Ana Sayfa Blog Sayfa 4761

Bakanlıktan bisiklet yollarına destek

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 7 Mart 2012 tarihinde belediye ve kurumlarına yolladığı bir yazıyla bisiklet yollarının yapılmasını destekleyeceğini bildirdi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nden Bakan Erdoğan Bayraktar adına Müsteşar Ercan Tıraş tarafından yollanan yazıda Çevre Kanunu’nun 18. maddesi hatırlatılarak “trafikten kaynaklanan hava kirliliğinin azaltılması, gürültü kirliliği, küresel ısınma üzerinde olumlu etki yaparak insan sağlığının ve çevrenin korunması açısından önem taşıyan, ekonomiye de olumlu katkıları olduğu bilinen bisiklet kullanımının yaygınlaştırılması için uygun bisiklet yollarının yapılması amacıyla hazırlanan projeler Bakanlığımızca desteklenecektir.” dendi.

Yazıda gerekli belgelerle başvuruda bulunan kamu kurumlarının bisiklet yolu projelerinin değerlendirilerek bütçe imkanları dahilinde destekleneceği kaydedildi.

(Yeşil Gazete)

Evren’den kitaplı savunma

12 Eylül darbesine ilişkin hakkında, “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istemiyle dava açılan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, avukat aracılığıyla duruşmaya sayılı günler kala hazırladığı yazılı savunmasını kitap halinde mahkemeye verdi. Savunmada, “iddianamenin yok hükmünde” olduğu öne sürüldü.

Kenan Evren ve dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, 4 Nisan’da yargılanmaya başlanacak. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak yargılamalar için geri sayım başlarken, Kenan Evren harekete geçti. Evren, yeni avukatı Bülent Acar aracılığıyla mahkemeye yazılı savunmasını verdi. Evren, savunma için klasik yöntemi denemedi ve savunmasını dilekçe şeklinde vermedi. Yazılan savunma kitap haline getirelerek, mahkemeye sunuldu. 160 sayfalık kitapta Evren hakkındaki suçlamalara tek tek yanıt verdi. Kitabın adı ise “Kurucu İktidar Olma Eylemi ile Kurucu İktidar İşlemlerinin Suçun Konusu Olmaması ve Hukuki Sonuçları/Milli Güvenlik Kurulu Başkan ve Üyesinin Erksiz Yetkisiz Yargılanmasına İlişkin Kamusal Savunma” başlığını taşıyor. Savunmanın sonuç bölümünde, şu talepte bulunuldu:

“Anayasanın 6/son maddesinden kaynaklanan bir erke/yetkiye dayanmaksızın, yani erksiz/fiili olarak, Milli Güvenlik Konseyi Başkan ve üyesine karşı anayasal düzenin ortadan kaldırılması, yani kurucu iktidar olmak fiili bizzat 1982 Anayasası’nın hükümleriyle kabul edilen ve güvence altına alınan 12.09.1980-06.12.1983 arasındaki anayasal kanun ve yasama işlemleriyle 765 sayılı TCK 146/1’deki suçun işlendiği iddiasına ilişkin iddianamenin ve kabu davasının ‘erk yokluğu/yetkisizlik’ nedeniyle hukuken yok hükmünde olduğunun tespitine… Hukuken yok hükmündeki kamu davasında sanık sıfatının söz konusu olmaması nedeniyle yokluk itirazımızın karara bağlanmasından önce, hukuken olmayan bir davada iddianamenin kabulü kararının ve iddianamenin okunması, sorguya geçilmesi gibi mahkeme işlemlerinin yapılmayacağının göz önüne alınmasına…”

Yargıya ‘ihtilalci’ suçlaması

Savunmada, “açılan davanın ihtilalcinin bir başka ihtilalci tarafından yargılanması” olduğu öne sürülerek, “Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde erk yokluğu/yetkisiz olarak, kurucu iktidar olan Milli Güvenlik Konseyi Başkan ve üyesinin, yani ihtilalcinin yargılanmaya kalkışılmasının, ‘restorasyon fiili’ olacağının, bu durumun ihtilalcinin bir başka ihtilalci tarafıdan yargılanması demek olacağından göz önünde bulundurulmasına…” denildi.

Yunanistan’da “patates dayanışması” büyüyor

Ekonomik krizin vurduğu Yunanistan’da başlayan “patates dayanışması” giderek büyüyor.

