Ana Sayfa Blog Sayfa 3724

Muğla, Kobane’nin yeniden inşası için Zeytinpark’ta toplandı

Suriye iç savaşı ve ardına IŞİD saldırısı nedeniyle tamamen virane haline gelen Kobane’nin yeniden inşasını ekolojik temellere oturtabilmek adına gönüllü bir inisiyatifle ülke çapında gönüllü bir çabayla örgütlenerek 22 Aralık’ta Diyarbakır’da yol haritasını belirleme noktasına gelmeyi hedefleyen Kobani’yi Yeniden İnşa Platformu’nun Muğla toplantısı da gerçekleşti.

Muğla toplantısı notlarını bize ileten Kazım Yılmaz‘ın mektubunu aynen yayınlıyoruz;

Merhaba

7 Mart Cumartesi günü Kobani’yi Yeniden İnşa Platformu Muğla toplantısını Akyaka’da, buradaki ekoloji mücadelesi için de sembolik bir önemi olan Zeytinpark’ta gerçekleştirdik. Toplantıya Akyaka, Gökova, Portakallık, Kızılyaka, Muğla Merkez, Marmaris, Datça ve Fethiye’den 20 kişi katıldı. Ölmez ağaçların altında, yeni uyanan bahar havası ve semaverde demlenmiş çay eşliğinde dostane ve sıcak bir toplantıydı.

43.muğla.kobane yeniden inşa

Toplantının girişinde platformların ilk kuruluş çağrısından itibaren, nasıl bir yol ve süreç izlediğimizi, hangi ilkeler çerçevesinde bir araya geldiğimizi aktardık; Kobane’deki mevcut durum üzerine (nüfus, ekonomi, enerji, su vs.) bir bilgilendirmeden sonra Muğla Platformu olarak bizim neler yapabileceğimizi konuşmaya giriştik.

Kobane’deki bomba, mayın ve tuzaklı mayın tehdidi

Öncelikle Kobane’de halen süren bomba, mayın ve tuzaklı mayın tehdidinin orada bırakın ekolojik inşayı, hafriyat kaldırmayı bile imkansız hale getirdiği gerçeği üzerinden bu konuda bir kampanya başlatmanın yerinde olup olmayacağını konuştuk.

Kobani Kanton Yönetimi’nin uluslararası topluluk ve BM’ye, tehlikeli bomba ve patlayıcıları acil olarak temizlemek için gerekli olan uzmanlık ve teknik ekipman sağlaması çağrısında bulunduğunu biliyoruz. Mayın temizleme işiyle uluslararası arenada Kızılhaç’ın ilgilendiğini de öğrenmiş bulunmaktayız Bu çağrıyla ilgili gelişmelerden haberdar olabilirsek, ihtiyaç halinde BM ya da Kızılhaç’ı bu konuda acilen harekete geçirmeye zorlayacak kampanyalar örgütleyebiliriz.

Konuştuğumuz bir diğer konu maddi yardım konusuydu. Ekolojik inşa sürecinde, gönüllülerin oraya gidişinden oradaki temel ihtiyaçlarına, inşaat için gerekli malzemelerden güneş enerjisi panellerine pek çok ihtiyaç kalemi ortaya çıkacağı konuşuldu ve Muğla’daki arkadaşlar bunun için bir bağış kampanyası önerdi. Ancak bizim gibi tüzel bir kişiliği bulunmayan sivil inisiyatifler için hem bağış toplamanın yasal zorlukları hem de parayla kurulan ilişkinin bu tarz gruplar için bir nevi yumuşak karın olabileceği gerçeği üzerinden maddi ve ayni dayanışma konusunda da başka bir formül üzerinde durduk:

44.muğla.kobane yeniden inşa

Para toplama işini ihtiyaç halinde proje bazlı olarak gerçekleştirmeye, ne için harcanacağı net olmayan muğlak bağışlar toplamamaya karar verdik. Örneğin yarın öbür gün Kobani’de bir sağlık merkezi yapılacak olursa ya da güneş panelleri temin etmek gerekirse bunlara özel bağış kampanyaları örgütlemeye karar verdik.

Gönüllülerinin gıda sorununa yerel çözüm

Bir de Muğla bölgesindeki pek çok arkadaşımız kendi bağı, bahçesi olan, tarımsal üretim ve meyvecilik yapan ya da atıl bahçelerden bunları toplayan arkadaşlar. Özellikle Kobane’ye gidecek gönüllü arkadaşların gıda sorununu çözmek ve Kobane halkına bu anlamda ekstradan külfet olmamak için burada gönüllülere gönderilmek üzere kurutulmuş sebze-meyve ve reçel gibi işlenmiş ürünler hazırlayabileceğimizi böylesi bir ayni yardımının ekolojik bir perspektifle de daha uyumlu olacağını düşündük.

