ERZİNCAN- Önce siyanür sızıntısı, ardından da 9 işçinin altında kaldığı siyanürlü ve ağır metalli liç yığınının kayması olayına ve çevre üzerinde olağanüstü zararlara neden olan Anagold Madencilik’e verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) onayı hukuka aykırı bulundu. Yıllardır madene karşı mücadele veren Sedat Cezayirlioğlu, şirketin kararı daha önceden bildiğini ve işçileri bu nedenle çıkardığını belirtti. Cezayirlioğlu’nun avukatı İsmail Hakkı Atal ise kararın ruhsat iptali şartlarını oluşturduğunu belirterek “Bu verilen mahkeme kararı ‘Türkiye’de hukuk var, mahkemeden karar çıkıyor’ diye kimseyi aldatmasın. Bu karar, 13 Şubat faciası nedeniyle AKP Genel Merkezi’nden verilen talimatla AKP’li bilirkişilerin verdiği rapora dayanılarak çıktı” dedi. Cezayirlioğlu kararı şöyle duyurdu:
“Danıştay’dan benim lehime dönen Erzincan İdare Mahkemesi’nde görülmekte olan davamda karar çıkmıştır. Erzincan İliç Çernobil Altın madeninin bütün ruhsatları, bütün ÇED izinleri bugün itibariyle iptal edilmiştir, madenin bütün faaliyetleri bugün itibariyle durdurulmuştur.”
Mahkeme kararında madenin Fırat Nehri’ne yakınlığına, çevreye verdiği zararlara, önlem alınmayan risklere ve bölgede yarattığı tahribatlara vurgu yapılırken şu ifadelere yer verildi:
“Çöpler Köyü Mevkiinde (müdahil) Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan 847, 49729 ve 20067313 ruhsat sayılı ‘Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flatasyon Tesisi Projesi’ için Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından verilen 07.10.2021 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında, hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
İliç’te ‘kapasite artışı iznini’ de eski Çevre Bakanı Murat Kurum vermiş
‘Karar ruhsat iptali şartlarını da oluşturdu’
Cezayirlioğlu’nun avukatı İsmail Hakkı Atal ise kararın ruhsat iptali şartlarını oluşturduğunu belirterek şunları aktardı:
“Mahkeme kararında da artık yani özellikle işte 13 Şubat’taki faciaya da atıf yapıldı. Dolayısıyla bunlar burayı kapatmak zorunda kaldılar. 13 Şubat’taki facia olmasaydı bu hala işletilmeye devam edilecekti. Yani şu anda bu verilen mahkeme kararı ‘Türkiye’de hukuk var, mahkemeden karar çıkıyor’ falan diye kimseyi aldatmasın, tamam mı? Bu mahkeme kararı, 13 Şubat faciası nedeniyle AKP Genel Merkezi’nden verilen talimatla AKP’li bilirkişilerin verdiği rapora dayanılarak çıktı. 13 Şubat faciası olmasaydı burası hala işletilmeye devam edilecekti. Faciadan sonra zaten lisansını da iptal etmek zorunda kaldıkları için artık buranın ruhsat iptal şartları da oluştu. Ruhsatın mutlaka iptal edilmesi gerekiyor. Yani kapasite kapasite artırımının iptali ile ilgili davadaki gerekçe ve bilirkişi raporu aynı zamanda buranın tamamen kapatılması ve tümden ruhsatın da iptalini gerektirecek yönde.”
Anagold Madencilik, dün (19 Ağustos) işçi çıkardığını duyurmuştu. Eline Erzincan İdare Mahkemesi kararının bugün (20 Ağustos) ulaştığını belirten Sedat Cezayirlioğlu, şirketin dava kararı çıktığı zaman, yani 9 Ağustos’ta, karardan haberdar olduğunu ve bu nedenle de işçileri çıkardığını belirtti.
‘Aslında bu kararı biliyorlardı, ben bugün öğrendim’
Yeşil Gazete’ye konuşan Cezayirlioğlu, mahkemenin kararı ve işçilerin çıkarılmasına ilişkin şunları aktardı:
“Mahkeme ayın 9’unda kararı vermiş. Onlar tabii ki Allah’ın gücünden başka bütün dünyanın gücünü ellerinde hissettikleri için, mahkemeden önce, davayı açmadan önce kararı öğrendikleri için dünden itibaren işçileri çıkarmaya başladılar. Aslında bunlar bu kararı biliyorlardı. Ben bugün öğrendim. Olay bu.”