Yaklaşık iki hafta önce patates çiftçileri, komisyoncuları aradan çıkarıp doğrudan halka satış başlatmışlardı.

Halktan büyük ilgi gören bu eylem “gıda hareketine” dönüşerek ülke geneline yayılmaya başladı.

Bir tüketici eylemi memnuniyetle karşıladıklarını belirtti: “Hiç kimsede para kalmadı. Herkes elinden geldiği kadar tasarruf yapıyor. Vatandaşın faydasına olan bu uygulama gerçekten harika.”

Uygulamanın devam ettiği Peloponnese’in Belediye Başkanı Iraklis Yiotsis de ilginin yüksek olduğunu kaydetti: “Organizasyonda bazı problemlerle karşılaşıyoruz ama şimdiye dek yaklaşık üç bin kadar sipariş aldık.”

Üreticilerin doğrudan halka yarı fiyatına yaptıkları bu tür satışlar, “aracı mafyasını” çileden çıkardı.

Çiftçilerden aldıkları ürünlere fahiş fiyat koyan aracılardan bazıları fiyatları düşürürken, bir kısmıysa çiftçileri tehdit etmeye başladı.

(en)

BDP: Polis yumruğu Ahmet Türk’ü hastanelik etti

Van, Mersin, Hakkari, Şırnak ve Batman’da Nevruz kutlamalarında olaylar çıktı. Batman’daki kutlamalarda Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk hastaneye kaldırıldı. Bir polisin Türk’e yumruk attığı öne sürülürken, parti otobüsüne gaz bombası atıldığı iddiası da var. Van’da Nevruz alanının yakınında patlayıcı madde bulundu. Bombanın uzaktan kumandalı, zaman ayarlı ve parça tesirli olduğu belirlendi.

Ahmet Türk hastaneye kaldırıldı

Mersin, Van, Hakkari ve Batman’da Nevruz kutlamaları için tören alanına gitmek isteyen gruplarla güvenlik güçleri arasında olaylar çıktı. Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, parti otobüsünün içine düşen gaz bombası nedeniyle fenalık geçirdi.Ahmet Türk, kalp pili taşıdığı için önce kardiologların kontrolünde tedaviye alındı. Son gelen bilgilere göre Ahmet Türk’ün sağlık durumu iyi.

Başhekim: Gözünde şişlik var

Batman’da nevruz kutlamaları sırasında nedeniyle çıkan olaylarda atılan gaz bombasından etkilenip parti otobüsünden indiği sırada bir polisin yumruklu saldırısına uğradığı belirtilen Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’ün kaldırıldığı Özel Batman Dünya Hastanesi’nde tedavisi sürüyor.

Kalbine daha önce pil takılan Ahmet Türk’ün tedavisinin kardiyoloji servisinde sürdüğünü belirten hastane Başhakemi Abdullah Altan Özkaya, “Ahmet Türk hastaneye getirildiğinde yapılan müdahalesinde sol gözünde kızarıklık ve şişlik vardı. Ayrıca daha önce kalp rahatsızlığına bağlı olduğu için gazdan etkilenmiş” dedi.

Ahmet Türk: Resmi polis yumruklar attı

Sol gözünde şişlik ve kızarma olduğu görülen Türk, kardiyoloji bölümündeki odasından bir ara koridora çıkarak, kendisinin durumunu merak eden partililere kısa bir konuşma yaptı. Durumunun iyi olduğunu belirten Türk, “Ben iyiyim, rahatım beni merak etmeyin. Zaten yanımda kimse yoktu. Önce taşlarla otobüsün bütün camlarını kırdılar, gaz attılar. Gaz etkisiyle dışarıya çıktım. Polisin biri, resmi giyimli birisi bana doğru gelerek açık açık hazırlanmıştı, ondan sonra yumruklar atmaya başladı. Orada yanımda ne bir halk ve ne kitle var. Sadece otobüste 4-5 kişiyleydik. Şu anda iyiyim. Sonuçta halen zulümle, sindirmeyle, susturmayla, bir siyaseti izliyor. Bu siyasetle Kürtleri susturacağını zannediyor. Ama bu yol yol değil, bu yol akıl yolu değil. Biz her zaman söylüyoruz, bu sorunlar ancak dilayogla çözülür. Terör estirerer, şiddet uygulayarak bu halkı susturamazlar” dedi. Türk, daha sonra odasına girerek, istirahate çekildi.

