Ana Sayfa Blog Sayfa 5238

Nükleer riziko devam ediyor

Fukuşima’dan dünkü duman haberlerinin ardından en son gelen haberlere göre kazaların yaşandığı santralde tüm 6 reaktöre soğutma sistemlerini çalıştıracak elektrik verilmeye başlandı. Hidrojen patlamalar yaşanan reaktörlerden 1 ve 4 numaralı reaktörlerin sistem ve göstergelerinde tamir çalışmaları devam ediyor. Tesis etrafında radyasyon ölçümlerinin düşmediği ancak yükselmediği de gözlemleniyor, ancak yetkililerin açıklamalarına göre reaktörler henüz kontrol altına alınabilmiş değil.

Bölgeyi ardçı şoklar vururken, bunlardan yeni bir hasar oluştuğu rapor edilmiyor.

Fukuşima bölgesinde 11 farklı çeşit sebzede kabul edilebilir addedilen seviyenin üstünde radyoaktif  izotoplartespit edildi. Tarım Bakanlığı, tespit edilen en yüksek oranda radyoaktif materyal içeren sebzeden 10 gün 100’er gram yenilmesi durumunda, bir insanın bir yıldaalacağı radyasyonun yarısını alacağını açıklıyor. Tokyo Elektrik Şirketi (TEPCO) çiftçilere tazminat ödemek zorunda kalabilir. Japon haber ajanslarının geçtiği habere göre Japonya’nın büyük bankaları TEPCO’ya şu aşamada 1 trilyon yen ($12,360,939,786 ) borç vermeyi tartışıyorlar.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise Japonya’ya ikinci bir ekipgöndermeyi planladığını, ekiplerin biri Fukuşima bölgesinde kalırken diğerinin Tokyo civarında ölçümler yapacağını, ve durumun vehametini koruduğunu açıkladı. Reuters’ın haberine göre ise İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te Fukuşima menşeli olduğu sanılan radyoaktif partiküller tespitedildi, ve bu Avrupa’daki ilk tespit ve birkaç gün içinde partiküllerin tüm Kuzey Yarımküre’ye yayılması bekleniyor.

 

Salı gecesi itibariyle reaktörlerde durum şöyle:

 

1 No.:   Kısmi çekirdek erimesi, soğutma arızası, buhar salınmış, hidrojen patlaması sonucu reaktör muhafazasının içinde olduğu bina hasarlı, çatı uçmuş vaziyette, deniz suyu pompalanıyor, reaktöre elektrik verme çalışmaları devam ediyor.

 

2 No.: Reaktör muhafazasında zarardan korkuluyor, soğutma arızası, deniz suyu pompalanıyor, buhar salınmış vaziyette, yanındaki 3 No.lu reaktördeki hidrojen patlaması sonucu reaktör muhafazasının içinde olduğu bina hasarlı, muhafaza kazanının basınç bastırma odacığına (suppression chamber) yakın bir patlama duyuldu, Pazartesi dış güç kaynağına bağlandı, Salı buhar yükseldiği gözlemlendi, Salı kullanılmış yakıt çubuklarının durduğu yüksekseviyeli atık havuzuna su dolduruldu, 51º C’da istikrarlı.

 

3 No.: MOX yüklüreaktörde kısmi çekirdek erimesi, soğutma arızası, buhar salınmış, hidrojen patlaması sonucu reaktör muhafazasının içinde olduğu bina hasarlı, çatı uçmuş vaziyette, deniz suyu pompalanıyor, kullanılmış yakıt çubuklarının durduğu yüksekseviyeli atık havuzuna helikopterle su döküldü, Perşembe-Salı arası altı gün için yerden su sıkıldı, Pazartesi gri duman gözlemlenmesi üzerine işçiler geçici olarak geri çekildi, Salı günü kontrol odasının ışıklandırması yanıyor.

 

No.4: (Deprem sırasında bakımdaydı) Reaktör kalbinde yakıt çubuğu yok, yüksek seviyeli atık havuzunda yeniden bir zincirleme reaksiyon başlamasından korkuluyor, reaktör muhafazasını içeren binada yangın çıkmıştı, reaktör binasının çatısının sadece çerçevesi ayakta, atık havuzunda ısı 14 Mart’ta 84º C’a yükseldi, üç gün su sıkıldı.

