Nükleer Karşıtı Platform üyeleri 4 Nisan Cumartesi günü Beşiktaş’taki Kartal heykeli önünde buluşarak ne Sinop ne de Akkuyu’da nükleere geçit vermeyeceklerini yineledi. “Sinop Fukuşima olmayacak” diyen nükleer karşıtları 1 Nisan’da Meclis’ten geçirilen Nükleerle ilgili kanunu “yangından mal kaçırırcasına” şeklinde değerlendirdi.
Çernobil Nükleer Kazası’nın 29. yıldönümü olan 25 Nisan’da Sinop’ta gerçekleşecek nükleer karşıtı mitinge çağrının da yapıldığı eylemde, “Japon halkının da desteğini alarak nükleer santralin yapılmasına izin vermeyeceğiz” denildi
NKP İstanbul adına basın açıklamasını okuyan Fidan Üredi, “hem Hiroşima ve Nagazaki’yi, hem Fukuşima felaketini yaşamış ve Japon Hükümeti kendi ülkesinde bulunan nükleer reaktörlerin tamamını kapatırken bizim ülkemizde nükleer santral yapmaya çalışması da anlaşılır gibi değil” dedi.
Üredi, neden” Sinop Fukuşima olmayacak” dediklerini ise 7 maddede sıraladı;
1) Sinop Akliman’da 15 km’lik orman alanının mülkiyet hakkı Japon Hükümetine devredilecek. Toplam 4.480 MW gücünde 4 adet reaktör kurulması planlanıyor. Dünyada örnekleri ile kıyaslandığında, bu alan böyle bir yatırım için oldukça büyük bir alan.
2) Nükleer Santralı’ndan elde edilecek elektrik enerjisinin tamamını devlet 20 yıl boyunca kilovat saati (kWh) yakıt hariç 10.83 ABD sent bedelle almayı garanti etmiştir. 1 sent de yakıt bedeli eklendiğinde fiyat 11.83 sent olmaktadır. Bugünkü 2.60 TL’lik kur üzerinden bu fiyat 30.7 kuruşla, TETAŞ’ın son yayımladığı 2013 Yılı Faaliyet Raporu’ndaki 17.27 kuruşluk ortalama elektrik alış bedelinden yüzde 78 daha fazladır. Yani nükleer enerji ucuz değil pahalıdır ve halkımızın elektrik faturası artacaktır.
3) Ülkemiz nükleer santralin 20 yılda üreteceği ve alım garantisi verdiği 717 milyar kilovat saat elektrik enerjisine 85 milyar dolar bedel ödeyecektir. Santralin %51’i Japonların, %49’u Türkiye Hükümeti’nindir. Santralin yatırım bedeli 22 milyar dolardır ve yatırım tutarının yaklaşık11 milyar dolarlık kısmı Türkiye Hükümeti üstlenecektir. Bu rakamların Türkiye’ye getireceği yük, dış açığın artmasına neden olacak, dolara dayalı hesap üzerinden elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtarmayacak, verimli ve temiz enerji teknolojilerine yatırımın önünü tıkayacaktır.
4) Nükleer santralın yakıtı Fransa ve Japonya’dan gelecektir. Ülkemizdeki uranyum kaynakları nükleer santral yakıtı olarak kullanılamaz; işlenmesi gerekir. Dolayısı ile Sinop Nükleer Santralı elektrik enerjisinde dışa bağımlılığımızı arttıracaktır.
5) Anlaşmada nükleer yakıt imalat fabrikası (N.Y.İ.F) kurulmasını ve yakıt çevrimi N.Y.İ.F yapılmasına teşvik etmektedir. Dünyada N.Y.İ.F kurulan bölgeler radyoaktif kirliliği en yüksek en tehlikeli bölgelerdir. Ayrıca bu maddeye dayandırılarak Fransa ve Japonya’dan nükleer atıklar getirilerek Sinop’ ta depolanmasının önü açılmaktadır. Yine bu uygulama ile nükleer silah malzemesi olan ve doğada 250 bin yıl kalan Plütonyum üretimine kapı aralamaktadır.
6) Anlaşmanın en can alıcı noktalarından biri, kullanılmış yakıt ve nükleer atığın nihai bertarafından Türkiye Hükümeti sorumludur. Dünyada nükleer atıkların tamamen yok edilmesi ile ilgili kalıcı hiçbir çözüm yoktur. Nükleer atıklar halen nükleer santrale sahip ülkelerin başında ciddi bir beladır. Çözüm olarak kullanılmış yakıt çubukları radyoaktif havuzlarında, diğer nükleer atıklarda geçici olarak depolarda bekletilmekte ve ölümcül riski devam etmektedir.
7) Nükleer santrallerdeki kaza oranı tamamen ortadan kaldırılamamıştır . Çernobil ve Fukuşima’da olduğu gibi bir kez kaza olduğunda tam bir facia yaşanmakta ve geri döndürülemez, telafisi olmayan sonuçlar doğurmaktadır. Anlaşmaya göre herhangi bir kaza olduğunda sorumlu Türkiye Hükümetidir. Dünyada sigorta şirketleri nükleer santrallerle ilgili kazaları en fazla 800 milyon dolara sigorta etmektedir. Uzmanlar tarafından Fukuşima faciasının maliyeti sosyal etki hariç 300 milyar dolar civarında hesaplanmıştır.