Son olarak toplantıda aktarılan Kobane’deki mevcut duruma (su, enerji, mayınlar vs.) ilişkin bilgileri de bundan sonraki toplantılara katılacak arkadaşlara önbilgi olsun ve aynı konuları tekrar tekrar konuşmayalım diye derli toplu yazmaya, bir sonraki toplantıdan önce katılımcılarla paylaşmaya karar verdik.

Daha geniş katılımlı bir Muğla Toplantısının 22 Mart Diyarbakır toplantısı sonrasında 5 Nisan 2015 Pazar Günü yine Akyaka’da yapılmasına karar verildi. Kesin olmamakla birlikte Diyarbakır toplantısına da 3 arkadaşımız (Mayıs, Yağmur ve Ayşe) gitmeye çalışacaklar.

Kobanenin Yeniden İnşası Muğla Platformu Facebook sayfasından gelişmeleri takip edebilirsiniz”

(Yeşil Gazete)

Arjantin’de Survivor ekibi kaza yaptı: 10 ölü

Arjantin’de And Dağları yakınlarındaki La Rioja bölgesinde iki helikopter çarpıştı, kazada aralarında ünlü Fransız sporcuların da bulunduğu 10 kişi hayatını kaybetti.

6.arjantin,survivor kazası

Helikopterler  Fransa ‘nın ‘Survivor’ (Dropped) programının çekim ekibi ve yarışmacılarını taşıyordu.

Olimpiyat Şampiyonları da Öldü

Kazada hayatını kaybedenler arasında; 2012 Londra Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan yüzme şampiyonu Camille Muffat, 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan bronz madalyayla dönen boksör Alexis Vastine ile ünlü kadın yelkenci Florence Arthaud da bulunuyor

La Rioja polis şefi Cesar Angulo gazetecilere yaptığı açıklamada, kazadan sağ kurtalan olmadığını söyledi.

Olaya ilişkin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande‘dan da bir açıklama geldi. Hollande, “Fransız vatandaşlarımızın ani ölümü büyük bir üzüntüye neden oldu” dedi.

Kazanın nedeni henüz bilinmiyor. Yetkililerin olayın meydana geldiği dağlık bölgedeki hava şartlarının iyi olduğunu açıkladı.

Wiltord, “Çok üzgünüm”

Yarışmacılar arasında yer alan eski Arsenal’li Fransız futbolcu Sylvain Wiltord da arkadaşlarını kaybetmenin üzüntüsünü Twitter’dan yayınladığı bir mesajla dile getirdi: “Arkadaşlarım için üzgünüm. Titriyorum. Dehşet içindeyim. Söyleyecek bir şey bulamıyorum. Bir şey söylemek istemiyorum” yazdı.

(Hürriyet)

Kobane’yi İnşa Platformu Mersin/Adana ilk toplantısında umut aşıladı

Sosyal medyada örgütlenerek oluşturulan “Adana-Mersin Kobanê’yi Yeniden İnşa Platformu” ilk toplantısını 7 Mart Cumartesi günü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) konferans salonunda gerçekleştirdi.

5.mersin adana kobaniyi yeniden inşa toplantısı

Gönüllülüğü esas aldıklarını belirten platform üyesi Esra Güven, platformun “başka bir dünyanın var olduğuna inanan kişilerden” oluştuğunu kaydetti.

MTSO’daki toplantıya çok sayıda üniversite öğrencisi katıldı. “Kobanê’nin ekolojik bir mimariyle nasıl yapılanacağı ve özgür toplumun inşasının nasıl olacağı” konularının tartışıldığı toplantıda platform adına konuşan Esra Güven, kurdukları sivil inisiyatifin amaçlarını aktardı. Platformun gönüllülüğü esas aldığının altını çizen Güven, “Bu platform, Kobanê’nin yeniden inşasında sorumluluk hisseden ve başka bir dünyanın var olduğuna inanan kişilerin bir araya gelmesiyle oluştu” diye konuştu.

22 Mart’ta Diyarbakır’da

Amaçlarının “Kobanê yeniden inşa edilirken nasıl bir ekolojik mimari ve yaşam modelleri önerilebilir ve bu öneriler temelinde nasıl bir eylem, etkinlik, program çıkarılabilir” olduğunu ifade eden Güven, 22 Mart’ta Diyarbakır’da gerçekleşecek olan Kobanê’yi Yeniden İnşa Platformu’nun toplantısına da çağrıda bulundu.

