Ana Sayfa Blog Sayfa 2473

Şair küçük İskender hayatını kaybetti

Bir süredir kanserle mücadele eden küçük İskender, yarın Ortaköy’de toprağa verilecek.

Çağdaş şiirin önde gelen isimlerinden küçük İskender adıyla tanınan Derman İskender Över, hayatını kaybetti. küçük İskender için 4 Temmuz Perşembe günü Ortaköy Büyük Mecidiye Camisi’nde öğle namazına müteakip cenaze namazı kılınacak.

Şiirlerinde ‘büyük harf kullanmadığı ‘ için ‘küçük’ lakabı alan şair, çağdaş şiirin önde gelen isimlerindendi. küçük İskender’e geçen yıl kanser teşhisi konulmuştu. 55 yaşındaki şair, Bodrum’daki evinde tedavisine devam ediyordu. küçük İskender en son “İkinci Waliz” adlı şiir-metin-günlük kitabıyla okurla buluşmuştu.

İmamoğlu: Allah’tan rahmet, sevenlerine baş sağlığı dilerim

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından küçük İskender’le ilgili paylaşımda bulundu. İmamoğlu şunları kaydetti: Uzun bir süredir kanser ile mücadele eden şair #Küçükİskender aramızdan ayrıldı. Özgün tarzıyla şiir, roman, deneme, günlük gibi pek çok türde edebi eserler veren sanatçımıza Allah’tan rahmet, sevenlerine baş sağlığı dilerim.

Yekta Kopan: Beyoğlu şimdi öksüz kaldı; uğurlar olsun

Şairin vefat haberini twitter hesabından duyuran yakın dostu Yekta Kopan birlikte çekilmiş bir fotoğraflarını kullandı ve şu ifadelere yer verdi:

“Gözlerim sığmıyor yüzümü Küçük İskender, çok direndin, veda ederken bile direnmeyi öğrettin. Buraya kadarmış. Bütün devrimlerin en huysuz kahkahasıydın. Uğurlar olsun İskender”

“Daha 56 yaşındaydı. Ölürken de ‘küçük’ kalmayı başardı. 90lı yılların Beyoğlu’su biraz da İskender demekti. Hani şu çok değişti dediğimiz Beyoğlu. Bir kenara not düşelim ki, Beyoğlu şimdi öksüz kaldı.”

Ahmet Ümit: Ama çok derin bir uyku bu İskender

Yazar Ahmet Ümit de küçük İskender için sosyal medyada, “Ölüm değil, çoktan yendin sen onu. Ama çok derin bir uyku bu İskender” paylaşımında bulundu. Ümit, şunları kaydetti:

“Ölüm değil, çoktan yendin sen onu. Ama çok derin bir uyku bu İskender. Keşke hiç uyumasaydın be kardeşim…”

Sezgin Tanrıkulu: Küçük İskender de göçtü bu dünyadan

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şairin, “Ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar; Ne bir buz yorgunluğu; Ne bir sinema perdesi yırtık… küçücük kabrim bir çocuk kalbi gibi haylaz olacak” dizelerini paylaşarak, “Küçük İskender de göçtü bu dünyadan” diye yazdı.

Datça Belediyesi: Şiire iltica ettin 

CHP’li Datça Belediyesi, resmi sosyal medya hesabından, 55 yaşında hayatını kaybeden küçük İskender’e ilişkin bir paylaşımda bulundu. İskender’in dizelerini paylaşan belediye, “Temmuz yırtılıyor yazın ortasında ve sen şiire iltica ettin…” dedi.

 

AB, üst düzey pozisyonlar için nihayet anlaştı

AB Komisyonu’na Leyen, Konsey’e Michel, Merkez Bankası Başkanlığı’na Lagarde geliyor.

Görüş ayrılıkları yüzünden anlaşamayan Avrupa Birliği (AB) liderleri, sonunda uzlaşmaya vardı. AB Komisyon Başkanlığına, Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen’in atanması konusunda uzlaştı.

Uzlaşmaya göre ayrıca AB Konseyi Başkanlığına Charles Michel, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanlığına Sergei Stanishev, AB Yüksek Temsilciği’ne Josep Borrell, Avrupa Merkez Bankası Başkanlığına ise Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ın atanmasında mutabakata varıldı.

Seçilen isimlerin halihazırdaki görevleri ise şöyle: Charles Michel (geçici ) Belçika Başbakanı, Belçika hükümetinde yer alan Frankofon Liberal Parti’nin lideri. Christine Lagarde, IMF Başkanı. Ursula Gertrud von der Leyen, Almanya’nın ilk kadın savunma bakanı. Joseph Borrell, İspanya Dışişleri Bakanı.

