Ana Sayfa Blog Sayfa 2431

Su ve Vicdan Nöbeti Toronto’da

Çanakkale Kirazlı’da siyanürlü altın arama faaliyetine karşı haftalardır sürdürülen Su ve Vicdan Nöbeti, Alamos Gold’un anavatanında da başlatıldı. Toronto’da, şirketin merkez ofisi önünde başlayan nöbet, pazar günü büyük bir eylemle sonlandırılacak.

Kanada merkezli altın madeni şirketi Alamos Gold’un, Kazdağları’nda yaptığı doğa katliamına karşı, şirketin Toronto’daki merkez ofisi önünde önceki gün Su ve Vicdan Nöbeti başlatıldı. Kanada Kazdağları Dayanışması – Toronto tarafından düzenlenen nöbet, Pazar gününe dek sürecek. Pazar günü ise Dundas Meydanı’nda büyük bir eylem yapılması planlanıyor.

Nöbet başlarken okunan basın açıklamasında, Kanadalı şirketin Türkiyeli taşeronu Biga Madencilik’in Kazdağlarında 200 bine yakın ağacı katlettiği belirtildi; “Söz konusu sahada altın çıkarmak için 20 bin ton siyanür kullanılacak. Şirket projeyi tamamladığında büyük miktarda arsenik ve ağır metal bölgedeki toprağı kirletecek, olası bir siyanür sızması halinde ise bu tarihi bölgedeki doğal yaşam yok olacaktır” denildi.

Çanakkale’de başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti’ne atıf yapılan açıklamada, nöbetin maden şantiyesindeki faaliyetleri fiilen durdurmayı amaçladığı kaydedildi.

‘Kanada hükümetinin çevreci ikiyüzlülüğü’

Kazdağları’ndaki benzer yıkıcı projelerin Türkiye’nin başka bölgelerinde ve dünyanın bütün coğrafyalarında sürdüğü belirtilen açıklamada, Kanada merkezli maden şirketlerinin dünya madenciliğinin yüzde 75’ini temsil ettiği ve bu şirketlerin hükümetlerle işbirliği içinde ülkelerin doğal kaynaklarını yağmaladıkları ifade edildi.

Açıklamada, Kanada dahil pek çok hükümetin, bir yandan kendilerini çevre dostu olarak gösterirken, diğer yandan, kârlarını artırmak için ormanları katleden, iklim değişikliğini hızlandıran, tarıma zarar veren, suları zehirleyen ve sayısız canlı türünün doğal ortamını yok eden kendi şirketlerine izin vermesinin ikiyüzlülük olduğu anlatılarak şu ifadeler kullanıldı: “Sadece Kazdağları’nda değil, dünyanın her yerinde, doğayı ve kaynaklarımızı katleden sömürücü kapitalist girişimlere karşı geleceğimize ve doğamıza sahip çıkmak için Alamos Gold’un önünde Su ve Vicdan Nöbeti’ni başlatıyoruz.”

25 Ağustos’da Toronto Dundas Square’de

Su ve Vicdan Nöbeti kapsamında 25 Ağustos 2019 Pazar gününe kadar her gün saat 16.00’da Alamos Gold’un merkez ofisinde buluşulacak. 25 Ağustos Pazar günü saat 13.00’de de Dundas Square’de büyük eylem gerçekleştirilecek.

Türkiye’de avukatlardan suç duyurusu  

Türkiye Baroları Kent ve Çevre Hukukçuları ise Kirazlı altın madeni projesiyle ilgili olarak , 2 Eylül  Pazartesi günü suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti: Avukat İsmail Hakkı Atal’ın paylaştığı çağrı metni şöyle:

“2 Eylül Pazartesi günü saat 14.00′ de Kirazlı için Çanakkale Adliyesinde buluşuyoruz. Fazladan kesilen ağaçlar için suç duyurusunda bulunup Çanakkale Belediyesi’ nin Gayri  Sıhhi Müessese İzni İptal davasına müdahil olacağız.  Diğer yandan da 2 Eylül’ e kadar  aşağıdaki bağlantıda yer alan ve işletme izin ve ruhsatlarının ve ÇED olumlu kararının iptalini talep eden dilekçeyi Çanakkale Valiliği’ne göndereceğiz. Bekliyoruz. “

Köyceğiz ve Bartın’da zafer çevrecilerin

Köyceğiz’in Altınsivri Tepesi’ndeki ovilin madeni ocağında faaliyet alanının büyütülmesi için Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nce yapılan talep uygun bulunmadı. Hattat Holding’in Amasra’ya kurmak isteği kömür hazırlama tesisi için verilen ÇED olumlu kararı da hukuka aykırı bulundu.