Konuşmanın ardından yürütmesini seçen platform üyeleri, bir sonraki toplantılarını 15 Mart Pazar günüAdana’da yapma kararı aldı. Bu toplantıya Kobanêli ailelerin de katılması ve görüşlerinin alınması kararlaştırıldı.

Kobane’yi İnşa Platformu Mersin/Adana facebook sayfası

Kobane’yi İnşa Platformu ana sayfa

(Evrensel, Yeşil Gazete)

‘Bırak Evi Bok Götürsün!’ – Mine Söğüt

En sevdiğim kadınlar günü sloganıdır:
“Bırak evi bok götürsün!”
Çünkü bu lanet düzen, ancak itaatsizlikle değişir.
Eğer bir şeylerin gerçekten artık daha farklı olmasını istiyorsak, işe bize biçilmiş temel rolleri yeniden sorgulayarak başlamalıyız.
Feodal aile hapishanelerinde tehditlerle, dayaklarla varlığını sürdüren ya da sakat kalan, deliren, öldürülen kadınların kaderinin değişmesi gibi bir idealimiz varsa; bunu isteme gücünü kendimizde hissediyorsak…
Önce kendi kaderimize ve direncimize bir otopsi yapmalıyız.
Kadına yönelik toplumsal tehditlerden nispeten uzak yaşayan ve kendi hayatını özgür iradesiyle sürdürme şansına sahip olan kadının bile en büyük zaafı, bir yandan erkeğe yüklenen efendi rolüne meydan okurken; diğer yandan üzerine yapışan köle etiketini bir rozet gibi taşıma ısrarıdır.
Ütüsünü yapıp tozunu almadan, dolapların içini düzeltip camları silmeden rahat edemeyen kadınlar…
Evi temiz tutmayı bir numaralı vazifesi belleyen ve içerisi ne kadar temizse dışarısı da bir o kadar kirlidir sanan kadınlar…
Var oluş nedenini, yataktaki ya da sokaktaki zaferleriyle değil, sadece mutfaktaki zaferleriyle tanımlayan kadınlar…
Doğurmazsa varlığının bir anlamı olmayacağına ikna olan kadınlar…
Ne kendi kaderlerini değiştirebilirler ne de bir başkasınınkini.
Toplumun kadınları annelik hapishanesine tıkmaktaki ısrarı boşuna değildir.
İsteklerinin ve heveslerinin cazibesine kapılıp dünyayı bir anda tersine döndürebilecek potansiyeli rahminde taşıyan kadına kurulan en sağlam tuzak, anneliktir.
Kadınlar asırlardır kutsal annelik masalıyla uyutulurlar.
Hatta komaya sokulurlar.
Toplum, kadını kolektif bir hipnoz marifetiyle hayatın gerçeklerinden ustalıkla koparıp kalın bir zincirle rahminden ve kalbinden annelik hülyalarına sıkı sıkı bağlar.
Onun aslında bir erkeğinki kadar uçarı olan varlığı üzerinde mutlak bir hâkimiyet kurmayı başarır.
Ahlak tanımlayıcı irili ufaklı iktidarlar tarafından, doğurmamak gibi bir seçeneği olmadığına ikna edilen kadın, en son çare olarak doğurmazsa pişman olacağı tehdidiyle terbiyelenir.
Bundan sonra artık onu anne olmanın müthiş hazzıyla, anne olmamanın müthiş hazzının eşdeğer olduğuna kolay kolay inandıramazsınız.
Bir tercih hakkı olduğu gerçeği, kulağına küfür gibi gelir.
Çarşafların asla ütüsüz serilemeyeceği bilgisiyle erken yaşta deforme olan o zihin, anneliğin getirileri ve götürüleri üzerine mantıklı bir muhakeme yapmaktan kadim bir telaşla daha en başta men edilmiştir.
Doğurmazsa çıldıracağını sanır da; doğurursa çıldırabileceğini aklına getirmekten utanır.
Sırf bu utanç yüzünden, fazla düşünmeden…
Çocuklarını öldüren ya da terk eden, onları bir türlü sevemeyen annelerle dolu bir dünyada kendi riskli yerini alır.
O yüzden önce bir bırakın, evi bok götürsün.
Sonra isterseniz, gerçekten isterseniz, her şeyi ama her şeyi gönlünüzce temizlersiniz.

Bu yazı cumhuriyet.com.tr den alınmıştır

4.mine söğüt

 

 

Mine Söğüt

Dikkat “erkek şiddeti” Çıkabilir!