Üzerinde uzlaşmaya varılarak seçilen bu isimlerin, Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor.

Lagarde görevini askıya aldı

IMF Direktörü Christine Lagarde, Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanlığına aday gösterilmesi  ardından görevini askıya aldığını açıkladı. Lagarde, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “ECB Başkanlığına aday gösterilmekten onur duyuyorum. Bu gelişme ışığında ve IMF Yönetim Kurulu Etik Komitesi’ne danışarak, adaylık döneminde IMF direktörü olarak sorumluluklarımı geçici olarak askıya almaya karar verdim” dedi.

İklim değişikliği aşırı sıcak hava olasılığını beş kat artırıyor

Bilim insanları tarafından yeni yayımlanan çalışmalar iklim krizi ile son yıllarda Avrupa’da görülen aşırı sıcaklar arasında ilişki kuruyor.

Dünyaca ünlü iklim bilim insanlarını bir araya getiren Dünya İklim Atıf Çalışmaları Grubu tarafından yayımlanan çalışmalardan ilki, 2018 yazında Kuzey Yarımküre’de görülen aşırı sıcakların iklim değişikliği yüzünden ortaya çıktığını gözler önüne seriyor.

Çalışma, Mayıs ve Temmuz 2018 tarihleri arasında, kuzey yarımküredeki yerleşim ve tarım yerlerinin %22’sinin aşırı sıcaklar ile boğuştuğunu gözler önüne seriyor. Çalışmanın bulguları, aynı zamanda bu sıcaklıkların iklim değişikliğinden kaynaklandığını da gözler önüne seriyor.

Dünyanın, sanayi öncesi döneme göre ortalama sıcaklığında, küresel ısınma yüzünden  1 derecelik bir artış gözlemleniyor. Çalışma, geçen yaz görülen sıcak hava dalgasının bu artış olmadan mümkün olamayacağını ortaya koyuyor. Çalışma aynı zamanda eğer küresel ısınma 1,5 derece sınırını geçerse bu tür kavurucu sıcakların gerçekleşme ihtimalinin 2-3 yılda bire ineceğini, 2 derecelik bir artışta ise her sene gözlemlenebileceğini ifade ediyor.

Dünya İklim Atıf Çalışmaları Grubu, bugün de Avrupa’yı hafta kavuran ve önemli sağlık risklerine neden olan aşırı sıcaklar ile iklim değişikliği ilişkisi hakkında da yeni bir analiz yayımladı.

230’dan fazla bilimsel makaleyi ve analizi inceleyerek yapılan çalışmada, aşırı sıcakların arkasında iklim değişikliğinin rolünün olduğuna dair önemli verilere ulaşıldı. Çalışmaya göre, iklim değişikliği geçen hafta Avrupa’yı kavuran ve rekor sıcaklıkların görülmesine sebep olan hava olaylarının gerçekleşme olasılığını en az beş kat artırdı.

Araştırmacılar, iklim değişikliği yüzünden ortaya çıkan bu kavurucu sıcakların Avrupa’nın mevsim ortalamalarına göre 4 derece daha sıcak bir haziran ayı geçirmesine sebep olduğunu da ifade ediyor.

Haziran 2019’un son haftasında, Avrupa’nın tamamında yüksek sıcaklıklar görülmüş, Fransa, İsviçre, Avusturya, Almanya, İtalya ve İspanya’da sıcaklı rekorları kırılmıştı. Dünya İklim Atıf Grubu’nun bu yaptığı çalışma, bu rekorlara iklim krizinin neden olduğunu gözler önüne seriyor.

 

Bursa’da biyokütle santral projesine iptal

Gerekçe: Bölgedeki endemik türler, nadir ekosistem, antik yerleşim alanı gibi kültürel varlıklar zarar görebilir, tarım ve hayvancılıkta sıkıntı yaşanabilir.

Bursa 3’üncü İdare Mahkemesi’nce köylüler ile çevrecilerin Toprak Koruma Kurulu’nun onay kararına karşı açtığı davada, Büyükorhan ilçesine bağlı Karaağız Köyü’ne yapılması planlanan biyokütle enerji santrali projesinin iptaline karar verildi. Daha önce de Bursa 2’nci İdare Mahkemesi’nde açılan davadan iptal kararı çıkmıştı.

