Ana Sayfa Blog Sayfa 2202

Dünya salgına karşı ekonomisini garanti altına almaya çalışıyor

Koronavirüs salgını ve beraberinde getirilen karantina önlemlerinin ekonomiye zararlarını en aza indirmek için ülkeler art arda ekonomik paketler hazırlıyor. Fransa şirketlerin elektrik, gaz ve kira ödemeleri askıya alınırken, Almanya 614 milyar dolarlık kredi desteği açıkladı. ABD‘de ise 300 milyar dolarlık vergi ödemesi ertelenecek.

ABD: 300 milyar dolarlık vergi ertelenecek

ABD Başkanı Donald Trump, Hazine Bakanı Steven Mnuchin’in bugün Kongre üyeleri ile bir teşvik paketi içeren yasa tasarısı hakkında konuşacağını söyledi. ABD basınında Beyaz Saray‘ın Kongre’ye 800 milyar dolarlık bir teşvik paketini öngören yasa tasarısı önerdiği haberleri hakkında Trump, “Bu paket büyük olacak.” dedi.

Bakan Mnuchin de çok önemli bir ekonomik teşvik planı üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Buna göre, havayolu ve otelcilik gibi kritik sektörlere kredi garantisi sağlanmasının yanı sıra işçiler için de bir teşvik paketinin görüşülüyor.  Havayolu şirketlerinin üst yöneticileriyle bir araya geldiğini aktaran Mnuchin, “Durum havayolu şirketleri için 11 Eylül’de olduğundan daha kötü” dedi.

Mnuchin, çalışanlara vergi tatili getirilmesi fikri için “Vergi tatili insanlara gelecek 6 ila 8 ayda para sağlayacak. Biz Amerikalılara gelecek iki haftada acilen çek gönderilmesi seçeneğini düşünüyoruz” diye konuştu; 300 milyar dolara yakın vergi ödemesinin erteleneceğini ifade etti.

Salgının piyasalara etkisine de değinen Mnuchin, piyasaların kesinlikle açık kalacağını dile getirdi.

Almanya: 61 milyar dolarlık kredi desteği

Almanya ise koranavirüs salgını yüzünden zor durumda olan şirketlere ‘sınırsız’ kredi yardımı yapacak. Ekonomi Bakanı Peter Altmaier’in açıkladığı pakete göre devlet ilk adımda 614 milyar dolar değerinde krediyi garanti etti. Basın açıklamasında Altmaier “Bu hiçbir sağlıklı şirketin ve işçinin sorun yaşamayacağı anlamına geliyor” dedi.

Başbakan Angela Merkel geçtiğimiz günlerde yaptığı basın toplantısında virüsün Almanya ekonomisine zarar vermesinin önlenmesi için ne gerekiyorsa yapılacağını söylemişti. Almanya, 2008’deki küresel mali krizde şirketlerine 500 milyar dolar civarında kredi açmıştı.

Fransa: Şirketlerin kira ödemeleri askıya alındı

Fransa’da ise Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkede tartışmalara neden olan emeklilik reformunun askıya alındığını açıkladı. Macron, salgından ekonomik olarak olumsuz etkilenen şirketlere birçok kolaylık sağlanacağını ve mali yardımlarda bulunacaklarını, bunun için 300 milyon euro kaynak ayırdıklarını söyledi.

Salgınla mücadelenin kazanılacağını ve halkın paniğe kapılmaması gerektiğini kaydeden Macron, ayrıca şirketlerin elektrik, gaz ve kira ödemelerinin askıya alınacağını söyledi.

Fransa’da salgın nedeniyle tüm okul, kafe, restoran, bar, gece kulübü, sinema ve ticari iş yerlerinin kapatılmasına, sadece market, eczane, banka ve benzin istasyonlarının açık bırakılmasına karar verilmişti

HDP: Test yapılan kişi sayısı ve kriterlerini açıklayın

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Türkiye’deki Covid-19 salgınıyla mücadelede test uygulamasında karşılaşılan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi.

Tüm ülkelerde her şüpheli vakada test yapıldığına dikkat çekilen önergede, özellikle yurt dışından gelenlerin karantinaya alınmasına rağmen test yapılıp yapılmadığının bilinmediğini kaydeden Kerestecioğlu, Türkiye’de test yapılan kişi sayısını, sonuçlarını, günde kaç kişiye test yapıldığını ve test kriterlerini sordu.

