Ana Sayfa Blog Sayfa 2414

Atatürk Orman Çiftiği arazilerinin satışı ertelendi

TOKİ, ‘yeterli katılım olmadığı ve alıcı bulunamadığı’ gerekçesiyle, AOÇ arazilerinin satışını ileriki bir tarihe erteledi.

Ankara’da Çukurambar’daki Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazilerini, Atatürk’ün vasiyetine ve şartlı bağışına aykırı biçimde, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin de kararına aykırı olarak ihaleyle satışa çıkaran TOKİ‘alıcı bulamadığı’ için ihaleyi erteledi. TOKİ’den yapılan açıklamada, ihalenin, “Yeterli katılım olmadığından ve rekabet sağlanamadığından satış işlemi yeniden değerlendirilmek üzere ilerideki bir tarihe” ertelendiği bildirildi.

İhale saatinde protesto için Bilkent’teki TOKİ binası önünde toplanan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı, Birleşik Kamu İş, CHP Çankaya ilçe Örgütü, DİSK Ankara Bölge Temsilciliği, KESK Ankara Şubeler Platformu ve Türkiye İşçi Partisi Ankara İl Örgütü’nün de bulunduğu toplam 51 kuruluşun temsilcileri, ortak basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasını okuyan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi: “Biz bugün, bu açıklamayı yapan örgütler olarak, ihalenin ertelenmesini değil iptal edilmesini istiyoruz. Hukuken de zaten iptal edilmesi gereken bir süreç. Olacak bir ertelemede, yeni bir tarih belirlendiğinde biz yine burada olacağız. Ama bu ihaleye girmek isteyen firmalara çağrımız şudur: Bu ihanete ortak olmayın, bu ihaleye katılmayın. Zira orada ne ticaret ne de konut yapamazsınız.Candan ayrıca, 17 Eylül saat 14.00’te Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü’nde yapılacak söz konusu arazinin metrekaresinin 10 kuruşa kiralanması ihalesine de katılacaklarını da belirterek,“AOÇ arazileri özgürleşene kadar mücadele edeceğiz” dedi.

2014’de, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi ve Ankara Barosu’nun, Atatürk Orman Çiftliği’nde Atatürk’ün vasiyeti ve şartlı bağışı ihlal edilerek yapılan inşaatları yargıya taşımış;  ‘Atatürk’ün vasiyetini ihlal davası’ açılmıştı.

Dorian Amerika’ya ulaştı

Dorian Kasırga’sı Bahamalar’dan sonra ABD’yi vurdu. Bahamalar’da 23’den fazla kişinin ölümüne sebep olan kasırga, Güney Carolina’dan sonra Florida’ya doğru ilerliyor. Uzmanlar, kasırgasının alışılmıştan yavaş ilerlemesinin iklim değişikliğiyle olan ilişkisine işaret ediyor.

Bahamalar’da büyük bir yıkıma neden olan Dorian Kasırgası Amerika’nın doğu kıyılarında etkili oluyor. Kasırga özellikle Güney Carolina ve Kuzey Carolina eyaletlerinde etkisini gösteriyor.

VOA’nın haberine göre, Güney Carolina’nın Charleston kenti kasırgadan en fazla etkilenen kent konumunda. Kentin bazı bölgelerinde su baskınları oluştu. Yoğun yağış ve sert rüzgar bölgede etkili oluyor. Dorian’ın Güney Carolina eyaletinin 100 km açığında kuzeye doğru ilerlediği belirtiliyor.

Bir ara 2 seviyesine düşen kasırga yeniden 3 seviyesine yükseldi. Özellikle  Charleston kenti kasırganın etkilerini yoğun şekilde hissediyor.  Yetkililer kasırganın can kaybına yol açabilecek sellere neden olabileceğini kaydediyor. Charleston sokaklarının boş olduğu da bölgeden gelen bilgiler arasında. Kentte onlarca barınak açıldı. Dünden itibaren halkın bir bölümü bu barınaklara yerleşmeye başlamıştı. Kent merkezinde dükkanlar ve restoranlar vitrinlerini tahtalarla ve metal plakalarla güçlendirdi. Ulusal Meteoroloji Dairesi, Charleston limanına astığı projeksiyon haritasında liman civarında suların 3,1 metre yükseleceğini öngördü. Daha önce 1989’daki Hugo kasırgası sırasında liman suları 4 metreyle en yüksek seviyesine çıkmıştı.

Kasırga Kuzey ve Güney Carolina’da hortumlara da neden oluyor.

Florida, Kuzey Carolina, Güney Carolina ve Georgia eyaletlerinde yaklaşık 2,5 milyon kişi için tahliye emri bulunuyor. Georgia, Kuzey ve Güney Carolina eyaletlerinde 185 bin ev ve işyerine elektrik verilemediği belirtiliyor. Kasırganın şiddetini azaltarak kuzeye doğru yoluna devam etmesi bekleniyor.

