Küresel İklim Değişikliğinin ekolojik sistemler üzerindeki etkisi – Büşra Deler

Küresel ısınma özellikle son 10 yıl içerisinde bütün dünyanın tartışmaya başladığı ve çözümler üretmek amacıyla uluslararası toplantıların düzenlendiği önemli bir gündem haline gelmiştir. Küresel ısınmaya neden olan karbondioksit ve diğer sera gazları, dünya atmosferinin kimyasal bileşimini 100-150 yıl öncesine göre fark edilir oranda bir değişikliğe uğratmışlardır.

Azot ve oksijen atmosferin ana gazları olmasına rağmen karbondioksit, metan ve normalde atmosferde bulunmayan sentetik kimyasalların oranlarında son yıllarda önemli artışlar gözlenmektedir. Bu gazlar güneş ışınlarının atmosferden geçerek dünya yüzeyine ulaşmasını sağlar. Bu ışınların yeryüzüne ulaşması sonucu oluşan ısı dalgalarını yansıtarak bunların tekrar atmosferin yukarı katmanlarına kaçmasını engellemektedirler. Bu özellikleri sayesinde dünya sıcaklığının şu andaki yaşanabilir düzeylerde olmasını sağlarlar. Ancak bu gazların atmosferdeki yoğunluğunun artması, güneş ışınları sonucu oluşan ısının tamamen yeryüzünde hapsedilmesine sonuç olarak ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Bugün yoğun bir şekilde tartışılan ve bilim insanlarını düşündüren konu; dünyanın sıcaklığında meydana gelecek 1-2ºC’lik ısınmanın ormancılık, deniz seviyesi ve canlı organizmaların çeşitliliğinde neden olabileceği değişikliklerdir. Bu değişim sürecinin ne kadar hızlı olacağı ve ne kadar süreceği konusunda ne yazık ki bilim adamları tarafından görüş birliğine varılamamıştır.

Canlı organizmaların çeşitliliği doğrudan ekosistem çeşitliliği ile ilişkilidir. Ekosistem çeşitliliği ise, bitki, hayvan ve mikroorganizma toplulukları gibi canlılar ile onların ilişki içinde yaşadıkları toprak, su, hava, mineraller gibi cansızların işlevsel olarak karşılıklı etkileşim içinde oluşturdukları dinamik bir bütün olarak ifade edilebilir. Biyolojik çeşitlilik genetik çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliğini içeren, dünyada canlıların ortaya çıkışından bu yana oluşan önemli tarihsel bir birikimdir. Gerek biyolojik çeşitlilik gerekse ekosistemler dünyanın yaşam destek ünitelerini oluşturarak, ekolojik dengenin bir bütün olarak işlemesini sağlar.

Ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin, küresel iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmesi bazı türlerin yok olmasına, bazı türlerin habitat değiştirmesine veya göç etmesine neden olurken, bazı türlerde de popülasyon artışına yol açabilmektedir. Söz konusu iklim değişikliği doğal biyolojik çeşitliliğin değişime uğraması, organizmaların birbirleriyle ve çevreleriyle olan etkileşimlerinin değişmesi, ekolojik besin halkasında olası kopmalar gibi henüz sonunu tam olarak kestiremediğimiz bir dizi ekolojik felaketle insanlığı karşı karşıya bırakmaktadır.

KUZEY ORMANLARININ YOK OLUŞU

Kuzey ormanları Kanada, Alaska, Avrupa ve Rusya’nın kuzey bölgelerini kaplar ve dünya ormanlarının yaklaşık üçte birini oluşturur. Tropik ormanlardan sonra havadan en fazla karbondioksit emen ormanlar da Kuzey ormanlarıdır. Karbon emmenin yanında yağmur ile kar sularını filtreler ve birçok nadir ve güzel canlı türlerine yuva sağlarlar. Bugüne kadar kuzey ormanlarına en büyük tehdit ağaç kesimi ile ormanların yok edilmesi idi. Sovyetler Birliği döneminde Sibirya’nın geniş ormanlık alanları yok edilmişti. İskandinavya ve Kanada’da da büyük boyutlarda orman kesimleri yaşandı, yaşanıyor.

Küresel ısınma ile birlikte yeni tehditler ortaya çıkmaya başladı. Sıcaklık artışı, kuraklığa ve kuraklık orman yangınlarındaki artışa neden olmaktadır. Bilim adamları 3 °C’ lik bir sıcaklık artışının kuzey ormanları için bir devrilme noktası olacağı ve ormanların yok olma ile yüz yüze kalacakları tahmin ediliyor.