Çizer, yazar, bisikletsever ve Açık Radyo programcısı Aydan Çelik, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile yaptığı çiziminde kadına yönelik erkek şiddetine dikkat çekti.

2.dikkat eski koca cikabilir

Trafik levhası formunda ele aldığı çiziminde Çelik;  kadına yönelik şiddetin müsebbiblerine karşı kadınları ikaz ediyor, “Dikkat … Çıkabilir!”

Bir elinde bıçak, diğer elinde silah ile herhangi bir kendince sebeple levhadan dışarıya doğru hareket eden erkek figürünün kadının çevresindeki herhangi bir yakını olabileceğinin de vurgulandığı çizimde Aydan Çelik, kadına yönelik şiddet eylemlerini gerçekleştiren eylemlerin büyük çoğunluğunun kadının yakını olduğu gerçeğine de göndermede bulunuyor.

İşte kadına karşı şiddete başvurması kuvvetle muhtemel erkekler;

“Eski Koca
Eski Sevgili
Yeni Koca
Yeni Sevgili
Baba
Ağabey
Kardeş
Oğul
Kayınbirader
Enişte
Dayıoğlu
Halaoğlu
Amcaoğlu”

(Yeşil Gazete)

Cumhurbaşkanı kırıldı, Başbakan savundu, Müsteşar lüzum gördü

Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan, milletvekilliği adaylığı için AKP’ye yaptığı başvuruyu “gördüğü lüzum üzerine” geri çekti.

1.hakan fidan adaylıktan vazgeçti

Fidan, AKP’den aday adaylığı başvurusunu geri çekmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaparak, “Gördüğüm lüzum üzerine başvurumu geri çektim. Ülkeme ve milletime hizmet yolunda bundan sonra da verilecek vazifeyi yerine getirmeye gayret edeceğim” bilgisini paylaştı.

Fidan’ın adaylığını açıkladığı günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan bu adaylık başvurusu ile ilgili kırgın olduğunu açıklarken “şu anki” Başbakan Davutoğlu, Fidan’ın adaylık başvurusuna destek çıkmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kırgın olduğunu ifade ettiği açıklamayı bir yurtdışı gezisi sonrası “maiyetindeki” gazetecilere aktarmış;

“Biz devlet yönetiyoruz. O konuya ilişkin kanaatimi daha önce de söyledim. Kanaatlerimizi ifade etmiş olmamıza rağmen istifa edip adaylık söz konusu olmuş ise elbette bir kırgınlık söz konusudur. MİT sıradan bir kurum değildir. Devletin en önemli kurumudur. Devletin Milli İstihbarat Teşkilatı zayıfsa, o devletin ayakta kalması mümkün değildir. Şimdi biz onu böyle bir göreve getirdik. Getiren de benim. Madem öyle, ayrılırken de, eğer müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi. Dolayısıyla tabii ki kırgınım.” demişti.”

ABD, GDO’lu tahıllarını zorla Afrika’da pazarlamanın derdinde

Friends of the Earth International tarafından yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Zeynep Ersoy’un çevirisi ile sunuyoruz.

* * *

Yeni bir rapora göre, Gates Vakfı gibi ABD ajansları ve tarım devi Monsanto pahalı ve yetersiz şekilde test edilmiş olan genetiği değiştirilmiş gıdaları ve tahılları (GDO) Afrikalı topluluklara zorla kabul ettirmeye çalışıyor.

20.gdolu tahıl, abd, afrika

Afrika Biyo-güvenlik Merkezi’nden Haidee Swanby “ABD, dünyanın en büyük GDO üreticisi ve Afrika’da GDO’lu tahıllar için yeni pazarlar arıyor. ABD yönetiminin stratejisi, Afrikalıları GDO’lu ürünlerin potansiyel tehditlerine karşı korumak yerine Afrika ülkelerinde ABD tarım çıkarlarını teşvik eden biyo-güvenlik yasaları üretmekten oluşuyor.” diyor.

Yeni rapor ayrıca tarım devi Monsanto’nun Afrika ülkelerinde biyo-güvenlik mevzuatını nasıl etkilediğini, kendi ürünleri için nasıl düzenleyici onay kazandığını ve GDO’lu mısır gibi ürünlerin pazara girişinin yolunu nasıl açtığını açığa çıkarıyor.

21.Kenyan-farmers

Sadece dört Afrika ülkesi -Güney Afrika, Mısır, Burkina Faso ve Sudan- ticari GDO’lu ürünleri piyasaya sürmüş durumda. Ancak genetiği değiştirilmiş mısırın durumu, milyonlarca Afrikalının başlıca gıdası olduğu göz önüne alındığında, epey tartışmalı.