Virginia eyaletindeki donanma üssünde bulunan savaş gemilerinin kasırgadan etkilenmemesi için denize açılmaları emri verildi. Duke Enerji Şirketi, fırtınanın Güney ve Kuzey Carolina eyaletlerinde 700 bin kadar elektrik kesintisine neden olmasını beklediğini açıkladı. Georgia Valisi Brian Kemp eyalete bağlı adalarla iletişimin kesilmesinden büyük kaygı duyduklarını aktardı.

Kuzey Carolina’da ise 85 yaşında bir kişi evini kasırga için hazırlarken merdivenden düşerek hayatını kaybetti. Vali Roy Cooper suların ani yükselmesi ve sel baskınlarına karşı uyardı.

Federal Acil Durum Dairesi (FEMA) başkan vekili Peter Gaynor 4 bin federal acil durum çalışanı, 6 bin Ulusal Muhafız ve 40 bin inşaat işçisinin ihtiyaç halinde müdahale etmek üzere teyakkuzda olduklarını bildirdi.

Dorian kasırgası, 5’inci kategoride vurduğu Bahamalar’da 23’den fazla kişinin ölümüne neden oldu. Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği Bahamalar’da ölü sayısının artmasından endişe duyuluyor.

Bahamalar’da bilanço kötüleşiyor

Bahamalar’da ise en az 23 kişinin ölümüne neden olan kasırga sonrası 70 bin insanın gıda ve temiz içme suyu gibi acil insani yardıma ihtiyacı olduğu belirtildi.  Bahamalar’da yapılan ön keşifte kasırganın yarattığı hasar ve kayıpların toplamının 7 milyar dolar olduğu açıklandı.

Kasırga sonrası yardım faaliyetlerinin sürdüğü Bahamalarda kasırganın etkili olduğu bölgelerde toplam ölü sayısı yetkililer tarafından 23 olarak açıklandı ama bu rakamın yükselebileceği belirtiliyor. Kasırganın yerle bir ettiği Abaco Adaları‘na 200 ceset torbası ve cenazelerle ilgilenecek ekipler gönderildi. Yetkililer, Abaco Adaları ve Büyük Bahama’da yüzlerce ve büyük ihtimal binlerce kişinin hala kayıp olduğunu söylüyor.

BM sekiz ton gıda gönderecek

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric de, günlük basın brifinginde, BM’nin Bahamalar’a sekiz ton gıda yardımında bulunacağını söyledi.  Dujarric, Dünya Gıda Programı‘nın ayrıca acil durum müdahale ekipleriyle bağlantı sağlanabilmesi için uydu ekipmanları göndereceğini ifade etti.

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, kasırganın ardından ziyaret ettiği Bahamalar’da 70 bin kişinin acil gıda ve temiz içme suyuna ihtiyaç duyduğunu bildirmişti.

‘Doğal bir sürecin ürününe benzemiyor’ 

Uzmanlar Dorian kasırgasının alışılmıştan yavaş ilerlemesinin iklim değişikliğiyle olan ilişkisine işaret ediyor. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’nden (NOAA) kasırga uzmanı Jim Kossin, fırtınalar söz konusu olduğunda tropikler ve orta enlemlerde ortaya çıkan farklı mekanizmaların olduğunu ancak en basit şekliyle küresel ısınmanın küresel atmosferik sirkülasyonu yavaşlattığını söyledi.

Bilim insanlarının, rüzgarların yavaşlamasının kısmen Kuzey Kutbu’nun hızlı bir şekilde ısınmasına bağlı olduğunu düşündüğünü kaydeden Kossin, Kuzey Kutbu ve Ekvator arasındaki zıt sıcaklıkların, rüzgarların belirleyici faktörü olduğunu;  kutbun alt enlemlere kıyasla daha hızlı ısınıyor olmasının bu zıtlığı daha da artırıp rüzgarların hızını etkilediğini anlattı. Kossin ayrıca bu kasırgaların doğal bir sürecin ürünü olmadığını gösteren birçok somut kanıt olduğunun altını da çizdi.

Kossin 2018’de yazdığı bir makalede, tropikal siklonlardaki artışın küresel bir trend olduğunu vurgulamıştı: “Siklonların büyüklüğünün bölgeye göre değişiklik göstereceğini ancak genel olarak insan kaynaklı emisyonlar sebebiyle atmosferik sirkülasyonda beklenen değişiklikler tutarlılık gösteriyor”.

 

Tutukluluğa azami süre geliyor

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, tutuklamayı infaz gibi gören uygulamaların ‘asla’ kabul edilemeyeceğini belirterek, “Çünkü tutuklama istisnai bir tedbirdir, aslolan özgürlüktür” dedi. Gül, soruşturma aşamasında tutuklamaya azami süre getirileceğini söyledi.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, TBMM’nin ekim ayında açılmasıyla yasalaşması beklenen yeni Yargı Reformu Paketi’ne ilişkin açıklamalarda bulundu. Hukuk mesleğine giriş sınavı getirileceğini belirten Gül, yeni ihtisas mahkemeleri de kuracaklarını söyledi. Gül, tutukluluğa ilişkin de düzenlemeler yapılacağını ifade etti.

