Ana Sayfa Blog Sayfa 4770

1 Milyon İzmirli Büyükşehir Belediyesine Seslendi

1 Milyon İzmirli Termik Santrallere Karşı Platformu 6 Mayıs’ta Aliağa’da gerçekleşecek büyük buluşma öncesi, İzmirlileri termik santrale karşı mücadeleye çağırmaya devam ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde dün açılan imza standında yaklaşık 2.5 saatte “Termik Santral İstemiyorum” başlıklı binden fazla imza toplanırken, konuya duyarlı çok sayıda İzmirlinin katıldığı basın açıklamasında “İzmir EXPO 2020’ye “Herkes için sağlık – Sağlıklı bir çevre” teması ile aday olmuştur. Termik santrallere izin verirsek, İzmir sağlığın ve yaşamın şehri olmaktan çıkıp, kanserin ve ölümün şehri olacaktır.” denildi ve Aliağa’da yapılması planlanan 7 termik santralden, 2’sine verilen ruhsatın geri alınması çağrısında bulunuldu.

Aliağa’ya yapılması planlanan 7 adet termik santralden 2’sine Aliağa Belediyesi tarafından ruhsat verilmesi, ardından birinde inşaata başlanması ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Aliağa Belediye Başkanı’na arka çıkmasının ardından oluşturulan ve termik santrallerle mücadeleye başlayan “1 Milyon İzmirli Termik Santrallere Karşı” Platformu dün çok sayıda İzmirlinin katılımıyla basın açıklaması yaptı

Basın açıklaması öncesinde saat 15.00’te Büyükşehir Belediyesi önünde imza standı açan platform üyeleri yaptıkları anonslarla yaklaşık 2,5 saatte binden fazla imza topladılar. İzmirlilerin büyük ilgi gösterdiği imza kampanyasında, imza atanlara termik santraller hakkında bilgiler de veren platform üyeleri ilginin fazla olmasının kendilerini umutlandırdığını söylediler ve “ 20 yıl önce olduğu gibi bugün de termik santralin yapımına izin vermeyeceğiz” dediler.

Petrol İş Sendikası’na bağlı Aliağalı işçilerin “ İşçi sınıfı geliyor” sloganları eşliğinde ve coşkulu bir şekilde İzmir Büyükşehir Belediyesi önüne gelmesinin ardından basın açıklamasına geçildi. Petrol İş Sendikası Aliağa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cemal Topçu, 1 Milyon İzmirli Termik Santrale Karşı Platformu adına basın açıklamasını okudu.

Basın açıklamasının okunmasının ardından platform üyeleri İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi Toplantısı’na katılarak durumu dile getirmek istediler. Ancak önce içeri alınmak istenmeyen platform üyeleri anlaşma sağlanıp içeri girdikten sonra, “Termik Santral İstemiyoruz” yazılı kâğıtları hep birlikte kaldırıp, olayı meclis üyelerine duyurmak isteyince, önce meclise ara verildi daha sonra platform üyeleri zabıtalar tarafından zorla dışarı çıkartıldılar. Dışarı çıkartılma sırasında bazı platform üyelerinin “ Sizi biz seçtik, size biz oy verdik. İsteklerimizi dinlemek zorundasınız” şeklinde bağırdıkları dikkat çekti.

Meclisten zorla çıkartılmalarının ardından durumu protesto eden platform üyelerinden Süleyman Eryılmaz, halkın seçtiği vekiller tarafından halkın zorla dışarı çıkartıldığına dikkat çekti ve “ Biz halkız, meclis toplantısına katılıp isteklerimizi dile getirmemizden doğal bir şey olamaz. Bu anti-demokratik tutumu protesto ediyoruz” dedi.

“Biz 1 Milyon İzmirli olarak şehrimize yapılacak tüm termik santrallere karşıyız” diye başlayan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

İzmirimiz yaz aylarında su kıtlığı, kış aylarında hava kirliliği yaşayan, kirlenmiş körfezi kendini yenileyemeyen, yeşil alanlarının neredeyse tümü tahrip edilmiş olan bir şehirdir. İmar izni verilen her köşesinde inşaatlar yükselen, nüfusu 4 milyonu aşan, dünyanın en hızlı büyüyen dördüncü şehridir.

