Günün ManşetiManşetTürkiye

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevini sona erdirdi

0

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden uzaklaştırıldıktan sonra açlık grevi başlatan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, yaklaşık bir yıldır sürdürdükleri açlık grevine son verdi.

324 gündür açlık grevinde olan Gülmen ve Özakça işlerine iade edilmek için OHAL İnceleme Komisyonu’na başvurmuştu.

Aylardır Olağanüstü Hâl (OHAL) Komisyonu’ndan çıkması beklenen karar olumsuz çıktı.

Komisyon Gülmen ve Özakça’nın işe dönüş talebini reddetti.

Gülmen ile Özakça’dan basın açıklaması

Ret kararının ardından Gülmen ile Özakça basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ATO Genel Başkanı Vedat Bulut, TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, Gülmen ile Özakça’nın hekimleri ile avukatları ve Yüksel direnişçileri katıldı.

Yüksel direnişçilerinin iradesini anarak açıklamasına başlayan Nuriye Gülmen, “OHAL Komisyonu işe iade talebimizi reddetti. Yargı yoluna başvuracağız. Bugün itibariyle açlık grevimizi sonlandırıyoruz. Ama direnişimiz devam ediyor. Hastane süreci bitip sağlığımıza kavuştuktan sonra mücadelemiz devam edecek. Bu mücadele biz bitti demeden bitmeyecek. Mücadele etmekten, direnmekten bizi vazgeçiremediler. Hepinize teşekkür ediyorum” dedi.

“Yargı yoluna gideceğiz”

Gülmen şöyle konuştu:

“Saniyeler içinde gözaltına alınan 10 kişinin duyduğu bir kişinin küçücük direnişini 444 boyunca ilmek ilmek örerek bugüne kadar getirdik. Bizim zincirlerimiz yok. Korktuk ama korkularımızın üstüne gittik. Bize onurumuzu verdiği için direnişimizi çok seviyoruz. AKP’nin KHK’larını yerle bir etti. İnancımızı halklar boşa çıkarmadı. Yoldaşlığı, vefayı, sevgiyi bu direniş yeniden öğretti. Günde iki kez gözaltına alınan ve 8 aydır her gün oraya çıkan Yüksel direnişçileriyle yeniden tanımladık. Bugün ilk günden çok daha güçlüyüz. Bugün bize kalan bir ” biz” var. Çok kalabalığız.”

OHAL Komisyonu’nun kararını tebliğ aldıklarını ve reddedildiklerini söyleyen Gülmen, “Yargı yoluna gideceğiz. Açlık grevimizi bugün itibaren sonlandırıyoruz ama direnişimiz bitmedi. Hastane sürecimiz bittikten sonra mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz bitti demeden bitmeyecek.”

Nuriye Gülmen 324 günlük açlık grevi sürecini şu sözlerle anlattı.

“Bugüne kadar yanımızda olan Kamu Emekçileri Cephesi’ne teşekkür ederiz. Bizim savunmamızı üstlenen ve avukatlığın nasıl yapıldığını bir kez daha gösteren Halkın Hukuk Bürosuna teşekkür ediyoruz. Bizlere destek veren sanatçılara, sesimizi duyurmaya destek veren gazetecilere çok teşekkür ediyoruz.

Bizi bu direniş boyunca mektupları ile yalnız bırakmayan, biz tutsakken bizi hiç mektupsuz bırakmayan sevgili ‘özgür Tutsaklara’ ve ülkenin dört bir yanındaki hapishanlerden mektup yazan tüm siyasi tutsaklara çok teşekkür ediyoruz.

Numune Hastanesi’nin önünde nöbet tutan, duruşma salonlarını boş bırakmayan ve tahliye edildikten sonra bizleri ziyaret eden ve ellerimizi tutan dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

Direnişimizi her platformda dile getiren sanatçı dostlara teşekkür ediyoruz.

“444 süren bir direnişi adım adım büyüttük”

Acılarımızı dindirmek için çaba gösteren Ankara Tabip Odası’na bağlı hekimlerimize çok teşekkür ediyoruz.

Bu halkın evlatları ve bir parçası olarak bu halka inandık ve direnişe başladık. İnancımız boşa çıkmadı. Biz anlattık, onlar dinlediler. İnancımızı boşa çıkarmadılar. Ellerimizi tuttular, kapılarını bize açtılar. Onlara çok teşekkür ediyoruz.

444 süren bir direnişi adım adım büyüttük. Biz direnişimizi çok seviyoruz. Direnişimiz bize özgürlüğümüzü verdi. Bize dayatılan teslimiyeti reddederek, bize dayatılanı kabul etmeyeceğimizi söyleyerek o alana çıktığımız ilk gün özgürleştik. Her geçen gün daha da özgürleştik. Bizim zincirlerimiz yok. Korktuk mu evet korktuk. Ama geri adım atmadık. Bize özgürlüğümüzü geri kazandırdığı için bu direnişi çok seviyoruz.”