Gül’ün yaptığı açıklamadan satırbaşları şöyle:

Kadına şiddet: Kadına karşı şiddetin önlenmesiyle ilgili bir kanun çıkarıldı. Sıfır toleransla yaklaşıyoruz. 2019’da verilen tedbir kararı 325 bin 425. Tüm yargı mensuplarımız mevzuatın en etkin şekilde uygulanması için titizliği gösterecektir.

İnsan hakları eylem planı: Yargı reform paketi 5 yıllık süreci kapsıyor. Yargı reformu belgesi tüm milletimizin yargı reform belgesidir. Yargı hiçbir yapıya teslim edilemez. Bu belgeler daha iyisini bulmak adına revize edilmesi gereken belgelerdir. Eleştiriler de oldu, bizim için çok değerlidir. Bu belge güven veren ve erişilebilir adalet yaklaşımıyla hazırlandı. Yeni bir insan hakları eylem planı hazırlamak için çalışmayı başlattık.

Hukuk mesleğine giriş sınavı: Hukuk mesleğine giriş sınavı getiriyoruz. Bir meslek sınavına girilecek ondan sonra mesleğe kabul işlerinde süreç başlayacak. Nitelikli hukukçu yetişmesine katkı sağlayacak.

Hakim ve savcı yardımcılığı: Hakim ve savcı yardımcılığı konusunu önemsiyoruz. Hem teori hem pratiği artıracak. Hakim yardımcılığından sonra hakim olmak için sınava girecek. Tüm bu süreçlerden sonra hakim ve savcı cübbesini giyip mesleğini ifa edebilecek.

İhtisas Mahkemeleri: Adli kollukta hukuk fakültesi mezunlarının istihdamı konusunda çalışma olacak. Fezleke aşamasında bu konudaki özen çok daha farklı noktaya götürür. Yeni ihtisas mahkemeleri kuracağız. Hukuk hakimi, hukuk hakimi olarak devam edecek.

Tutuklamaya yeni düzenleme: Tutuklama istisnai bir tedbirdir. Aslolan özgürlüktür. Tutuklamayı soruşturma aşamasında azami süre olmadığı için uzamasını önlemek için tutuklulukta azami sürelere ilişkin yasal düzenleme olacak.

Arabuluculuk: Arabuluculukla ilgili rakam vermek isterim. Yüzde 67 oranında uzlaşmaya varılmış. Bu yıl ocak ayında ticari davalarda da hayata geçirdik. Arabuluculuk sisteminin kanunlaşarak aile arabulucuğunun da hayata geçmesini istiyoruz. 1 Ocak 2017’den itibaren 582 bin dosya uzlaşmayla sonuçlandı. Bu da 722 asliye ceza mahkemesinin bir bakacağı iş anlamına gelmektedir.

Yeşil Yol’un zararının ‘minimize edilmesi’ için eski yollar doğaya terkedilecek

Büyük bölümü tamamlanan ve Çamlıhemşin yaylalarında yarattığı tahribat yüzünden yöre halkının büyük tepkisine neden olan Yeşil Yol’un büyük bölümü tamamlandı. Rize İl Özel İdaresi, halihazırda köylülerin kullandığı eski yolları ‘doğaya terketme’ kararı aldı. Avukat Demirci, ‘Bu karar, Yeşil Yol’a neden ihtiyaç olmadığının en pişkin izahıdır’ dedi.

Çamlıhemşin yaylaları arasına yeni yolların açılmasına izin veren Rize İl Özel İdaresi, büyük tahribata neden olan Yeşil Yol’u överek sadece bu yolun kullanılması için bazı yolları ormana terk ettiğini açıkladı. Avukat İbrahim Demirci, “Ayder’i düzeltmek için uğraşan bakanlıklar, Rize Valiliği neden diğer yaylaların özel idare tarafından Ayder’e çevrildiğini görmek, duymak istemiyor” dedi.

Rize İl Özel İdaresi İl Genel Meclisi, 2 Temmuz’da toplandı. Kaçkar Dağları’nın kuzey yakasından geçen Yeşil Yol projesinin büyük bölümünün tamamlandığı belirtilen toplantıda, araçla ulaşımın da sağlandığı kaydedildi. İdare kararında, “Mühendislik olarak çok iyi çalışılmış Yeşil Yol, ulaşımda kolaylık ve bütünlük sağladığı için aynı bölgelerden geçmiş yıllarda projesiz ve plansızca yanlış güzergâhlarda yapılmış olan ve 1800 rakım orman çizgisinin altından geçmekte olan eski yayla yollarının birçok bölümü Yeşil Yol çalışmasının bitirilmesinden dolayı atıl hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.