Güçlü biyo-güvenlik yasalarının yıllardır yürürlükte olduğu Avrupa ve diğer ülkelerin aksine çoğu Afrika ülkesinde hala bu tür yasalar yok. Şu anda sadece yedi Afrika ülkesinde işlevsel biyo-güvenlik yapıları var.

Friends of the World Nijerya üyesi Mariann Bassey Orovwuje “Afrika hükümetlerinin kendi vatandaşlarını koruması gerekiyor. Bizim haklarımıza saygı duymalılar. Biz Avrupa vatandaşları ile aynı düzeyde biyo-güvenlik korumasını hak ediyoruz.” diyor.

Küresel olarak, geçtiğimiz on yılda GDO’lu ürün piyasası ciddi olarak biyo-güvenlik yasa ve yönetmelikleriyle kontrol altına alınmış durumda. Ayrıca GDO’lu gıda ve ürünler, özellikle Avrupa olmak üzere, birçok ülkede tüketiciler tarafından doğrudan reddediliyor.

Afrika Biyo-güvenlik Merkezi çalışanı Haidee Swanby’a göre “Güney Afrikalı çiftçiler GDO’lu mısır, soya ve pamuk yetiştirmekte 16 yıldan fazla deneyime sahip. Ancak GDO’lu ürünlerin gıda güvenliğini sağlayacağı vaadi hala yerine getirilmedi. Tersine Güney Afrika’nın gıda güvenliğinin düşüşte olduğu bildirildi. Şu anda mısır ihracatı yapılsa bile Güney Afrika’nın neredeyse yarısı gıda güveliğine sahip değil. Güney Afrika deneyimi GDO’lu ürünlerin sadece iyi kaynaklara sahip az sayıda çiftçiye finansal yarar sağlayabileceğini gösterdi. Afrikalı çiftçilerin büyük çoğunluğu sentetik gübre ve kimyasallara bağımlı pahalı tahılları yetiştirmeye durumu el vermeyen küçük çiftçilerden oluşuyor.”

24-27 Şubat 2015 tarihlerinde Mali’de Nyéléni Merkezi’nde Uluslararası Agroekoloji Forumu düzenlendi. Foruma katılan milyonlarca küçük ölçekli gıda üreticisini temsil eden kuruluşlar, GDO’nun bugün dünyaca karşı karşıya kaldığımız açlık, iklim ve biyoçeşitlilik krizine bir çözüm olmadığını, tam tersine bu problemlerin bir parçası olduğunu savunuyor.

Mart 2011’de BM Özel Raportörü Olivier De Schutter, “Agroekoloji ve gıda hakkı” adıyla bir rapor yayınladı. Bu raporda, yeterince desteklenmesi halinde tarım ekolojisinin 10 yıl içerisinde tüm bölgelerde gıda üretimini iki katına çıkarırken iklim değişikliği ve kırsal yoksulluğu azaltıcı etki yapabileceği gösteriliyor. Rapor patentli tohum, gübre, pestisit ve genetiği değiştirilmiş ürünler de dâhil olmak üzere teknolojik ve endüstriyel tarım yöntemlerine meydan okuyor. Günümüzde, agroekolojik üretim modelleri, ücretsiz bitki ve tohum takası yapan küçük ölçekli gıda üreticileri ve güçlü yerel pazarların insanları beslemek ve gezegeni korumak için en iyi yol olduğu kabul ediliyor.

 

Yazının İngilizce Orjinali

Yeşil Gazete için çeviren: Zeynep Ersoy

(Yeşil Gazete, Friends of Earth)

Geceler de Kadınların Sokaklar da: Mersin’de Feminist Gece Yürüyüşü

“Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz!” şiarıyla 8 Mart Günü Saat: 20:00’de  Mersin Forum AVM havuz başında  toplanan kadınlar, sloganlar eşliğinde Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’na çıktılar.

12.feminist gece yürüyüşü.mersin

Sayıları aşağı yukarı 3.000’i bulan ve Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nı trafiğe kapatan kadınlar, çarşı yönünde yürüyüşe başladılar. “Dünya yerinden oynar, kadınlar özgür olsa”, “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin jop, inadına isyan, inadına özgürlük”, “Kadın, yaşam, özgürlük”, “Jin, jiyan, azadi”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “ Trans cinayetleri politiktir.”, “Ar değiliz, zar değiliz, mal değiliz feministiz biz feministiz”, “Batsın, ahlakınız batsın”, “Yaşasın kadın dayanışması”, “Erkek vuruyor, devlet koruyor” sloganlarını atan kadınlar, ara ara yürüyüşü durdurarak türküler eşliğinde halay çektiler.