Kararda şu ifadeler kullanıldı: ‘Bölgedeki endemik türler ile antik yerleşim alanı gibi kültür varlıklarının zarar görebileceği anlaşıldı. Yöre halkının tarım ve hayvancılık faaliyetleri santralin kurulması durumunda su temini sıkıntıları yaşanabileceği, ayrıca santralın kurulmasıyla bölgedeki korunması gereken nadir ekosistemin zarar göreceği nedenleriyle iptaline.’  

Öte yandan Karaağızlıların Büyükorhan Belediyesi’nce verilen yapı ruhsatına karşı açtığı davada da iptal talebinin karara bağlanması bekleniyor. 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar plan izni, yöre halkının açtığı davada, Bursa 2’nci İdare Mahkemesi’nce iptal edilmişti.

 

ABD ve Rusya’da olağandışı hareketlilik merak uyandırdı

ABD Başkan Yardımcısı Pence’in acil koduyla Washington’a çağrılması, Rusya Devlet Başkanı Putin’in de eş zamanlı olarak programını iptal edip Savunma Bakanı Şoygu ile görüşeceğinin açıklanması merak konusu oldu. Bu iki olay arasında bir bağ olup olmadığı sorgulanıyor. 

ABD ve Rusya’nın en üst kademelerinde yaşanan hareketlilik merak uyandırdı. Önce ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in New Hampshire’da programını iptal ederek acilen başkent Washington’a çağrıldığı açıklandı. Hemen ardından da, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bugünkü programını iptal edip Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüşeceği haberi geldi.

Putin ile Şoygu’nun, bugün nükleer yakıtla çalışan bir Rus denizaltısında yangın çıkmasını ve 14 denizcinin yaşamını yitirmesini ele alacağı belirtildi. Sosyal medyada ise Avrupa Birliği’nin de bir güvenlik toplantısı yapacağı yönünde teyit edilmeyen iddialar var. Bununla birlikte, Twitter’da dolaşan ‘Avrupa Komisyonu Güvenlik Konseyi toplanacak’ iddiası doğru değil; zira Avrupa Birliği’nin bir ‘Güvenlik Konseyi’ yok.

Norveç: Radyasyon sızıntısı yok 

Tüm bu hareketlilik gözleri kaza yaşanan nükleer denizaltıya çevirirken, Barents Denizi’ndeki olayın ardından Norveç’ten ‘radyasyon sızıntısı yok’ açıklaması geldi. Norveçli yetkililer, “Kontrolleri yaptık ve bölgede fazla yüksek radyasyon seviyeleri ölçülmüyor” açıklaması yaptı. Norveç Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Ajansı, Rus yetkililerin kendilerine denizaltıda bir gaz patlaması yaşandığı bilgisi verdiğini de duyurdu.

Rus denizaltısında yangın: 14 denizci hayatını kaybetti

Rusya’da askeri bir denizaltıda yangın çıktı. 14 denizci hayatını kaybetti. Nükleer sızıntı endişesi sosyal medyada yayılırken, Norveç’ten açıklama geldi: Radyasyon ölçümlerinde sorun yok.

Rusya Savunma Bakanlığı’na ait bir denizaltı araştırma aracında çıkan yangında 14 Rus denizci yaşamını yitirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, denizaltının olay sırasında Rusya karasularında askeri bir araştırma yapmakta olduğu belirtildi. Yangının dün çıktığı, denizaltı aracının şu an Rusya Kuzey Filosu’nun Barents Denizi’ndeki Severomorsk üssüne taşındığı açıklandı.

Putin’den soruşturma emri 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin programını iptal ederek Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile acil bir toplantı yaptı. Olaya ilişkin soruşturma emri veren Putin, “Kazanın meydana geldiği gemi sıradan bir gemi değildi. Hayatını kaybeden 14 kişi arasında yedi birinci seviye kaptan vardı ve ikisi Rusya Kahramanı ödülüne sahipti. Bu kaza Rusya ve ordumuz için büyük bir kayıp” dedi.

‘Nükleer denizaltı’ iddiası

Olayın ardından nükleer sızıntı paniği de yaşandı. Rus medya kuruluşu RBC, askeri bir kaynağa dayanarak, yangın çıkan aracın nükleer yakıtla çalıştığını duyurdu. Bu iddia henüz doğrulanmış değil. Ancak ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Putin’le eş zamanlı olarak programını iptal etmesi nedeniyle radyasyon sızıntısı iddiaları yayıldı.

Norveç: Sızıntı yok 

Olayın yaşandığı bölgeye yakın olan Norveç ise radyasyon sızıntısı iddiasını yalanladı. Norveçli yetkililer, “Kontrolleri yaptık ve bölgede yüksek radyasyon seviyeleri ölçülmüyor” açıklaması yaptı. Norveç Radyasyon ve Nükleer Güvenlik Ajansı, Rus yetkililerin kendilerine denizaltıda bir gaz patlaması yaşandığı bilgisi verdiğini de duyurdu.