İliç’teki faciadan sorumlu şirket Anagold Madencilik, çalışanları işten çıkardı
Sedat Cezayirlioğlu, kararı öğrenen işçilerin kendisini aradıklarını ve ne yapacaklarına dair danıştıklarını da ifade etti:
“Bu haberi paylaştığımdan beri en az 100, 150 kişi aradı. Şu anda arıyorlar. O işçiler de onların derdi de, ‘burası Varlık Fonu’na devredilir mi? Bizim suçumuz değil bu felaketin yaşanması, bu madenin kapatılması. Ama faturayı bize kestiler. Bize yardımcı ol’ diyorlar.”
‘Çocuk gibi sevinçliyim’
Yıllardır karşısında mücadele verdiği altın madeni tesisiyle ilgili verilen bu kararı nasıl karşıladığını sorduğumuz Sedat Cezayirlioğlu, şunları söyledi:
“58 yaşına gireceğim 15 gün sonra. Şu an 23 Nisan’a çıkan bir çocuk düşün gözünün önünde nasıl sevinçliyse o şekildeyim.”
‘Fırat’ın ölümü gerçekleşti’
Mahkeme kararında Sabırlı Deresi ve Fırat Nehri‘ne ilişkin çok fazla vurgu yapılıyor. Maden, bu iki su varlığının hemen yanında yıllardır faaliyet gösteriyordu. 21 Haziran 2022’de siyanür sızıntısı ile gündeme gelen şirket daha sonrasında da Şubat 2024’te de 9 işçinin altında kaldığı liç yığını kayması felaketiyle gündeme gelmişti. Olayın ardından şirket çalışanlarını çıkarmaya başladı. Öte yandan bölgeden balık ölümleri olduğunu ilişkin çok fazla ihbar ve görüntü geliyordu. Cezayirlioğlu mahkemenin kararında da işaret edilen su varlıkları üzerindeki tehlikeye ilişkin şunları dile getirdi:
“40, 50 gün boyunca jandarma Fırat Nehri barajından binlerce ölü balık topladı. Jandarma, barajın etrafını ablukaya aldı, insanlar video çekmesin diye. O Fırat Nehri ve barajı Harran’a kadar siyanürle sulandı. Zaten öldü bir kere o Fırat, öldü. 13 Şubat 2024 tarihinde [liç yığınının kaydığı gün] o Fırat’ın ölümü gerçekleşti.”
TTB: İliç madeni kapatılsın, siyanürlü altın madenciliği yasaklansın
İşçi sendikaları: İliç felaketinin sebebi üretim baskısı
‘Karar daha erken çıkabilirdi’
Cezayirlioğlu, daha önce daha güçlü tepki verilmiş olsaydı, madene karşı kendi yanında daha çok insan olsaydı bu madene karşı daha güçlü mücadele verilebileceğini ve bu kararın daha önceden gelebileceğini düşündüğünü belirtti ve ekledi:
“Benim gibi canı pahasına destek olup mücadeleme sahip çıkan olsaydı… Çünkü bir buçuk sene önce ben bunu Uluslararası Ceza Mahkemesi‘ne (UCM) taşımıştım. Oradan benden belge bekleniyordu. O belge de 13 Şubat 2024 tarihinde oluştu. Bana destek olan olsaydı; bir yandan da çalışmak zorunda kaldığım için zaman da ayıramıyorum bir senedir, şimdi bu dava UCM’de de bir ilk olacaktı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde, yani insanlığa karşı işlenen suçlar mahkemesinde.”
Öte yandan mahkeme kararında ayrıca şirket tarafından işletilen maden sahasında 13 Şubat 2024’te meydana gelen liç yığınına dikkat çekildi. Dokuz işçinin yığın altında kaldığı olayla ilgili olarak Mahkeme 20 Şubat 2024’te verdiği ara kararı hatırlattı:
“Tesisin yığın liç sahasında bulunan malzemenin liç sahası doğu yönünde mevsimsel akış gösteren Sabırlı Deresi tarafına ve liç sahası batı yönünde bulunan ocak sahası tarafına aktığının, depolama onay belgesi ve çevre izin ve lisans koşullarının ortadan kalktığının tespit edildiğinin” belirtildiği, yazı ekinde sunulan belgeler incelendiğinde ise ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün 16 Şubat 2024 tarih ve E.2538 sayılı işlemi ile; ‘Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatı personellerince 13.02.2024 – 15.02.2024 tarihleri arasında tesiste yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan C 048465 numaralı tutanak ile yığın liç sahasında bulunan malzemenin liç sahasının doğu yönünde bulunan Sabırlı Deresi tarafına ve batısında bulunan ocak sahası tarafına doğru aktığı ve işletme adına düzenlenmiş 222533670.0.1 belge nolu Çevre İzin ve Lisans Belgesine esas koşulları ile Maden Atığı Depolama Tesisi/Yığın Liçi Onay Belgesi koşullarının ortadan kalktığı tespit edilmiş olup Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği’nin 14. maddesi hükümleri çerçevesinde bahse konu Çevre İzin ve Lisans Belgesi iptal edilmiştir.”