Önergede özetle şu ifadeler kullanıldı:

… 16 Mart 2020 tarihli açıklamasında Dünya Sağlık Örgütü, sosyal mesafeyi artırmaya yönelik tedbirlerin salgınla mücadelede tek başına yeterli olmayacağını, şu anda en acil ihtiyacın bütünlüklü bir yaklaşım sergilenerek tüm ülkelerde her bir şüpheli durumda test yapılması olduğunu vurgulamıştır.

Türkiye’de ise resmi açıklamalarda, salgının özellikle yurt dışı teması olanlar üzerinden yayıldığı, yurt dışından gelenlerin karantinaya alındığı belirtilse de bu kişilerin standart bir muameleye tutulup tutulmadığı, örneğin test yapılıp yapılmadığı konusunda dahi bilgi paylaşılmamaktadır. Ayrıca, yurt dışı teması bulunmayan, ancak hastalık semptomları gösterdiği için sağlık kuruluşlarına başvuran kişilere, testin yalnızca yurt dışı temaslı kişilere yapıldığı gerekçesiyle test yapılmadığı görülmektedir. Vaka sayısındaki artış, günlük olarak süreç yönetimi konusunda ciddi şüphelerin oluşmasına neden olmaktadır. Mevcut durumda, salgının yayılma hızı ve gerçek durumun anlaşılması zorlaşmaktadır.”

Kerestecioğlu’nun Bakan Koca’nın yanıtlamasını istediği sorular ise şöyle:

  • Türkiye’de 18 Mart 2020 tarihine kadar test yapılan kişi sayısı nedir? Sonuçların kaçı negatif, kaçı pozitif çıkmıştır?
  • Günde kaç kişiye test yapılmaktadır?
  • Bir kişiye test yapılması için hangi kriterler aranmaktadır?
  • Bugün itibarıyla Bakanlığın elindeki test kiti sayısı nedir? Test kitleri nasıl tedarik edilmektedir? Uzun vadede test kiti konusunda yetersizlik yaşanmaması için bir planlama yapılmış mıdır?
  • Hastalığı taşıyabileceği düşünülen kişilere yönelik hangi tedbirler alınmaktadır?
  • Benimsenen vaka tespit yöntemi nedir?
  • Şüpheli vaka takibi nasıl yapılmaktadır?”

 

Karantinadaki İtalya’da kanalları yunus ve kuğular doldurdu

İtalya‘da, koronavirüs salgını nedeniyle alınan karantina önlemleri sonucunda, insansız hale gelen Venedik büyük kanal bölgesi, kuğular ve yunusların akınına uğradı. 

Çin‘in Wuhan kentinden dünyaya yayılan salgının Avrupa’da en çok etkilediği yer İtalya oldu. Ülkede salgında ölenlerin sayısı bugün 349 kişi artarak 2 bin 158’e yükselirken, vaka sayısı 27 bin 980’e ulaştı. İtalyan makamları tarafından alınan karantina ve izolasyon önlemleri ise ülkedeki çok sayıda bölgenin insansızlaşmasıyla sonuçlandı.

Reuters ve yerel kaynakların aktardığına göre, karantina yüzünden ıssız hale gelen Venedik büyük kanal bölgesinde yunusların dolaşmaya başladığı görüldü. Cagliari bölgesinde de feribotların çalışmaması nedeniyle limana kadar gelen yunuslar izlendi.

Kuğular da geldi

Bölgenin insansızlaşmasıyla birlikte doğal alanlarına geri dönen tek hayvanlar yunuslar değil. Yunuslarla birlikte, kuğuların da insansız bölgelerde dolaşmaya başladıkları tespit edildi.

https://twitter.com/ikaveri/status/1239660248207589383?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1239660248207589383&ref_url=https%3A%2F%2Fin.mashable.com%2Fculture%2F12283%2Fdolphins-swans-return-to-venice-canals-as-italy-locks-down-humans-amidst-covid-19-scare

Yunus ve kuğuların dışında, boşaltılan kentlerde dolaşan, boşaltılmış binaların içine giren başka yaban hayvanları da görüntülendi.

https://twitter.com/Cosodelirante/status/1239203236927680512

 

​’

İBB’den günlük koronavirüs grafiği

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul İstatistik Ofisi, koronavirüsün en fazla görüldüğü 10 ülke ve Türkiye’deki vaka teşhis sayılarını gösteren bir grafik paylaştı. Kurumun resmi Twitter hesabından paylaşılan grafikte söz konusu ülkelerde, ilk günden itibaren görülen değişim izlenebiliyor. 