 

Theresa May: Küresel ısınmayı sınırlandıracak güce sahip son nesiliz

G19’un Paris Anlaşması’na olan bağlılığının G20 Zirvesi’nin son bildirisinde yinelenmesiyle elde edilen başarı, Avrupa Birliği tarafından güvenceye alındı.

Birleşik Krallık Başbakanı Theresa May, görevinden ayrılmasından birkaç gün önce, geçtiğimiz hafta sonu Osaka’da gerçekleşen G20 Zirvesi’nde, dünya liderlerine, karbonsuzlaştırma çalışmalarını acilen hızlandırmaları konusunda çağrıda bulundu.

İklimhaber’den Gülce Demirer’in haberine göre, dünyanın iklim krizine olan tepkisi üzerine gerçekleşen bir oturumun öncesinde konuşan May, liderleri, küresel ekonomiyi artan iklim risklerine karşı yönlendirmede, üstlendikleri büyük sorumluluğu fark etmeleri konusunda teşvik etti: “Oldukça açık olan gerçekler bize şunu göstermeli: Harekete geçmek için zamanımız daralıyor. 1.5 derecelik ısınmanın altında kalabilmek için, var olan 2030 yılı taahhütlerimizi beş katına çıkarmamız lazım.”

May şöyle konuştu: “Güçlü ulusal taahhütlerimizin yanı sıra, kararlı bir uygulamaya ve yatırım şeklimizde değişikliğe ihtiyacımız var. Hem kendi toplumlarımızda ve ekonomilerimizde hem de en savunmasız ülkelerde, dirençli olmalıyız.  Birlikte hareket edersek, bu krizin üstesinden gelebilir ve bu geçişin getireceği faydalardan en iyi şekilde yararlanabiliriz. Bu yüzden buradaki herkesi kendini zorlamaya ve kendi net sıfır emisyon hedeflerini oluşturmaya çağırıyorum.”

COP26 kritik olacak

Birleşik Krallık, zirvede, yakın zamanda belirlenen –en büyük ekonomiler arasında ilk olan- net sıfır hedefinin altını çizerken, İtalya ile 2020’de Londra’da gerçekleşmesi planlanan kritik COP26’nın ortak teklifinin tanıtımını yaptı: “Önümüzdeki yıllar oldukça kritik. Dolayısıyla bu kriz ile mücadele etmek Birleşik Krallık için büyük bir öncelik teşkil ediyor. Bu yüzden İtalya ile ortaklaşa olarak COP26’ya başkanlık etme teklifinde bulunduk. Paris’teki ilk gerçek testimiz olan toplu taahhütlerimizin, emisyon azaltma çabalarımızı sürekli olarak büyümesi nedeniyle, COP26 kritik bir an olacaktır. Hem ulusal düzeyde var olan orta vadeli hedeflerimizi hızlandırmaya, hem de var olan hedefler adına neler yaptığımıza dair planları görmeye ihtiyacımız var.”

May aynı zamanda, “İklim değişikliği ile hayatları ölçülemez bir seviyede şekillenecek olan yurttaşlarımız ve özellikle gençlerimiz, eyleme geçmemizi talep ediyor. Tarihte, önümüzdeki yıllarda yapacağımız eylemlere göre yargılanacağız” ifadelerini kullandı.

Şu andan itibaren bütün Birleşik Krallık yardım harcamalarının daha düşük seragazı emisyonuna geçiş sürecini destekleyeceğine dair yeni bir politika vaadini açıklayan May, gelişmekte olan ülkelere verilen desteğin Paris Anlaşması ile uyumlu hale getirilmesi taahhüdünün yanı sıra, yasal olarak bağlayıcı %0.7 oranındaki yardım hedefinin Birleşik Krallık’ı en büyük ekonomi konumuna getirdiğini belirtti.

Fosil yakıta sübvansiyon yok

Ancak, yeni taahhüdün tartışmalı projelere destek veren finansman mekanizmalarını dışa aktarıp aktarmayacağı belirsizliğini korurken, hükümet şu andan itibaren “Gelişmekte olan ülkeleri desteklemek adına harcanan her kuruş… ortaklaşa iklim hedefleriyle uyumlu olacak” sözlerinde ısrarcı oldu.

