı” günlerin sayısının 1961-1990 dönemine kıyasla yüzde 20 daha fazla olduğunu buldu.

Rapora göre, 1850’lerden beri kömür, petrol ve gazın toplu yakılması, hayvancılık ve ağır sanayi patlamasını içeren ve gezegeni 1.3C ısıtan insan faaliyetleri Birleşik Krallık’ın geçen yılki alışılmadık yüksek ortalama sıcaklığını 150 kat daha olası hale getirdi.

‣ 21 Temmuz ‘en sıcak gün’ olarak kayıtlara geçti
‣  Yeni ‘en sıcak gün’ rekoru 22 Temmuz’da, 2024 ise ‘en sıcak yıl’ olma yolunda
‣ 2023 kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu

Rekor kırılan 2023, yüzyıl ortalamasında ‘serin’ bir yıl olacak

Kendon, yine de projeksiyonların “2023’ün yüzyılın ortasına kadar oldukça ortalama bir yıl ve yüzyılın sonuna kadar oldukça serin bir yıl olacağını” gösteriyor. Bu, iklimimizin tarihsel aralığın dışına itileceğinin gerçekten dramatik bir göstergesi” diyor.

Carbon Brief’in bir analizine göre, atmosfere en fazla gezegeni ısıtan gaz pompalayan ülkeler arasındaki Birleşik Krallık, istikrarlı bir iklimin bozulmasına neden olan; giderek daha şiddetli hava koşullarından musdarip. Mayıs ayında yapılan bir analiz; geçen sonbahar ve kış İngiltere ve İrlanda’da “hiç bitmeyen” bir yağmur dalgasının küresel ısınma nedeniyle 10 kat daha olası ve %20 daha ıslak hale geldiğini göstermişti.

1836’ya dek uzanan bir veri setine dayanan yeni rapora göre 2023 Birleşik Krallık’ın yedinci en yağışlı yılı oldu. 1870’e kadar uzanan kıyıya yakın deniz yüzeyi sıcaklıklarını gösteren bir veri setine göre ise son 10 yıl içindeki altı yıl, en yüksek sıcaklıklar yaşandı.

Kendon ise bulguların endişe verici olduğuna işaret etti: “Gezegenin durumunu düşünüyorum ve kendi çocuklarımın büyümelerine bakıyorum ve yetişkin olacakları ve tüm zorluklarla başa çıkmaları ve yönetmeleri gereken dünyayı düşünüyorum. Politika kararlarını verenlerin mevcut en iyi bilimden bilgi alması açıkça çok önemli. Beni her gün işe gelmeye motive eden şey bu.”

Çanakkale’de ihaleye açılan 36 JES alanı için yalnızca bir talip çıktı

Çanakkale İl Özel İdaresi‘nin 24 Temmuz 2024 tarihinde ihale ettiği Ayvacık, Ezine, Bozcaada, Gökçeada, Bayramiç, Çan, Ezine, Biga, Lapseki, Yenice ve Merkez ilçesindeki 36 jeotermal alandan birine talip çıktı, alan kiraya verildi.

Çanakkale’de 36 alan JES ihalesine açıldı, halk daha fazla JES istemiyor

13 Temmuz 2024 tarihinede Resmi Gazete‘de duyurulan 36 alanın ihalesi üzerine kamuoyunu bildirerek ihalelerin iptali için çalışmalara başlayan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, pazar yerlerinde ve yörede açtığı stantlarda halktan imza topladı ve basın açıklamaları yaptı.

Bu çalışmalar sonucunda Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Dalyan ve Geyikli Sakinleri ve Assos Dostları‘nın topladığı 1500’e yakın imza İl Özel İdaresi‘ne teslim edildi. Ayrıca İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Celal Sezgin ile görüşülerek ihalelerin iptali talep edildi.

36 alandan birine alıcı çıktı

Görüşmelere rağmen İl Özel İdaresi ihaleleri iptal etmedi. Ancak yürütülen mücadeleler üzerine şirketler dosya alma konusunda çekimser kaldı. 36 alandan 12’si için dosya satın alınırken dosya alanlar ise teklif vermekten imtina etti. Dün (24 Temmuz) gerçekleşen ihalede yalnızca Ezine ilçesinin Bahçeli Köyü‘ndeki bir alana alıcı çıktı. Söz konusu alan ise jeotermal kaynak enerji kullanımı için değil, tarım alanında ve sera ısıtmasında kullanılmak üzere şirkete kiralandı.

Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bölgede ihale edilen alanların ÇED süreçlerinin takipçisi olacağını ve diğer 35 alanın ihalesinin iptal edilmesi için hem İl Genel Meclisi hem de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile görüşmeleri sürdüreceğini bildirdi.

Yerel yönetimler ve halk ihalelerden habersiz

Dernek, “Bozcaada’nın, Küçükkuyu’nun, Altınoluk’un, Akçay’ın neredeyse tamamı ihale edilmektedir ve belediye başkanları ihale öncesinde ve sonrasında ilgili kurumlar tarafından bilgilendirilmemiştir” diyerek yerel halkın ihalelerden haberdar olmadığına ve birçok yerel yöneticiye kendilerinin bilgi verdiğine dikkat çekti.

Bozcaada dışındaki yerel yönetimlerin basında ve kamuoyunda ihalelere itiraz etmediğini söyleyen dernek, yerel yönetimlere bölgelerinde yürütülmek istenen projeleri takip etmek ve bölgelerini korumakla sorumlu olduklarını hatırlattı.

“İl Genel Meclisi üyelerinin de kamu yararı olmayan bu tür ihaleler için karar alma süreçlerinde daha dikkatli ve sorumlu olma ve kamuoyunu, STK’ları, yerel yöneticileri bilgilendirme yükümlülüğü vardır” diyen dernek, bölgede daha fazla JES istemediklerini belirtti.

Son olarak Ayvacık‘ın Tuzla Köyü ilçesindeki ve Tuzla çayının yakınlarındaki dört JES santraline yönelik şikayetleri vurgulayan aktivistler, “Bölgemizin Aydın, Manisa gibi olmasını istemiyoruz” diyerek jeotermal alan ihalelerinin iptalini talep etti.

Araştırma: Türkiye’de toplumun her grubunda ciddi bir iklim krizi endişesi var

Yuvam Dünya Derneği, iklim krizine yönelik Türkiye‘deki farkındalık ve bilinç düzeyini ölçerek durum fotoğrafı çekmek amacıyla Konda Araştırma ile bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Yuvam Dünya Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması 2024’ün sonuçlarını açıkladı.

Araştırma, iklim krizinin Türkiye toplumu üzerindeki ciddi etkilerini net bir şekilde ortaya koydu. Araştırmaya göre iklim krizi toplumun her gurubunda ciddi bir endişe kaynağı.

İklim krizi ve sağlık

İklim krizi, bulaşıcı hastalıkların artması, sıcaklık dalgalarından kaynaklı hastalıkların ve ölümlerin artması, olağanüstü hava olayları nedeniyle yaralanma, hastalık ve ölüm oranlarının artması, yer seviyesinde ozon düzeyinin yükselmesi nedeniyle kalp ve solunum hastalıklarının artış göstermesi, yetersiz beslenmenin insan bedeninde yaratacağı olumsuzluklar gibi birçok konuda insan sağlığını tehdit ediyor. Araştırmada Mart 2024’te iklim krizi ile en çok ilişkilendirilen iki sağlık sorununun/riskinin şunlar olduğu belirtiliyor:

  • Yüzde 49 “Alerjilerin artması ve alevlenmesi”
  • Yüzde 51 “Solunum yolu ve kalp ve damar hastalıklarının kötüleşmesi”
Kaynak: Yuvam Dünya

Kırılganlık

İklim krizinin etkilerine karşı daha kırılgan grupların da listelendiği araştırmada kadınların iklim krizi karşısında daha kırılgan olduğu belirtiliyor:

“Tüm çalışma kümelerinde kadınların erkeklere göre daha kırılgan olduğunu görüyoruz. Beyaz yaka çalışanlar arasında muhtemel bir iklim krizi olayı karşısında uyum sağlarım diyen erkeklerin oranı yüzde 51, kadınların oranı ise yüzde 21. Emekli kadınların yüzde 68’i uyum sağlamakta zorlanacağını söylerken, emekli erkeklerde bu oran yüzde 56.”

İklim krizi karşısında kadınların daha endişeli ve çaresiz hissettiğini ortaya koyan araştırma sonuçlarına göre; “Kadınlar arasında iklim krizine karşı endişeli hissediyorum diyenlerin oranı yüzde 71’den fazlayken erkeklerde bu oran yüzde 61”.

Kaynak: Yuvam Dünya

Öte yandan gençler ve yaşlılar da uyum sağlama konusunda zorlanacağını ifade ediyor:

“15-17 yaş aralığındaki gençler ve 51 yaş üstü kişilerin uyum sağlamak konusundaki tutumları birbirine benzerlik gösteriyor. Gençlerin daha bağımlı bir hayat sürmesi ve hayata karşı taşıdıkları belirsizlik endişesi nedeniyle konuya böyle yaklaştıklarını düşünebiliriz.

