EnerjiGünün ManşetiManşet

Nükleer karşıtlarına giden Nobel Barış ödülünü Arife Köse ve Dr. Angelika Claussen’e sorduk

0
ICAN Türkiye'nin uluslararası katılımla Ankara'da gerçekleştirdiği bir toplantı

Nobel Barış Ödülü’ne bu sene Uluslararası Nükleer Silahları Yok Etme Kampanyası (International Campaign to Abolish Nuclear Weapons – ICAN) layık görüldü.

Nobel Barış Ödülü’nü aldıklarını öğrendikten sonra ICAN direktörü Beatrice Fihn, “Bunun bir şaka olduğunu düşündük. Bu hem güzel bir sürpriz hem de büyük bir onur” şeklinde konuştu.

Nükleer karşıtı aktivizm için de çok önemli bir kilometre taşı olduğu kuşku götürmez bu ödüle dair görüşlerini almak için nükleer karşıtı aktivizme ömürlerini adamış iki kadına, “ICAN’in Nobel Barış ödülü alması kapsamında düşüncelerinizi, mücadelenin dünden bugüne ve elbette yarına seyrini de kapsayacak şekilde bizimle paylaşabilir misiniz?” dedik.

ICAN kampanyasının eski Türkiye Direktörü Arife Köse ve geçen yıl Yeni İnsan Yayınevi tarafından Türkçe edisyonu da çıkan Nükleer Felaketlerle Yaşamak: Çernobil ve Fukuşima’nın Sağlık Üzerine Etkilerikitabının iki yazarından biri Dr. Angelika Claussen‘ın ödüle dair düşündüklerini tüm Yeşil Gazete okurları ile paylaşıyoruz.

Dünyanın, nükleer tehdidin uzak bir anı olacağı günlere bir an önce ulaşması temennisi ile…

Arife Köse: ‘Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nı Türkiye de en yakın zamanda imzalamalı

ICAN Türkiye eski koordinatgörü Arife Köse

“Bu ödül ICAN’e Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın (Treaty on the Prohobition of Nuclear Weapons) yürürlüğe girmesi konusunda sergilediği üstün çaba nedeniyle verildi.

7 Temmuz 2017’de kabul edilen ve şimdiye kadar 122 devletin imzaladığı bu anlaşma bölgesel ve küresel gerginliklerin giderek arttığı, savaş tehditlerinin kolaylıkla savrulduğu günümüzde dünya barışı için önemli bir çabayı temsil ediyor. Tüm dünyadaki binlerce nükleer karşıtı ile birlikte bu çabanın bir parçası olmak öncelikle gerçekten gurur ve mutluluk verici.

Bu ödülün haklı gururunu ve mutluluğunu yaşamakla birlikte artık omuzlarımızdaki yük daha fazla. Şimdi Nobel Barış Ödülü’nü almanın da verdiği motivasyon ve güç ile nükleer silahların herkes tarafından konuşulmasını, tartışılmasını sağlamak için daha çok çalışmalıyız.

Arife Köse’nin ödülün açıklanmasının ardından sosyal medya hesabından, “Üç yıl önce Viyana’da nükleer silahların yasaklanması konferansında” notu ile paylaştığı fotoğraf

Barış ödülünü almak çok güzel, o zaman haydi şimdi bu silahların neden hala var olduğunu hep beraber konuşalım. Türkiye’nin ve başta NATO ülkeleri olmak üzere bir dizi devletin neden Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nı hala imzalamadığını konuşalım. İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer bombaları konuşalım. Gezegen ve insanlık açısından geri dönülemez yıkıcı sonuçlarını bildikleri halde devletlerin neden hala birbirlerini nükleer silahlar ile tehdit ettiklerini konuşalım.

Artık bu soruların yanıtı sadece “güvenlik” olamaz, artık buna kimse inanmıyor. Nükleer silahlar bırakın güvenliğimizi sağlamayı, güvenliğimize yönelik en büyük tehdidi oluşturan, çok yıkıcı kitle imha silahlarıdır. Yasaklanmalı ve yok edilmelidir. İşte Nobel Barış Ödülü ile birlikte konuşmamız gerekenler bunlardır ve bunları konuşmadan geçersek eksik ve yanlış yapmış oluruz.