G20 bildirisi, ABD dışındaki bütün ülkelerin Paris Anlaşması’na olan bağlılığını onaylıyor. Geçen yılın G20 Zirvesi’nde güvence altına alınan diplomatik uzlaşmayı yineleyen ABD, anlaşmayı bırakma kararını yineleyen ayrı bir paragrafın bulunmasında ısrar ederken, geriye kalan ülkeler anlaşmanın geri çevrilemez olduğunu ve BM jargonunda ulusal katkı payı olarak bilinen, ulusal iklim eylem planlarını güçlendirmeyi vurguladı.

Bildiride, “2020 yılına kadar, daha fazla küresel çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu dikkate alarak iletişim halinde olmayı, ulusal katkı paylarımızı güncellemeyi veya mevcut şekilde tutmayı hedefliyoruz” yazıyor. Bildirinin son haline, G20’nin uzun süredir devam eden “orta vadeli rasyonelleştirme ve en yoksul kesime yönelik destek sağlarken israfçı tüketimi teşvik eden Fosil Yakıt Sübvansiyonlarınının kaldırılması” ortaklaşa taahhüdü yeniden eklendi.

Ancak toplantı boyunca, ABD’nin petrol devletlerinin anlaşmaya olan desteklerini hafifletmesi adına yaptığı lobi çabalarını sürdürmesi ve BM, Çin ve Fransa’nın 2020 yılı için yeni iklim eylem planlarını vurgulaması sebebiyle, iklim politikaları konusundaki anlaşmazlıkların altı çizildi. Şili, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Hollanda ve İspanya ise en geç yüzyılın ortasında, ekonomilerini net sıfır emisyona ulaştırmak adına olan çabalarını vurguladı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de , “İklim değişikliği şu an yaşanıyor ve hepimizi etkiliyor. Dünyanın en iyi bilim insanlarının tahminlerinden bile çok daha hızlı bir şekilde ilerliyor ve değişikliğin hızı çözüm çabalarımızı geride bırakıyor.” dedi.

Erdoğan-Trump görüşmesi Türk basınının yazdığı gibi olmayabilir

ABD’de Başkan Trump’a yakınlığı ile tanınan Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham, S-400 krizinde yeni çözüm önerdi. Graham, Rus yapımı S-400’lerin aktive edilmemesi ile yaptırımların etrafından dolanılabileceğini söyledi. Graham, Erdoğan-Trump görüşmesinin Türkiye’de basına yansıdığı gibi geçmemiş olabileceğini  belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığı ile tanınan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Ankara-Washington hattında Rus yapımı S-400 füzeleri nedeniyle yaşanan krizde bir ‘çıkış yolu’ önerdi. Graham, Türkiye’nin S-400’leri aktive etmemesi ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemleri alması karşılığında Washington’da yaptırımlardan kaçınılabileceğini söyledi. Kıdemli senatörün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında G-20 zirvesinde yapılan görüşmenin Türkiye basınında yansıtıldığı geçmemiş olabileceğini belirtmesi de dikkat çekti.

Graham’ın dün ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği’ni ziyareti sırasında Amerikan haber kanalı CBS ile yaptığı söyleşinin ilgili bölümü şöyle:

‘Hem F-35 hem S-400 alamazlar’

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başkan Trump’ın, Türkiye’nin Rus yapımı silah sistemleri alması halinde ABD’nin yaptırım uygulamayacağı izlenimine kapılmış görünüyor. Durum böyle mi?

Ben şu an Türkiye’deyim ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın görüşme sırasında Türkiye’ye, ‘S-400’leri aktive ederseniz yaptırımların etrafından bir yol buluruz’ dediğini savunuyor. Bu konuşmanın gerçekleştiğinden şüpheliyim. Bu imkânsız, bizim yasalarımıza göre, eğer Türkiye Ruslardan aldıkları S-400 füze bataryalarını aktive ederse, yasa kapsamında yaptırım uygulanması gerekecektir. Ve biz ayrıca birkaç gün önce, Rus S-400 füze bataryalarını aktive etmeleri halinde Türkiye’ye F-35 satışını yasaklayan bir yasayı kabul ettik. Türkiye’ye aynı anda hem F-35 teknolojisini transfer edip hem de Rus füze bataryası almalarına izin vermemiz mümkün değil. Bu bizim zeminimizi geriletir.

‘Aktive etmekten vazgeçirmeliyiz’

Fakat şu an yaptırımların kaçınılmaz olmadığını da söylemiyorsunuz. Etrafından dolanmanın bir yolunu, bir tür uzlaşıyı görüyor musunuz?