Kısacası İzmir her geçen gün daha yaşanılmaz hale gelmektedir. Kömür en kirletici yakıt türüdür. Hava kirliliği yaratır ve iklim değişikliğini hızlandırır. Kömürün bünyesinde, dumanında, külünde bulunan kimyasallar ve radyoaktif elementler doğayı tahrip eder, insan sağlığını tehdit eder, kanser riskini arttırır ve tarım arazilerini zehirler. Termik santrallerin soğutma suyu deşarj edildiği denizlerde canlı yaşamını bitirir, deniz ekosistemini kalıcı olarak bozar.

Oysaki İzmir, yenilenebilir enerji kaynakları bakımından şanslı bir şehrimizdir. Güneş, rüzgâr ve jeotermal gibi enerjilerden faydalanılabilir, doğayla barışık bir şekilde enerji üretilebilir.

Aliağa belediyesi geçtiğimiz aylarda İzmir’e kurulacak ilk termik santrale ruhsat vermiştir ve termik santralin inşaatı başlamıştır.

İzmir kentsel büyümenin yaralarını saramazken bir de termik santral dumanıyla zehirlenecektir. İzmir’in körfezi on yılların kirliliği ile mücadele ederken bir de termik santral suyu ile haşlanacaktır.

İzmir EXPO 2020’ye “Herkes için sağlık – Sağlıklı bir çevre” teması ile aday olmuştur. Termik santrallere izin verirsek, İzmir sağlığın ve yaşamın şehri olmaktan çıkıp, kanserin ve ölümün şehri olacaktır.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na sesleniyoruz;

Termik santral yapımları halka karşı bilinçli bir kıyım, doğaya karşı katliamdır.

Gelin daha geç olmadan termik santralleri beraber durduralım. 49 yıl elektrik üretmek adına suyumuzu-toprağımızı-soluduğumuz havayı-denizimizi geri dönüşü olmayan biçimde yok etmeye DUR diyelim! İzmir’i çocuklarımıza yaşanır bir şehir olarak, yaşamın ve sağlığın şehri olarak bırakmak üzere güçlerimizi birleştirelim.

Biz 1 Milyon İzmirli olarak bu katliamı durdurana kadar pes etmeyeceğiz. Yaşamı savunmayı sonuna dek sürdüreceğiz. Unutmayacağız, unutturmayacağız.

Yaşamdan yana olan İzmirlileri ‘1 Milyon İzmirliye katılmaya, termik santrallere hayır demeye, yerel yetkilileri ruhsatı iptale çağırmaya, Hıdrellez’de yani 6 Mayıs’ta, Aliağa’da TERMİK SANTRAL ATEŞİNİ SÖNDÜRMEYE davet ediyoruz.

Yükselen okyanus suları ülkeyi haritadan siliyor

İklim değişikliği, Pasifik’te bir ada ülkesini yok ediyor. Yükselen okyanus nedeniyle her geçen gün sular altında kalan Kiribati halkının bir bölümü taşınma kararı aldı. Kiribatililer taşınmak için komşu Fiji’den toprak alıyor.

İklim değişikliğinin ilk kurbanlarından biri, Pasifik adası Kiribati Cumhuriyeti oldu. Kiribati’nin bazı bölgeleri, okyanusun yükselmesiyle sular altında kaldı. Yükselen sulara karşı bazı yerlerde önlem olarak kullanılan kum torbaları işe yaramadı. Bölgedeki 32 mercan adasından bazıları yok olmaya başladı. Bu durum karşısında yetkililer de radikal bir çözüme başvurdu.

Deniz seviyesinin yükselme riskinin ciddi bir tehlikede oluşturduğunu belirten yetkililer, “Köyler silindi gitti. Bu yüzden insanlarımızı taşımamızı gerekiyor. İşin an acı tarafı hiç bir katkımızın olmadığı bir sorunun ilk kurbanlarıyız” diyerek çareyi 2 bin kilomete uzaklıkta bulunan Fiji’den toprak satın almakta buldu.

Fiji’nin Vanua Levu adasından alınacak yaklaşık 2 bin 500 hektarlık toprağa, 500 kadar çiftçinin yerleştirilmesi hedefleniyor. Kiribati yetkililerinin umudu, 100 bin nüfuslu halkının bölgedeki diğer ülkelere yerleşmelesi. Çocukların korku içinde olduğu bölgede halk, gelecek yıl ne olacağını ve nerede yaşayacaklarını bilmiyor. Bilim adamlarının hesaplamalarına göre Pasifik bölgesinde deniz her yıl 2 milimetre yükseliyor.