 

No.5: (Deprem sırasında bakımdaydı) Reaktörde bazı yakıt çubukları duruyor, Cumartesi günü kullanılmış yakıt çubuklarının soğutulması işlemine devam edilmeye başlandı, Pazartesi günü güç kaynağı acilgüç kaynağından harici güç kaynağına değiştirildi.

 

No.6: (Deprem sırasında bakımdaydı) Reaktörde bazı yakıt çubukları duruyor, Cumartesi günü acil durum soğutma fonksiyonu geri kazanıldı. Pazar günü ısı kontrollü bir hâlde kapatıldı (cold shutdown)

 

 

(Yeşil Gazete)

Kyodo News ve Al-Jazeera English’ten derlenmiştir.

ACİL: Suriye’de katliam yaşanıyor!

Yeşil Gazete’nin teyid edilemeyen çok sayıda sosyal medya kaynağı üzerinden aldığı haberlere göre güney Suriye’de Dara şehrinde Ömeri Camiinde şu sıralar (TSİ 02:30) bir katliam yaşanıyor. Cami etrafından ağır silah sesleri duyulduğu, göz yaşartıcı bomba kullanıldığı, görgü tanıklarının cesetler gördüğü rapor ediliyor.

Rejim karşıtı protestocuların camiye sığınmış oldukları, etrafında 1000 kadar protestocunun koruyucu zincir oluşturdukları, bunun 1963’te ilan edilen olağanüstü hâlin hâlâ geçerli olduğu Suriye yetkililerini rahatsız ettiği biliniyordu. Suriye’de protestocular Kuzey Afrika ülkelerindeki gibi tam da belirginleşmemiş taleplerle otoriter rejime karşı geniş bir organizasyon içinde haftalardır artan bir mobilizasyon içindeler. Mısır olayları üzerine Beşar Esad her ne kadar reform sözleri verdiyse de, Suriye’de Mısır ve başka Ortadoğu ülkelerindeki gibi yine ‘öfke günleri’ adı altında başlayan protestolar aralıklarla devam ediyordu. Son üç günde gerek protestolar, gerekse güvenlik güçlerinin şiddeti artmış, 21 Mart’ta 11 yaşındaki bir çocuk yaralarından ölmüştü. Dün ise Dara’da protestocular Baas Partisi binasını ateşe vermişlerdi.

Son raporlara göre şehirde elektrikler kesildi ve ordu dışarıdaki protestocuların camidekilere yardıma gitmesine mani oluyor. Bunun ateş ve katliamın bitip bitmediğine dair ne demek olduğu anlaşılamıyor. (02:43)

En son raporlara göre Arapça yayın yapan Al-Arabiya televizyonu sinir gazı kullanıldığını söylüyor. Etraftaki evlerde çocuklar ve kadınlar yaralı. (03:11)

Al-Jazeera’nın Reuters’dan geçtiği haberlere göre Camiye ateş açtıkları teyid edilen güvenlik güçleri 4 protestocu öldürdü. (03:22)

(Yeşil Gazete)

¤sosyal medyadan toplanmış, arka planı ajanslardan takviye edilmiştir.

Ankara’da köpeğe tecavüz

Türkiye’de hayvan hakları konusunda aktif olarak çalışan “let’s adopt” grubunun sosyal medyada paylaştığı fotoğraflar ile Ankara’nın Sincan ilçesinde bir köpeğin tecavüz edilerek öldürüldüğü iddia edildi. iddialara göre olay Sincan Belediyesi Temizlik İşleri binasının arkasındaki belediyeye ait boş arsada gerçekleşti ve köpeğin sesi güvenlik görevlilerince 24 saat korunan binadan duyulabiliyordu.

Fotoğraflar ve iddialar üzerine hayvanseverler belediyeyi arayarak konu hakkında bilgi almak ve tepkilerini dile getirmek istediler. Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın özel kalemi iddiaları yalanladı. Belediye binası yakınlarında böyle bir olayın yaşanmadığını söyledi. Belediye binasının arkasında çamlık olduğunu ve fotoğrafların belediye binası yakınlarında çekilmediğini belirten Özel Kalem, haberi çıkaranlar hakkında yasal işlem başlatıldığını da sözlerine ekledi.

Hayvanseverler ise olayın peşini bırakmayacaklarını söylediler. 5199 no’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun benzeri olaylarda caydırıcı hiçbir maddesinin olmadığını vurguladılar.