Bugün anlatmaya ve yaşanmaya değer hikayeler yaratma vaktidir. Zulüm varsa direnmek haktır” diyerek bu direnişe başlamıştım. Yüksel Direnişi bu direnişin adıdır. Tarih sahnesini boş bırakmamak için gerekirse bir mum olalım. Geleceğin öğretmenleri bugüne baktıklarınd gördükleri bir boşluk olmasın. Mücadele eden eğitimciler olsun. Bu direniş onurumuzu korumak için başladığımız bir direnişti. Böyle başladı ve bugüne kadar da böyle devam etti.”

“Direnişimiz pek çok değeri bize yeniden öğretti”

“Direnişimiz başka direnişlere örnek oldu. Başka şehirlerde başka direnişler başlattı. OHAL’in karanlığını yardığı için, ‘Hiç bir şey yapılamaz’ dendiği, vekillerin, gazetecilerin tutuklandığı çok çetin bir süreçte başlamış bir direniş. Bugün sokağa çıkmanın fitilini ateşleyen bir direniş oldu Yüksel Direnişi.

KHK’lerin hükmünü yerle yeksan etti bu direniş. Bizim televizyonumuz, kanalımız yok nasıl anlatalım bu direnişi demedik. Bir kişiyse bir kişiye anlatalım diye sokağa çıktık. Önce bir kişiye, sonra iki kişiye anlattık. Sonra milyonlara ulaştı bu direniş.

Direnişimiz pek çok değeri bize yeniden öğretti. Sevgiyi, sadakati, aşkı, bağlılığı. Bunları biz yendien tanımladık. Nazife ile Esra ile yeniden tanımladık. Aylarca her gün oraya iki kez çıkan ve gözaltına alınan Yüksel direnişçileri ile yeniden öğrendik.

AKP iktidarı, iktidarın kullanabileceği tüm araçları kullandı. İçişleri Bakanlığı’nın her türlü imkanları ile saldırdılar. Terörist olduğumuza yönelik açıklamalar varana kadar. Dava devam ederken davayı etkilemeye yönelik açıklamalar yaptılar. Ama bu saldırıların hepsinden güçle çıkmayı bildik. Bu saldırılar bizi yıldırmadı. Mücadeleye başladığımızdan bugüne baktığımızda bugün çok daha güçlüyüz. Bunu direnişimiz sayesinde başardık.

Bugün bize kalan bir biz var 440. günde. Biz bu direnişte kendimizi hiç yalnız hissetmedik. Tarihten aldığımız güçten ve hissettiğimiz bizden dolayı yalnız hissetmedik.

OHAL Komisyonu işe iade talebimizi reddetti. Yargı yoluna başvuracağız. Bugün itibariyle açlık grevimizi sonlandırıyoruz. Ama direnişimiz devam ediyor. Hastane süreci bitip sağlığımıza kavuştuktan sonra mücadelemiz devam edecek. Bu mücadele biz bitti demeden bitmeyecek. Mücadele etmekten, direnmekten bizi vazgeçiremediler. Hepinize teşekkür ediyorum.”

Semih Özakça: Bu direniş umut oldu

1 Aralık 2017’de Acun Karadağ ile beraat ederek mücadelesini dışarıda sürdüren Semih Özakça is şu konuşmayı yaptı:

“Bizce bu direnişi en büyük kazanımı dünya halklarına bir umut olmasıdır. Hem de en kötü ve ağır koşullarda. Bu direniş, irademizi teslim etmezsek bir şeyler başarabileceğimizi gösterdi.”

Bu direniş tarihsel bir direniştir. Bu direniş tarihe bir not düştü. Bu direniş iktidarın ne kadar acımasız ve pervasız aynı zamanda güçsüz ve haksız olduğunu teşhir etti.

Direnmeyen, direnmeyi ısrarla seçmeyen, baskında ve başına geleceklerden korkarak geri duran kurumlar oldu. Bunları teşhir etti aslında. Kaçacak yer yok, saklanacak yer yok. Tweet atan insanlar bile tutuklanıyor. Halkın kaçacağı saklanacağı hiç bir yer yok.

Bizim kişiliklerimizi ezmeye çalışıyorlar. Biz kişiliklerimizi ezdirmediğimiz için hapse atıldık. Terörist olduğumuzu kanıtlamak için kitapçık yayımlandı. Tarihte bir ilk bu.

Bizi ailemizi parçalamak istediler. Ailemizi parçalayıp bizi bölme çabaları boşa düştü. Ailemizle bir olduk ve onlarla birlikte bu mücadeleyi yürüttük. Annem, eşim, kayınvalidem ve eşimin kardeşleri bu süreçte hep yanımda oldu. Bu süreçte daha da bir birimize bağlandık.

Bizim dava sürecimizde dışarıda verilen mücadele sayesinde, gerek benim gerek Nuriye ablanın tahliye olması dışarıdaki direniş sayesinde olmuştur. Bu da direnişin neler başarabileceğini göstermiştir.