Uyum sağlamak konusunda zorlanacağını söyleyen bekarların oranı yüzde 56 iken, bu oran evlilerde yüzde 63 olarak ölçülüyor. Çocuk sahibi kişiler uyum sağlamak konusunda çocuksuz insanlara kıyasla daha fazla zorlanacağını söylüyor.”

Doğayla ilişki

Araştırma aynı zamanda her üç kişiden ikisinin kendisini doğayla iç içe ve doğanın bir parçası olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Buna göre; yaş arttıkça doğayla iç içe hissetme hali paralellik gösteriyor. Tüm yaş kümeleri arasında kendisini doğaya en fazla yakın gören grup 51 yaş ve üzeri insanlar. Bu yaş grubundaki kişilerin gençlere kıyasla metropolde yaşama oranları daha düşük. Araştırmada konuya ilişkin olarak şu ifadelere yer veriliyor:

“Metropolde yaşayanların da önemli bir kısmının hayatlarının bir bölümünde doğanın daha içinde bir yaşam sürdüğünü de söyleyebiliriz. Bu nedenlerle metropolde doğmuş ve doğanın içinde bulunma ve yaşama fırsatı bulamamış gençlere göre kendilerini doğaya daha yakın hissetmelerini anlayabiliyoruz.”

Öte yandan araştırmada kırsaldan metropole gidildikçe doğanın bir parçası gibi hissetme halinin azaldığı belirtiliyor.

Kaynak: Yuvam Dünya

Eko-anksiyete

Araştırma ayrıca iklim krizi nedeniyle oluşan toplumsal endişenin yıldan yıla artış gösterdiğini ortaya koyuyor:

“İklim değişikliğine dair ülkeden ülkeye, bireyden bireye farklılaşan duygusal yaklaşımlar söz konusu. Aslında bu duyguların en baskın ve yaygın olanı endişe olarak öne çıkıyor. Eko-anksiyete olarak da tanımlanan bu hal iklim değişikliği, çevre felaketleri ve ekolojik krizler gibi sorunlar yüzünden süreğen bir endişe ve kaygılı olmak anlamına geliyor. Yapılan son çalışmalarda bireylerin endişenin ötesinde veya yanında farklı duygu halleriyle de başa çıkmaya çalıştıkları gözlemlendi.”

Ölçümlerde korku, kızgınlık, tükenmişlik, çaresizlik, üzüntü, umut, stres, inkâr, sorumluluk, endişe hissiyatlarının sorgulandığı araştırmaya göre; ortalamalar üzerinden iklim krizi konusunda 3,3 puan ile endişe en öne çıkan hissiyat oldu. Araştırmada bu konuya ilişkin olarak “Bu dört duygudan endişe ve çaresizliğin yüksek, sorumluluğun da bir o kadar düşük olması iklim değişikliğine dair bireylerin sorumluluk hissetmediği sonucuna ulaşabiliriz” ifadelerine yer verildi.

Kaynak: Yuvam Dünya

Öte yandan araştırma sonuçlarına göre kadınlar kendilerini daha endişeli ve sorumlu hissediyor:

“Kadınlar iklim değişikliği konusunda erkeklere kıyasla daha fazla kendini sorumlu tutuyor. Yaş arttıkça iklim değişikliği konusunda sorumluluk hissetme oranı azalıyor. Gençler iklim değişikliği ve sonuçları konusunda daha sorumlu hissediyor. Eğitim seviyesi arttıkça kendini sorumlu tutma hissi artıyor.  Çalışma durumunda en az sorumluluk hissedenler emekliler. En fazla sorumluluk hissedenler ise öğrenciler. Öğrenciler çoğunlukla gençlerden ve eğitimli kesimden oluştuğu ve gençlerin/eğitimlilerin sorumlu hissetme seviyesi daha yüksek olduğu için öğrencilerin daha fazla sorumluluk hissetmesi oldukça tahmin edilebilir. Aylık hane geliri arttıkça sorumluluk hissetme durumu da artıyor.”

Araştırmaya göre; 15-17 yaş aralığındaki gençler diğer tüm yaş kümelerine kıyasla daha umutsuz.

