Dış Köşe

Onlar ölüyorlar ve biz seyrediyoruz – Mine Söğüt

0

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

Onlar iyi değiller ama biz de iyi değiliz.
Çünkü içeride zaman azalıyor çünkü dışarıda hiçbir şey değişmiyor.

Zaten kalbi olmayan bir devletten ısrarla ve ısrarla vicdani bir refleks bekleniyor.
İktidarın vicdansızlığını tescil etmek için iki insanın canı göz göre kurban ediliyor.
Onlar… Ölüyorlar…
Ve biz… Seyrediyoruz.
Reklamların, dizilerin, filmlerin, müziklerin, fotoğrafların ve haberlerin arasında arada sırada beliren iki insanın güzel ve yorgun görüntüsüyle;
Bir an irkiliyoruz, az gözümüz yaşarıyor, kalbimiz bir titriyor, aklımız azıcık gidip geliyor;
Sonra her şey normale dönüyor ve hayat devam ediyor.
Biz yaşıyoruz ve onlar ölüyor.
Böyle kumar olmaz; böyle hak aranmaz; böyle adalet istenmez.
İnsan canını her şeyden üstün tutmadan, Nuriye ile Semih’in kim olduğunu umursamadan, politik bir inatla, her ne olursa olsun diyerek, böyle bir eylemde sonuna kadar dayatılmaz.
Bu çekişmenin nihayetinde kazanan ya da kaybeden olmayacak.
Böyle giderse sonuç ölüme varacak.
İşin kötüsü devletin yaptığı her zamanki gibi yanına kalacak.
Dışarıda atılan sloganlar, kayıpların ardından yakılan ağıtlar ve ispatlanan devlet zulmü…
Hem siyasi hem de toplumsal bir ısrarın kirli lekesi olarak hepimizin alnına kazınacak.
Hiçbir şey yapmayarak her şeyi isteyenler…
Ve düzenin değişmemesinin suçunu hep başkalarına yükleyenler…
Muhalefetin yürüyüş eylemini hafif bulup ona burun kıvıranlar…
Ölüme yatmış iki insanın eylemini “onur” adına, “devrim” adına, “adalet” adına kutsayıp alkışlayanlar…
Zehirli inatlarla kutsadığı ve köksüz itirazlarla küçümsediği eylemler arasında sıkışıp kalan kalabalıklar…
Ezberlerinden vazgeçip bu eylemi bitirmek için artık ayağa kalkmalılar.

***

Rus ruleti oynar gibi…
Eller tetikte, gözler kararmış, ölüm kapıda.
İktidar yılmazsa Nuriye ve Semih ölecek;
İktidar yılarsa Nuriye ve Semih yaşayacak.
Her iki durumda da geriye korkunç bir ahlak ve tehlikeli bir inat kalacak.
Açlık grevi yapanlar, kendileri şu noktadan sonra geri dönemeyebilirler.
Oysa hatırlayın, ikisi de ölmek değil yaşamak isteyen insanlar.
Çıktıkları yolda en zorlu yolculuğu yaptılar.
Artık yeter!
Çok geç olmadan onların sırtlarındaki yükü almak ve işin seyrini başka yöne doğru çevirmek gerekiyor.
“Nuriye ve Semih yaşasın” derken kime seslendiğiniz önemli…
Devlete söylenecek söz belli ama asıl açlık grevinin destekçilerine, o iki insanı işin sonuna kadar direnmeye teşvik edenlere haykırmak gerekiyor:
Nuriye ile Semih’i açlık grevlerini bitirmeye ne yapıp edip ikna edin;
Ve insan canından bir mürekkeple direniş metinleri yazmaktan da artık vazgeçin!

Bu yazı cumhuriyet.com.tr/ den alınmıştır

 

 

Mine Söğüt

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.