S. Esin Erben

Tuncel konuştu: O tokatı niye attım?

Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde tartıştığı Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Başkomiser Murat Çetiner’e tokat atan, BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, olayın ardından açıklama yaptı.

Tuncel, “Arkadaşlarımız tamam burada oturacağız” demesine rağmen gaz bombası sıktılar. Bu aslında Silopi emniyetinin Kürt halkına yaklaşımının bir göstergesidir. Bunun sadece Silopi Emniyeti ile alakalı olduğunu düşünmüyoruz. Valilik bizzat emir vermiştir. Başbakan bu görüntüleri izlesin. Ankara’da oturup konuşmakla olmuyor. Kim kimi tehdit ediyor, açığa çıksın. Başbakan halkımıza yönelik tehditten vazgeçsin. Çünkü valilik ve emniyet Başbakan’a, İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır” dedi. (Ajanslar)

Snooker’da Dünya Şampiyonası kuraları çekildi

0

Snooker Dünya Şampiyonası kuraları çekildi. 16 Nisan – 2 Mayıs 2011 tarihleri arasında Sheffield’deki Crucible Tiyatrosu’nda gerçekleşecek olan organizasyonda geçtiğimiz yılın şampiyonu Avustralyalı Neil Robertson, ilk turda atak oynamayı seven 21 yaşındaki Judd Trump’la eşleşti.

Bu sezon iyi bir form grafiği yakalayan Mark Williams, Ryan Day’le ikinci tura çıkma mücadelesi verecek. Dünya Şampiyonası’nda ilk tur maçları 19, ikinci tur ve çeyrek final 25, yarı final 33, final ise 35 frame üzerinden oynanacak. Crucible’da üç kez mutlu sona ulaşan John Higgins, Stephen Lee ile eşleşti. Bu sezon ailevi sebeplerden dolayı snooker’a fazla vakit ayırmayan ve bunu röportajlarında da dile getiren Ronnie O’Sullivan, Dominic Dale’le mücadele edecek.

Snooker Dünya Şampiyonası ilk tur eşleşmeleri şu şekilde;

Neil Robertson – Judd Trump
Marco Fu – Martin Gould
Graeme Dott – Mark King
Ali Carter – Dave Harold
Ding Junhui – Jamie Burnett
Peter Ebdon – Stuart Bingham
Stephen Hendry – Joe Perry
Mark Selby – Jimmy Robertson
Mark Williams – Ryan Day
Jamie Cope – Andrew Pagett
Mark Allen – Matthew Stevens
Stephen Maguire – Barry Hawkins
Shaun Murphy – Marcus Campbell
Ronnie O’Sullivan – Dominic Dale
Ricky Walden – Rory McLoed
John Higgins – Stephen Lee

İsrail yine Gazze’ye saldırdı

0

İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırılarında 7’si çocuk olmak üzere 17 kişi yaralandı. Bölgede toplam 9 patlamanın duyulduğu belirtiliyor. Filistinli sağlık görevlileri, yaralananlar arasında dört Hamas militanı, yedi çocuk ve iki kadının bulunduğunu söyledi. İsrail askerleri Cumartesi günü Gazze sınırında yaşanan bir çatışmada da iki Filistinliyi öldürmüştü.

Görgü tanıkları Hamas’ın eğitim kamplarının hedef alındığını aktarırken, bir atölye ve çimento fabrikasının da vurulduğu öğrenildi. Filistinli militanlar Cumartesi günü Gazze’den İsrail’in güneyine onlarca roket fırlatmıştı.

Ara sıra bu tür saldırılar olmasına rağmen, Cumartesi günkünün son iki yıldır görülenlerin en şiddetlisi olduğu belirtiliyor. İsrail’in bu olaya yanıt niteliğinde olduğu anlaşılan saldırısının da, Ocak 2009’daki Gazze harekatından bu yana görülen en şiddetli saldığı olduğu bildiriliyor.

Birleşmiş Milletler bir süre önce, 2011’in başından bu yana İsrail’in düzenlediği saldırılarda en az sekiz Filistinli’nin hayatını kaybettiğini, 50’den fazla kişinin de yaralandığını açıklamıştı. (BBC, VoA)

Özlenen Bulls geri dönüyor

0

Chicago Bulls, kendi evi United Center’da oynadığı maçta Sacramento Kings’i 132-92 mağlup edip bu sezonki 50. galibiyetini aldı. Bulls’da sekiz oyuncu çift hanelerde skor üretirken milli basketbolcu Ömer Aşık, kullandığı 6 şutta da isabet bularak 14 sayı attı.