Hava kirliliği, orman yangınları, sel ve kuraklık…

Son olarak araştırmanın temel bulgularına göre; iklim kriziyle en çok ilişkilendirilen iki konu sırasıyla hava kirliliği ve orman yangını, sel, kuraklık gibi afetler:

“Hava kirliliği ve iklim değişikliğinin nedeni çoğunlukla bizim yaktığımız kömür, petrol ve doğal gazdır. Bu fosil yakıtları yakmayı bırakacak olursak hem hava kirliliğini hem de iklim krizini önlemiş oluruz. Ama bunun ötesinde hava kirliliği ve iklim krizinin arasında bir sebep sonuç ilişkisi yoktur, sadece ikisinin de kaynağı aynıdır.”

Kaynak: Yuvam Dünya

Araştırma sonuçlarının tamamı için tıklayın. 

Yasa çıkmadan köpekleri toplamaya başladılar: Hak savunucuları gönüllü desteği bekliyor

Hayvan hakları aktivistleri, Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki sokakta yaşayan köpeklerin toplatılmasına ve öldürülmesine yönelik değişiklik teklifinin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından ülkenin dört bir yanından köpek toplama ihbarları geldiğini duyurdu.

‘Katliam yasası’ tüm tepkilere rağmen komisyondan geçti: ‘Toplatma ve öldürme’ Meclis’e havale
Erdoğan ‘katliam yasası’nı savundu: ‘Bu işi’ Meclis tatile girmeden bitireceğiz!
Tarım Bakanı’ndan ‘katliam yasası’na uymayan belediye başkanlarına hapis cezası uyarısı

Hayvan hakları ve doğa savunuculuğu çalışmaları yürüten Dört Ayaklı Şehir, henüz yasa çıkmadan hayvanları yerinden etmeye kalkan belediyeleri tespit etmek, toplatılan hayvanların akıbetlerini takip etmek, olası hak ihlallerini belgelemek ve suç duyurularında bulunmak için gönüllülerden destek talep etti.

Saha koordinatörlerinden Mine Yıldırım, kayıt oluşturmayı hedeflediklerini, aksi durumda yerinden edilen hayvanları takip edilemeyeceğini ve yaşatılmalarının mümkün olmayacağını söyledi.

Gönüllülere çağrı

Dört Ayaklı Şehir’den yapılan duyuruda, şunlar denildi:

“Bu konuda destek verebilecek, günün belli saatlerinde ihbarları tarayıp derleyip arşive girebilecek gönüllüye ihtiyacımız var. Destek vermek isteyenler, Dört Ayaklı Şehir sosyal medya hesaplarına yazarsa hızlıca işe koyulabiliriz.

Tüm gönüllülerin desteğini bekliyoruz.”

Gönüllü olmak için: instagram.com/dortayaklisehir

Dernekle ilgili daha geniş bilgi için: https://www.dortayaklisehir.org/

Yeni ‘en sıcak gün’ rekoru 22 Temmuz’da, 2024 ise ‘en sıcak yıl’ olma yolunda

21 Temmuz 2024 tarihinin ‘en sıcak gün’ olduğunu bildiren Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi, (C3S) 22 Temmuz’un daha da sıcak olduğunu açıkladı.

21 Temmuz ‘en sıcak gün’ olarak kayıtlara geçti

C3S, küresel ortalama sıcaklığın en yüksek olduğu günün 17,09 derece ile 21 Temmuz 2024 olduğunu açıkladıktan hemen sonra 22 Temmuz’da yeni bir sıcaklık rekoru kırıldığını bildirdi. C3S verilerine göre 22 Temmuz’da hava sıcaklığı 17,15 dereceye ulaştı.

C3S’in ERA5 veri seti, 1940’tan beri küresel sıcaklıkları kaydediyor.

Sıcaklık rekorları arasındaki fark dikkat çekti

21 Temmuz’dan önce rekor, 6 Temmuz 2023 yılında 17,08 derece ile kırılmıştı. Ancak 21 ve 22 Temmuz’da art arda daha sıcak günler yaşandı. 6 Temmuz 2021 ile 21 Temmuz 2024 rekorları arasındaki farkın 0,01 dereceydi. C3S, 22 Temmuz’daki rekorda kırılan rekorda 0,06 derecelik artış yaşanması tipik farklardan daha büyük olduğuna dikkat çekti.

Diğer yandan Temmuz 2023’ten beri önceki yıllara kıyasla sıcaklıklar çok daha hızlı artıyor. Bu tarihten beri küresel ortalama sıcaklık rekoru, 16,9 derece ile 13 Ağustos 2016’da yaşanmıştı.