Grafiği paylaşan İBB Sözcüsü Murat Ongun “Yeni kurduğumuz İstanbul İstatistik Ofisi tarafından hazırlanan Koronavirüs Hastalığı’nın en fazla görüldüğü 10 ülke ve Türkiye’deki vaka teşhis sayılarını ilk günden itibaren gösteren zaman tüneli” ifadelerini kullandı.

Türk Eczacılar Birliği: Özel maskeler reçete karşılığı satılacak

Türk Eczacılar Birliği (TEB) koronavirüs tedbirlerine ilişkin yayımladığı ‘çok acele’ notlu yazıyla N95, FFP2 ve FFP3 tipi maskelerin reçete karşılığında eczanelerden temin edilmesine karar verildiğini duyurdu.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bilindiği üzere Dünya Sağlık Örgütü tarafından COVİD-19’un pandemik bir hastalık olduğu ilan edilmiştir.

Bakanlığımızca Ülkemizde COVİD-19’un yayılmasını önlenmesi, ihtiyaç planlamaları ile stok ve tedarik yönetiminin etkin bir şekilde yapılması, ülkemizde ürün erişebilirliğinin temin edilmesi, sağlık hizmeti sunumunun aksamaması ve kamu sağlığının korunması amacıyla gerekli tedbirler alınmış ve alınmaya devam etmektedir.

Bu kapsamda EN149 standardındaki (N95, FFP2 ve FFP3) maskelerin sadece eczanelerden ve reçete karşılığında verilmesi, reçetelerin gerektiğinde ilgili otoritelerce yapılan denetimlerde ibraz edilmek, talep edilmesi durumunda ise Kurumumuza gönderilmek üzere eczanede muhafaza edilmesi hususunda bilginizi ve gereğini rica ederim”

Öte yandan internet sitelerinde yüksek koruma sağlayan bu maskelerin satışı halen yapılıyor. Her geçen gün fiyatların yükseldiği online ticaret konusunda bir önlem alınıp alınmayacağı ise henüz belli değil.

AB sınırları 30 gün kapattı

Avrupa Birliği (AB) liderleri, üçüncü ülke vatandaşlarının AB üyesi ülkelere ve Schengen bölgesine yapacakları “gerekli olmayan” seyahatlerine 30 günlük geçici kısıtlama getiren düzenlemeyi onayladı. Düzenlemenin yeni tip koronavirüsün yol açtığı Covid-19’un yayılımını engellemeye yönelik tasarlandığı bildirildi.

Euronews‘in aktardığına göre, AB liderleri bu kapsamda salı günü, AB’ye üye 27 ülkenin sınırlarının ivedilikle kapatılmasına karar verdi. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB yetkililerinin önerisinin üye devletler tarafından büyük destek aldığını belirtti. Von der Leyen, “Uygulanması artık üye devletlerin inisiyatifinde. Bunu derhal yapacaklarını söylediler” şeklinde konuştu.

Almanya Şansölyesi Angela Merkel salı akşamı yaptığı açıklamada, Avrupalı liderlerin Komisyon’un “çok, çok sınırlı istisnalar” harici giriş yasağı önerisinin kabul edildiğini söyledi.

Merkel, uygulamadan İsviçre, Lihtenştayn, İngiltere ve Norveç vatandaşlarının muaf tutulacağını bildirdi. Şansölye ayrıca, liderlerin blok dışında kalan AB vatandaşlarının dönüşlerini koordine etmeyi de kabul ettiğini açıkladı.

İçe kapanma AB’nin sonu anlamına gelebilir

Öte yandan AB içindeki ülkeler de kendi aralarındaki sınırlarda geçişleri sınırlandırdı. Salgından en çok zarar gören İtalya‘nın yardım isteğine AB içinden hiç bir ülkenin el uzatmadığını, hekim ve gerekli ekipmanların Çin tarafından sağlandığını hatırlatan uzmanlar, bu içine kapanma durumunun “her koyun kendi bacağından asılır” anlayışını birlik içinde yaygınlaştıracağı, bunun ise AB projesinin sonu anlamına gelebileceği uyarısı yapıyor. 

 

İzmir’de termik santral için ÇED olumlu kararının iptali kararı Danıştay’dan döndü

İzmir’in Aliağa ilçesinde Azerbaycan devlet petrol şirketi Socar Power Enerji Yatırımları A.Ş. tarafından gerçekleştirilmesi planlanan “Socar Power Termik Santralı Entegre Projesi” ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca verilen ÇED Olumlu Kararının iptali istemiyle açılan dava, Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedildi.