‘Yığın kaymasından sonra topraktaki siyanür oranı dikkat çekici nitelikte’
Son olarak mahkeme kararında bilirkişi raporunda yer alan şu görüşlere yer verildi:
- Tesisin deprem performans raporunun olmadığı, ocakta gerçekleştirilecek patlatmaların neden olabileceği olası çevresel etkilerin ocak şevleri ile yığın liçi zonu üzerinde olacağı, keşif günü de manganez ocakta yer yer akmaların gözlendiği, tekrarlayan patlatma kaynaklı titreşimlerin dik/dike yakın ve yüksek şevlerde (yığın liçi şevleri de dahil) lokal akma/dökülme oluşturan kırık/çatlakların zamanla gelişmesine katkı yapabileceği, bu durumda lokal kırıkların çevrede yayılıp birbirleri ile ağ oluşturacak şekilde temas ederek geniş alanları etkileyebileceği,
- Maden işletmesine ait ÇED Raporunda ocaklarda gerçekleştirilecek patlatmaların çevresel etkileri konusunda yapılan değerlendirmelerde işletme ÇED alanı dışında yer alan yerleşim birimlerinin esas alındığı,
- Evaporatöre gönderilen suda çok ince katı mineral tanelerinin de bulunma olasılığı ile ortaya çıkabilecek hava kirliliği riski bakımından bilimsel ve teknik herhangi bir değerlendirme yapılmadığı
- Tarımsal yönden yapılacak rehabilitasyon çalışmalarının neler olduğunun ÇED Raporunda detaylandırılmadığı,
- İliç’in hemen batısında yer alan Divriği fayının Nihai ÇED Raporunda dikkate alınmadığı,
- 2022-2023 yılları arasını kapsayan analiz sonuçlarında ise tüm toprak numunelerinde as, ni ve co parametrelerinin, bazı noktalarda ise cu ve pb parametrelerinin mevzuatta verilen sınır değerlerini aştığı, toprak kayması sonrası durumda, toprak analizlerindeki toplam siyanür değerinin dikkat çekici olduğu ve çevresel açıdan risk teşkil edeceğinin öngörüldüğü,
- Bu olayın Nihai ÇED Raporunda böyle bir riskin öngörülemediğini ve gerekli tedbirlerin alınamadığını gösterdiği, projenin yer aldığı bölgenin jeolojik karakteristikleri, tektonik yapısı ve topoğrafik özellikleri dikkate alındığında, değişecek ortam şartlarına karşı yüksek hassasiyete sahip olduğu, proje alanında yer alan jeolojik birimlerin kaya türü özellikleri, tabakalanma yapıları ve süreksizlik düzlemleri kaya kütlelerinin dayanım özelliklerini zayıflattığı,
- Mevcut durum ve kapasite artışının yeraltı suyunu, dolayısıyla Karasu Nehrini kirleteceği, yığın liçi tesisinin Fırat Nehri’ne ve Çöpler Köyü’ne çok yakın konumda bulunduğu ADT 1’in (Atık depolama tesisi) ve ADT 2’nin (atık depolama tesisi) proje alanının Sabırlı Deresi’nin dolayısıyla Fırat Nehri’ni besleyen dere yataklarının üzerinde yer aldığı, hava kalitesi etkileri için 10 km’lik bir çap içerisinde kalan tüm yerleşim birimlerinin etki alanı olarak değerlendirmeye tabi tutulduğu,
‘Tehlikeli atıkların havaya karışması kaçınılmaz’
- ADT’deki fazla suyun evaporatör yardımıyla havaya püskürtülmesi esnasında bu çok küçük taneli tehlikeli atıkların havaya karışmasının kaçınılmaz olduğu, dikkate alındığında,
- Dava konusu Çöpler Köyü Mevkiinde (müdahil) Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan 847, 49729 ve 20067313 ruhsat sayılı “Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı ve Flatasyon Tesisi Projesi” için Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından verilen 07.10.2021 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararında, hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”