3 Temmuz 2023’ten beri 58 gün, daha önceki yıllara göre daha sıcak geçti.

C3S Direktörü Carlo Buontempo, 21 Temmuz’da kırılan ilk rekor için “Gerçekten şaşırtıcı olan, son 13 ayda kaydedilen sıcaklıkların önceki rekorlarla farkının ne kadar büyük olduğu. Artık gerçekten keşfedilmemiş bir bölgedeyiz ve iklim ısınmaya devam ettikçe gelecek aylarda ve yıllarda yeni rekorlar kırıldığını göreceğiz” şeklinde açıklama yaptı.

Rekorun tahmin ettiğiniden de erken gelmesi üzerine Buontempo, 22 Temmuz rekoru için “Artık yeni bir rekorumuz var ve bu sıcaklık değeri geçen yıla oranla oldukça büyük” dedi.

Sıcaklık rekorlarının sebebi ne?

Küresel sıcaklıklar, Kuzey Yarımküre‘nin yaz mevsimine denk gelen haziran sonu-ağustos başı arasındaki dönemde yıllık zirveye ulaşma eğilimi gösteriyor. Bunun nedeni Kuzey Yarımküre’nin geniş kara kütlelerinin yaz aylarında Güney Yarımküre‘deki okyanusların soğumasından daha hızlı ısınması.

C3S analizlerine göre günlük küresel ortalama sıcaklıklardaki ani artışlar, Antarktika‘nın büyük bölümünün ortalamanın üzerinde ısınmayıla ilişikli olabilir. Bölgede kış aylarında da sıcaklık anomalilerinin yaşanması Haziran 2023’teki küresel sıcaklık rekorunu tetiklemişti.

Antarktika deniz buzu miktarındaki azalma da Güney Okyanusu‘nun bazı kısımlarının ortalamadan fazla ısınmasına neden oluyor.

2024 yılı 2023’ten de sıcak olabilir

2024 yılının en sıcak yıl olup olmayacağı, El Niño Güney Salınımı’nın (ENSO) bir sonraki aşamasının ne kadar şiddetli olacağına, yani La Niña’nın ne zaman ve ne kadar kuvvetli gelişeceğine bağlı.

Ancak bugüne kadarki sıcaklık verileri, 2024 yılının 2023 yılından daha sıcak olduğunu gösteriyor. Yine de C3S, 2024 yılının en sıcak yıl rekorunu 2023 yılından alıp almayacağı yılın son aylarının nasıl geçeceğine bağlı.

2023 kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu

Kalyon Holding’den tekzip

09.05.2024 tarihinde, web sitemizde ‘Carbon-Forward Konferansı’nda Kendini Aklayan Şirketlere Tepki’ başlığı ile yayımlanan haberde … ‘Kalyon Holding’in Soma’daki çevre ve işçi katliamları bu sorunların somut örnekleridir’ şeklinde sehven Kalyon Holding adı geçmiştir.

Kalyon Holding’in Soma’da herhangi bir yatırımı olmamış ve hali hazırda da bulunmamaktadır. Gerçeği yansıtmayan ve kurumun itibarını zedeleyen bu yanlışlık için kamuoyundan özür dileriz.

Yeşil Gazete

 

 

Meclis’e yürümek isteyen hayvan hakkı aktivistlerine polis müdahale etti

Dün (24 Haziran) Ankara‘da Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘ni protesto etmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi‘ne (TBMM) yürümek isteyen aktivistlere polis müdahale etti, aktivistler yerlerde sürüklendi.

Gözaltına alınan dört aktivist daha sonra serbest bırakıldı.

Halkın itirazlarına ve günlerdir süren protestolara rağmen TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu‘nda kabul edilen katliam yasasına tepki göstermek için Ankara’da Sakarya Caddesi‘nde bir araya gelen hayvan hakları aktivistleri Meclis’e yürümek istedi.

Polis, eylemcilerin yürüyüşüne engel olmak istedi ve protestolara müdahale etti. Dört vatandaş yerlerde sürüklenerek göz altına alındı. Ardından protestocular Kuğulu Park‘ta oturma eylemi yaparak gözaltına alınan hayvan hakkı savunucularının serbest bırakılmasını talep etti.

‘Katliam yasası’ tüm tepkilere rağmen komisyondan geçti: ‘Toplatma ve öldürme’ Meclis’e havale
Erdoğan ‘katliam yasası’nı savundu: ‘Bu işi’ Meclis tatile girmeden bitireceğiz!

Yerine getirilmeyen sorumlulukların bedelini hayvanlar ödeyecek

Eylem sırasında Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi, Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi ve vatandaşlar basın açıklaması yaparak yasa teklifine tepki gösterdi.