Uzun yıllardır süren hukuki mücadele sırasında, ÇED Olumlu Kararının iptali için 2013 yılında İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne dava açılmıştı. Dava sürecinde 2015 yılında bilirkişi raporunun açıklanmasının ardından termik santral alanının ormanlık alan olduğu, santral atıklarının tehlikeli olduğu belirtilerek ek bilirkişi raporu istenmiş, 2016 yılında gelen ek bilirkişi raporunda ÇED Raporuna gerek olmadığı ifade edilmişti.

Ancak İzmir 3. İdare Mahkemesi’nce raporun jeoloji, orman ve fauna yönlerinden yeterli inceleme araştırmaya dayanmadığı, yetersiz olduğu gerekçe gösterilerek, ÇED Olumlu kararı iptal edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İdare Mahkemesi’nin kararını temyiz etti. Temyiz incelemesi yapan Danıştay 6. Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozarak, ÇED Raporunda eksiklik bulunmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verdi. Davacı olan EGEÇEP ise hukuki süreci Anayasa Mahkemesi‘ne (AYM) taşıyacağını belirtti.

 

İran’da 3.5 milyon kişi virüs nedeniyle hayatını kaybedebilir

Koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısının 1000’e yaklaştığı, en az 16 bin teyit edilmiş vakanın bulunduğu İran’da, bir üniversitenin hazırladığı üç senaryoya dayalı rapor ortaya çıktı. Tahran’daki Şerif Teknoloji Üniversitesi’nin raporuna göre, önlemlere uyulmaması halinde 3.5 milyon İranlı virüsten ölebilir.

Üç senaryo

İran devlet teelvizyonunda konuşan Doktor Afruz Eslami’nin halka ülke içinde seyahat etmeme ve tedbirlere uyma çağrısıyla paylaştığı raporda yer alan üç senaryo şöyle:

  • İranlılar hükümetin getirdiği tedbirlere şu an uymaya başlasa bile, 12 bin kişinin ölmesi muhtemel görülüyor.
  • Tedbirlere sınırlı bir şekilde uyulursa, 110 bin kişi ölebilir.
  • Halkın işbirliği yapmaması halinde, salgının haziran ayında zirve noktasına ulaşması ve 3.5 milyon kişinin ölmesi bekleniyor.

Eslami, halkın işbirliği yapmaması halinde ülkenin sağlık sisteminin çökeceğini belirterek “Eğer tıbbi olanaklar yetersiz kalırsa, dört milyon vaka olacak ve 3.5 milyon kişi ölecek” dedi.

İran’da dün açıklanan resmi rakamlara göre, şu an için koronavirüs yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı 988.

DSÖ: Korona tedavisi için ibuprofenli ilaç kullanmayın

İsviçre’nin Cenevre kentinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Christian Lindmeier, Birleşmiş Milletler Sağlık Ajansı uzmanlarının koronavirüs salgınıyla ilgili kapsamlı bir kılavuz hazırlığında olduğunu söyledi. Lindmeier, “Bu arada, kendi kendini tedavi amacıyla parasetamol kullanılmasını ve ibuprofen kullanılmamasını öneriyoruz. Bu önemli dedi.

Ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan ibuprofen, Nurofen ve Advil gibi ilaçların da etken maddesi.

Çin’de ortaya çıkan yeni tip corona virüsü nedeniyle dünya çapında 8 bin 148 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 200 bin kişide virüs tespit edildi.

Bankalar Paris Anlaşması’ndan bu yana fosil yakıtlara 2.7 trilyon dolar aktardı

Bankaların, küresel ölçekte fosil yakıtlara aktardığı finansmanı ortaya koyan en kapsamlı raporuun bu yılki verileri yayımlandı. “Bankalar İklim Değişikliğini Finanse Ediyor” başlıklı rapor, Paris Anlaşması’nın Aralık 2015’teki kabulünden bu yana, 35 küresel bankanın fosil yakıtlara her yıl artırmak suretiye toplam 2,7 trilyon doların üzerinde finansman aktardığını ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (Intergovernmental Panel for Climate ChangeIPCC1,5° Küresel Isınma Özel Raporu, iklim krizinin en ağır sonuçlarını bertaraf etmek için küresel ölçekte karbon emisyonlarının acilen azaltılması gerektiğini ortaya koymuştu. Ancak raporun bulguları, dünyanın önde gelen bankalarının finansman modellerinin, iklim krizini desteklemeye devam ettiğini gösteriyor.