Demirtaş Twitter’dan yazdı

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Twitter’dan yazdığı mesajda, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk’ün Batman’daki Nevruz gösterileri sırasında 15 polis tarafından dövüldüğünü iddia etti.
Demirtaş, mesajında, Türk’e yapılan saldırının “AKP ve İdris Naim zihniyetinin çılgınlaştığının göstergesi” olduğunu savunarak, şunları ifade etti:
“Ahmet Türk gazdan etkilendi, diye haber yapan medyaya duyuruyorum: Türk, otobüse gaz atıldıktan sonra 15 polis tarafından dövüldü. Kalbinde pil olan Türk, partililer tarafından araçla hastaneye götürüldü. Aşırı gaz ve yüzüne aldığı yumruk darbeleriyle yaralanan Türk, şu anda Batman Dünya Hastanesi’nde tedavi altında.”

Tuğluk: Polis yumruk attı

Hastane önünde gazetecilere açıklama yapan Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, polisin Ahmet Türk’e yumruk attığını ileri sürdü. Tuğluk, buna tanık olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Alana otobüsle girmek istedik. Bu sırada polislerin olduğu taraftan bize yoğun bir taşlı saldırı gerçekleşti. Taşlı saldırı sonucu otobüsümüzün tüm camları kırıldı. Kırılan camlardan içeriye yoğun gaz bombası atıldı. Gaz bombaları atıldığı zaman nefes alamaz duruma geldik. Ayrıca atılan taşlardan dolayı öldürücü darbeler olduğu için otobüste koltukların altına saklanmıştık. Gaz atıldıktan sonra kapılar açıldı ve biz araçtan indik. Bu sırada kalabalık arasında bir polis grubu otobüse hücum etti. Üzerinde resmi kıyafet olan bir polis, o sırada Ahmet beye yumruk attı.”

(t24)

Türkiye Eurovision’da 13. sırada

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de bu yıl 57’ncisi düzenlenecek Eurovision şarkı yarışmasının yarı finali için kura çekimi yapıldı.

Bakü Ticaret Merkezi’nde yapılan kura çekimine ikinci grupta katılan Türkiye, kura çekimi sonucu 24 Mayıs’ta yapılacak yarı final müsabakasında 13. sırada yarışacak.

Yarı final kura çekimine, yarışmada mücadele edecek 43 ülkenin temsilcisi katıldı, Türkiye’yi TRT delegasyonunun başkanı İsmail Güngör temsil etti.

Geçen yılın birincisi ve ev sahibi ülke sıfatıyla doğrudan final kura çekimine katılan Azerbaycan 13. sırayı çekti.

Birinci grupta mücadele edecek ülkelerin 22 Mayıs’ta, ikinci grupta mücadele edecek ülkelerin 24 Mayıs’ta sahneye çıkacağı ifade edilirken, 57. Eurovision şarkı yarışmasının finalinin 26 Mayıs’ta yapılacağı belirtildi.

Kura çekiminden sonra AA muhabirine açıklamada bulunan Güngör, yarı final kura çekiminde Türkiye’nin 13. sırada yarışacak olmasından çok memnun olduklarını, Azerbaycan’ın da finalde kendileri gibi 13. sırada yarışacak olmasının bir hikmeti olduğuna inandıklarını ifade ederek, her iki ülkeye de başarılar diledi.

Ermenistan iki hafta önce yarışmaya katılmama kararı almıştı.

Meksika’da deprem: 7.6

Meksika’da 7.6 şiddetinde bir deprem meydana geldi.

İlk belirlemelere göre can kaybı yok.

Başkentte de hissedilen depremin merkez üssü olarak güney eyaletlerden Guerrero gösterildi. Sarsıntının çok
şiddetli olduğu ve yaklaşık iki dakika sürdüğü, halkın sokaklara çıktığı belirtildi.

Bölgedeki bazı yerleşim birimlerinde elektriklerin kesildiği ve telefon şebekelerinin çalışmadığı da gelen haberler arasında.

Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon ise bölgede önemli ölçede bir tahribat olmadığını duyurdu.

Adalar Yönetim Planı toplantısı yapılıyor

0

Çalışmalarını 2012 Ocak ayından bu yana sürdüren Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim Grubu,Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı” gerçekleitiriyor. Heybeliada’da Halki Plas Oteli’nde gerçekleşecek olan toplantı 25 Mart Pazar günü saat 12.30’da başlıyor.