Bu alanda kariyer rekoru kıran Ömer, basketlerinin hepsini smaçla yaptı. Kyle Korver 18 sayı, CJ Watson 11 sayı ile bench’ten destek verirken Chicago, 1997-1998 sezonundan beri ilk kez 50 galibiyete ulaşmış oldu.

İç sahada üst üste 12. maçında da galibiyetle ayrılan Bulls’da All-Star oyun kurucu Derrick Rose 18 sayı 8 asist, Carlos Boozer 16 sayı 5 ribaund, Joakim Noah 14 sayı 9 ribaund 3 blokla katkı yaptı. Kings’de Marcus Thornton 25 sayı, Beno Udrih 13 sayı 5 ribaund 5 asist, Francisco Garcia 12 sayı, 11 sayı, Dermarcus Cousins 11 sayı 8 ribaund 4 asistle oynadı.

Demokrat Parti: Zorunlu askerliği kaldıracağız

Türkiye, Cumhuriyet Halk Partisi’nin gündeme getirdiği ve seçim vaadi olarak ortaya koyduğu bedelli askerliği tartışırken, bu önerinin daha da gelişmiş bir hali Demokrat Parti’den geldi. Militarizm karşıtı olmaktan çok, daha “iyi” bir militarizm isteğiyle yapılan bu açıklama, profesyonel ordu vaadini de içeriyor.

Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek, iktidara geldiklerinde zorunlu askere alma sistemini kaldıracaklarını, ordunun meslekten, savaşçılardan oluşacağını söyledi.

İstanbul İl Başkanlığının Şirvan Restoran’da düzenlediği Seçime Hazırlık Toplantısında konuşan Zeybek, iktidara geldiklerinde gerçekleştirmeyi planlandıkları 10 projeyi açıkladı.

Zeybek, ilk projelerinin zorunlu askerliği kaldırmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:

”Acemi çocuklarımız, nazlı çocuklarımız, terör bölgesine gönderildi. Askerlik, meslekten bir iştir. Nasıl lokantacılık meslektense, marangozluk meslektense, ekonomistlik meslektense askerlik de meslekten gelmiştir. Bunu artık toplum anlamalıdır, geç kalınmıştır. Artık zorunlu askere alma kaldırılmalıdır. Biz Allah’ın izniyle iktidara gelince zorunlu askere alma sistemini kaldıracağız.

Tarihimize bakın, Osmanlı ve Selçuklu döneminde 19. yüzyıla kadar zorunlu askere alma yoktu. Şimdiki sistem yanlıştır. Artık bundan dönülmelidir. Kapıkulu, sipahiler vardı, bu insanların hayatı savaşmakla geçirdi. Tek yaptıkları iş, savaştı. Bu nedenle şimdi de meslekten, mensuplardan meydana gelen bir profesyonel ordu kurmak zorunludur.” (Yeşil Gazete, Zaman)

Bugün Dünya Su Günü

Bugün Cape Town merkez olmak üzere, tüm dünyada suyun ve su kaynaklarının gezegen için öneminin vurgulandığı etkinliklerle kutlanıyor. Su hakkına sahip çıkarak yaşam hakkına sahip çıkan tüm dünya halklarının günü kutlu olsun.

22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili ilk çalışmalar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 1993’te başlatıldı. Temel konular: İçme suyu ile ilgili problemler, gelişen nüfusa bağlı olarak su kaynaklarının korunması konusunda toplumu uyarmak ve önlemleri arttırmak, Dünya Su Günü’nde devletler, uluslararası kuruluşlar ve sosyal kuruluşlarla dayanışmayı ve birlikteliği arttırmak olarak belirlendi.

1995’ten günümüze kadar her yıl bir konu tespit edilmiş ve 22 Mart günü tartışılması kararlaştırılmıştı. Bugüne dek ele alınan bazı başlıklar şunlar: Kadınlar ve Su, Dünyanın Su Potansiyeli Yeterli mi?, Yeraltı Suyu ve Görünmez Kaynaklar, Su Kaynakları Etrafında Hayat, Su ve Sağlık,Kalkınma İçin Su ve Gelecek İçin Su.