AB’de mali işlem vergisinde anlaşmazlık

Mali işlem vergisinde görüş birliği sağlamayan AB maliye bakanları, alternatif arayışına başladı. Öte yandan, Euro Bölgesi ülkeleri İspanya’ya yönelik baskıyı artırıyor.

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin maliye bakanlarının salı günü Brüksel’de yaptığı toplantıda, mali işlem vergisi üzerinde uzlaşma sağlamadı. Ancak toplantıda, Avrupa Birliği Komisyonu ile Avrupa Birliği Dönem Başkanı Danimarka’nın haziran ayına kadar yeni bir öneri hazırlaması konusunda görüş birliğine varıldığı açıklandı.

Avrupa Birliği Komisyonu’nun önerdiği mali işlem vergisi, bankalar, sigorta kuruluşları veya yatırım fonları arasındaki tahvil, hisse senedi gibi değerli kağıtların alım ve satım işlemleri tutarından yüzde 0,1 vergi alınmasını öngörüyor. Ancak İngiltere ve İsveç, mali krizin aşılmasına katkı sağlayacağı düşünülen bu öneriye karşı çıkıyor. İsveç, geçmiş yıllarda buna benzer bir vergi uyguladığı, ancak başarısız olduğu gerekçesiyle öneriye destek vermiyor. İngiltere ise bu uygulamanın sadece Avrupa değil, dünya çapında olması gerektiğini savunuyor. Öneriye destek veren ülkelerin başında ise Almanya ve Fransa yer alıyor.

Yunanistan’dan sonra gözler İspanya‘da

Öte yandan, Euro Bölgesi maliye bakanları, pazartesi akşamı Brüksel’de yaptıkları toplantıda, Yunanistan’a 130 milyar euro tutarındaki ikinci yardım paketinin serbest bırakılması için yeşil ışık yaktı. Ancak nihaî kararın Çarşamba günü verilmesi bekleniyor, zira bazı ülkelerin parlamentolarında Yunanistan’a yardım kararı şu ana kadar onaylanmadı.

Euro Bölgesi maliye bakanlarının diğer önemli gündem maddesi ise İspanya’daki kriz oldu. Euro Bölgesi ülkeleri, İspanya’ya bütçe açığının kapatılması için tasarruf önlemlerinin sıkılaştırılması yönünde baskıyı artırıyor. İspanya, Avrupa Birliği Komisyonu ile birlikte 2012 için bütçe açığı hedefini yüzde 4,4 olarak belirlemiş, ancak geçtiğimiz günlerde bu hedefi yüzde 5,8’e yükselmişti. Euro Bölgesi maliye bakanları toplantısında yapılan görüşmelerin sonrasında İspanya’nın 2012 yılı bütçe açığı hedefi yüzde 5,3 olarak belirlendi. Ancak buna rağmen, İspanya’nın 5 milyar euro tutarına ek tasarruf önlemleri alması gerekiyor.

(DW)

Kütahya’da ırkçı gerginlik

Kütahya’nın Emet ilçesinde Kürt işçilerle ilçede oturan bir genç arasında iddiaya göre sokaktaki omuz atma tartışması gerginliğe neden oldu.

Dövüldüklerini öne süren gençlerin arkadaşları ve ilçe halkından yüzlerce kişi işçilerin kaldığı bina önünde toplandı. Yaşanan gerginlik üzerine ilçeye Kütahya’dan çevik kuvvet polisleri sevk edildi. Güvenlik güçleri öfkeli kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyor.

Emet’teki Anadolu Öğretmen Lisesi inşaatında çalışan 2 işçi, saat 17.30 sıralarında sokakta yürürken karşılarından gelen bir gençle iddiaya göre birbirlerine omuz atma meselesi nedeniyle tartıştı. 2 işçi ve genç arasındaki tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. İlçede oturan genç, olayın ardından arkadaşlarını toplayıp işçilerin çadırlarının bulunduğu özel idare binasının önüne gitti. Yaklaşık 30 kadar inşaat işçisi ile gençler arasında gerginlik yaşandı.

İşçilerin PKK’yı temsil eden bayrağı açtıkları söylentileri üzerine ilçe halkı da işçilerin bulunduğu şantiyeye gitti. Bina önündeki kalabalığın sayısı giderek arttı. 500’ün üzerinde kişi binaya girmek istedi. Takviye gelen jandarma ve polisler inşaatın önünde set oluşturdu. Kütahya’dan da takviye çevik kuvvet polisi olay yerine sevk edildi. Güvenlik güçleri kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyor.