Umarım. Türkiye stratejik bir müttefik. Bize Suriye’de yardım ettiler. Onlar bir NATO müttefiki ama Rus yapımı bir S-400 füze bataryası alamazlar. Başkan Trump, bir önceki yönetimin muhtemelen çok sert davrandığı konusunda haklıydı. Türkiye hava sahasını korumak için onlara Amerikan yapımı Patriot füze bataryasını satmaları gerekirdi.

Bu işin etrafından dönmenin yolu, Türkiye’yi S-400’leri aktive etmekten vazgeçirmek, bunların yerine NATO ile uyumlu bir Patriot füze bataryası getirmek. Ben Türkiye ile bir ihtilaf istemiyorum. Onlar çok önemli bir müttefik, özellikle de Suriye ve bölge söz konusu olduğunda. Fakat bizim yasalarımızda takdir yetkisi yoktur. Eğer S-400’leri aktive ederlerse, Amerikan yasaları kapsamında yaptırım uygulanacak ve F-35 teknolojisi Türkiye’ye transfer edilemeyecek. Bu ikilemden bir çıkış yolu bulmalıyız.”

Erdoğan: Patriot alırız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumartesi günü Japonya’daki G-20 zirvesinde Trump’la yaptığı görüşmenin ardından, “Yaptırım olmayacağını sayın Trump’tan duymuş olduk” demişti. Erdoğan’ın bugün yayınlanan açıklamalarında ise ABD’nin hâlâ masada tuttuğu Patriot teklifi için “Teknolojik olarak bir S-400 üç Patriot’a bedel. Buna rağmen biz şartları görelim. Eğer şartlar S-400 ile eşit bile olsa biz Patriot alırız” sözlerini kullanması dikkat çekmişti.

‘Küresel ısınma 2030’da 80 milyon istihdam kaybına yol açacak’

ILO raporunda, iklim değişikliğinin mali zararının 2,4 milyar dolar olacağı, artacak sıcakların ise 80 milyon istihdama mal olacağı belirtildi.

İklim değişikliğinin yol açtığı sıcakların 2030 yılına kadar dünya ekonomisinin verimliliğine olumsuz etkide bulunacağı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), söz konusu kaybın yaklaşık 80 milyon tam gün istihdama denk geleceğini açıkladı. Gelecek 10 yıl içinde toplam çalışma saatlerinin dünya çapında %2,2 oranında azalacağının kaydedildiği ILO raporuna göre, bu gelişmeden en fazla tarım ve inşaat sektörleri etkilenecek.

Raporda, gayri safi küresel hasılanın bu süre içinde 2 trilyon 400 milyar dolar azalarak %1,4 oranında gerilemesinin beklendiğini yazan uzmanlar, bu verilerin “muhafazakâr bir tahmin” olduğunu vurguladı. Raporu hazırlayan ekip, tahmini verilerin hesaplanmasında küresel ısınmanın 21’inci yüzyılın sonuna kadar sadece 1,5 derece ile sınırlı kalacağının varsayıldığını belirtti.

Var olan ekonomik eşitsizlik de artacak

Raporu hazırlayan uzmanlardan Catherine Saget, “En iyimser tahmine göre bile, sıcakların artmasının işverenler ve çalışanlar için, yerel ekonomi ve hatta dünya ekonomisi için dramatik sonuçları olacak” şeklinde konuştu. Bu olumsuz gelişmelerden en fazla, günümüzde 940 milyon kişinin çalıştığı tarım sektörünün etkileneceğine dikkat çekilen rapora göre, 2030 yılına kadar azalacak çalışma saatlerinin yaklaşık %60’ının bu sektörde olacağı, inşaat sektöründeki kaybın ise %19’u bulacağı belirtiliyor.

Sıcaklıkların zaten yüksek olduğu Batı Afrika ve Güney Asya’da iklim değişikliğinin iş dünyasına etkisinin daha da yoğun hissedileceğine dikkat çekilen raporda, dünyanın en yoksul bölgelerinde yaşayan insanların bu gelişme nedeniyle en büyük ekonomik kayba uğrayacak kesim olduğu kaydediliyor. Raporda buna bağlı olarak iklim değişikliğinin zaten halihazırda var olan ekonomik eşitsizliği güçlendireceği vurgulanıyor.

Sivas katliamı kurbanları 26’ncı yılında anıldı

Katliamda hayatını kaybeden 35 kişi için, Sivas’ta anma etkinliği düzenlendi.

