EkolojiHayvan Haklarıİklim KriziManşet

‘Okyanus dibi trolleme’ milyonlarca ton CO2 salımına neden oluyor

0

Yeni bir çalışma, dip trolünün atmosfere ne kadar karbon saldığını ortaya çıkardı.

Balık yakalamak için bazıları 10 yolcu jeti kadar büyük olan devasa ağların denizin dibinde sürüklenmesinin neden olduğu hasarın büyük kısmı uzun süredir biliniyordu. Ancak yeni araştırmayla uygulamanın aynı zamanda “göz ardı edilemeyecek kadar büyük”, hesaba katılmayan bir karbon emisyonu kaynağı olduğunu ortaya koyuyor.

Dip trolü yapan gemiler, karides, yengeç, morina, pisi balığı ve diğer balıkları toplamak için okyanus tabanını tarayan, uzunluğu yarım mil (0,8 kilometre) kadar olan devasa ağırlıklı ağlar kullanıyor. Bilim insanları ve ekoloji aktivistleri, mercan resifleri gibi deniz yatağı ekosistemlerine verdiği zarar, deniz kaplumbağalarının, köpekbalıklarının ve kazara ağlara yakalanan diğer hedeflenmeyen deniz türlerinin öldürülmesi nedeniyle dip trolüne uzun süredir karşı çıkıyor.

İklim krizi: Dünya okyanuslarının karbondioksit emme kapasitesi düşüyor
Arktik Okyanusu, diğer okyanuslardan dört kat daha hızlı asitleniyor

Frontiers in Marine Science dergisinde yayımlanan makaleye göre, bunun ödenmesi gereken bir iklim maliyeti de ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, dip trolüyle deniz yatağı çökeltilerinde tutulan CO2’nin bozulmasının, her yıl atmosfere 370 milyon metrik ton kadar sera gazı salınmasıyla sonuçlandığını hesapladı. Bu, küresel balıkçılık endüstrisinin fosil yakıt yakması nedeniyle salınan CO2’nin iki katından fazla.

Yeni makalenin yazarları ayrıca, okyanusta kalan herhangi bir CO2’nin çevredeki suları asitlendirdiğini, bunun da yengeç, midye, deniz kestanesi ve insanların bağımlı olduğu diğer deniz ürünlerinin kabuklarını çözebileceğini tahmin ediyor.

Çalışmanın baş yazarı ve Utah DevletÜniversitesi’nde havza bilimleri doçenti ve National Geographic Prestine Seas‘tan deniz ekolojisti Trisha Atwood, “Özellikle Akdeniz gibi kapalı alanlarda  CO2’nin oldukça önemli olabilecek yerel asitlenme yaratabildiğini görebiliyoruz” dedi.”Son zamanlarda, dip trolünün aynı zamanda okyanus tabanında binlerce yıl boyunca güvenli bir şekilde depolanacak olan karbon bulutlarını da açığa çıkardığını keşfettik diyen Atwood, araştırmacıların modellemesi okyanusa küresel ölçekte baktığından, asitlenmenin yerel etkisini ölçmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Frontiers çalışması trol avcılığı ile CO2 arasında bağlantı kuran ilk çalışma değil; Trol çekilen alanlardaki CO2 ölçümlerini analiz eden Nature dergisindeki 2021 tarihli bir makale, bozulan tortunun gezegeni ısıtan gazı okyanusa saldığını ilk kez tespit etmişti. Bu verilere dayanan yeni araştırma, trollenen tortudan salınan karbondioksitin yüzde 55 ila yüzde 60’ının en az 500 metre derinliklerden atmosfere çıktığını, geri kalanının ise atmosferde kaldığını göstermek için bilgisayar modellerini kullandı.

Okyanus İsyanı aktivisti, 2021'de Glasgow'da yapılacak COP26 zirvesi öncesinde düzenlenen gösteri sırasında dip trolüne karşı protesto yapıyor.

Bir Ocean Rebel aktivistinin, 2021’de Glasgow’da yapılan COP26 Zirvesi öncesinde dip trolüne karşı düzenlediği protesto gösterisinden. Fotoğraf: Reueters.