Çukurca’da askeri hareketlilik

Çukurca ilçesindeki uçak hareketliliği akşam saat 21.00 sıralarında başladı.

Hakkari yönünden gelen 2 savaş uçağı, Türkiye’nin Irak sınırında bulunan Çukurca semalarından geçerek Irak’ın kuzeyine yöneldi.

Uçak sesleri ilçe merkezinde de duyulurken, savaş uçaklarının PKK’nin Zap ve Metina kamplarına doğru gittikleri belirtildi.

Grönland hızla eriyor

Alman uzmanlar, kuzey yarıküredeki en büyük buz kütlesini oluşturan Grönland Buz Katmanı’nın geleceğini bilgisayar ortamında canlandırdı. Sonuç, özellikle sahil şehirlerinde oturanlar açısından hiç de iç açıcı değil.

Almanya’nın Potsdam kentinde bulunan İklim Araştırmaları Enstitüsü’nün (PİK) Madrit Complutense Üniversitesi ile işbirliğiyle yaptığı araştırmaya göre, Grönland’daki buz katmanı tahmin edilenden daha hızlı eriyor.

Kuzey yarıküredeki en büyük buz kütlesini oluşturan Grönland Buz Katmanı’nın kalınlığı 3 bin metreyi aşıyor. Buz tabakasının iklim değişikliğinin bir sonucu olarak erimesi, deniz seviyesinin metrelerce yükselerek sahil bölgelerinin sular altında kalmasına neden olacak.

“Nature Climate Change” isimli bilimsel dergide yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, Grönland buz tabakasının erimesinden dünya çapında milyonlarca kişi etkilenecek.

Simülasyon yazılımı kullandılar

Mevcut ısı artışı, sanayi devrimi öncesine kıyasla yüzde 0,8’i buluyor. Uzmanlar, uluslararası anlaşmalarla artış seviyesini 2 derecede tutmaya çalışıyor.

Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü’nün (PİK) yeni bir simülasyon (canlandırma) yazılımıyla hazırladığı Grönland araştırması, çeşitli senaryolar üzerinde duruyor.

Buna göre, sıcaklık artışının 2 derecede tutulması halinde bile Grönland 50 bin yıl içinde eriyecek. Artışın 8 dereceyi bulması halinde ise Grönland Buz Katmanı 2 bin yıl içinde deniz seviyesini ciddi ölçüde artıran bir faktöre dönüşecek.

(DW)

Marine Le Pen’den seçim yarışında yeni başlangıç

0

Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri Marine Le Pen, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabilmek için gereken 500 belediye başkanının imzasına ulaştı.

Böylece Le Pen’in önünde seçimlere katılmak için hiçbir engel kalmazken, bu anı destekçileri ile kutladı.

Marine Le Pen yaptığı konuşmada, “Bu günden itibaren milyonlarca kişi taze umutları ile seçimlere girecek ve temsil edilecekler. Umarım onların güvenine layık olabilirim.” dedi.

Le Pen böylece Yüksek Seçim Kuruluna adaylık başvurusu için son tarih olan 16 Mart’tan üç gün önce zorda olsa hedefine ulaşmış oldu.

Anketlerde yüzde 16 civarında oy oranı bulunan Le Pen’in seçime katılacak olması en çok Nicolas Sarkozy’i etkileyecek. Sarkozy, bu kitlenin oylarını alabilmek için 2007’deki gibi aşırı sağa kaymakla eleştiriliyor.

Marine Le Pen, Ocak 2011’de düzenlenen kongrede partinin liderliğini babası Jean-Marie Le Pen’den devralmıştı.

(En)

Evsizleri ‘ayaklı Wi-Fi noktası’na dönüştürdüler

0

Reklam için ‘Ben bir 4G erişim noktasıyım’ yazılı tişörtler giydirilen ve ‘ayaklı’ kablosuz bağlantı noktasına çevrilen evsizlerin durumu büyük çapta tepki topladı.

Austin, Texas’ta gerçekleşen SXSW adlı müzik ve teknoloji konferansında ilk kez denenen ‘ayaklı’ kablosuz bağlantı erişim noktaları fikrinin sahibi BBH, insanlık dışı ve utanç verici davranmakla suçlanıyor.