Toplantıda bu kapsamda şu üç yolun doğaya terk edilmesi kararlaştırıldı:

*Çamlıhemşin Ayder Yaylası, Avusor Yaylası yolu, Huser Yaylası yol bağlantısının 3 bin 800 metre bölümü eski yol,

*Çamlıhemşin Tar Deresi, A.Kaçkar Yayla bölgesi, Huser Yaylası A.Kaçkar Yayla yolu 2 etap bağlantısının 4 bin 100 metre bölümü,

*Ardeşen Tunca bölgesi Sarımangane Deremezra bağlantısı 5 bin 100 metre bağlantı yolu.

İdare toplamda 13 bin metre bu yolların yol ağından çıkarılarak bakım onarım işlemlerinin yapılmamasına, doğaya terk edilmesine ve bu yollara fidan dikilmesine karar verdi.

‘Zararın minimize edilmesi sağlanmış oldu’

Son olarak idare kararında şu ifadelere yer verdi: “Bu çalışmayla toplamda 270 kilometre uzunluğunda olan Yeşil Yol güzergâhında açılmış olan 65 kilometre yeni yol karşılığı, ilk etapta 13 kilometre eski açılmış yolun doğaya terk edilmesiyle 5’te 1 oranında doğaya verilen zararın minimize edilmesi sağlanmış oldu” ifadeleri yer aldı.

‘Acil müdahale bekliyoruz’

Bölge sakini avukat İbrahim Demir, “Kapatılan, ormana devredilen yayla yollarını da özel idare yapmıştı. Bu karar, Yeşil Yol’a neden ihtiyaç olmadığının en pişkin izahıdır. Özel idare, yarın öbür gün açacağı yeni dağ yolları için bugünden, peşinen gerekçe üretiyor. Mahkemelerin, ilgili bakanlıkların özel idareye acilen müdahalesini bekliyoruz” diye konuştu.

Biçer: Yeşil badanalı rant yolu

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca da Ağustos ayı sonunda Karadeniz’de “Yeşil Yol” adlı projenin geçtiği yer ve yaylalarda yaptığı incelemeyi raporlaştırdı. Bölge halkının ısrarlı talebi ve şikayetleri üzerine Çamlıhemşin’de incelemelerde bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı; vatandaşların ve yıllardır mücadele veren sivil toplum örgütlerinin şikayetlerini dinledi. Biçer Karaca şunları söyledi:  “Karadeniz’deki yaylalara yol yapıyoruz diye bir çok orman ve mera alanı ve yerleşik yayla kültürü yok ediliyor. Oysa ki bu yaylaların hali hazırda yolları var. Çamlıhemşin’in, Kazdağları’nın, Salda Gölü’nün, Munzur’un varlığına ihanet projelerinin önlenmesi en başta Çevre ve Şehircilik Bakanının görevi iken inşaat sektörünün temsilcisi gibi hareket eden Bakan, kuşaklararası eşitliği ve anayasal sorumluluğu yok sayıyor, halkın taleplerini görmezden geliyor. Ziyaretçi akınının tahribatlarının geri dönülmez boyutta olduğu bölgede neden Yeşil Yol diye adlandırılan projenin yapılması gerektiğine dair gerçekçi ve somut gerekçe söyleyemiyor.”

Geri dönülmesi imkansız zarar’

“Yaylalar arası entegrasyonu sağlama” iddiasıyla yapılan projenin, korunması gereken bir alanda geri dönülmesi mümkün olmayan zararlara yol açtığını kaydeden Biçer Karaca, “6 İli kapsayan bir projede, alt ölçekli olarak hangi uygulamaların yapılacağı net olarak belirlenmemiştir. Proje ile ilgili çevresel etki değerlendirmesi yapılmaması nedeniyle, proje uygulayıcılarının taahhütlerine uygun davranıp davranmadıkları, projenin ömrü vb. ayrıntıları hakkında bilgiye erişilememektedir. Bu belirsizlik hali, idarelerin bütün projelerini yeşil yol projesi içerisine dahil etmesine yol açmaktadır. “ dedi. CHP’li vekil, yapılan uygulamalar ile meralık ve ormanlık alanların tahrip edildiğini, Palovit Vadisi ile Hazindak yayla yolu projesinde, yüzlerce ağaç kesilerek açılarak yol yapıldığını, hafriyat atıkları özensizce yol kenarına bırakılarak daha fazla alanın zarar görmesine neden olunduğunu anlattı; “Yeşil Yol uygulaması ile bölgedeki plansız turizm uygulamaları birlikte bölgenin ekolojik değerleri ve geleneksel mimari ve kültürel değerlerinin korunmasını zorlaştırmaktadır” dedi.

Biçer Karaca, “Yeşil Yol”, her ne kadar Çamlıhemşin’de yürütülen mücadele ile anılsa da, başka illeri de ilgilendiren bir durum. Projenin turizm yönünden kalkınma ile ilgili olduğu söylemlerinin yanında, Kaçkar Dağları ve Artvin tarafındaki maden kaynaklarına erişim için de yapıldığı yönünde iddialar bulunuyor”ifadelerini kullandı.