ICAN Türkiye’nin uluslararası katılımla Ankara’da gerçekleştirdiği bir toplantı

ICAN, dünyada 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren ve amacı hem dünya hem de insanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturan nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamak olan bir kampanya. ICAN, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu amaç doğrultusunda çalışmaya devam edecek. Bu doğrultuda önümüzde atılması gereken ilk adım Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nı imzalamayan her ülkenin en kısa zamanda bu anlaşmayı imzalamasını sağlamaktır. Ne yazık ki bu ülkeler arasında Türkiye de buluyor. Türkiye devletinin bir an önce bu anlaşmayı imzalamasını sağlamak hepimizin öncelikli görevidir.

Son olarak şunu söylemek istiyorum; bu ödül, başta Hiroşima ve Nagazaki’deki atom bombası patlamalarından sağ kurtulan ancak tüm hayatları bu patlamaların sonuçlarının etkisinde geçen Hibakusha’lar başta olmak üzere tüm dünyadaki binlerce nükleer silah karşıtına ve onların mücadelelerine adanmıştır.”

Angelika Claussen: Dünyada her biri Hiroşima’dakinin katbekat üstünde tahrip gücüne sahip 15 bin civarı nükleer silah bulunuyor

“Nükleer Felaketlerle Yaşamak: Çernobil ve Fukuşima’nın Sağlık Üzerine Etkileri” kitabının da iki yazarından biri olan Angelika Claussen

“Bu yılki Nobel Barış Ödülü’nün sahibi Uluslararası Nükleer Silahları Yok Etme Kampanyası (International Campaign to Abolish Nuclear Weapons – ICAN) oldu.

2005 yılında IPPNW başkanı Malezyalı hekim Ron Mccoy ve Avustralya IPPNW Seksiyonu üyesi Bill Williams‘ın geliştirdiği bu düşünce, nükleer silahların yasaklanması için uluslararası kampanya yürütülmesini öngörüyordu.

Kampanya (ICAN) 2007 yılında faaliyete başladı. Bugün ICAN’de 486 sivil toplum örgütü yer alıyor. Daha sonra BM üyesi devletlerin çağrıldığı üç (Meksika, Oslo ve Viyana) uluslararası konferans düzenlendi. Bu konferanslarda IPPNW öncülüğünde ve iklim araştırmacılarının katılımı ile hazırlanan ve sınırlı bir nükleer savaşın dahi insanlık için nasıl bir felakete yol açacağını gösteren yeni bilimsel araştırmalar masaya yatırıldı. Bu çalışmalar özellikle çok sınırlı da olsa bir nükleer savaşın yol açacağı iklim felaketinin kitlesel ölümlerle sonuçlanacağını gösteriyordu.

 

Örnek olarak çalışmalardan birisi Hindistan -Pakistan arasında her biri sadece Hiroşima’ya atılan atom bombası büyüklüğünde toplam 100 bombanın kullanılması halinde ortaya çıkan milyonlarca ton külün atmosferi kaplayarak dünya ikliminin alt üst olacağını gösteriyor. Ortalama sıcaklığın 1 ila 1,5 derece düşmesi ile tarımda ürün elde edilemeyerek kıtlıklar ve açlık ortaya çıkacak.

Bu konferanslar ve bilimsel çalışmalar nükleer silahı olmayan ülkeleri bu silahların yasaklanmasının gerçekten gerekli olduğuna ikna etti.

7 Temmuz’da BM Genel Kurulunda 122 ülke bu silahların yasaklanması için anlaşma yapılmasının önünü açtı. 20 Eylül’den bu yana imzaya sunulan bu anlaşmayı şimdiye dek 53 ülke imzaladı.

Angelika Claussen, kendisi de bir nükleer karşıtı aktivist olan ve gazetemize “Güneş Gönülüsü” rumuzu ile yazılar yazan eşi Dr. Alper Öktem ile birlikte

Bu uluslararası gelişmenin motorunun Avusturya olduğunu ve genç dışişleri bakanı Kurz’un çok çaba sarfettiğini belirtetim.

Meraklısı için not: Dünyada 15 bin civarı nükleer silah var ve bunların herhalde çoğunun tahrip gücü Hiroşima’ya atılan bombanın kat kat üstünde. “

 

Haber: Alper Tolga Akkuş

(Yeşil Gazete)

 

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.