14.feminist gece yürüyüşü.mersin

Pencereden izleyen mahalle sakinleri tarafından tencere- tava, ışık açıp-kapama ve alkışlar ile desteklenen kadınlar, Tulumba Köprüsü’ne gelmeden ara sokaktan sahil yoluna devam ettiler. Sahil yolunu Mezitli yönünde trafiğe kapatan kadınlar

“Kızlı erkekli yaşarım SANA NE,

Mini etek giyerim SANA NE,

Evde tek yaşarım SANA NE,

Evime geç giderim SANA NE,

Kadın kadına yaşarım SANA NE,

Erkek erkeğe yaşarım SANA NE,

Kızlı erkekli yaşarım SANA NE!”

sloganını atarak yürümeye devam ettiler.

15.feminist gece yürüyüşü.mersin

Kushimoto Sokak üzerinden tekrar Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’ na çıkan ve burada sloganlar ve halaylarla yürümeye devam eden kadınlar, Dumlupınar Kavşağı’ndan tekrar sahil yoluna inip isyan sloganları atarak Barış Meydanı’na geldiler.

2 saatlik yürüyüşün sonunda kadınlar Barış Meydanı’nda müzik eşliğinde dans edip halay çekerek eğlendiler.

16.feminist gece yürüyüşü.mersin

Kadınlar: “Bu daha başlangıç, geceleri de, sokakları da, meydanları da terk etmiyoruz!” diyerek geceyi sonlandırdılar.

Haber ve Fotoğraflar: Özgecan Aşlamacı Şahin

(Yeşil Gazete)

 

“Roboski’de Yazan” kadınlar Perşembe günü Kadıköy Yeşil Ev’de

Roboski’yi yaşayan, Roboski’de eşlerini, babalarını, kardeşlerini, evlatlarını kaybeden, bu yaşadıklarını Hülya Tarman’ın derlediği “Roboski’de Yazdık” kitabında yazıya döken Roboski’nin Kadınları 12 Mart Perşembe günü İstanbul’da yaşadıklarını ve yazdıklarını onları dinlemeye gelenler ile paylaşacak.

13.toplantıya çağrı.roboskili kadınlar...

Bahariye Caddesi,  Kırtasiyeci Sokak, Çandarlıoğlu Apartmanı’nda bulunan Kadıköy Yeşil Ev’deki söyleşi 18:30 – 21:00 saatleri arasında gerçekleşecek.

Aralık ayında “Roboski’de Yazdık” kitabını Yeşil Gazete için haberleştiren Altıok Gürol‘a bırakıyoruz kalemi

* * *

Ben Berivan Encü’yüm, Hamza Encü’nün kızkardeşiyim. Parçalanmış yanmış 34 bedenin külleriyim.

Gülerken bile kendimi suçlu hissediyorum.

Katledilen kardeşlerim gibi katledildi gençliğim.

14-roboski-kitap-foto

Bu alıntılar Roboski katliamının 3. yıldönümünde Kibel e Yayınları’ndan çıkan Roboski’de Yazdık kitabından. Kitabın  yazarları İstanbul’da.  İlk kez batıya geliyorlar. Kitaplarını tanıtmak, ilk ağızdan acılarını aktarmak için, Kadıköy Yeşil Ev’de  yapılacak olan söyleşiye çağırıyorlar hepimizi.

En mutlu gününü,Arkadaşıyla tarlaya, keçileri sağmaya gitmek,” olarak anlatan Şilan’ı;

Ya da,Hastanede her  yer cansız, parça parça bedenlerle doluydu. Annem ağabeyimi görmemişti. Anneme gösterdiler. Kabul etmedi. ‘Bu benim oğlum değil,  benim oğlum uzun boyludur,  o beni öperken eğilirdi hep, ‘ dedi.  Gösterdikleri  ağabeyimdi.  Annemle Fadıl’ı  aradık. Bir örtüyü kaldırdık, bir kafa  gördük, Fadıl’dı.  Bedensiz.  Bayılmışım… “  diyen Nevruz’u

duymaya, empati kurmaya, “oralarda” yaşamanın ne demek olduğunu bilmeye var mısınız?

Sevinç paylaştıkça çoğalır, acı paylaştıkça azalır denir. Gelin  onları dinleyerek, yaşadıklarını gerçekten duyarak, acılarını paylaşarak azaltmaya çalışalım. Biz duyanlar ne kadar çoğalırsak, ne kadar anlatırlarsa, travmalarıyla baş edebilme  güçleri  ve kendilerine güvenleri  o ölçüde çoğalacak.