CHP’nin Yeşil Yol Raporu’nda tespitlerle birlikte ekolojik yıkıma yol açan bu projeye dair şu uyarı ve öneriler yer alıyor:

1.         Yeşil yol projesi entegre proje olarak ele alınmalı ve Çevresel Etki Değerlendirmesi yapılmalıdır.
2.         Kaçkar Milli parkı ve diğer doğal tabiat alanları ile arkeolojik alanlara zarar veren çalışmalara son verilmelidir.
3.         Tüm Fırtına Vadisi’ni kapsayacak Koruma amaçlı imar planı yapılmalı, yöredeki doğal tabiat alanları ve arkeolojik sit alanlar başta olmak üzere tüm doğal ve tarihi dokulara zarar veren çalışmalara son verilmelidir.
4.         Parsel bazlı koruma imar planı uygulamasından vazgeçilmelidir.
5.         Bölgedeki yaban hayatına ve canlı çeşitliliğine zarar veren uygulamalardan vazgeçilmelidir.
6.         Planlı eko-turizm uygulamaları yapılmalı, yöre halkının gündelik hayatını ve geçim potansiyellerini olumsuz etkileyen uygulamalardan vazgeçilmelidir.
7.         Meralık alanlarda yapılaşmalara izin verilmemelidir. Hayvancılık ile geçinen yurttaşların meralık alanlara erişimlerini ve bu alanlardan faydalanmalarını güçleştiren uygulamalardan vazgeçilmelidir.
8.         Ormanlık alanlarda, yoğun ağaç kesimine sebebiyet veren ve yoğun trafik nedeniyle ağaçların ve diğer orman canlılarının varlığını tehdit eden yol güzergahları iptal edilmelidir.
9.         Bölgedeki turizm uygulamaları üzerinde denetimler arttırılmalı, kaçak yapılaşmanın önüne geçilmelidir.

Rap müzisyenleri ‘Olay’ oldu: Susamam

Rapçiler; Ezhel ‘Olay’, Şanışer ‘Susamam’ dedi, bir gecede milyonlar izledi. ‘Susamam’ klibinde Emine Bulut’un öldürülmeden önceki sesleri yer alıyor. Olay şarkısı ise 10 Ekim Ankara Katliamı, Gezi Direnişi, 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi konuları işliyor.

Bugün yayımlanan iki rap şarkısı gündeme damgasını vurdu. Ezhel’in  ‘Olay’ ‘ve Şanışer’in 17 müzisyenle beraber yaptığı ‘Susamam’ şarkıları kısa bir süre içinde bir milyondan fazla kişi tarafından izlendi.

Rap müzisyeni Şanışer, 17 dostuyla beraber ‘Susamam’ isimli şarkıya imza attı. Fuat, Ados, Hayki, Server Uraz, Beta, Tahribad-ı İsyan, Sokrat St, Ozbi, Deniz Tekin, Sehabe, Yeis Sensura, Aspova, Defkhan, Aga B, Mirac, Mert Şenel ve Kamufle’nin yer aldığı şarkıda farklı konu başlıklarıyla Türkiye gündemindeki meseleler; ‘adalet’, ‘özgürlük’, ‘eğitim’, ‘kadına yönelik şiddet’, ‘hayvana yönelik şiddet’, ‘kentleşme’ gibi konular işleniyor.

Deniz Tekin’in kısmında Emine Bulut’un öldürülmeden önceki sesleri de yer alıyor. Şarkı için tasarlanan tişört ise köy okulları için harcanacak.

Rapçi Ezhel, ‘Olay’ isimli şarkıyı ve şarkı için hazırlanan video klibi sabaha karşı yayımladı. Kısa sürede çok sayıda dinleyiciye ulaşan şarkı, 10 Ekim Ankara Katliamı, Gezi Direnişi, 15 Temmuz Darbe Girişimi gibi Türkiye gündemi sarsan konularını işliyor. Ayrıca video klipte toplumsal muhalefetin çok sayıda eylem görüntüsü de yer alıyor.

Bu arada YouTube’un trendler listesine ikinci sıradan giren Ezhel’in ‘Olay’ adlı şarkısı bir süre sonra listeden tamamen yok oldu. Söz konusu videonun YouTube tarafından kaldırıldığı iddia edilirken, çok sayıda sosyal medya kullanıcısı duruma tepki gösterdi.

Topkapı Sarayı Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı

Sarayın çalışanları dahil olmak üzere tüm işleri Cumhurbaşkanlığı’na devredildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan Topkapı Sarayı, Cumhurbaşkanlığı’na ait birimlerden Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na bağlandı. Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, sarayın tüm borç ve alacakları da Milli Saraylar’a geçti. Sarayın yönetimi, restorasyonu, tanıtımı ve tüm çalışanları da dahil her şeyi artık Cumhurbaşkanlığı bünyesinde olacak.

Giriş ücreti zamlanmıştı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, geçtiğimiz temmuz ayında müze giriş ücretlerine yüzde 20 zam yapmıştı. Buna göre; Topkapı Sarayı’na giriş ücreti 60 TL’den 72 TL’ye, Harem’e giriş ücreti 35 TL’den 42 TL’ye, Aya irini Anıtı’nın ücreti ise 30 TL’den 36 TL’ye yükselmişti.