“Biz kazandık. Bu kazanılmış bir direniştir”

Sevgili eşim Esra ile birlikte beraber sevdayı da büyüttük. Yozlaşmanın, bencilliğin sevda diye yutturulmaya çalışıldığı bir sistemde, sevdanın ne olması gerektiğini gösterdik.

Sevgili eşim benim açlığıma ortak oldu. Beraber acıları, umutları ve hayatı paylaştık.

Küçük Prens’ten bir not almıştım. ‘Sevgi bir birinin gözünün içine bakabilmek değil, beraber aynı yöne bakabilmektir.’ Biz hem birbirimizin gözünün içine baktık, hem de aynı yöne baktık.

“Halkımızı, vatanımızı seviyoruz. Onun için mücadele ettik”

Biz sevgimizle, halkımıza duyduğumuz sevdayla, biz halkımızı, vatanımızı seviyoruz. Onun için mücadele ettik. Direnişimizi de o sevgiyle büyüttük.

Annem, anneler. Veli Saçılık’ın annesi Kezban Ana. Annem ilk defa hayatında gözaltına alındı. Şu anda birçok davası var. Bir anne çocuğu için ne yapabilirdi. En fazla bunu yapabilirdi. Gerçekten gurur duyuyorum. Çocuğu için büyük bedelleri göze alarak, büyük korkuları göze alarak nasıl bir ana olunması gerektiğini göstermiştir. Bizim bu direnişimizin güzelliklerinden biri de, kazanımlarından biri de ailemiz oldu.

Somut kazanımlardan bahsettik. Bir şeyler yapılması lazım. Komisyonun kararı bir yargı yolunu açtı. Yargı adaletli mi? Hayır. Ama bir kanal açılmış oldu. Bu direnişten önce böyle bir ihtimal dahi yoktu. Komisyonu bir oyalama olarak sürdürmeyi düşünüyorlardı. Aslında direniş bu komisyonun gerçekten çalışmasına da neden oldu. İşe iade veya ret kararı vermesi bile bir kazanım. KHK ile alabilirlerdi bu kararı ama binlerce insanı sürüncemede bırakmak için bu yolu tercih ettiler. Bu süreçte intihar eden, psikolojisi bozulan insanlar olmamızı istediler süreci uzatarak. Hayır biz intiharı seçmiyoruz, psikolojimizi bozmuyoruz. Sonuç olarak biz kazanacağız ve direnişimiz sürecek.

“Şubat’ta çıkan KHK ile sadece eşim ihraç edildi”

Şunu da belirtmek isterim ki, tam olarak teyit etmedim ama bulunduğum ilçede ihraç edilen tek insanım. Daha sonra açıktaki sendikadaki arkadaşlarımız ve eşim geri döndü. Şubat’ta çıkan KHK ile sadece eşim ihraç edildi. Bu da gösteriyor ki, bana destek olduğu için ya da sadece benim eşim olduğu için ihraç edildi. Komisyondan eşimle ilgili de bir karar çıkmadı.

Mücadelemiz devam edecek. Emekçiler sömürülüyorsa, işlerinden atılıyorsa direnmek haktır. Biz sonuna kadar direneceğiz. Herkese teşekkür ederim.”

Özakça’nın kendisi gibi öğretmen olan eşi Esra Özakça, “Teşekkür ederken unuttuklarımız oluyordur. Ama Nuriye ve Semih İçin Dayanışma hiç pes etmedi. Özel dayanışmaya ayrıca teşekkür etmek gerekiyor. Ailelere de teşekkür ediyorum.” dedi.

Acun Karadağ: İktidar Nuriye ve Semih’in elini öpmeli

Örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandığı davadan Özakça ile beraat eden Acun Karadağ herkesi Yüksel’deki direnişe davet etti.

“Aylarca arkadaşlarımıza bir şey olursa korkusuyla direndik. Ama bugün çok mutluyum. En azından arkadaşlarımızı kaybetme korkusunun yerine umudu koyarak direnmeye devam edeceğiz.”

İktidar yönetemeyen bir iktidar. Yönetemediği için OHAL ilan ediyor. Biz yönetemeyen iktidardan daha iyi bir karar beklemiyorduk. Yapabileceklerinin en iyisin yaparak yargı yolunu açmışlardır.

Beş insan bedenleri ile çok büyük bir irade ortaya koymuşlardır. Yüksel Caddesi onlardan, onlar Yüksel Caddesi’nden güç almışlardır. Her gün kazandık aslında, her gün iktidardan bir parça kopardık.

İktidarın yerinde olsam bu insanlar temsilci gönderir ve ellerini öptürürüm. Tarihe katil olarak geçen bir iktidar olmalarını engelledikleri için, bu direnişe teşekkür borçlular.

Veli’nin sözü ile bitirelim. ‘Direniş daima’ diyelim. Nuriye ve Semih arkadaşlarımızı da sağlıklarına kavuştuklarında Yüksel’deki direnişe bekliyoruz.”

 

(Cumhuriyet)

You may also like

Comments

Comments are closed.