Bu yazı gazeteduvar.com.tr sitesinden alındı
Hiç uzatmadan söyleyelim. 3. havalimanı henüz tam faaliyete geçmeden battı. Milyarlarca Euro’luk faturası da vatandaşa kaldı. Köprüde, havalimanında oy pusulası geçmediğine göre, her kuruşunu ‘mega projelerin’ üzerinde erik dalı oynayanlarla oynamayanlar beraberce ödeyecekler. Geçmiş olsun…
Gelin madde madde bunun nasıl gerçekleştiğine bakalım şimdi.
* Malum, havalimanını yapan ve 25 yıl işletecek İGA’nın yüzde 20’şer
payla 5 ortağı vardı: Kolin, Limak, Kalyon, Cengiz, MNG. İhaleyi 3 Mayıs
2013’te KDV hariç 22 milyar 150 milyon Euro’ya aldılar. İktidar da
şirketlere ağır Hazine garantileri sağladı. Neydi bunlar? Onları da
kısaca hatırlayalım.
* İlk 13 yıl için 6.3 milyar Euro yolcu garantisi verildi. Garanti
tutarı yolcu başına dış hatta 20 Euro, dış hattan gelip dış hata
gidenlerde 5 Euro ve iç hattan gelip dış hata gidenler için de 3 Euro
üzerinden hesaplanacak. Devletin verdiği yolcu garantisi ilk etapta 90
milyon kişi. Miktar tutturulamadığında üzerini devlet ödeyecek.
* Kağıt üzerinde şahane anlaşma. Ne var ki, şirketlerin söz konusu
işi kendi kaynaklarından tamamlaması imkansızdı. Dolayısıyla yine Hazine
devreye girdi. Ve 3.4 milyar Euro’su Ziraat, Halkbank ve Vakıfbank’tan,
500 milyon Euro’su Denizbank’tan, 300’er milyon Euro’su da Garanti ve
Finansbank’tan olmak üzere toplam 4.5 milyar Euro borç alındı. 16 yıl
vadeli, dört yılı ana para ödemesiz. Kredi şartları da harika. Gel
gelelim cebinden tek kuruş harcamamaya yeminli beş şirket, geçen yılın
mayıs ayında yine Hazine garantisi altında 1.4 milyar Euro daha kredi
çekti. Borç toplamı 6 milyar Euro’yu buldu. Havalimanının ilk fazı zar
zor bu krediyle bitirildi.
İşte asıl hikaye de bundan sonra başlıyor…
* Kolin, 9 Ocak 2019 günü elindeki yüzde 20 hisseyi Kalyon’a
devrettiğini açıkladı. Kalyon’un payı yüzde 40’a yükseldi. Geçen hafta
iki şirketin daha havalimanı ortaklığından çekileceğine dair bir haber
kulislere düştü. Henüz tam faaliyete geçmemiş ve kağıt üzerinde
olağanüstü kârlı görünen havalimanından bu ‘acil kaçışlar’ açıkçası
şüphe uyandırıyor.
İşin perde arkasını biraz kurcalayalım.
* 10 Ocak 2019 günü havacılık konusunda uzman gazetecilerden sayılan
Habertürk yazarı Güntay Şimşek’in bir analizi yayınlandı. Gündemin
yoğunluğunda çoğu kimsenin gözünden kaçan bu analiz, 3. havalimanında
dönen oyunlara dair ilginç ipuçları veriyordu.
* Öncelikle şirketlerin kur artışıyla katlanan 6 milyar Euro’luk
kredinin faizini dahi ödeyemeyecek durumda oldukları görülüyor. Nitekim
Kalyon’un hisse devrinde tutar açıklanmadı. Devrin onun payına düşen 1.5
milyar Euro’luk borcun karşılığı gerçekleştirildiği belirtiliyor.
Kısaca Kolin, inşaatı tamamladığı için devletten alacağı yüklü
miktardaki hak edişi tahsil ettikten sonra borcunu devredip çıktı.
* Geriye kalan şirketlerden Kalyon yüzde 40 hissesi ile ortaklıkta
işletme yükünü taşıyan firma. Onun çıkması söz konusu değil. Cengiz ise
ihalede teknik kriteri üstlenen pilot şirketti ve onun da üç yıl boyunca
çıkması yasaktı. Süre bu yıl doldu. Limak ve MNG ise inşaat işinde. Her
zaman çıkabilirler. Özetle üç şirketin çıkmasının önünde yasal engel
yok artık. Peki bu nasıl olacak? O kadar borcu Kalyon tek başına mı
üstlenecek?
* Önce bir hatırlatma daha yapalım. 15 Kasım 2017’de THY, “THY
Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme Anonim” adı altında yeni bir
şirket kurdu. Bu şirket anında tek yetkilinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan olduğu Varlık Fonu’na devredildi. THY’nin yüzde 49,12’lik
bölümü de zaten Varlık Fonu bünyesine 3 Şubat 2017 günü alınmıştı.