 

İzmir ve Ankara’da kayyım protestosu: Çok sayıda gözaltı var

İzmir ve Ankara’da HDP’li belediyelere kayyım atanmasını protesto edenlere polis saldırdı: Vekiller darp edildi, bir parti yöneticisinin burnu kırıldı, çok sayıda gözaltı var.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’nün Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasını protesto için dün İzmir, Alsancak’taki Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yapmak istediği açıklamaya polis izin vermedi. Polis saldırısında aralarında HDP’li milletvekillerinin de bulunduğu çok sayıda kişi darp edildi. Bir HDP yönetcisisinin burnu kırılırken, çok sayıda kişi de gözaltına alındı. Polis HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay‘ı da tekmeledi.

Kemalbay, İzmir Milletvekili Murat Çepni ve Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in de katıldığı eyleme izin vermeyen polis, aralarında gazetecilerin de bulunduğu çok sayıda kişiyi gözaltına adı. Müdahale sırasında yaralanan HDP İzmir İl Yöneticisi Aziz Benli hastaneye kaldırıldı. Benli’nin burnunun kırıldığı öğrenildi. HDP il yöneticileri daha sonra polis saldırısı nedeniyle suç duyurusunda bulundu.

Ankara’da 42 gözaltı

HDP Ankara İl Örgütü’nün düzenlediği protesto eylemi ise Sakarya Meydanı girişinde engellendi.  Onlarca çevik kuvvet tarafından etrafı sarılan partililerden dağılmaları istendi. Dağılmayı reddeden grubu polis sert müdahalede bulundu. Aralarında HDP İl eş başkanlarının da olduğu çok sayıda kişi yerde sürüklenerek, gözaltına alındı. Darp edilerek gözaltına alınanların arasında KHK ile ihraç edilen ve bir kolunu cezaevindeki müdahalede kaybeden Veli Saçılık da var. Müdahale sırasında 20 kişi gözaltına alınırken, 2 kişi de yapılan Genel Bilgi Tarama (GBT) sonrası alındı.

Çankaya Belediyesi önünde toplanan bir başka gruba da müdahale eden polis, burada da yaklaşık 20 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan bazı isimler ise şöyle: Zeyno Bayramoğlu, Aslı Viyan Saraç, Veli Saçılık, HDK Ankara İl Eş Sözcüsü Fatma Kılıçarslan, Hasret İrem Korucu, HDP İl yöneticisi Betül Koca, Fatma Önen, Dilan Karaer.

 

Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü Osman Kavala’nın

2019 Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülleri kapsamında bu yıl bireysel kategorideki ödüle, kültürel mirasın korunması için çalışmaları nedeniyle Osman Kavala’ya değer görüldü.

2019 Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülleri’nin sahipleri, Avrupa Arkeologlar Derneği’nin (EAA) 25. yıldönümünde dün (4 Eylül) İsviçre’nin başkenti Bern’de düzenlenen toplantıda açıklandı. Bireysel kategoride, kültürel mirasın korunması için çalışmalar yürüten filantropist Osman Kavala’ya; kurumsal kategoride ise İspanya Pays Basque’ta bulunan “Fundacion Catedral Santa Maria, Vitoria-Gasteiz”e ödül verildi.

Miras Ödülü Komite Başkanı Dr. Franco Nicolis ”Her iki ödül sahibi de, sivil toplum ve demokrasiyi geliştirmek, kültürel çeşitliliğe saygı ve insanlar arasındaki diyaloğu teşvik eden eylemlerde bulunmak için kültürel mirası kullanma idealini güçlendirmektedir” dedi. EAA’nın 70 ülkede 2500’den fazla üyesi olan küresel bir Avrupa kurumu olduğunu belirten EAA Başkanı Prof. Felipe Criado-Boado ise “İki ödül sahibi de EAA’nın 2019’da Bern’deki yıllık toplantısında tartışacağı “Arkeoloji ve Demokrasinin Geleceği” konulu Bern Bildirisi’nde açıklanan politikasına güzel bir örnek teşkil etmektedir” diye konuştu.

Komite’nin ödülün Kavala’ya verilmesi gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye’de risk altında olan kültürel mirasın korunması için verdiği gayret ve emeğin tanınması amacıyla girişimci ve işadamı Osman Kavala , 2019 yılı Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü’ne layık görülmüştür. Kavala herhangi bir suçtan hüküm almamış olmasına rağmen Ekim 2017’den bu yana hapiste tutulmaktadır.
Osman Kavala başta Ermeniler olmak üzere azınlık kültürlerinin tarihine vurgu yapan kültürel miras projelerine önem vermiştir. Türkiye ve Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin yokluğunda iki ülke arasındaki siyasi hassasiyetlere rağmen, Osman Kavala’nın yürüttüğü miras diplomasisi sayesinde Türk ve Ermeni uzmanlar ve bilim insanları, Ermeni kültürel mirasına ait Orta Çağ dönemi yapılarının korunması için ortak çalışma yürütmüşlerdir. Bu ortak çalışma, Ani’nin 2016 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine girmesinde önemli bir vesile olmuştur.