Dip trolünde çıkan dumanlar uzaydan görülebiliyor

Dip trolüyle elde edilen tortu, uzaydan görülebilecek kadar büyük bulutlar halinde yukarı kalkıyor.

Derinliğe bağlı olarak deniz yatağı çökeltilerindeki çözünmüş karbondioksitin atmosfere salınması onlarca yıl sürse de bilim insanlarının modelleri, trolden kaynaklanan CO2’nin 1996 ile 2020 yılları arasında nispeten hızlı bir şekilde havaya karıştığını gösterdi.

Okyanustaki karbon döngülerine ilişkin uluslararası kabul görmüş modeller kullanan ekibin hesaplarına göre söz konusu dönemde salınan toplam karbon 8,5 ila 9,2 milyar ton arasında.

Atwood, “CO2’nin okyanustan tamamen atmosfere çıkması yalnızca dokuz yıl sürüyor ve küresel trol avcılığı her yıl devasa oranlarda salıma neden oluyor” dedi.

Okyanustaki karbon döngüsünü inceleyen ve yeni makalenin yazarlarından biri olan NASA‘dan bilim insanı Anastasia Romanou, trol avcılığından kaynaklanan CO2’nin atmosfere ulaşma hızının, bu uygulamayı kısıtlamanın iklim açısından neredeyse anında fayda sağlayacağı anlamına geldiğini söyledi. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli‘ne katkıda bulunan yazarlardan olan Romanou, “Her türlü hafifletme çabası çok etkili olacak ve sonuçlarını görebileceğiz” dedi.

Atwood, bulguların hala dip trolünden kaynaklanan CO2 emisyonlarını eksik tahmin ettiğini, çünkü Güneydoğu Asya gibi trol balıkçılığının yeterince izlenmeyen bazı sıcak noktaları için veri bulunmadığını söyledi. Bilim insanları, dip trolünden en çok etkilenen denizlerin Baltık Denizi, Doğu Çin Denizi, Grönland Denizi ve Kuzey Denizi olduğunu belirledi.

2021 tarihli makalenin baş yazarı deniz bilimcisi Enric Sala da yeni araştırmayı yapan meslektaşlarının  kendilerinin ilk bulguları doğruladığını söyledi. Aynı zamanda yeni makalenin ortak yazarı ve Ulusal Araştırmalar İcra Direktörü Sala, “Birçok kişi, sudaki karbonun sakıncalı olduğunu ancak önemli olanın atmosferik emisyonlar olduğunu söyleyerek 2021 çalışmasının bulgularının önemini göz ardı etti” dedi. Coğrafya Derneği’nin Bozulmamış Denizler girişimi ise “Yeni raporun dip trollerinden kaynaklanan emisyonların kabaca yarısının atmosferi kirlettiğini ve diğer yarısının da okyanusun asitliğini artırdığını göstermesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti.

Romanou, “İnsanlık trolleme faaliyetlerini genişletip yoğunlaştırdıkça, daha büyük bölgelerin etkileneceğini görmeyi bekliyoruz” dedi.

Dip trolüyle açığa çıkan karbonun geri kalanı ne olacak?

Araştırmacılar ayrıca dip trolleme sonrasında okyanusta kalan karbona ne olduğuna da baktı. Suda sıkışıp kalan yüzde 40 ila 45’lik kısım, yerel bölgelerde daha fazla okyanus asitlenmesine yol açıyor.

Bu artan asitlik, bu tür balıkçılığın yapıldığı bölgelerdeki bitki ve hayvan yaşamına zarar veriyor. NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü müdürü Gavin Schmidt, “Dip trolüyle ilgili karbonun etkilerinden çok daha fazla sorun var; örneğin biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilirlik. Fakat bu ‘denizlerdeki ormansızlaşma’ fark edilip değerlendirilecek kadar büyük. Umuyoruz ki bu, tüm etkilerde faydaları en üst düzeye çıkarmaya çalışabilecek politika çabalarına yol açabilir” diye konuştu.

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.