Köyceğiz‘in Ağla Mahallesi Altınsivri Tepesi’ndeki ovilin madeni ocağı için faaliyet alanının 2,5 hektardan 25 hektara çıkarılması talebiyle Muğla Orman Bölge Müdürlüğü‘ne yapılan başvuruya olumsuz yanıt verildi. Alanda, dört yıl önce şirket tarafından demir- çelik sanayisi, ile döküm sanayisinde aşındırıcı olarak faydalanılan olivin madeni çıkarılmaya başlanmıştı.

Yöre halkı, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), TEMA Vakfı, Köyceğiz Turizm ve Doğayı Koruma Derneği temsilcileri ve çevre aktivistleri bir çok kez, madenin çıkarılması ve taşınması sırasında doğaya zarar verildiğini, buradaki göletin bu yüzden kuruduğunu dile getirerek, protesto eylemleri gerçekleştirdi. Şirketin açık maden ocağının sahasına 22,5 hektarlık alanı daha eklemek istemesi ve bunun için Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’ne başvurması, yöre halkı ve çevrecilerin tepkisini daha da artırdı.

Talep Orman Bölge Müdürlüğü tarafından da uygun bulunmadı. Muğla Orman Bölge Müdür Vekili Enver Demirci, “İlgili şirketin alan genişletme isteği, Gökçeova göletinin olduğu alanı kapsıyor. Bu bölge, yöre halkı tarafından piknik yeri olarak kullanılıyor. Bölgenin mesire yeri olması için Bakanlığımızın bir çalışması söz konusu. Halka açık bir mesire yeri olmasını düşündüğümüz bu alanda maden ocağı yapılması, Bölge Müdürlüğümüz tarafından uygun görülmemiştir” diye konuştu.

Altınsivri tepesi, karaçam ve sığla ormanları, alpin bitki örtüsü ve biyolojik çeşitliliği ile 80 endemik bitkiye ev sahipliği yapıyor.

Bartın’dan da iyi haber

Hattat Holding’in Amasra’ya kurmak istediği termik santral kararının geçtiğimiz Şubat ayında Danıştay tarafından bozulması ardından kömür hazırlama tesisi ÇED olumlu kararı da hukuka aykırı bulundu.

On yılı aşkın bir süredir Amasra’ya termik santral kurmak için uğraşan holding, termik santral projesinin çevresel etkilerini az göstermek için projeyi parçalara bölerek her parçayı ÇED sürecinden ayrı ayrı geçirmeye çalışıyordu. Geçtiğimiz Şubat ayında Danıştay’ın bozduğu ÇED olumlu kararının ardından Zonguldak İdare Mahkemesi de termik santralin Kömür Hazırlama Tesisi (Lavar) için verilen ÇED olumlu kararını iptal etti.

120’yi aşkın kurumun katkı verdiği Bartın Platformu’ndan yapılan açıklamada Hattat Holding’in hukukun arkasından dolandığı ve Bartın halkının iradesinin yok sayılmaya çalışıldığı belirtilerek “termik santral hayali kuranlara dur demeye devam edeceğiz” denildi; mücadelelerine destek olan herkese teşekkür edildi.

 

Şimdi de Edremit: Sazlık bölgedeki yangın yayılıyor

Balıkesir’in Edremit ilçesindeki sazlık bölgede yangın çıktı. Yangına havadan ve karadan müdahale edilirken, alevler yerleşim yerlerini tehdit ediyor.

Balıkesir’in Edremit ilçesinde Akçay ve Dalyan arasında kalan sazlık bir alanında öğle saatlerinde yangın çıktı. İhbar üzerine bölgeye Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri sevk edildi. Alevler nedeniyle panik yaşayan vatandaşlar da yangına müdahale etti.

Karadan arazözlerle yürütülen söndürme çalışmalarına helikopterle de destek veriliyor.