Rainforest Action Network, BankTrack, Indigenious Environment Network, Oil Change International, Reclaim Finance ve Sierra Club iş birliğinde hazırlanan ve dünyanın dört bir yanında bulunan 240’ın üzerinde kuruluş tarafından teyit edilen raporda son dört yılda küresel ölçekteki kömür, petrol ve doğalgaz sektörlerinde faaliyet gösteren 2100 şirkete aktarılan finansman inceleniyor.

Rapor, fosil yakıt finansmanında JPMorgan Chase, Wells Fargo, Citi ve Bank of America gibi büyük ABD bankalarının başat rol oynadığını ortaya koyuyor. Bu dört bankanın verdiği fonlar, Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinden bu yana, 35 büyük küresel banka tarafından sağlanan fosil yakıt finansmanının %30’unu oluşturuyor.

En kirli bankalar

Buna göre, JPMorgan Chase, Paris Anlaşması’ndan bu yana 271 milyar dolarlık fosil yakıt finansmanı sağladı. Bu rakam JP Morgan’ı sadece dünyanın bir numaralı fosil yakıt bankası yapmıyor, aynı zamanda ikinci sırayı alan Wells Fargo ile arasına %36’lık bir marj koyuyor. Bankanın sağladığı 271 milyar dolar, raporda incelenen 35 bankanın toplam fosil finansmanının %10’una karşılık geliyor. JPMorgan Chase, son dört yılda fosil yakıtlara sağladığı finansmanın yanı sıra, Arktik ve açık denizlerdeki petrol ve doğalgaz projeleri ve hidrolik basınçla kayaç kırma teknolojisi olan fracking gibi en tehlikeli ve zararlı fosil yakıt kategorilerine fon sağlayanların da başında geliyor.

Royal Bank of Canada ise (RBC), Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana fosil yakıtlara 141 milyar dolar finansman sağladı. Fosil yakıtlara Kanada’nın diğer bankalarından %30 daha fazla finansman sağlayan RBC, bu nedenle Kanada’nın sabıkası en kabarık bankası olarak öne çıkıyor. Avrupa’da da Barclays diğer Avrupa bankalarını %36 marjla geride bırakarak fosil yakıtlara en çok yatırım yapan banka olarak tanımlanıyorBarclays, 2016-2019 yılları arasında 118 milyar doları fosil yakıtlara aktardı.2019 yılında ise BNP Paribas, Avrupa’nın en büyük fosil fonu oldu. BNP Paribas aynı zamanda Paris Anlaşması’ndan bu yana %56’lık bir farkla Fransa’nın da en kirli bankası.

Japonya’nın fosil yakıtlara sağlanan finansman açısından en kirli bankası olan MUFG, aynı dönemde 119 milyar dolarlık fosil yakıt finansmanı sağladı. Çin’in en kötü fosil yakıt bankası olan Bank of China ise, kömür başta olmak üzere fosil yakıtların finansmanına 84 milyar dolar aktardı.

Rapor ayrıca, en fazla yeni kömür, petrol, doğalgaz ve benzer yatırım planlayan ilk 100 şirkete sağlanan finansmanı inceliyor ve bulgular, 2,7 trilyon dolarlık fosil yakıt finansmanının 975 milyar dolarının bu şirketlere aktarıldığını ortaya koyuyor. Rapor aynı zamanda belirtilen 100 şirkete sağlanan finansmanın 2018-2019 arasında %40 arttığını gösteriyor.

Gelecek projeksiyonları da fosil yakıta dayalı

Bankalar İklim Değişikliğini Finanse Ediyor raporu, aynı zamanda bankaların fosil yakıtlarla ilgili geleceğe dönük politikalarını da değerlendiriyor. Yeni fosil yakıt projelerine yönelik finansman kısıtlamaları ve 1,5°C hedefiyle uyumlu olarak mevcut projelere sağlanan finansmanın aşamalı olarak kaldırılmasına ilişkin taahhütler açısından değerlendirildiğinde; hiçbir bankanın, son zamanlarda kamuoyunda yaptıkları açıklamaların aksine, iklim değişikliğiyle mücadele edecek şekilde hareket etmediği ortaya çıkıyor.

Rapor ayrıca önemli alt sektörlerin finansmanı konusundaki banka politikalarını ve uygulamaları da değerlendiriyor. Bankaların uzun zamandır kısıtlama getirdiği kömür madenciliği ve termik santral finansmanında genel bir düşüş görülse de, gelecek on yılda kömür finansmanının aşamalı olarak sonlandırılabilmesi için düşüşün çok daha belirgin olması gerekiyor.