1993 yılında Sivas’ta Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 35 kişi için anma etkinliği düzenlendi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) öncülüğünde yapılan anma etkinliğine Hacı Bektaşi Veli Derneği, Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Divriği Köy Derneği ve Sivas Demokrasi Platformu ile siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve katliamda hayatını kaybedenlerin aileleriyle vatandaşlar katıldı. PSAKD Sivas Şubesi önünde toplanan kalabalık, katliamın gerçekleştiği Madımak Oteli’ne doğru sessiz yürüyüş yaptı. Katliamın gerçekleştiği ve bugün ‘müze’ olarak anılan Madımak Oteli önünde biraraya gelen grup, içeride saldırganlardan ikisinin de isimlerinin bulunduğu gerekçesiyle binaya girmedi.

Madımak Oteli’nin önünde aileler adına yapılan açıklamada, otelin mutlaka utanç müzesine dönüştürülmesi talebi yinelenerek “Devletin Sivas’la yüzleşmesi gerekiyor. Ne yazık ki 26 yıldır hiçbir şey değişmedi. Sivas’ın ateşi hala sönmedi” denildi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Başkanı Gani Kaplan da iktidardan Madımak Oteli’nin Alevi kurumlarına devredilmesi talebini ileterek “İktidar giderayak bunu yapsın. Biz kendi örgütlülüğümüzle Ankara’da bir utanç müzesi yapacağız. 31 Mart ve 23 Haziran’da herkes birleşti ve her şey güzel oldu. Bir olursak yapamayacağımız bir şey yok” dedi.

CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Sivas Katliamı sanıklarının avukatlarının hangi şehirden ve partiden milletvekili yapıldığını tek tek sayarak “Sivas katliamı davası zaman aşımına uğratıldı. Bu katliam Türkiye ve dünya tarihinin en acı katliamlarındandır” derken, HDP Muş Milletvekili Gülistan Koçyiğit de “Katliamın hesabı hala sorulmadı. Yargı bu katliamı akladı. Katliamı yapanlar milletvekili olurken iktidar failleri ödüllendirdi. Sivas ve Çorum katliamlarının hesabı sorulmadığı için yeni katliamlar olmaya devam ediyor” diye konuştu.

İmamoğlu’ndan Madımak mesajı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu , Madımak Katliamı’nın 26. yılı vesilesiyle bir açıklama yaptı. Resmi Twitter hesabında bir mesaj paylaşan İmamoğlu, katliamda yaşamını yitirenleri andı. Sivas’ta yaşananların hem insanlık hem de ülke için bir kara leke olduğunu ifade eden İmamoğlu’nun mesajı şöyle:

“2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşananlar hem insanlık hem ülkemiz tarihinde kara bir lekedir. Bu acı olayda kaybettiğimiz tüm canları rahmet ve özlemle anıyorum. #unutMADIMAKlımda”

‘Katliam birlikte yaşama iradesine büyük zarar vermiştir’

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise,  Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde aralarında yazar, şair, sanatçı ve birçok aydının olduğu 33 kişinin katledildiği Madımak Oteli’nin ‘Utanç ve Yüzleşme Müzesi’ olmasına dair kanun teklifi verdi.

Teklifin gerekçesinde, bu durumun Alevilerin eşit yurttaşlık haklarına kavuşturulacağına dair bir güven işareti ve  demokrasinin gereği olduğu vurgulandı.Kanun teklifinin devamında şu ifadeler yer aldı: “Toplum hafızasında onarılmaz yaralar açan bu olay Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine bir saldırı mahiyetindeydi. Anadolu’da adaletin ve zalime karşı duruşun simgesi olan Pir Sultan Abdal adına düzenlenen şenlikte meydana gelen bu katliam birlikte yaşama iradesine ve kamu vicdanına büyük zarar vermiştir. Pek çok farklı kimlikten insanın bir arada yaşamasının teminatı olan demokrasi ve onun temel ilkesi olan laikliğe karşı bir kalkışma olan bu olayın gerçekleştiği yerin ‘Utanç ve Yüzleşme Müzesi’ olması kamu vicdanındaki yaraları bir nebze olsun sarabilecektir.”

Karamollaoğlu’ndan mesaj

Katliam sırasında Sivas Belediye Başkanı olan ve saldırgan kalabalığa yangın merdivenine çıkarak yaptığı konuşmayla hafızalara kazınan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğu, Sivas Katliamı’nın 26. yıl dönümü nedeniyle yayınladığı mesajda önemli ifadelere yer verdi: Bugün Madımak’ta yaşanan vahşetin 26. yıl dönümü. Bu dram bütün insanlığın ortak yarasıdır. Üzerinden yıllar geçse de acısı dinmeyecektir.