Bu yılın teması ise “Su ve Kentleşme: Kentleşmenin Getirdiği Sorunları Çözmek”.

Günümüzde dünya nüfusunun yarısının kentlerde yaşadığını bildiren BM, önümüzdeki 40 yıl içinde nüfus artışının tamamının kentler tarafından emileceği ve bu durumun çoğunlukla az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkacağını söylüyor. Yakın gelecekte kenlerde yaşayan nüfusun Asya’da 1,7 milyar; Afrika’da 0,8 milyar ve Latin Amerika’da 0,2 milyarı bulması bekleniyor.

Bu hızlı kentleşme karşısında giderek daha fazla insan temiz suya erişemiyor. 2008 yılı verilerine göre geçen sekiz yıl içinde dünya çapında 144 milyon insan daha evlerinde veya semtlerinde musluk suyuna ulaşamazken, 134 milyon insan daha temiz tuvalet bulamaz hâle gelmiş. Durum az gelişmiş ülkeler açısından çok daha kötü: Sahra Afrika’sındaki kentlerde yaşayan insanların %50 si yeterli su desteğinden, %60’ı ise içilebilir temiz sudan mahrum.

Dünya sağlık Örgütü’nün 2002 verilerine göre ise, dünya üzerinde 2,6 milyar insanın sağlıklı suya erişimi yok ve her gün 5 yaşın altındaki 3900 çocuk, ishal gibi önlenebilir ve doğrudan temiz su yokluğuna bağlı hastalıklar sonucu ölüyor.

Çözüm ne?

Kıt bir kaynak olarak suyun daha iyi yönetilmesi için özelleştirme uygulamalarını savunanlara karşı, ülkemizde çeşitli meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu, temiz, sağlıklı ve yeterli suya erişim hakkının temel bir insan hakkı olduğunu belirtirken, günümüzde yaşanan su sıkıntısının küresel çapta uygulanan yanlış politikaların sonucu olduğunu, suyun hiçbir biçimde ticari bir meta hâline getirilemeyeceği ve “Su hakkına sahip çıkmanın yaşam hakkına sahip çıkmak olduğunu” söylüyor.

Gülden Akyol – Yeşil Gazete

 

ABD’deki 23 Fukuşima korkutuyor

ABD’de Japonya’da büyük bir nükleer felakete yol açan Fukuşima’nın aynısı ya da çok benzeri olan 23 kaynar su reaktörünün çalışmakta olması kaygıları arttırıyor.

Fukushima'nın 3 nolu reaktöründen hala dumanlar yükseliyor

Japonya’daki Fukişima nükleer santralinde yaşanan felaketin ardından tüm dünya nükleer enerjinin güvenirliğini sorgulamaya devam ediyor.

Türkiye’de kimi çevreler, “işin teknik boyutuna vakıf olmayanların” güvenlik tartışmalarını bilgi eksikliği nedeniyle devam ettirdiklerini öne sürerken, dünyanın önde gelen nükleer enerji uzmanları yeni bir tehlikeye dikkat çekiyor.

Aslında 1972’den beri dile getirilen ancak nükleer lobinin baskıları sonucu kamuoyunda yer bulamayan bu bilgiye göre şu anda dünya üzerindeki 32 tane çalışır halde reaktör çok ciddi bir güvenlik zaafıyla karşı karşıya. Tehdidin adı ise “Mark 1”.

Mark 1

Fukuşima’da bir felakete neden olan reaktörler General Electrics firması tarafından 1960’larda dizayn edilen “Mark 1” model. Mark 1’i bu kadar tehlikeli kılan, nükleer reaktörlerin herhangi bir kaza durumunda çevreye radyasyon saçmasını engellemek için “son savunma hattı” olan muhafaza kabuğunun daha ucuz ve güçsüz bir versiyonunu kullanıyor olması.