Etkinlikte üzerlerine ‘Ben bir 4G erişim noktasıyım’ tişörtleri giydirilen evsizler konferansa gelenlere internet sağlamak için 15 dakikası 2 dolar karşılığında onların yanına giderek ayakta durdular.

YARDIM MI MODERN KÖLELİK Mİ?
‘The Homeless Hotspots’ (evsiz kablosuz bağlantı noktaları) adlı uygulamanın gelirinin yardım derneğine gidecek olması başta Twitter olmak üzere tepkileri dindirmese de fikrin sahibi şirket “evsizlere satabilecekleri dijital bir hizmet sundukları” görüşünde.

‘Modern kölelik’ denilerek eleştirilen projenin konferansla sınırlı kalıp kalmayacağıysa henüz belli değil.

İklim değişikliği Asya’yı tehdit ediyor

Asya Kalkinma Bankasi’nin uyarilarina göre iklim değişikliği, 2010-2011 yillarinda doğal afetlerden dolayi 42 milyon insanin evlerini terkettiği Asya’da, toplu göçe neden olacak.

Bankanın sürdürülebilir kalkınma departmanı yöneticisi Bart Edes, 40 milyonun üzzerinde Asyalının geçen yılın Ocak ayından bu yana çevre felaketleri yüzünden yaşadıkları yeri terk ettiğini açıkladı.

2010 yılında yaklaşık 30 milyon insan Pakistan ve Çin’de meydana gelen sellerden dolayı temelli olarak yaşadıkları bölgeyi değiştirdi.

Kalkınma Bankası’nın raporu hükümetlere iklim kalkınma stratejileri ve bu sürece uyum önerileri ile iklim değişikliğinin artan göç hareketleri üzerindeki etkisini nasıl azaltacaklarına dair tavsiyeler sunuyor.

6 ülke listenin başını çekiyor

Rapora göre iklim değişikliklerine karşı en savunmasız on ülkeden altısı Asya – Pasifik bölgesinde bulunuyor. Bu ülkeler: Bangladeş, Hindistan, Nepal, Filipinler, Afganistan ve Myanmar.

Raporda, Çin, Hindistan ve Filipinler’nin dünyanın en çok göç veren ülkeleri olduğu belirtiliyor. Tahminlere göre bu ülkeler sırasıyla 35 milyon, 20 milyon ve 7 milyon göçmen veriyor.

Asya Kalkınma Bankası’na göre Asya ve Pasifik ülkeleri iklime bağlı göç tehdidini olumlu verilere dönüştürebilirler.

Örneğin; yaşam kalitesini arttırmak, kalkınma sürecini iyileştirmek, uzun vadeli çevre değişikliğine uyum sağlayacak kalkınma projeleri hazırlamak, afet riski yönetimini modernleştirmek, sosyal güvenliğe yatırım yapmak ve işgücünü ihtiyaç bölgelerine yönlendirmek suretiyle.

©Deutsche Welle Türkçe

Kırmızı et erken öldürüyor

Harvard Üniversitesinde 120 bin insan üzerinde yapılan, 30 yıldan fazla süren araştırmaya göre, düzenli kırmızı et tüketimi, özellikle kanser ve genç yaşta kalp krizi riskini yükseltiyor.

Araştırmada 37.698 erkek 22 yıl boyunca gözlenirken, 83.644 kadın 28 yıl boyunca izlendi.

Sonuçları tıp dergisi JAMA’da yayımlanan araştırma, her gün işlenmemiş et tüketenlerin ölüm riskinin yüzde 13 fazla olduğunu gösterdi. Her gün, salam, sosis gibi işlenmiş et tüketenlerde risk yüzde 20 daha fazla.

Araştırma, beyaz etin ise ölüm riskini düşürebildiğini de teyit etti. Düzenli olarak balık tüketenlerin ölüm riskinin yüzde 7, kümes hayvanları tüketenlerin yüzde 14, fındık yiyenlerin ise yüzde 19 oranında düştüğü görüldü.

Araştırmayı yürütenler eğer kırmızı et tüketimi azaltılmış olsaydı, bu sebepten ölümlerin büyük oranda azaltılabileceğini belirtti. Tehlikenin daha büyük olduğu, işlenmiş kırmızı et ise doymuş yağ oranı yüksek, sodyum, nitrit  ve bazı kanserojenleri içerdiği için kronik kalp hastalıkları ve kanserle ilişkilendirildi.