Basın açıklamasında kanun teklifi kapsamında kabul edilen 4. maddenin yakala-kısırlaştır-aşıla-bırak metodundan yakala-kısırlaştır-tut-sahiplendir metoduna geçilmesinin yıllardır uygulanmayan Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesinin iptali anlamına geldiğine dikkat çekildi. Yani yakalanan hayvanlar sokaklara bırakılmak yerine barınaklarda hapsedilecek.

Ancak kapasitesi 130 bin ile sınırlı olan belediye barınakları, 4 milyon olarak iddia edilen köpek nüfusu için yeterli değil. Kapasite eksikliği nedeniyle binlerce köpeğin öldürülmesi ise 5. maddede belirtilen ötenazi maddesiyle güvence altına alınıyor.

Hayvan savunucuları ise yasa değişikliğine ‘Ötanazi, rıza verebilen bireylere uygulanır. Hayvanlar rıza veremez. Bunun adı katliamdır’ diyerek tepki gösterdi.

Aktivistler, “Yasaklı ırk olarak tabir edilen, hayvan üreticileri para kazansın diye üretilen, üretiminin, ithalatının ve satışının yasaklanmadığı hayvanlar öldürüleceklerdir. Yani yine iktidar ve belediyelerin yerine getirmedikleri sorumlulukları bu hayvanlar canlarıyla ödeyeceklerdir” dedi.

Antidemokratik görüşmeler tarihe kanlı bir leke olarak geçti

Komisyon toplantısının tarihe kanlı bir leke olarak geçtiğini belirten aktivistler, antidemokratik görüşmelere şu sözlerle tepki gösterdi: “Komisyon toplantısı başlamadan önce Meclis’e ismini daha önceden yazdıran ve randevu alan hak savunucularının, bilim insanlarının, avukatların Meclis’e alınmamasının ardından, komisyon salonunun önündeki televizyonun ‘bozuldu’ diyerek kaldırılması ve toplantının halka kapatılması, bu toplantının antidemokratik şartlarda gerçekleştirileceği öngörüsünü yaratmıştır.”

Bunlarla beraber komisyon salonunda hak savunucusu vekillerin konuşma süreleri kısıtlandı.

Kapalı kapılar ardındaki katliam yasası görüşmeleri tartışmalı başladı
Katliam Yasası’nda üç madde daha kabul edildi, milletvekillerinin konuşma süreleri kısıtlandı

Meclis görüşmeleri sırasında hayvan haklarını savunan aktivistler ise polis tarafından engellendi, darp edildi ve tehditlere maruz kaldı.

Aktivistler, “Halkın ve vekillerin tüm itirazlarına rağmen, hiçbir bilimsel veriyi dikkate almayıp koltuklarında uyuyan ve sadece oylama sırasında ellerini kaldıran AKP ve MHP’li vekillerin suratlarını hiçbir zaman unutmayacağız” diyerek yasanın Meclis’ten geçse bile sokaktan geçirilmeyeceğini belirtti.

Yurttaş hayvanlarla ilgili yasa tasarısına tepkili: Meclis’te katil var!

İklim aktivistleri kendilerini havalimanı pistlerine yapıştırdı

Almanya‘nın Köln-Bonn Havalimanı‘nda iklim aktivistleri kendilerini piste yapıştırdı.

Protesto nedeniyle uçuşlar birkaç saatliğine iptal edilirken diğer havalimanlarındaki benzer eylemler yetkililer tarafından engellendi.

Almanya’nın altıncı en büyük havalimanı Köln-Bonn Havalimanı’nda saat sabah 6.00’dan önceki uçuşlar kısa süre için durdurulurken ilerleyen saatlerde uçuşlar devam etti.

‘Bu daha başlangıç’

Protestoyu düzenleyen Letzte Generation (Son Nesil) grubu, X hesabından havalimanı trafiğini engellediklerini açıklayarak aktivistlerin ellerini piste yapıştırdığı fotoğraflar paylaştı.

Aktivist Ronja Juenkler, Köln protesto hakkında “Bugün sadece bir başlangıçtı. Önümüzdeki haftalarda bunu Almanya’da, Avrupa’da ve dünyanın her yerinde tekrarlayacağız” dedi.

Letzte Generation, protestoların bu hafta başlayacak olan Paris Olimpiyatları’nı hedef alıp almayacağı konusunda açıklama yapmayı reddetti.