Rüzgarın etkisiyle sahile kadar inen alevler yüzünden denizde olan vatandaşlar da denizden çıkıp endişeli gözlerle alevleri izledi.Kara yolunda trafik alevler yüzünden durma noktasına gelirken, araçlarından inen vatandaşlar itfaiye ve orman ekiplerine yardıma koştu.

Göçmen kuşların uğrak noktası olarak bilinen sazlık alanda çok sayıda canlı türünün hayatını kaybettiği belirtildi. Ekipler, rüzgarın da etkisiyle büyüyen alevleri kontrol altına almak için çalışmalarını sürdürüyor.

Fethiye de yanıyor

Muğla’nın Fethiye ilçesinde de henüz belirlenemeyen bir nedenle orman yangını çıktı. Patlangıç mahallesi Hıdırlık bölgesindeki ormanlık alanda başlayan yangına Muğla Orman Bölge Müdürlüğüne ait helikopterle havadan; arazöz, itfaiye ekipleri ve çok sayıda orman işçisiyle karadan müdahale ediliyor. Çevredekilerin de söndürme çalışmalarına katıldığı yangın henüz kontrol altına alınamadı.

Kayyım protestolarında bugün: 26 avukata gözaltı

İzmir’de kayyım atamalarını protesto etmek isteyen avukatlar darp edilerek gözaltına alındı. Polisin gözaltına aldığı kişiler arasında gösteriyi izleyen bir de gazeteci var.

İzmir’de avukatların belediyelere kayyım atanmasını protesto etmek için yapmak istediği açıklamaya polis izin vermedi. Polis müdahalesinde avukatlar ve bir gazeteci gözaltına alındı.

İzmir Adliyesi önünde yapılmak istenen açıklamaya izin vermeyen polis avukatları tartaklayarak dağıtmaya çalıştı.  Müdahale öncesi Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu’nu uzaklaştıran polis 26 avukat ve bir gazeteciyi gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar arasında İHD Şube Başkanı Zafer İncin’in yanı sıra ÇHD ve ÖHD’li avukatlar bulunuyor.

Darp edilerek gözaltına alınan avukatların isimleri şöyle: Bahattin Özdemir, Fırat Sandalcı, Fatma Demirer,  Zafer İncin, Mecit Yıldırım, Nezan Akın, Şükran Eroğlu, Sozdar Ortaç, Mehmet Baran Selanik, Dilan Gündüz, Hatice Aslan Atabay, Yunus Emre Güneş, Sadiye Unutur, Leyla Çelik, Ferhat Konur, Emel Diril, Veysi Çetin, Şule Hızal Arslan, Erdoğan Akdoğdu, Aysun Kilivan Sidal, Gül Kireçkaya, İmdat Ataş, Nergiz Tuba Arslan, Hazal Aydın, Ertan Güngör  ve gazeteci Oktay İnce.

Gözaltına alınan avukatlar sağlık kontrolü için Yeşilyurt Devlet Hastanesi’ne götürüldükten sonra serbest bırakıldı. Eylemi takip ederken gözaltına alınan Seyri Sokak Muhabiri Oktay İnce ise İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Dört muhtar, dokuz meclis üyesine uzaklaştırma

Öte yandan dün Van’ın Edremit, Çaldıran ve Tuşba ilçe belediyesinde HDP’li dokuz  belediye meclis üyesi İçişleri Bakanlığı kararıyla görevlerinden uzaklaştırıldı. Batman’da da Çay, Bağlar ve Korik mahallesi ile Kösetarla Köyü’nün muhtarları haklarındaki dava ve soruşturmalar gerekçe gösterilerek görevlerinden alındı.

Meclis üyeleri: Bilgilendirilmedik

Van’da görevinden uzaklaştırılan belediye meclis üyelerinin, Edremit Belediyesi Meclis üyeleri Savaş Encü, Sevinç Şeker ve Atiye Sen, Çaldıran Belediyesi Meclis üyeleri Pınar Demir, Necmettin Şahin, Hülye Darak ve Mehmet Sıddık Moraner ile Tuşba Belediyesi Meclis üyesi Ercan Yılboğa olduğu öğrenildi. Çaldıran Belediyesi HDP’li meclis üyeleri Necmettin Şahin ve Mehmet Sıddık Moraner konuyla ilgili Independent Türkçe‘ye yaptıkları açıklamada, görevlerinden uzaklaştırıldıklarına dair kendilerine resmi olarak herhangi bir bilgilendirmenin yapılmadığını söyledi.