‘Sadece Ermeni kültür mirası çalışmaları değil’ 

Kavala’nın destek verdiği dernek ve vakıflar Türkiye’nin zengin kültürel mirasının korunmasını desteklemiş ve yerel toplulukları da içeren çalışmalar yapmışlardır.
Ermeni kültürel mirası konusunda yaptığı çalışmalara ek olarak, Osman Kavala, Türkiye’de yüzyıllar boyunca varlıklarıyla iz bırakmış Rumlar, Suriyeliler, Kürtler, Yahudiler ve Gürcüler gibi farklı grupların kültürel miraslarını da destekleyen çalışmalar gerçekleştirmiştir.
Osman Kavala’nın çalışmalarının bir başka güzel örneği ise Türkiye’de şu anda mülteci olan Suriyeli çocuklar için Türkiye ve Suriye’deki kültürel mirası ön plana çıkaran çift dilli eğitim materyallerinin üretimidir. Bu materyaller sayesinde çocuklar geldikleri bölgeden ve kültürel miraslarından gurur duymaktadırlar.
Osman Kavala toplumun zor koşullarda ve bazen azınlık olarak yaşayan bireylerinin karşılanmayan ihtiyaçlarına eğilerek kültürel mirasın sivil toplum ve demokrasiyi desteklediği inancıyla çalışmalarını sürdürmektedir ve kültürel çeşitliliği işbirlikleri üzerinden destekleyen projelere öncelik vermektedir. Bu konudaki vizyon ve tutkusunu ödüllendirmek amacıyla Osman Kavala’ya Avrupa Arkeologları Derneği tarafından 2019 yılı Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü verilmiştir.”

Kavala: Büyük onur

Türkiye’de Ekim 2017’den beri Gezi davasında tutuklu bulunan Kavala tarafından kaleme alınan konuşma metni ise törende Kültürel Mirası Koruma Derneği Başkanı İsmail Yavuz Özkaya tarafından okundu. Kavala’nın konuşması şöyle:

“2019 Avrupa Arkeoloji Mirası Ödülü’ne layık görülmek benim için büyük bir onur oldu. Bu kararın 22 aydır cezaevinde bulunan ve hangi faaliyetlerinden dolayı bu duruma maruz kaldığını açıklayamayan şahsım adına ne kadar önemli bir moral desteği olduğunu anlatamam.

Ülkemizin doğusunda Ermeni topluluklar tarafından yaratılmış eserler yüzyıllar boyunca kesintiye uğramadan canlı bir şekilde devam etmiş bir kültürün hikâyesini anlatıyor. Ermenilerin bu topraklardan kopartıldıkları 1915 yılından sonra bu hikâyeler dinleyicisiz kalmış, susturulmuş, bir kısmı tahrip edilmiş.

Şükür ki son yıllarda Ani’deki koruma çalışmalarının da gösterdiği gibi bu büyük yıkımdan kurtulmuş olan eserlerin korunması için adımlar atıldı. Ani’nin istisnai bir özelliği var.

Bu antik şehir yüzyıllar önce terk edilmiş ve insansız kalmış olduğu için orada Ermeni mimarisinin şaheserleriyle tabiat arasında benzersiz bir harmoni oluşmuş. Bu sayede Ani çağlar üstü nitelikte olan bir hakikati bize çarpıcı biçimde anlatır: İnsanlık için kalıcı değerler, savaşlarla, ölerek ve öldürerek kazanılanlar değil, sonraki kuşakların duygu ve düşünce dünyasını etkileyen sanat eserleridir.

‘Ani’yi barış toprağı olarak tasvir ettik’

Anadolu Kültür olarak Ani’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan koruma çalışmalarına da katkıda bulunmak için uluslararası uzmanlarla ve uzman kuruluşlarla işbirliklerini kolaylaştırmaya çalıştık.

Ani’de önemli projeler üstlenmiş olan Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD) başkanı mimar Yavuz Özkaya, mimarlık tarihi uzmanı Armen Kazaryan ve aynı duyarlılıkları paylaştığımız NIKU’nun eski direktörü Carsten Paludan- Müller ile birlikte Türkiye’den ve Ermenistan’dan uzmanların katıldıkları, birlikte çalıştıkları atölyeler ve saha inceleme ziyaretleri düzenledik.

İki ülkeden uzmanlar arasında bilgi ve fikir alışverişinin, yapılan çalışmalara katkıda bulunacağına, bu diyalog ve işbirliğinin Türk ve Ermeni toplumları arasında önyargıların üstesinden gelmeye yardımcı olacağına inandık. Ani’yi eski çağlarda olduğu gibi bir barış toprağı olarak tasavvur ettik.