Birçok ülkede aktivistler tutuklandı

Almanya’da havalimanı protestoları gerçekleştirilirken İngiltere’nin polis departmanı sosyal medya hesaplarından dünyanın en yoğun havaalanlarından biri olan Heathrow Havalimanı’nda hava trafiğini aksatma suçundan iklim eylemi grubu Just Stop Oil‘in dokuz üyesini tutukladığını açıkladı.

İsviçre‘de Zürih ve Cenevre‘de iklim aktivistleri havalimanı terminallerinin yollarını kapattı, ellerini piste yapıştıran ve pankart açtı. Polis beş protestocuyu gözaltına aldı.

İspanya-Barcelona‘da ise kendilerini piste tutkallamak isteyen aktivistlerden biri tutuklandı.

Norveç‘te çitlerden delik açarak havaalanı pistine çıkan üç aktivist gözaltına alındı.

Finlandiya‘daki havalimanı protestolarında ise tutuklanan olmadı. Helsinki Vantaa‘daki havaalanı yekilileri protestoların uçuşları aksatmadığını açıkladı.

AvusturyaViyana‘da ise dört protestocu check-in alanına boya döktü ancak polis müdahalesinden sonra eylem sonlandırıldı.  

İklim aktivistleri Münih Havaalanı’nı iki saat boyunca bloke etti
Lufthansa, iklim eylemcilerinden yüzbinlerce Euro tazminat istiyor
Almanya’da iklim aktivistleri iki havalimanındaki pistleri kapattı

Güney Afrika hükümeti ülkenin ilk iklim değişikliği yasasını onayladı

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, büyük emisyon üreticilerine için üst sınır değeri getiren ve her yerel yönetimin bir iklim uyum planı yayınlamasını zorunlu kılan kapsamlı bir iklim değişikliği yasasını kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı’nın salı günü yaptığı açıklamaya göre İklim Değişikliği Tasarısı, Güney Afrika’nın Paris İklim Anlaşması kapsamındaki emisyon azaltma taahhütlerini yerine getirmesini sağlamayı amaçlıyor.

Açıklamada başkan Ramaphosa’nın iklim yasasını ne zaman imzaladığı belirtilmedi.

Güney Afrika’nın ulusal birlik hükümeti yeşil dönüşüm için umut olabilir

Yeni yasa iklim hareketinin temelini oluşturuyor

Dünyanın en büyük 15 sera gazı emisyonu üreticisi ülkelerinden biri olan Güney Afrika, elektrik üretiminde kömüre bağımlı olması nedeniyle iklim hedeflerini yerine getiremiyor.

Güney Afrikalı sivil toplum kuruluşu Çevre Hakları Merkezi‘nden avukat Brandon Abdinor, yeni yasa hakkında “Bu çok önemli çünkü iklim değişikliğine verdiğimiz tepkiyi ilk kez doğrudan iç hukuka aktarıyor. Hala çok fazla iş yapılması gerekiyor ama yasa bunun gerçekleşmesi için gereken temel yapıyı oluşturuyor” dedi.

Emisyon kotaları belirlenecek

İklim yasası gereğince tarım, ulaşım ve sanayi gibi karbon salımı yüksek kamu sektörleri için emisyon hedefleri belirlenecek ve ilgili bakanlar bu hedeflere ulaşmak için önlemler alacak.

Ayrıca Çevre Bakanı‘nın sera gazı yayan şirketlere karbon bütçesi belirlemesi bekleniyor.

Abdinor, şirketlere ne kadar kota tahsis edileceğinin henüz belirsiz olduğunu ve iklim savunucularının taleplerine rağmen kotayı aşmanın suç olarak kabul edilmediğini söyledi. Ancak sınırı aşan şirketlerin yüksek bir karbon vergisi ödemesi gerekecek.

Cape Town Üniversitesi‘nden iklim politikaları uzmanı Harald Winkler, sosyal medya hesabından “Zorunlu karbon bütçeleri uygulamaya koyulduğunda büyük şirketlerden önemli karbon azaltımları bekliyoruz” diyerek yıllık raporlamaların ve şeffaflığın bu süreçte önemli olacağına dikkat çekti.

Fotoğraf: Shayne Robinson

Yeni hükümetin yenilenebilir enerji ve iklim planları daha hırslı

Yeni enerji bakanı, yenilenebilir enerji geçişini hızlandırma sözü verdi ama henüz spesifik planlar sunulmadı.

Yeni yasayı destekleyecek finansman planları da henüz açıklanmadı. Batılı finansörler geçiş finansmanı için milyarlarca dolar kredi teklif ediyor. Fakat Güney Afrikalı yetkililer bu miktarın ihtiyaç duyulan finansman için yeterli olmadığını söylüyor.