Batman’da da muhtarlar

Batman‘da ise görevinden uzaklaştırılan üç mahalle ve bir köy muhtarının yerine kayyım atandı. Görevinden uzaklaştırılan muhtarların isimleri şöyle: Çay Mahallesi Muhtarı Mehmet Taş, Bağlar Mahallesi Muhtarı Mazhar Yiğit, Korik Mahallesi Muhtarı İzzet Çere ve Kösetarla Köyü Muhtarı Kadri Tirki.

Modacı Westwood: Dünyayı Greta yönetmeli

Moda tasarımcısı Vivienne Westwood, dünyayı iklim aktivisti Greta Thunberg’in yönetmesi halinde karbon emisyonlarının azalacağını, dünyanın harika bir yer olacağını söyledi.

Sokak gazetesi The Big Issue‘ya konuşan moda tasarımcısı Vivienne Westwood (78), İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg‘in dünyayı harika bir yer yapacağını söyledi. Modacı şöyle devam etti:  “Ben de onun danışmanı olurdum ve ona söyleyeceğim ilk şey, ‘Greta herkese cam şişe kuralı koy, böylece plastikle daha kolay başa çıkabiliriz’ demek olurdu.”

“Hükümetleri onlar zorluyor”

Podyumda tasarımlarını sunarken çeşitli sosyal sorunlar arasında iklim kriziyle ilgili de mesajlar veren Westwood, İngiltere kökenli ‘Yokoluş İsyanı’ hareketiyle ilgili de konuştu: “Greta’ya, okul grevlerine ve Yokoluş İsyanı’na teşekkürler olsun ki sonunda iklim konusunda gelişme kaydedebiliyoruz. Onlar hükümetleri iklim için acil durum ilan etmeye ve hedefler koymaya zorluyor. Şu anda gerçek problemlerle karşı karşıyayız ve harekete geçmemiz gerekiyor.”

Thunberg, tekneyle ABD yolunda 

ABD’deki iklim zirvesine, uçakla ulaşımı reddettiği için okulundan bir yıl izin alarak,  yelkenli tekneyle yola çıkan Greta Thunberg ise yolculuğuna devam ediyor. Yarış teknesi ile İngiltere’den Atlantik’e geçen aktivist, duşu ve tuveleti olmayan tekneyle 24-30 Eylül tarihlerinde New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’ne katılacak.

Gar davası’nda ek iddianame: İnsanlığa karşı suç işlendi

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gar katliamı davasında, örgüt yöneticiliği suçundan ceza alan sanık hakkında ‘insanlığa karşı suç’ işlendiğini belirterek ceza istedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Gar katliamına ilişkin davada örgüt yöneticiliği suçundan ceza alan sanık hakkında ‘insanlığa karşı suç’, ‘kasten insan öldürme ve öldürmeye teşebbüs’ suçlarından ek iddianame hazırlayarak mahkemeye sundu.

2015’te Ankara’da hükümetin savaş politikalarına karşı tüm toplumsal kesimlerce ortak katılımla düzenlenen Barış Mitingi‘ne IŞİD tarafından canlı bomba saldırısı düzenlenmiş; saldırıda 100’den fazla kişinin kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.
Mahkeme, dokuz sanığa 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 10 sanığa da 7.5-18 yıl hapis cezaları vermişti. Ayrıca mahkeme, karar duruşmasında örgüt yöneticiliği suçundan 18 yıl hapis cezası verdiği sanıklardan Erman Ekici’nin 10 Ekim katliamında da sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle ‘kasten insan öldürme ve öldürmeye teşebbüs’ suçlarından savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti.

Ankara Garı önünde yaşanan katliama ilişkin davada yeni bir gelişme yaşandı. Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli‘nin haberine göre Ankara Cumhuriyet Savcısı Yarcan Mutlu, Ekici hakkında hazırladığı iddianamede ‘kasten insan öldürme ve öldürmeye teşebbüs’ ile TCK 77. maddesinde düzenlenen ‘insanlığa karşı suç’ suçlarından ceza talebinde bulundu.