İstanbul Adalar ilçesinde mevcut sorunların katılımcı yöntemlerle çözümü için yol haritasını da içeren sivil bir yönetim planı oluşturulmasını teşvik edecek bir platformdur.

Grubun ana amacı, Alan Yönetim Planı’nın tüm paydaşların katılımına açık ve şeffaf bir süreçte oluşturulmasını sağlamak; ortak vizyon ve misyon çerçevesinde mevcut sorunların çözümüne yönelik hedeflerin belirlenmesini ve bu doğrultuda somut faaliyetlerin planlanarak hayata geçirilmesini teşvik etmektir.

Grup, şimdiye kadar bu amaç doğrultusunda yapılabilecek çalışmaları belirlemiş, tartışmaları daha geniş bir zemine yaymak için herkesin katılımına açık “sivil-adalar-girisimi” e-mail grubunu oluşturmuş,  konuyla ilgili daha önceden hazırlanan rapor ve belgelerle, gerçekleştirilen çalışmaların yer aldığı www.adalaryonetimplani.org web sitesini kullanıma açmıştır.

Bu aşamada, çalışmaları daha ileriye taşıyacak ve Yönetim Planı’ndaki başlıklarla ilgili önerileri derleyecek çalışma gruplarını oluşturmak için, 25 Mart 2012, Pazar günü Heybeliada’daki Halki Palas Otelinde tüm ilgililerin katılımıyla Adalar Yönetim Planı Bilgilendirme ve Çalışma Grupları Oluşturma Toplantısı’nı yapmayı planlıyoruz.

Katılımınızı [email protected] adresine iletişim bilgilerinizle birlikte bildirmenizi rica eder, Adalar Yönetim Planı hazırlık sürecinde ortak çalışmalarda bulunmayı dileriz…

Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim

E-mail: [email protected]

İletişim Telefonu: 0542 660 08 10 (Emine Tarhan), 0537 568 83 86 (Sevgi Mutlu)

Web sitesi: www.adalaryonetimplani.org

Program

12:30 Kayıt

13:00-13:15 Açılış Konuşması

Orhan Silier, Tarihçi, Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim

Moderasyon; Betül Tanbay

13:15-13:45 Sağlık

Güliz Ülkü, İlçe İdare Kurulu Sağlık Grup Başkanlığı

13:45-14:15 Ulaşım

Ömer Faruk Berksan, Heybeliada Gönüllüleri Derneği

14:15-14:30 Ara

14:30-15:00 Çevre

Selma Atabek, Adalar Yönetim Planı için Sivil Girişim

15:00-15:30 İmar ve Kıyılar

Korhan Gümüş, İnsan Yerleşimleri Derneği

15:30-16:00 Eğitim ve İstihdam

Sevim Çavdarlı, Yönetim Danışmanı

16:00-16:30 Sosyal Yaşam

Ari Çokona, Yazar

16:30-16:45 Ara

16:45-17:15 Turizm

Teoman Göral, Adalar Vakfı

17:15-17:45 Kültürel ve Tarihi Miras

Deniz Koç, Adalar Müzesi

17:45-18:15 Yerel Yönetim

Sumru Süslü, Adalar Belediyesi

18:15-19:00 Çalışma Grupları İlkeleri ve Çalışma Takvimi Önerileri

Toulouse saldırıları seçim kampanyalarını erteletti

0

Bir seri katil mi yoksa ırkçı bir cinayet mi? Yanıt, başlatılan soruşturmada saklı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kala Fransa’da yaşanan cinayetler halkın kanını dondurdu. Yaşananların seçim kampanyasına etkilerini biraz sonra davetlimizle masaya yatıracağız. Fakat hemen öncesinde gelin olayları ve siyasetçilerin tepkilerini tekrar hatırlayalım.

Fransa kara bir pazartesi ile haftaya başladı. Toulouse’daki bir Yahudi okulunda üç çocuk ve bir öğretmen kurşun yağmuruna tutuldu. Yahudi toplumunu hedef alan son 30 yılın en kanlı saldırıları, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 34 gün kala yaşandı. Motorsikletli katil zanlısının soğuk kanlılığı ve kullandığı silah geçen hafta üç askeri hedef alan saldırılarla bağlantısı olduğunu gösteriyor.

Askerlerin hepsi aynı silahtan çıkan kurşunlarla hayatını kaybetti.