 

ABD'de bulunan 104 reaktörün yerleri. Koyu noktayla gösterilen 16 yerde, Fukuşima tipi 23 reaktör bulunuyor

 

Nükleer Bilgi ve Kaynak Merkezi (NIRS) sözcüsü Michael Mariotte, Amerikanın Sesi Radyosu’na verdiği bir mülakatta ABD’de mevcut bulunan 104 nükleer reaktörden 23’ünün düzeltilemez bir tasarım hatasıyla malul olan Mark 1 tipi olduğunu, toplam 16 noktada bulunan bu 23 reaktörden 6’sının Fukuşima’daki reaktörlerin tıpatıp aynısı, 17’sinin ise çok benzeri olduğunu belirtiyor. Mariotte’a göre ABD’deki bu reaktörler derhal kapatılmalı, aksi takdirde herhangi bir nedenle Fukuşima’da olduğu gibi elektrik kesintisine bağlı bir soğutma sistemi arızası yaşanırsa, Japonya’dakine benzer bir çekirdek erimesinin ve hidrojen patlamasının yaşanması an meselesi.

Michael Mariotte, bu tip reaktörlerdeki tasarım hatasının herhangi bir düzeltmeyle giderilemeyeceğini, çünkü reaktörün en temel özelliğinin hatalı olduğunu belirtiyor. Mariotte ABD’de derhal kapatılması gereken bu 23 reaktör dışında, 30 yaşını aşmış olanlar veya Kaliforniya’daki deprem fay hattı yakınındaki 2 reaktör gibi diğerlerinden çok daha tehlikeli başka reaktörler de olduğuna, bu nedenle Japonya’dakine benzer bir kaza yaşanmamasının şans meselesi olduğuna dikkat çekiyor.

“Kabul edilemez riskler”

ABD’de Atom Enerjisi Komisyonu’ndan sonra kurulan Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun başkanlığını yapmış Joseph Hendrie henüz 1972 yılında “Bu reaktörü kullanan santrallerin lisanslarını ellerinden almak iyi bir fikir gibi duruyor” demişti. Yine aynı yıl komisyonda güvenlik konusunda uzman başka bir görevli olan Stephen H. Hanauer de bu reaktörlerin “kabul edilemez riskler taşıdıkları için kullanımdan kaldırılmaları” gerektiğini söylemişti. Hanauer’e göre reaktör, muhafaza çeperinin yapısal zayıflığı nedeniyle hidrojen patlamasına zemin hazırlıyordu.

Söz konusu tartışmalar 80’lerde iyice alevlendi. Yine Nükleer Düzenleme Komisyonu’nda görevli Harold Denton, bir çekirdek erimesi durumunda Mark 1 tipi reaktörlerde patlama riskinin %90 olduğunu belirtti.

Ancak General Electrics’in karar alıcılar üzerindeki etkisi güçlüydü ve Mark 1 reaktörlerinin nükleer santral işletmelerinde ucuz oluşu nedeniyle tercih sebebi olmuştu. Bu nedenle tüm bu uyarılar ya hasır altı edildi ya da “yalanlandı.” Sonuç olarak Amerikan kamuoyu, görevi nükleer santrallerin güvenliğini denetlemek olan kurumların uyarılarından belki tam anlamıyla haberdar bile olamadı. General Electrics “Mark 1’in yasaklanması nükleer enerjinin sonunu getirir” diyordu.

Kaygılı Biliminsanları Birliği (Union of Concerned Scientists) Nükleer Güvenlik Programı başkanı David Lochbaum’a göreyse “Artık kesin bir şey var, o da Mark 1’i yasaklamamak nükleer enerjinin sonunu getirecek”. Lochbaum hayatının 17 yılını General Electrics’in sahip oldukları da dahil olmak üzere birçok farklı nükleer santrallerde çalışarak geçirmiş bir biliminsanı.

Hanauer’in o yıllarda yaptığı felaket uyarısıysa geçtiğimiz hafta Fukişima santralinde gerçek oldu. Mark 1 tipi santral kullanan Fukişima’da hidrojen patlaması sonucu muhafaza çeperi kırıldı ve yüksek oranda radyasyon çevreye saçıldı.

Mark 1 tipi reaktörlerde yıllar boyunca bazı değişikliklere gidilerek söz konusu güvenlik sorunları giderilmeye çalışıldı. Bu değişikliklerin Fukişima Daichi santralindeki reaktörlerde de uygulanıp uygulanmadığı henüz bilinmiyor, ancak General Electrics Hitachi’nin baş-nükleer mühendisi James Klapproth’a göre Fukişima’da basınç önleyici havalandırma sistemleri mevcuttu.

Mark 1 tipi reaktörlerden şu anda 23’ü ABD’de olmak üzere dünya üzerinde 32 tane var.

(Yeşil Gazete)

* New York Times, Voice of America ve NIRS’den derlenmiştir.