Davada bir ilk

Böylece, ilk defa gar saldırısına ilişkin davada bir sanık ‘insanlığa karşı suç’ maddesi kapsamında suçlanmış oldu. Davanın avukatlarından Senem Doğanoğlu, istenen cezanın önemine dikkat çekerken “En olumlu yanı ise eylemin zaman aşımı kapsamına girmeyecek olması” dedi.

 

AOÇ arazisinde yürütmeyi durdurma kararı

Ankara 4’üncü İdare Mahkemesi, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi hakkında açılan davada “Atatürk’ün şartlı bağışına aykırı işlem yapılamaz” dedi. Üzerinde ABD Büyükelçiliği’nin inşaatı devam eden arazi 5 Eylül’de müzayede ile satışa çıkarılacaktı.

Ankara 4. İdare Mahkemesi, Şehir Plancıları Odası tarafından açılan davada, 5 Eylül günü müzayede ile satışa çıkarılacak Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisi için, ‘Yürütmeyi durdurma’ kararı verdi. Kararın gerekçesinde, “AOÇ arazilerinde ticaret ve konuta izin verilemez. Atatürk’ün şartlı bağışına aykırı işlem yapılamaz” denildi.

Sözcü’nün haberine göre, göre karar, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçiliği inşaatının sürdüğü 37 bin metrekarelik araziyi de kapsıyor.

‘TOKİ özür dilemeli’

Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Bu arazi için ‘AOÇ arazisi değil’ diyen TOKİ, toplumu yanılttığı ve gerçekleri gizlediği için kamuoyundan özür dilemeli. Kararla birlikte ABD Büyükelçiliği’nin AOÇ arazisinde devam eden inşaatının da hukuksuz olduğu ortaya çıktı. Karar AOÇ’den Gazi Üniversitesi’ne, Gazi Üniversitesi’nden TOKİ’ye devredilen arazilerin, AOÇ arazisi olduğunu ve burada herhangi bir şekilde şartlı bağışa aykırı işlem yapılamayacağını ifade etmektedir. Emsal niteliğindedir. ABD Büyükelçiliği’ne ilişkin olarak açtığımız ve devam eden dava dosyasına da bu kararı sunacağız.”

Açtıkları davada yürütmeyi durdurma kararı aldıran Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Ender İplikçi ise “ABD Büyükelçiliği inşaatının yapıldığı alan AOÇ sınırları içinde. Bu alanda ihaleye girenler ve iş yapmaya çalışanlar büyük kayıplar yaşayabilir” açıklaması yaptı.

Gazi Üniversitesi’ne verilmişti, TOKİ’ye devredildi, ABD’ye satıldı

1983 yılında çıkarılan bir yasa ile AOÇ arazilerinden bir bölümü şartlı biçimde ve tıp fakültesi yapılması için Gazi Üniversitesi‘ne verildi. Ancak bu araziler daha sonra TOKİ‘ye devredildi. Arazilerin 37 bin metrekaresi TOKİ tarafından 88 milyon dolar bedelle ABD’ye satıldı. Geride kalan araziler ise 5 Eylül’de yapılacak açık artırma ile satışa çıkarılacaktı. Çukurambar’daki 37 bin metrekarelik arazi üzerine ABD’nin yeni Ankara Büyükelçiliği inşası devam ediyor.

Binlerce Suriyeli Idlib’ten kaçıyor, Türkiye sınır kapılarını kapattı

Idlib’teki çatışmalar nedeniyle kaçan Suriyelilerin Kuzey’e yöneldiği bildiriliyor.  Suriye tahliye koridoru açtı, Türkiye sınırları kapattı.  Yardım örgütlerine göre, bölgedeki insanî durum giderek kötüleşiyor.

Reuters haber ajansı, Suriye’de isyancıların son kalesi İdlib’de Şam yönetimine bağlı askeri birliklerin operasyonlarını yoğunlaştırması nedeniyle on binlerce Suriyelinin Türkiye sınırına doğru kaçtığını bildirdi. Suriyeli sivillerin özellikle İdlib’e bağlı Maarat el Numan‘ı kalabalıklar halinde terk ettiği belirtiliyor. Maarat el Numan sakinlerinden Abdullah Yunus, burasının şimdiye kadar İdlib’de Suriyelilerin kaçış noktalarından biri olduğunu aktardı. Yunus, ilçede otomobiller ve diğer araçlar için yakıt kalmadığına anlattı.