Son yıllarda bilim adamlarının önceden öngöremediği başka bir olay da yaşanmaya başladı. Ladin böceği (İngilizcesi spruce beetle) inanılmaz boyutlarda ladin ormanlarının ölmesine neden oluyor.

Ladin böceği Kuzey Amerika’ya ait olan ve binlerce yıl içinde sadece ladin ağaçlarının kabuğunda yaşayan bir böcektir. Sağlıklı ormanlarda her zaman küçük sayılarda bulunur ve orman ekosisteminde, ölü ağaçların çürütülmesinde önemli bir görevi de vardır.

Son yıllarda sıcaklıkların artması, baharın daha erken gelmesi ve yaz döneminin daha uzaması nedeniyle ladin böceği sayısında patlamalar görülüyor. Böcek sayısı artınca, ölü ağaçlar yetmiyor ve böcekler civardaki canlı ağaçları da kemirmeye başlıyorlar. Böcekler ladin ağaçlarının gövdelerinde, ağaca su ve gıda taşıyan ana damarların yakınlarında yumurtluyorlar ve yeni doğan larvalar bu ana damarlardan besleniyor. Ağacın üst kesimlerine su ve gıda akışı kesilince de ağaçlar ölmeye başlıyor.

Eğer böcekler aşırı çoğalmamışsa ve ağaç da başka nedenlerle gücünü kaybetmemişse, ağaç bu böceğin zararlarına karşı, bolca reçine salarak karşı koyabiliyor. Ancak son yıllarda artan kuraklık ve bahar-yaz mevsim süresinin uzaması, böceklerin aşırı çoğalmalarına ve özellikle kuraklık ağaçların da zayıflamalarına neden oluyor. Ve sonuç, neredeyse bir felaket;
Son 7 yıl içinde sadece Alaska’da 1 milyon hektar orman (ki bu Kıbrıs Adası yüzey alanından daha büyük bir alana tekabül eder) bu böceklerin istilasına uğradı. Salgının arttığı yıllarda, yılda 30 milyon ağaç ölüyor.

Ladin böceğinin aşırı çoğalması ve ormanları yok etmesi de bir sinerji etkisidir. Küresel iklim değişikliği ve sıcak mevsimin uzaması, böceklerin aşırı çoğalmasına yol açar. Böcekler ormanları yok eder, ormanların karbon dioksit emme oranı azalır ve havada daha çok karbon dioksit kalır, bu da daha fazla ısınmaya yol açar.

Sıcaklıkların diğer bölgelere göre daha fazla arttığı Kuzey kutbuna yakın bölgelerde görülen bu olaylar birer rastlantı değildir. 0,8-1,6 derece arasında bir sıcaklık artışı daha şimdiden doğal sistemlerde kritik eşiklerin aşılmasına yol açmaktadır. Önümüzdeki yıllarda, insanlığın daha ne gibi ekolojik felaketler ile karşı karşıya olacağı ise bilim insanlarının dahi tahmin edemediği en önemli konulardan biri.

 

Büşra Deler

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Gençlerin iklim davası Anayasa Mahkemesi’ne taşındı

İklim aktivisti gençlerin Türkiye'nin ulusal katkı beyanının Paris Anlaşması ile uyumlu olmadığı gerekçesiyle açtığı ve Danıştay'ın reddettiği dava, AYM'ye götürüldü.

Aktivistler ‘nükleer genişlemeye’ karşı uluslararası ortak yanıt için buluşuyor

Nükleersiz Asya Platformu bileşenleri, iklim değişikliğine bir yanıt olarak nükleer enerjinin öne çıkarılmasına karşı uluslararası bir webinarda buluşacak.

Trump fosil yakıt endüstrisi CEO’sunu enerji bakanı olarak seçti

ABD'nin enerji bakanı adayı Chris Wright, iklim krizinin olmadığını ve insanları yoksulluktan kurtarmak için daha fazla fosil yakıt üretilmesi gerektiğini düşünüyor.

Ekim ayında yağışlar yüzde 46 azaldı

Ekim ayı yağışları Ege'de son 40, Marmara'da son 23 yılın en düşük seviyesine indi. Yağışlar normaline göre yüzde 46, geçen yıla göre yüzde 27 azaldı.

Son 1.5 yılda 1.200’den fazla metan sızıntısı bildirildi: Sadece 15’ine müdahale edildi

Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın saptamasına göre en fazla metan bulutu gözlenen ülke Türkmenistan. Onu ABD ve İran izliyor.

EN ÇOK OKUNANLAR