Katran kumullarının finansmanına bakıldığında, 2017’den bu yana düşüş görülse de, 2019 seviyesi 2016’ya kıyasla yüksek seyrediyor. Birçok Avrupa bankası, katran kumullarının finansmanını sınırlamaya yönelik politikalar uyguluyor. Katran kumullarını finanse eden bankaların başında TD ve RBC gibi Kanada bankaları ile JPMorgan Chase ve Barclays geliyor.

Büyük bankalar, Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana geçen dört yıl içinde, Arktik’deki petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip şirketlere fonlarını önemli ölçüde artırdı. Hidrolik basınçla petrol çıkarımı ve doğalgaz finansmanı da bu yıllar içinde artarken, ABD bankaları sektörü finanse eden fonları sağlayanların başında geliyor. UniCredit ve RBS haricindeki tüm bankalar, açık denizlerde petrol ve doğalgaz üreten ya da arzı artıran şirketler için sınırsız finansmana izin vermeye devam ediyor.

İnsan hakları konusunda da sınıfta kaldılar

Rapor, aynı zamanda bankaların finanse ettiği fosil yakıt projelerinin ve şirketlerin insan hakları ve genel olarak iklim değişikliği konularındaki kabul edilemez boyuttaki yaklaşımını da ele alıyor. Bu konular, yerli halkların önderliğinde Kuzey Amerika‘daki boru hattı mücadelesinden, Arjantin‘in Vaca Muerta havzasında hidrolik basınçla petrol çıkarma projelerine ve Polonya‘da yer alan bir kömür madeninin genişleme planına kadar çeşitli vaka çalışmalarıyla ayrıntılı şekilde irdeleniyor. Bankaların oldukça sorunlu görülen projeleri ve bunların arkasındaki şirketleri finanse etmelerini önleyecek etkin enerji ve insan hakları politikalarından yoksun olduğu vurgulanıyor.

CAN Europe (Avrupa İklim Eylem Ağı) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Elif Gündüzyeli raporu şöyle yorumladı:

“İklim ve sağlık krizlerini tetiklemesi nedeniyle kömürün finansmanı küresel olarak ciddi oranda azalırken finansörlerin diğer fosil yakıt kaynaklarını değil hızlı ve adil bir düşük karbonlu dönüşümü finanse etmesi gerekiyor. 2015 yılında Paris Anlaşması’nın gündeme gelmesinden beri 100’den fazla finans kuruluşu kömür madenciliği ve/veya kömürlü termik santrallerden aşamalı olarak çekileceğini açıkladı. Sigorta sektörünün önemli aktörleri de benzer bir şekilde kömür şirketlerini portföylerinden çıkaracağını ve/veya kömür projelerini sigortalamayacaklarını açıklıyorlar. Halihazırda toplamda 41 sigorta şirketi, iklim riskleri yüzünden kömüre yatırım yapan şirketlerle çalışmayacaklarını açıkladılar. Ancak bu rapor gösteriyor ki, kömür sektöründen çekilen bankalar, petrol, fosil gaz, katran kumulları gibi diğer fosil yakıt projelerini finanse ederek iklim krizini tetiklemeye devam ediyor.”

Küresel ölçekte aynı anda yaşanan iklim ve sağlık krizlerinin yönetilebilmesi için tüm yeni fosil yakıt kaynaklarının yerin altında bırakılması gerektiğine dikkat çeken Gündüzyeli, OECD ülkelerinin tüm fosil yakıt kaynaklarından en geç 2040’a kadar çıkması gerektiğini, bunun olabilmesi  için de finans sektörünün elini taşın altına sokmasının şart olduğunu belirtti.

Rainforest Action Network İklim ve Enerji Araştırmaları Bölüm Başkanı Alison Kirsch de şunları söyledi:

“Rapor, finansal kurumların nasıl bizi iklim felaketine götürdüğüne dair oldukça rahatsız edici bir tablo çiziyor. Veriler, küresel ölçekte bankaların yalnızca fosil yakıtların finansmanını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni fosil yakıt projeleri planlayan şirketlere de finansmanı artırdığını gösteriyor. Daha önce benzeri görülmemiş ölçekte gerçekleşen sel, kuraklık, yangın ve fırtınalardan kaynaklanan ölüm ve tahribat her yıl artarken; bankaların, karbondioksit emisyonlarını artırmayı hedefleyen şirketler için yeni fonları onaylaması ve sermayelerini artırması sorumsuz ve acımasızca.’’