* Şimşek’in kulisinde 3. havalimanının yüzde 70’ini kullanacak olan
THY’nin havalimanı işletmesine yüzde 20 ortak olmasının düşünüldüğü
aktarılıyordu. Kolin’in çekilmesinin ardından ise THY’nin yüzde 40 hisse
almasının planlandığı ileri sürülüyor. Bunun anlamı, kalan şirketlerin
hisselerinin bir kısmını THY’nin alması. Havalimanı işletmesinin yüzde
60’ının Kalyon’a, yüzde 40’ının da THY’ye geçmesi planlanıyor. Hisse
devirleri borç devirlerini de kapsadığı için, THY 6 milyar Euro’luk
kredinin bir kısmını üstlenmiş olacak. Ancak gerçekte tüm borç Hazine
garantisinde olmasından dolayı tamamı kamuya kalacak zaten. Bu arada
inşaatın bitmesi için gerekli 4.5 milyar Euro’luk yeni yatırımı da THY
üstlenecek.
Yol haritası bu. Uygulanması için sadece müsait zaman ve zemin bekleniyor…
Havalimanının zarar edeceğini biliyorlardı
Birkaç ay sonra iktidar, “Tek kuruş harcamadan milyarlık havalimanını
şirketlere yaptırıp kamuya kazandırdık” derse şaşırtıcı olmaz. Zira 3.
havalimanı, beş şirket ve onlarca taşeronu zengin etmenin yanında
etrafındaki arazilerle birlikte yeni bir rant alanı yaratmanın ötesinde
amacı olmayan bir projeydi. Bırakın 25 yılı 2071’e kadar dahi kim
işletirse işletsin asla kâr edilemeyeceği, sürekli kamudan para
aktarılmak zorunda kalınacağı başından belliydi. Nasıl mı?
BETAM Direktörü Prof. Seyfettin Gürsel ve araştırmacı Tuba Toru
Delibaşı’nın dünyada benzer projeler için yapılan simülasyonları esas
alan ve ihaleden bir ay sonra 28 Haziran 2013 günü yayınlanan
araştırması, havalimanının kâr etmesinin imkansızlığını ortaya
koyuyordu. Araştırmanın tamamı meraklısı için şurada.
Resmi plana göre, havalimanı ilk aşamada 90 milyon, ikinci aşamada
120 milyon ve üçüncü aşamada 150 milyon kapasiteye ulaşacak.
BETAM’ın çalışmasında nüfus artış hızı, bilet fiyatları ve ekonominin
büyüme performansı dikkate alınarak iki farklı senaryo oluşturuldu.
Senaryo 1’de büyüme 2013- 2019 dönemi için yüzde 5, 2020-2030
döneminde yüzde 4 ve 2031-2043 döneminde de yüzde 2 kabul
edildiğinde; yolcu sayısı 2019’da 80 milyon, 2020’lerin ikinci
yarasında 120 milyon, 2030’larda ise 150 milyon olarak tahmin ediliyor.
Buna karşılık, büyüme hızlarının aynı dönemlerde yüzde 4, yüzde 3
ve yüzde 1.5 kabul edildiği Senaryo 2’de; 90 milyon yolcuya 2020’lerin
ikinci yarısında, 120 milyon yolcuya ise 2050’lere doğru ancak
ulaşılabiliyor.
Gelir-gider analizine bakıldığında her iki senaryoda da havalimanının
2019-2030 döneminde, yani kredi borcunun ödeneceği süreçte sürekli
zarar edeceği ortaya çıkıyor. Senaryo 1’de tahmini zarar 5.7 milyar
Euro, Senaryo 2’de ise 7.7 milyar Euro’yu buluyor. İyimser senaryoda
bile ancak 2030’dan sonra kâr etmeye başlayan havalimanı zararı
2043’ün sonunda kapatabiliyor. Buna karşılık Senaryo 2’de birikimli
zarar o yıla kadar da kapatılamıyor ve toplamda 4.8 milyar Euro net
zarar ediliyor.
Bu ne demek? Havalimanını kim işletirse işletsin, ekonomide bir
istikrar yakalansa dahi 2043’e kadar tek kuruş kâr olmayacak demek. Kâr
edilmesi için ne lazım biliyor musunuz? 25 yıl içinde havalimanının
olağan gelirleri dışında, 10 milyar Euro’nun üzerinde ekstra gelir
bulunması. Nereden? Ya dünyanın en pahalı yolcu taşımacılığını yapmanız
lazım ya da işletecek şirketlere bu parayı çıkarabilecekleri yeni rant
alanları açmanız.
Her iki senaryo da şu sıralar ağırlaşan ekonomik krizi öngörmüyordu.
Dolayısıyla 2019’da ekonominin küçüleceği düşünüldüğünde zararın
katlanacağını, bırakın 2043’ü, 2071’de bile kâr etmenin mümkün
olmadığını söylemek abartı sayılmaz.
Peki niye yaptılar? Bunu şirketler, iktidar bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Yanıtın bir kısmı şu hesapta gizli.
Yeni havalimanı için ayrılan alan 7400 hektar. 45 milyon yolcu
kapasiteli Atatürk Havalimanı’nın alanı 1178 hektardır. Geçen yıl 100
milyon yolcunun uçtuğu ve dünyanın en yoğun havalimanlarından
Atlanta’nın kurulduğu alan da 1625 hektar. Velev ki, 3. havalimanı 150
milyon yolcuyu bulsun, gerekli alan fazla fazla 3500 hektar
hesaplanıyor. Kalan 3900 hektar ne olacak? Ya çevresindeki binlerce
hektar? O arazilerin ortakları kimler?
AKP ve inşaat bir araya geldiğinde nasıl bir tehlike oluşuyor, varın siz hesap edin…
Bahadır Özgür – Gazete Duvar