Bölgeye intikal eden Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ırkçı cinayetlerden bahsederken seçim kampanyasına bir süreliğine ara vereceğini açıkladı:

“Yahudi çocuklara ve öğretmene saldırılması Yahudi aleyhtarı bir saldırı ihtimalini kevvetlendiriyor. Askerlerimizden ikisi
İslam’a inanırken, üçüncüsü ise Antil adalarındandı. Irçılıkla cinayet çılgınlığının burada birleştiğini görsek de onlara neden saldırıldığını bilmiyoruz.”

Sosyalist aday François Hollande vakit kaybetmeden olay yerine gitti ve o da kampanyasını durdurduğunu açıkladı:

“Cinayetlerle sarsılan bu ailelere ve bu Yahudi okuluna, çünkü saldırıların hedefinde bir Yahudi okulu vardı, yaşanılanların ne kadar sefil olduğunu belirtmek için burada olmalıydım. Sadece bir Yahudi okulunun değil bir şehrin, bir ülkenin tamamının saldırı yüzünden sarsıldığını Toulouse şehrine söylemek için burada olmalıydım.”

Fransa’yı sarsan trajedi seçim kampanyasını da ağır etkiledi.

“İşte tam da böyle anlarda ne sol, ne sağ, ne kampanya, ne de siyaset kalır. Sadece kalbinden yaralanmış bir Fransız halkı vardır.”

Oysa seçim kampanyasının er ya da geç yeniden başlaması gerekli. Suçluların ise acilen yakalanması…

(en)

Newroz piroz ne? – Serdar Akinan

Bu ülkede çok tartışmalı da olsa hala bir anayasa var. Anayasanın 34. maddesi son derece açık. Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Hükümet, İstanbul’da, Diyarbakır’da ve diğer kentlerde yapılması planlanan Newroz kutlamalarını engellemeye kalktı.
Gene kan aktı… Çirkin görüntüler yaşandı. Diyarbakır’da yüz binlerce insan, polis barikatını aşmayı başardı ve kutlamalar yapılabildi.
Medyamız gene hakkıyla aktaramadı ve bizler twitter aracılığıyla ne olup bittiğini öğrenme ve izleme fırsatı bulduk.
Özgürlüklere saygı göstermeyen ve hiçbir meşru dayanağı olmayan iktidar, bu yaşananlardan birinci derecede sorumludur.
Hukuksuzluk ve keyfiyet artık tahammül sınırlarının ötesinde.
Kürt siyasal hareketinin bağlı tüm unsurları kendini ifade edemeyecekleri bir noktaya itildi.
Bu son derece vahimdir.
Dün yaşananlar aslında KCK operasyonlarıyla sindirilmeye çalışılan bir halkın haklı taleplerini dahi dile getiremeyecek bir hale getirmektir.
Bu insanların bir kısmı yıllardır tam da bu nedenle dağda…
Şiddeti övmedikleri müddetçe hak talebi ve bunu ifade en temel insani haklardan biridir.
Oysa iktidarın yarattığı bu polis devleti hali, suskun medya ile birleşince çok daha vahim bir şey alttan alta kaynıyor.
Zihinsel bir kopuş.
Dün Diyarbakır’da yüz binler (yanlış okumadınız yüz binlerce insan) toplanıp Türkiye’nin duymaktan hoşlanmayacağı sloganları attı.
O sloganlar ülkenin batısında kulak tırmalıyor.
Yüz binlerce insan, Kürtçe sloganlar attı. Öcalan lehine sloganlar atıldı.
Bu görüntüler yayınlansa, üzerinde enine boyuna konuşulabilse ve ülkenin doğusu ile batısı ‘öteki’ni duyabilse…
Fakat maalesef olmuyor.
Susturulanların hapsoluna geldiği çerçeve, vicdana ve hukuka sığmıyor.
Tam da bu nedenle mahkum kılındıkları çerçeve bölgede son derece ciddi bir toplumsal karşılık buluyor.
Baskılar ve yıldırma politikalarının zehirli meyvesi asıl burada saklı.
Türkiye kamuoyu ve Kürtlerin politize yığınları arasında duygu ve düşünce uçurumu tehlikeli şekilde derinleşiyor.
Diyarbakır’da, Kazlıçeşme’de  atılan Newroz piroz be! (Yaşasın Newroz) sloganları bu kesimde işitilmiyor. İşitilmediği için de anlaşılmıyor…
Doç. Uğur Kömeçoğlu’nun son derece önemli bir tespitini bir kez daha hatırlamakta fayda var:
‘Siyasetten vazgeçmek yerine siyasallaşmanın şiddet dışı olma koşullarını zorlamak gerekiyor…’
İktidar, bunun tam tersini yapıyor.
Hukuka, akla ve vicdana aykırı bu ‘erteleme’ kararı hiç şüpheniz olmasın birkaç bin insanı daha biledi. Uçurumumuz biraz daha derinleşti.
İktidar ve medya bu tehlikeli gidişten birinci elden sorumludur.