Bu yaşanan travmadan sonra, yazım atölyesi sayesinde, kalem kağıtla buluşma ve dertlerini kağıda dökme serüvenleri sonucu ortaya çıkan Roboski’de Yazdık  kitabını, yazarlarının imzasıyla alma imkanınız olacak.

12 Mart 2015 Perşembe günü saat 18.30 – 21.00 arası Kadıköy Yeşil Ev’de Roboski’nin genç  yazarları  bizleri bekliyor. “Biz Varız, Sesimizi  Duyun” demek için.

Ya siz, var mısınız?

 

Haber: Altıok Gürol

(Yeşil Gazete)

İl il Dünya Kadınlar Günü; “Yas değil İsyan!”

Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar kendi hakları ve kadına karşı erkek şiddetinin son bulması için alanları doldurdu.

Foto: Yasemin Karaca
Mersin’de Feminist Gece Yürüyüşü sırasında sokaklarda kadınların haklı isyanı yankılandı (Foto: Yasemin Karaca)

İSTANBUL

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sokağa alanlara çıkan kadınlar, ‘Kadın bedenini savaş ganimeti sayan barbarlığa, AKP gericiliğinin fetvalarına ve emeğimizi ucuz iş gücü olarak sömüren sermaye karşı kol kolayız’ dedi.

ANKARA

Ankara Kadın Platformu’nun çağrısıyla binlerce kadın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde bir araya geldi. İtfaiye önünden Çankaya Belediyesi önüne yürüyen kadınların eyleminde DİSK’li kadınların bando grubu coşkulu anlar yaşattı.

DİYARBAKIR

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Diyarbakır’da binlerce kadının katılımıyla coşkuyla kutlandı. 2015’in kadın yılı olduğuna vurgu yapan kadınlar, kutlamaların Kobanê ve Rojava direnişlerinin kazanımıyla daha da anlam kazandığına vurgu yaparak, ‘IŞİD’i yıkan kadınlar, özgürlükleri için barajı da yıkacak’ dedi.

MERSİN

10 dünya kadınlar günü...
Foto: Yasemin Karaca

Dünya Kadınlar Günü’nde Özgecan’ın Aslan’ın memleketi Mersin’de 7 ve 8 Mart’da pekçok paralel etkinlik yapıldı. Kadınlar 8 Mart’da Feminist Gece Yürüyüşü yaparak trafiği kapattı. Geceler de bizim Sokaklar da isyanına paralel şekilde yüzlerce kadın Mersin’de sokakları doldurdu.

İZMİR

İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla Fuar Lozan kapısı önünde toplanan kadınlar, Gündoğdu Meydanı’na yürüdü. “Savaşa, IŞİD vahşetine, erkek egemenliğine, kadın katliamlarına, nefret cinayetlerine direniyoruz” pankartı taşıyan kadınlar, AKP iktidarının kadın emeği üzerinden çalışma yaşamını esnekleştirme girişimlerini kabul etmeyeceklerini ifade etti. Kadınlar Kobanê’de direnen kadınlara de selam gönderdi. .

ANTEP

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü için Antep’te Demokratik Kadın Platformunun çağrısıyla bir araya gelen binlerce kadın, Kırkayak Parkı’nda toplanarak, ‘Yasta değil isyandayız’, ‘Emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizimdir’ yazılı pankartlarla Demokrasi Meydanına yürüdü.

URFA

Urfa İl Kadın Platformu öncülüğünde kentte düzenlenmek istenen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitingi, daha başlamadan polis şiddetine sahne oldu. Topçu Meydanı’nda yapılacak miting için Ali Şellî Parkı’nda bir araya gelen kadınlar, hazırlıklarını tamamlamaları sonrası yürüyüşe geçti. Ancak yürüyüşe başlanmasından kısa bir süre sonra kadınların önünü kesen polisler, taşınan pankartlardan bazılarının yasadışı olduğu gerekçesiyle indirilmesini istedi.

Bunun üzerine kadınlarla polisler arasında tartışma çıktı. Görüşmeler sürerken, kadınlara dönük polis saldırısı yaşandı.

ERZURUM

Erzurum’da Dünya Kadınlar Günü kapsamında basın açıklaması yapılarak sinevizyon gösterimi yapıldı.

ADANA

Adana Kadın Platformunun çağrısı ile bir araya gelen kadınlar savaşa, şiddete ve eşitsizliğe karşı yürüyüş gerçekleştirdi. 5 Ocak meydanında bir araya gelen kadınlar barış ve eşitlik talebi ile Atatürk Parkı’na yürüdü. Yürüyüşte Tarsusta katledilen Özgecan Aslan şahsında tüm kadın cinayetleri lanetlendi.

