Adana Akyatan Lagün alanında gözlem yapmak ve yaban hayatını korumak amacıyla harekete geçen Adana Çevre Platformu ve Yeşil Pedal Adana Bisiklet Topluluğu birlikte duyarlılık ve bilinç oluşturma çalışmaları başlattı.
Adanalıların her yaz yüzmeye gittiği, balığını çok sevdiği Karataş İlçesi’nin lagün alanlarında göçmen ve kalıcı çeşitli kuş türlerinin yaşadığını biliyorduk ama özellikle Flamingoların burada yumurtladıklarını öğrendiğimizde şaşırmıştık. Farkettik ki Lagün hayatı hakkında çok az bilgiye sahibiz. Durum biraz üzücüydü ama geç kalmış değildik. Hemen çalışmaya başladık ve sivil inisiyatif hakkımızı kullanarak, en etkin yöntem olan yerinde görme ve tespit etme yöntemi ile ilk çalışmamızı gerçekleştirmiş olduk. Sosyal medya üzerinden STK’lara yaptığımız çağrı aracılığıyla katılan 60 kişilk bir ekiple 26 Ekim 2014 Pazar günü yola çıktık.
Bölgemizde bulunan dört önemli lagün olan Akyatan, Ağyatan, Tuzla ve Yumurtalık lagünlerinin en büyüğü Akyatan, merkezden 49 km uzaklıktan başlayan ve toplam 15.304 hektarlık çevresi ile devasa bir bölge. Gezi-gözlem parkurumuz ise İnnepli Höyüğü Köyü ve Kapı Köyü‘nü içine alan bölgeyle birlikte Akyatan Kumul Ağaçlandırma Bölgesini kapsayan yaklaşık 20 km güzergâhtan oluşmaktaydı.
Araçla devam ettiğimiz Kapı Köyü’nden sonraki dokuz kilometre kumul yol boyunca kuşların hareketlerini heyecanla takip ediyorduk. Gözümüz, dokunabileceğimiz yakınlıklarda kuş sürüleri arıyordu. Nihayet bir Turna sürüsüyle karşılaştık. Büyüleyici bir andı ancak tarlalarda dinlenen yüzlerce kuşun kanat hareketleri ve sesleri bizi doğaya çağırsa da hemen yanımızdaki traktör sesleri ve kesif gübre kokusu bunu engelliyordu. Üstelik kuşlara yeterince yaklaşamıyorduk. Birkaç adım atsak hep birlikte havalanmaya başlıyor ve gökyüzüne doğru kanat çırpıyorlardı. Böylece seyirlik alandan, heyecan yaratan kuş sesleri ve kanat hareketleri eşliğinde göl kıyısına kadar kuşlar ile birlikte yol aldıktan sonra Akyatan Kumul Orman Alanının kuzeybatı kapısına ulaştık.
Amacımız orman içinden geçerek Yeşil Deniz Kaplumbağalarının yumurtlama alanına varmaktı. Dinlenme yerinde dürbünlerle ve fotoğraf makineleriyle su kuşlarını aradık, izlenimlerimiz doyuma ulaşınca da ormana doğru yürüyerek yola koyulduk. Akyatan Orman alanı 1972 yılından beri Orman Bakanlığı’nın ağaçlandırmaya devam ettiği insan eliyle oluşturulmuş Türkiye’nin en büyük kumul orman bölgesi.
Kumulların hareketi sonucu tarım alanlarının zarar görmesini engellemek için başlatılmış, büyük bir çabanın sonucu başarıya ulaşmış, takdir edilmeyi hak eden çalışma bir çok yaban hayvanına da ev sahipliği yapmakta. Kızılçam, fıstık çamı, okaliptüs ağaçları, Kıbrıs akasyaları ile pürenler, kum zambakları ve mantarlar orman yürüyüşümüz boyunca kameralarımıza yansıdılar. Kumsala vardığımızda ise yağmur başlamak üzereydi. Hafif yağan yağmurun altında el değmemiş kumsalları keşfetmek bizim için yeni bir duyguydu. Sahile vardığımızda diğer bir sürpriz ise aramızda bulunan Gözde Eğitim Merkezi öğretmenleri ile öğrencilerinin çevreye desteklerini gösteren mesajları oldu.
Günün sonunda yorulmuştuk ama doğayla baş başa olmanın mutluluğu yüzlerimizden okunuyordu. Çay içmek için İnnepli Höyüğü Köyü’nde mola verdiğimizde ise bugüne kadar karşılaştığımız en büyük sivrisinek saldırısına maruz kaldık. Dev sivrisinekler her yerdeydiler. Köylüler bu duruma alışmış gibi görünseler de Belediyeden çözüm bulma talepleri devam etmekteydi.
Gezimiz boyunca gözlemlediğimiz en iç burkan manzara ise traktörler tarlalarda çalışırken kuşların bir köşede sıkışıp kalmasıydı. Tarım alanları göl kenarına kadar dayandığı için kuşların doğal yaşam alanları olan bölgede bugün kavun, karpuz, yerfıstığı, pamuk, mısır vb. ekimleri yapılmaktaydı. Ayrıca sera tipi tarım yapıldığından, sera atıklarının çevrede oldukça fazla bir kirlilik yaratmış durumda olduğunu gördük. Görünen fiziki kirlilik dışında, çok daha önemli olan diğer bir kirlenme alanı ise göl suyuydu. Yoğun tarım faaliyetleri sonucu gölde birikmiş ağır metallerin ve kimyasalların tespit edildiği ve göldeki balık yaşamının olumsuz etkilendiği gerçeğiydi.
Akyatan Lagünü 1998 yılından beri Ramsar alanı olarak, 1997 yılında sit alanına ve 1987 den beri “Yaban Hayatı Geliştirme Sahası”na dönüştürülmüş durumda. Ancak bölgede tarım faaliyetleri hızla devam etmektedir. Ayrıca tüm çabalara rağmen kaçak avlanma engellenememektedir.
Çukurova deltasının en önemli yaban alanlarından olan lagün bölgesini tehdit eden etkenler kaygı uyandıracak kadar önemli boyutlara ulaşmak üzere. Ne yazık ki tarım alanlarının kentsel alanlara dahil edilmesi sonucu olarak yaban yaşam alanları ve meralar dönüştürülerek yeni tarım alanları üretilmektedir. Çukurova Deltası kuşlar için konaklama ve yumurtlama alanı olduğu kadar, yaban hayatı için de önemli yaşam alanıdır. Ancak bugün kontrolsüz tarım alanları ve kimyasal tarım atıklarını taşıyan sulama drenajları yüzünden lagün ve çevresi olumsuz etkilenmekte ve yaban hayatı zarar görmektedir.
Adana Çevre Platformu ve Yeşil Pedal Adana Bisiklet Topluluğu, Akyatan Lagün alanında biyo çeşitliliğin ve yaban hayatının korunması ve tarım faaliyetlerinin yaban hayatı alanlarının dışına çekilmesi konusunda gerekli duyarlılığı göstermeye devam edecektir.
Fotoğraflar: Emel Karataylı Çelik
Şadiye Yeşiltepe