Nükleer Enerjiye Karşı Çıkmanın İlk 35 Nedeni

a- Politik gerekçeler:
 
1. Nükleer santrallar, endüstriyalizmin ve yüksek teknolojiye tapınmanın en uç noktalarından birini temsil eder.
2. Aşırı enerji tüketimine ve masif (büyük miktarlarda) enerji akışına olan bağımlılığı arttırır, enerji yoğunluğunun düşürülmesi girişimlerini baltalar.
3. Tüketim toplumunu, enerji israfını ve kullan at mantığını seçeneksiz hale getirir.
4. Nükleer silahlanmayla ve savaşlarla bire bir ilişkisi vardır, askeri ya da sivil reaktörlerin bazı tipleri nükleer silah hammaddesi üretir.
5. Uluslararası güç dengelerinde barışçıl olmayan stratejik bir silah olarak kullanılır.
6. Merkezi denetimi zorunlu kıldığı için enerji üretiminde ve dağıtımında merkezileşmeye neden olur.
7. Yapımına antidemokratik süreçlerle, merkezi olarak ve kamuoyunda özgürce tartışılmasına izin verilmeden karar verilir; aynı şekilde yapılır ve işletilir.
8. Toplumu ikna etmek için beyin yıkama/rıza yaratma kampanyalarını kullanır.
9. Şeffaf değildir, yatırım kararından silah yapımına, kazalardan atıklara kadar her aşamada gizlilik esastır.
10. Teknolojiyi elinde tutan, denetleyen ve dağıtan hegemonik devletlerin gücünü ve bu ülkelere olan bağımlılığı arttırır.
11. Teknokrasinin ve uzmanların egemenliğindeki toplumsal ve ekonomik düzeni pekiştirir.
12. Sabotajlara karşı korunma adına asker ve polis denetimini meşrulaştırır.
13. Özellikle yatırım aşamasında büyük rüşvetler döner.
14. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji ekonomisine geçişin önünde engel oluşturur.
15. İklim değişikliğinin çözümü için asıl yapılması gerekenlere karşı kalkan olarak kullanılır.
16. Toplumda “herşeye kadir canavar ‘nükleer teknoloji’ karşısında kalıcı ruhsal hasar” oluşturur (F. Hundertwasser, 1979).
17. Enerjiyle ilgili araştırma bütçelerinin büyük bölümü yenilenebilir kaynaklar yerine nükleer enerjiye harcanır.
18. Toplumda nükleer teknolojiye karşı olağanüstü bir güvensizlik mevcuttur.
 
b- Nükleer enerji üretimindeki sakıncalar:
 
19. Teknolojisi, yapım, inşaat ve güvenlik maliyetleri çok yüksektir.
20. Riski çok büyük olduğu için sigortalanamaz ve finansal riski kamuya yüklenir.
21. Yapım süresi çok uzundur, büyük gecikmeler yaşanır ve zamanında bitmez. Geri ödeme süresi çok uzundur.
22. Uranyum madenciliği ve yakıt üretimi/zenginleştirme aşamalarında sürdürülebilir olmayan kaynak bağımlılığı yaratır.
23. İşletim ömrü 40 yıl kadardır ve bu aşamadan sonra devreye giren söküm maliyetleri çok yüksektir.
24. Yüksek düzeyde uzman iş gücü kullanır, yerel ve ulusal düzeyde anlamlı istihdam yaratmaz (kaza sonrası temizlik işleri hariç).
25. Enerji üretimi verimsizdir (soğutma sırasında büyük miktarda enerji kaybı olduğu için üretilen net enerji miktarı düşüktür).
26. Arızalarda üretim çok uzun süre durur, santral atıl hale gelir.
 
c- Nükleer enerji üretiminin riskleri ve tehlikeleri:
 
27. Kazalardan kaçınılamaz, tasarım kusurları, yıpranma, mekanik ve insani hatalar nedeniyle kaza olasılığı yapısaldır. “Yeni” diye pazarlanmaya çalışılan modeller için başka bir deneme olanağı olmadığı için toplum “kobay” olarak kullanılacaktır. Kaza ve sızıntılar, yüksek toplumsal maliyete yol açar ve sınır tanımaz.
28. Normal işleyişi sırasında farkedilmeyen sızıntılar nedeniyle çevresinde radyoaktif kirlilik yaratır.
29. Yüzbinlerce yıl radyoaktif kalan atıkların zararsız hale getirilmesi mümkün değildir.
30. Çeşitli şekillerde yarattığı radyoaktif kirlilik hastalıklara, hayvan ve bitkilerde mutasyonlara yol açar.
31. Sabotajlara açıktır.
32. Deprem sırasında kaza riski ortaya çıkar. Fay hatları yakınına reaktör kurulması ekstra risk yaratır.
33. Sel ve tayfun gibi meteorolojik afetlerde kaza riski ortaya çıkar.
34. Soğutma suyunun geri verilmesi sırasında nehirlerin, göllerin ve denizin ısıl kirlenmesine neden olur ve sudaki canlı yaşama zarar verir. Küresel ısınmaya bağlı olarak suların aşırı ısındığı dönemlerde soğutma işlemi tehlikeye girer.
35. Kapanan santrallar uzun süren söküm aşamasında nükleer atık haline gelir.

-Ümit Şahin-

Ümit Şahin
Ümit Şahinhttp://umitsahin.blogspot.com/
Yeşil Gazete’de iklim değişikliği başta olmak üzere ekoloji ve yeşil politika alanlarında yazar ve editör. Halen Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nde uzman ve iklim değişikliği çalışmaları koordinatörü olarak çalışan Ümit Şahin 1991’de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Halk Sağlığı doktorası yaptı, Çevre Sağlığı alanında yoğunlaştı. Çevre İçin Hekimler Derneği, Üç Ekoloji dergisi ve Yeşiller Partisi’nin kurucularındandır. Bir dönem Yeşiller Partisi Eşsözcülüğü yaptı, yeşil politika ve ekoloji üzerine seminerler düzenledi. Halen Açık Radyo’da Ömer Madra ile birlikte Açık Yeşil’i hazırlayıp sunuyor.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Kardan Kadın da Roma Bostanı’nda

İstanbul’da kar yağınca hayat yavaşlar. Okullar tatil olur, araçlar...

ABD’de seçimi izlemek: Korkuların cisimleştiği gece – Göktuğ Taner

Bizim evin geleni gideni bitmez, sağolsunlar. Amerika’daki seçim gecesi...

Bir “teferruat” hikayesi değil: Kaz Dağları, Termik, Baraj, HES!

Çanakkale’nin Yenice ilçesi geçtiğimiz günlerde siyanürle altın arama izni...

İklim Forumu ilk gününden izlenimler – Didem Usluca

Bundan bir yıl önce çalışmalarına başlayan #IklimIcin Hareketinin düzenlediği...

“G 20 Krizler ve Alternatifler” toplantısı ile benim krizim – Fatoş Çırnaz

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisinin Yeşil Sol buluşma G2O...

EN ÇOK OKUNANLAR