70 bin kişi kaçtı

Alman haber ajansı dpa’da yer alan habere göre de İdlib Sağlık Müdürlüğü ve Suriye Amerikan Tıp Toplumu (SAMS) adlı yardım örgütü, Ağustos ayının başından bu yana İdlib’deki 70 binden fazla sivilin çatışmalardan ve saldırılardan kaçtığını açıkladı. Bölgedeki insanî durumun dramatik olduğu uyarısında bulunan yardım örgütleri ve aktivistler, çok sayıda kişinin arabalarda ya da açık alanlarda gecelediğini aktardı.

Birleşmiş Milletler (BM) ise bölgeden kaçanların sayısı ile ilgili henüz güncel veri açıklamadı. BM İnsani Yardım Örgütü sözcüsü, sadece bölgeden giderek daha fazla kişinin kaçmak zorunda kaldığına dair rahatsız edici haberler geldiğini kaydetti. BM geçen ay yaptığı açıklamada, Suriye ordusunun operasyonlara başladığı Nisan ayından bu yana 400 bin kişinin bölgeyi terk ettiğini duyurmuştu.

Han Şeyhun, Şam’ın kontrolünde

Sekiz yıldan fazla bir süredir rejim karşıtlarının kontrolündeki İdlib vilayeti, Suriye’de isyancıların elinde kalan son büyük bölge. El Kaide’ye yakın Heyet Tahrir el Şam örgütünün etkin olduğu İdlib’de Şam yönetimine bağlı Suriye ordusu geçen Nisan ayında operasyon başlatmıştı. Rusya destekli hava operasyonlarında çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Suriye ordusunun son olarak Salı günü İdlib’in stratejik önemdeki kentlerinden Han Şeyhun‘u ele geçirdiği bildirilmişti.

Yaklaşık üç milyon nüfuslu İdlib’den kaçanların kuzeye doğru gittiği belirtiliyor. Türkiye’nin de yeni bir mülteci dalgası endişesiyle sınır kapılarını kapattığı bildirildi.

Suriye, ‘koridor’ açtı

Suriye hükümetine bağlı güçler Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki bölümden kaçmak isteyen siviller için tahliye koridoru açtı. Suriye devlet haber ajansı SANA’da yer alan ve bir dışişleri bakanlığı kaynağına dayandırılan haberde, “(Şam) Soran’da (kasabasında) insani koridor açıldığını duyurmaktadır” denildi.

Haberde sivillerin tahliye koridorunu kullanarak İdlib vilayetinin güneyi ve Hama vilayetinin kuzeyini terk edebilecekleri bildirildi.

Bakan Pakdemirli: Kim istiyorsa uçaklarla uçsun

İzmir’de üç gün süren orman yangınlarında THK’nın deniz uçaklarının kullanılmaması tartışması sürüyor. Bakan Pakdemirli yeni açıklama yaparak, ‘Hükümetimize saldırı var, THK siyasetin oyuncusu olmuş’ dedi.

İzmir’in Karabağlar ilçesinde başlayıp Seferihisar ve Menderes’e sıçrayan ve üç gün sürdükten sonra ancak kontrol altına alınabilen orman yangınında gündeme gelen “THK uçakları”na dair tartışmalar devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Hükûmetimize siyasi saldırı var, THK siyasetin oyuncağı olmuş” dedi. Teşkilatının THK’nın uçakları ile uçmak istemediğini dile getiren Pakdemirli, “Kim uçmak istiyorsa uçsun, benim THK’ya bir lira borcum yok” ifadesini kullandı.

‘Vizontele filmi gibi’

Pakdemirli şöyle konuştu: “Biz ihaleye veriyoruz. Benim teşkilatım bununla uçmak istemiyor, nokta. Bu uçaklar emniyetli olarak görülmüyor. Konu bitmiştir. En büyük filo nedir? 20 tane uçak nerede. Üç tane uçağın içinde motor yok. Vizontele filmindeki gibi. Hükûmetimize siyasi saldırı var. Kediye ciğer emanet etmek gibi, kendi bakımlarını yapamıyorlar. Bu sene 4 milyon Euro vermedik diye mi böyle oldu? THK’nın finansal koşullarından hükûmetimiz sorumlu değil. THK, siyasetin oyuncağı olmuş” diye konuştu.