 

Serdar Akinan – Akşam

Bu nasıl yüzleşme – Eyüp Can

 

Tek kelimeyle utanç vericiydi.
Zamanında çok tartışıldı o fotoğraf.
Kimi gurur pozu dedi kimi tebrik.
Şöhret budalalığı ile açıklayanlar da oldu şuursuzluk diyenler de.
Aradan 5 yıl geçti.
Hâlâ o utanç verici fotoğraf neden çekildi bilmiyoruz.
Tıpkı Hrant’ın gerçek katillerini bilemediğimiz gibi.

***

Ne demişti böylesine organize bir suçu bile örgüt kapsamına sokamayan ve Erhan Tuncel’i serbest bırakan hâkim:
“Benim de vicdanım kabul etmiyor ama ne yapalım.”
Ne yapalım?
Hakikaten ne yapalım?
Göz göre göre bir cinayet işlenmiş.
Bazı ordu, emniyet ve MİT mensupları bırakın engellemeyi en hafif tabirle cinayete göz yummuş, hatta kimi kamu görevlileri katilleri resmen yönlendirmiş ama yine de ortada bir örgüt yok ya da bulunamamış. Neden bulunamamış?
Bir fotoğrafa çok fazla anlam yüklemek istemem.
Fakat “Bu utanç verici pozu veren polis ya da asker eğer ceza yerine terfi alıyorsa elbette örgüt de bulunamaz” demekten kendimi alamıyorum.

***

Allah aşkına söyleyin; bir polis ve asker, Türkiye’yi sarsan bir cinayetin katiliyle eline tutuşturdukları Türk bayrağı eşliğinde gülümseyerek neden fotoğraf çektirir?
“Yakaladık kayda geçsin” diye mi?
Keşke bu kadar basit olsa!
Olsa şike suçlamasıyla gözaltına alınan FB Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım kriminallere özgü o meşhur vesikalık pozla kayda alınmazdı?
O fotoğraf çekilirken yok muydu Aziz Yıldırım’la gurur, dayanışma ya da şöhret fotoğrafı çektirmek isteyecek Fenerbahçe taraftarı bir emniyet görevlisi?
Şike operasyonunu yürüten savcıdan emniyet müdürüne hepsi sıkı Fenerli.
Hani var mı tek bir kare Fenerbahçe bayraklı poz?

***

Ama bakın Türkiye’nin peşine düştüğü bir katili eline bayrak verip kahramanlar gibi karşılayan bir Emniyet Müdür Yardımcısı var artık.
Hem de Devlet Denetleme Kurulu Hrant Dink’i hedef haline getiren ve öldüren kişinin eline bayrak vererek resim çektiren anlayışı ‘marjinal’ bulduğunu ilan edip tüm kamu kurumlarını yüzleşmeye çağırdığı halde.
Bu mudur yüzleşme?
Dink davasının simgesi haline gelen o fotoğraftan sonra Yakup Kurtaran açığa alınmıştı.
Polis müfettişleri yaptıkları araştırma sonunda Kurtaran için 16 aylık kıdem durdurma cezası önermişti.
Düşünün, emniyet müfettişleri bile en azından kıdemi durdurulsun demiş.
Fakat buna rağmen 1 günlük maaş kesintisiyle konu kapatılmış.
Bırakın o pozu veren polis ve asker hakkında dava açılmasını Kurtaran idari mahkemeye gidip 1 günlük maaş kesimini de iptal ettirmiş.
Sonra gelsin terfiler.
Olayı ortaya çıkaran İsmail Saymaz’ın haberine göre o fotoğrafı çektirdiği sırada 4. sınıf komiser olan Kurtaran önce basamakları birbir çıkmış ve en son bu yıl Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı’na getirilmiş.
Tesadüf bu ya Malatya rahmetli Hrant’ın doğduğu şehir.
Başka söze gerek yok.
Demek ki kamu kurumlarının yüzleşmesi böyle oluyor.
Hayırlı olsun!

 

Eyüp Can – Radikal