Karamollaoğlu yayınladığı bir dizi mesajda, “Buradan açık bir çağrıda bulunmak istiyorum! Madımak hadisesi tekrar araştırılmalı, karanlık eller ortaya çıkarılmalı ve hiçbir şey gizli kalmamalıdır. Gerçek suçlular adalet önünde mutlaka hesap vermelidir” ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

2 Temmuz 1993’te Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak için Sivas’a gelen 33 aydın, kaldıkları Madımak Oteli’nin gerici ve organize bir güruh tarafından tekbir sesleriyle ateşe verilmesinin ardından hayatını kaybetmişti. Yangında 14’ü polis, 65 kişi yaralandı, 40 kişi ise yara almadan kurtuldu.

Sivas Katliamı ile ilgili 124 kişi tutuklandı. Yedi yıl süren dava sürecinde 33 kişi idama 85 kişi 2 ila 15 yıl arasında hapis cezasına mahkum edildi. 37 sanık beraat etti. İdam cezası alan 33 kişinin cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına dönüştürüldü.

2004 Kasım’ında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Sivas Davası’nda “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmaya iştirak” suçundan 7 yıl 6’şar ay ağır hapis cezasına mahkum ettiği dokuz hükümlüyü, yeni TCK’ya göre tahliye etti.

Sivas davası hükümlülerinden üç kişi de daha önce yeni TCK’daki lehte olan hükümlerden yararlanarak, tahliye olmuştu.

13 Mart 2012’de, mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki davanın ölmeleri nedeniyle ortadan kaldırılmasına; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verdi.

33 yazar ve sanatçı, iki otel çalışanı ve iki saldırgan toplam 37 kişinin öldüğü Sivas Katliamı Davası’nda mahkeme heyeti, firari sanıklar hakkında zamanaşımı hükümlerinin uygulanmasına karar vererek davayı düşürdü.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Sivas katliamıyla ilgili ana davadan ayrılan yedi sanık hakkındaki davanın, beş sanık için verilen zamanaşımı, iki sanık yönünden ise ölmeleri nedeniyle düşürülmesine ilişkin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi kararını onadı.

Bunun üstüne Avukat Şenal Sarıhan dosyayı 2014’te Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı ama henüz bir sonuç alınmadı. Avukat Sarıhan, uzayan yargılamanın tespiti için de iki ay kadar önce yine AYM’ye başvurdu.

Sivas katliamında hayatını kaybedenler

Muhibe Akarsu – (35 yaşında, misafir), Muhlis Akarsu – (45 yaşında, sanatçı), Gülender Akça – (25 yaşında, sanatçı), Metin Altıok – (52 yaşında, şair, yazar), Ahmet Alan – (22 yaşında, sanatçı), Mehmet Atay – (25 yaşında, gazeteci), Sehergül Ateş – (30 yaşında, sanatçı), Behçet Aysan – (44 yaşında, şair), Erdal Ayrancı – (35 yaşında, yönetmen), Asım Bezirci – (66 yaşında araştırmacı, yazar), Belkıs Çakır – (18 yaşında, sanatçı), Serpil Canik –(19 yaşında, sanatçı), Muammer Çiçek – (26 yaşında, aktör), NesimiÇimen – (67 yaşında, şair, sanatçı,), Carina Cuanna – (23 yaşında, Hollandalı gazeteci), Serkan Doğan – (19 yaşında, sanatçı), Hasret Gültekin– (23 yaşında şair, sanatçı), Murat Gündüz  – (22 yaşında, sanatçı), Gülsüm Karababa –(22 yaşında, sanatçı), Uğur Kaynar – (37 yaşında, şair), Asaf Koçak – (35 yaşında, karikatürist), Koray Kaya – (12 yaşında, çocuk), Menekşe Kaya – (17 yaşında, sanatçı), Handan Metin – (20 yaşında, sanatçı), Sait Metin – (23 yaşında, sanatçı), Huriye Özkan – (22 yaşında, sanatçı), Yeşim Özkan – (20 yaşında, sanatçı), Ahmet Öztürk – (21 yaşında, otel görevlisi), Ahmet Özyurt – (21 yaşında, sanatçı), Nurcan Şahin – (18 yaşında, sanatçı), Özlem Şahin – (17 yaşında, sanatçı), Asuman Sivri – (16 yaşında, sanatçı), Yasemin Sivri – (19 yaşında, sanatçı), Edibe Sulari – (40 yaşında, sanatçı), İnci Türk – (22 yaşında, sanatçı), Kenan Yılmaz – (21 yaşında, otel görevlisi).