2016 yılında İstanbul’da gerçekleşen UNESCO Kültürel Miras Komitesi toplantısında Ermeni delegasyonunun da desteğiyle Ani’nin Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilmesi bizleri çok sevindirdi. Ancak, maalesef, sivil toplum kuruluşlarının çabalarına rağmen hâlâ Türkiye ve Ermenistan hükümetleri arasında ilişki kurulmuş değil. Ani bölgesinin de bir bölümünü oluşturduğu kara sınırı hâlâ kapalı.

‘İşbirliği önemli’ 

Bu ödül vesilesiyle, Türk ve Ermeni akademisyenlerin, uzmanların, zanaatkârların, sınırın iki yanında yaşayanların aralarındaki ilişkilerin gelişmesinin barış için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak ve bölgede Mren Katedrali gibi risk altında bulunan ve acil müdahale ihtiyacı gösteren çok değerli yapıların bulunduğunu hatırlatmak isterim.

İleride Ani’nin bir “barış parkı” olacağına, hikâyesini hem bölge insanlarına hem de tüm insanlığa daha güçlü bir şekilde anlatabileceğine inanıyorum. İnsanları ulusal sınırların ve acı tarihsel deneyimlerin ötesinde bir araya getirmek için kültürel mirasın korunmasına ilişkin işbirliğinin önemine olan inancım, hele de bulunduğum koşullar altında, bu ödülü benim için daha da anlamlı hale getiriyor, çok teşekkür ederim.”

Osman Kavala, halen ‘hükümeti yıkmaya teşebbüs’le suçlandığı Gezi Davası kapsamında, 674 gündür tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nde.

Uzungöl’de yıkım kararı

Trabzon’un önemli turizm merkezlerinden biri olan ve çevresindeki aşırı yapılaşma yüzünden uzun zamandır tepki çeken Uzungöl’de kamu arazisinde bulunan tesislerin yıkılacağı açıklandı

Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Trabzon’un Çaykara ilçesindeki Uzungöl’de,  kamu arazisinde bulunan yıkılacak tesislerin belirlendiği bildirildi.  Çaykara Belediye Başkanı Hanefi Tok, yaptığı açıklamada, İmar Kanunu’nun 18. maddesi gereğince yapılan çalışmaların tamamlandığını söyledi. Tok, “Bu kapsamda Uzungöl’de Gölbaşı mevki ve göl etrafındaki yıkılacak tesisler belirlendi. Şu anda mahkeme kararının çıkmasını bekliyoruz. Bir hafta içerisinde de esnaf ve vatandaşımıza gereken tebliğleri iletmeyi planlıyoruz” diye konuştu. Yıkılacak tesislerin sayısının 118 olduğu kaydedildi.

Tebliğlerin ardından yıkımlara başlanacağını belirten Tok, yılbaşına kadar da yıkımları gerçekleştirmeyi planladıklarını, böylece Uzungöl’ün çirkin yapılaşmadan kurtulacağını söyledi.

Johnson’ı kardeşi de terk etti

Başbakan Boris Johnson’ın kardeşi Jo Johnson bakanlık görevinden ve Muhafazakar Parti milletvekilliğinden istifa etti. Kardeş Johnson ‘Son haftalarda aile sadakati ile ulusal çıkarlar arasında sıkışıp kaldım. Bu çözümü olmayan bir gerilim’ dedi.

Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson’ın önceki ay kurduğu hükümette devlet bakanlığı görevine getirdiği kardeşi Jo Johnson, Twitter hesabından yaptığı paylaşımla hem bakanlık görevinden hem de Muhafazakar Parti milletvekilliğinden istifa ettiğini duyurdu.

​‘Çözümü olmayan gerilim’ ’

Sputnuk’in haberine göre, Brexit konusunda ağabeyinin izlediği katı tutumu paylaşmayan Jo Johnson, mesajında “Son haftalarda aile sadakati ile ulusal çıkarlar arasında sıkışıp kaldım. Bu çözümü olmayan bir gerilim. Milletvekili ve bakan olarak benim rolümü üstlenme sırası başkalarında” ifadesini kullandı. Ekonomi, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanlığı’nda Devlet Bakanı ve Eğitim Bakanlığı’nda Üniversiteler ile Bilimden Sorumlu Bakan olarak iki görev verilen Jo Johnson’a, sadece üst düzey bakanların yer aldığı kabine toplantılarına da katılma hakkı tanınmıştı.

Anlaşmasız Brexit’e karşı kampanya yürütmüştü

Kardeş Johnson, Theresa May’in Brexit anlaşmasına karşı çıkarak kasımda da bakanlık görevinden istifa etmişti. Anlaşmasız Brexit’e karşı çıkan ve referandumda da ülkenin Avrupa Birliği üyesi kalması için kampanya yürüten Jo Johnson, istifa mesajında yeni referandum çağrısında bulunarak, “Brexit bir zamanlar verilen sözlerin uzağında bir gerçekliğe dönüştüğü için bu konuda son sözü halka bırakmak demokratik olacaktır” ifadesini kullanmıştı.