2020’ye kadar sertifikaları var

Pakdemirli, Türkiye’de yangınlara hizmet edecek bir uçak filosu bulunmadığını söylemiş, bunun ardından dün THK uçaklarının uçuş sertifikaları ve uçakların teknik özelliklerini içeren belgeler ortaya çıkmıştı. Belgelere göre uçaklar Bakan’ın  “Uçak 4 ton su alıyor, helikopter 2.5 ton” iddiasının aksine 5,5 ton su alabiliyor. Ayrıca “uçmaz” denilen uçakların 3’nün Sivil Havacılık Kurumu tarafından verilmiş 2020 yılına kadar geçerli sertifikaları bulunuyor.

Bodrum Yunus Parkı’nın kapatılması için 65 bin imza toplandı

Yazar Buket Uzuner ve Yunuslara Özgürlük Platformu, Bodrum Yunus Parkı’nın kapatılması ve esaret altındaki yunusların koruma altına alınması için toplanan 65 bin imzayı, Bodrum Belediye Başkanı Aras’a teslim edecek

Yazar Buket Uzuner ve Yunuslara Özgürlük Platformu, yerel paydaşları Bodrum Kent Konseyi’yle birlikte 29 Ağustos Perşembe günü saat 15:00’te Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ile görüşerek imzacıların özgürlük taleplerini dile getirecek ve  change.org imza platformunda toplanan yaklaşık 65 bin imzayı başkana teslim edecek.

Görüşmenin ardından saat 15:30’da Bodrum Belediye Meydanı’nda Bodrum sakinlerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve imzacıların katılımıyla basın açıklaması düzenlenecek. Açıklamada, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliklerde yunus parkları ve hayvanlı sirklerin yasaklanmasına dair maddenin eklenmesi için siyasi partilere ve TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’na da çağrı yapılacak.

2019 yerel seçimleri sonucu belediye başkanlığına Ahmet Aras’ın gelmesiyle, Güvercinlik’teki Bodrum Dolphin Park’ın kapatılması için yeni bir döneme girildi. Son beş yıldır Yaban Hayatı Eylem Grubu, Mavi Yol Girişimi,  Bodrum Sualtı Derneği, TEMA Vakfı Bodrum Gönüllüleri ile Bodrum Çarşı taraftar grubunun da yerelde desteğini alan kampanya, Bodrum Kent Konseyi’nin de katkılarıyla büyümeye devam ediyor. Tesis kapatılırsa Bodrum Yunus Parkı, hayvan hakları ve doğa koruma örgütlerinin mücadelesi sonucu, Fethiye ve Kaş’takilerden sonra Türkiye’de faaliyetleri sonlandırılan üçüncü yunus gösteri merkezi olacak.

Kampanya bileşenleri, kamuoyu desteğini büyütmek için 29 Ağustos’ta düzenlenecek olan basın açıklamasına Bodrumluların katılımını bekliyor.

‘İçkili lokanta’ ruhsatlı gösteri merkezi’

2011 yılından bu yana Bodrum Dolphin Park adlı yunus gösteri merkezinin kapatılması ve bu tesiste tutsak edilen deniz memelilerinin 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında koruma altına alınması için mücadele eden Yunuslara Özgürlük Platformu, 2014 yılından bu yana da Buket Uzuner ile ortak imza kampanyası yürütüyor.

Yaklaşık sekiz yıldır hakkındaki yasal başvuruların yanıtsız kaldığı ve dönemin idarecileri tarafından verilen “içkili lokanta” ruhsatıyla yunus gösteri ve terapi merkezi işleten tesis, yunuslardan deniz aslanlarına, morslardan foklara kadar çeşitli deniz memelilerini esaret altında gösteriye zorluyor. Tesis, Türkiye’deki diğer dokuz yunus parkıyla birlikte, 2014’ün Mayıs ayında platformun hazırladığı, etik ve yasal sorunları ortaya koyan 18 sayfalık kapsamlı bir dosyayla da Uluslararası CITES Daimi Komitesi’ne şikayet edilmişti.