KAYSERİ

8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Kayseri Kadın Dayanışma Derneği ve Hacı Bektaş Veli Derneği tarafından ’Aile paketi ve İç güvenlik paketinde kadınları neler bekliyor?’ konulu panel düzenlendi.

TARSUS

Tarsus'ta üç ayrı basın açıklaması vardı
Tarsus’ta üç ayrı basın açıklaması vardı

8 Mart Dünya Kadınlar gününde Tarsus’ta üç ayrı basın açıklaması gerçekleşti. Gerçekleşen üç ayrı eylemde de geçtiğimiz günlerde katledilen Özgecan Aslan cinayetine duyulan öfke ön plandaydı. AKP Mersin milletvekili adayı Nurhayat Okur ise Tarsus’ta 8 Mart dolayısıyla kadınlara gül dağıttı.

YÜKSEKOVA-ŞEMDİNLİ

Kongreya Jinen Azad (KJA) öncülüğünde Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde düzenlenen 8 Mart mitingi, Apê Musa Parkı’nda gerçekleşti.

KOCAELİ

Kocaeli’de Merkez Bankası önünde buluşarak Cumhuriyet Parkı’na yürüyen kadınlar, taleplerini haykırdı. Kocaeli Kadın Platformu’nun çağrısıyla “Savaşa, güvencesiz esnek çalışmaya, tecavüze, kadın katliamlarına karşı yaşasın kadın direnişi” pankartıyla yürüyen kadınlara Kocaeli Üniversitesi’nden öğrencilerde katıldı.

BOLU

Bolu Kadın Platformu cumartesi günü 8 Mart programı kapsamında Bolu’nun Mudurnu İlçesine bağlı Yeniceşıhlar köyündeki kadınlarla buluştu.

ÇAYCUMA

Zonguldak Çaycuma’da Eğitim Sen’in öncülüğünde 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlandı. CHP Çaycuma Kadın Kolları’nın da destek verdiği eylemde Eğitim Sen üyesi Burcu Hür’ün okuduğu basın açıklamasından sonra kadınlar sloganlar ve alkışlarla AKP önüne yürüyüp burada halaylar çekerek basın açıklamasına son verdi.

YOZGAT

Yozgat’ta Bozok Üniversitesi’nde kadın öğrencilerin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yapmak istediği açıklamaya ülkücü erkekler saldırdı.

Yozgat'ta ülkücü erkekler kadınlara saldırdı
Yozgat’ta ülkücü erkekler kadınlara saldırdı

Saat 12.00 sıralarında karanfil dağıtan kadın öğrenciler, Yozgat Meydanında basın açıklaması yapmak için toplandıkları sırada sayıları 100- 150 arasında değişen ülkücü bir grup öğrencilerin üzerine yürüdü. Polis engellemesinin ardından basın açıklamasının yapıldığı sırada ülkücü grup, kadınlara ve öğrencilere küfürler ve tehditler savurarak, kadın öğrencilere saldırmak istedi. Kadın öğrenciler kışkırtmalara ve polise rağmen basın açıklamalarını bitirdiler. Açıklamanın bitmesiyle ülkücü grup daha da kalabalıklaştı. Ülkücü grup saldırıya geçerek kadın öğrencilere taciz, hakaret ve tehditlerde bulundu.

KAYSERİ

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kayseri’de coşkuyla kutlandı. Kadınlar Skeçler, Halaylarla alanlardaydı. Kayseri Forum önünde buluşan kadınlar buradan Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş öncesinde kadına yönelik şiddet konulu bir skeç sahnelendi. Skecin ardından kadınlar “Jîn,jîyan,azadî”, “Kadın cinayetleri politiktir.” “Kadın yaşam özgürlük” sloganlarıyla yürüdü.

ESKİŞEHİR

EDKP’nin çağrısı ile ESPARK önünde biraraya gelen Eskişehirli Kadınlar Hamamyolu Yediler Parkı’na yürüdü. Adeta miting havasında geçen eylemde kadınlar cinayetlere karşı ses çıkardı.

AYDIN

Aydın Efeler ilçesine bağlı Meşrutiyet Mahallesinde bir araya gelen kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladılar. Şiirlerle, müziklerle ve kadın emeğinin dünyadaki yeri hakkında konuşmalarla geçen etkinliğe; KESK, Emekli-Sen ve mahalledeki kadınlar katıldı.

(Evrensel, Yeşil Gazete)