Tasarı, yeni hükümetin iklim değişikliği ve yenilenebilir enerji konusunda daha hırslı olabileceğine dair bir işaret olarak yorumlandı.

Türkiye, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Filistin’in de gerisinde kaldı

Türkiye, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Filistin, Venezuela, Yemen, Pakistan, Somali ve Libya gibi ülkelerin gerisinde kaldı. 

24 Temmuz, ülkede 16 yıldır “Basın Bayramı” ya da “Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” olarak kutlanıyor.

Fransa merkezli uluslararası sivil toplum kuruluşu olan Sınır Tanımayan Gazeteciler‘in (Reporters sans frontières – RSF) bu yılki endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 158’inci sırada yer aldı.

Endekste en üst sırada Norveç bulunurken, 180’inci ve en son sırada Doğu Afrika ülkesi Eritre, 179. sırada ise Suriye yer aldı.

Son altı ayda 219 gazeteciye yönelik hak ihlali

Uluslararası Basın Enstitüsü‘nün (International Press Institute – IPI) Türkiye verilerine göre, şu anda 13 gazeteci cezaevinde bulunuyor. 2024 yılının başından bu yana ise 219 gazeteciye yönelik hak ihlali tespit edildi. Bu ihlallerin yüzde 43’ünü oluşturan 95’i “tehdit, hedef gösterme ve sözlü şiddet” kategorilerinde.

Son altı ayda gazetecilere yönelik uygulanan 85 hak ihlali ise “tutuklama, gözaltı ve davaları içeren yasal yollarla yapılan şiddet” kategorisinde yer alıyor. Hak ihlallerinden en az 25’i ise “fiziksel şiddet” olarak tespit edildi.

Ocak 2024’ten bu yana da 110’dan fazla gazeteci en az 80 duruşmaya çıkartıldı. Bu 80 duruşmanın yalnızca 15’inde gazeteciler hakkında beraat kararı verildi. 16 gazeteciye hapis cezası verilirken, 58 gazetecinin duruşmaları ise ileri bir tarihe ertelendi ya da hükmün açıklanması geri bırakıldı.

Görülen davaların yüzde 39’unda gazeteciler “terör örgütüne üye olmak” ya da “terör propagandası” yapmakla suçlanırken, yüzde 30’unda ise “hakaret ve iftira” suçları yöneltiliyor.

IPI’ın verilerine göre, Ocak-Temmuz 2024 döneminde 141 gazete veya haber sitesi Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından kısıtlamaya maruz kaldı. Toplamda ise bu kurumlara 505 günlük erişim yasağı getirildi.

Bağımsız İletişim Ağı Medya Gözlem Raporu’na göre ise, nisan-haziran aylarında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) medya kuruluşlarına toplamda 29 milyon 205 bin 625 TL’lik para cezası kesti.

Euronews’e konuşan Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, RSF’nin yıllık olarak yayınladığı “Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”nde Türkiye’nin 158. sırada yer almasının, medya bağımsızlığına saygı duyulmamasının bir yansıması olduğunu ifade etti.

Medyaya hükmetmenin amaçlandığını savunan Önderoğlu, Türkiye’nin verilerine ilişkin “Bu, yargıya hakim olmayı önceleyen bir politikanın fotoğrafıdır. Demokratik kurumsallık görüntüde var ancak içi boşaltılmış” diye konuştu.

Önderoğlu,  basın özgürlüğü anlamında Türkiye’nin gelişim göstermesi için yargı mekanizmasının düzelmesi gerektiğini söyledi: “Üst sıraları kazanma, yargı mekanizmasının yapı ve işleyişi itibarıyla hakkaniyet temellerine oturtulması, otoriter yasama pratiğinden vazgeçilmesi ile gazetecilere yönelik keyfi tutuklama ve kovuşturmalara son verilmesine bağlıdır.”

MHP’den 63 gazeteciyi hedef gösteren dilekçe

Son olarak bir konuğun “Ermeni Soykırımı” ifadesi yüzünden Açık Radyo‘nun yayın lisansı iptal edilmiş; MHP ise eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davada “müdahil olma” talebindeki dilekçesinde, “bölücü, liberal, Marksist, Fetöcü yapıların elemanları” diye andığı gazetecilerin de yer aldığı 154 kişilik bir isim listesini açıklayarak; bu kişilerin mahkemeye çağrılarak ifadelerinin alınmasını istemişti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da söz konusu isim listesi için, “Bu fişlemedir ve birinin burnu kanarsa iktidar hesabını veremez” demişti.