Kirala(n)manın ve karaktersizleşmenin örgütlenmesi olarak reklam ajansı ya da seçime dair bir küçük dipnot

Özne ol(a)mayanlar hiçbir biçimde özne ol(a)madıklarını kabul etmezler; özne olmanın acı çekmeyi gerektiren sorumluluğundan kaçarlar. Kendi adına konuşmaktansa adına konuşulmasını tercih ederler. Daha ötesi (yeni) kendilerini sevebilmek için (eski) kendilerinden nefret etmeleri gerektiği gerçeğini bir türlü göze al(a)mazlar.

Pan-insanlığın pan-kapitalizmi, pan-kapitalizmin-pan-insanlığı belirlemesiyle sınır tanımaz bir akışkanlığa kavuşmuş olan para (= ya da sermaye), hükümran bir güç olarak ilişkiye geçtiği her şeyi belirler. Merkezi, kutsal kitabı, yasası, ahlakı ve kuralı yoktur. Her şeyin biçimini alır ve her şeye biçim verir. Bütün ulus devlet ve din temsilcilerini, parti liderleri ve medya yöneticilerini satış temsilcisine dönüştürür. Ordu komutanlarını, üniversite rektörlerini ve kanaat önderlerini hizmetine atar.

Artık en etkili ve sonuç alıcı kurum aile, okul, din, medya, ordu ya da parti değil reklam ajansıdır; reklam ajansı bütün kamu değerlerini estetize ederek parada eşitler.

Önce aile şirketleşir ve şirket büyük bir aile olarak yeniden yapılanır. Sonra toplum şirketleşir ve şirket müşterilerden müteşekkil bir toplam olarak toplumlaşır. Ardından toplamların toplamı olarak dünya’yı ele geçirmiş olan “pasif piyasa toplumu” gelir.

Özne ol(a)mayanların oluşturduğu bu toplumsallık biçimi mevcut insan ufkunun ulaştığı son aşamadır. Bu aşama ile birlikte, diğer bütün toplumsallık iddiaları hayattan düşmüş, ucuz ve ucuzluk hem kitleselleşmiş hem de coşkuyla karşılanan ve sevinçle alkışlanan bir biçime bürünmüştür.

Artık tüm kurallara hükmeden akışkan para ve bu durumu sevinçle organize eden “ucuzluğu seçmişlerin” içerik verdiği, paydasını ucuzluğun oluşturduğu yeni bir değerler toplamı vardır.

Bu yüzden çok kullanışlı ve uyarıcı olduğu için “ucuzluğu kabul ve organize eden müşteri” olarak adlandırmayı tercih ettiğimiz “Razı gelen kişi, herhangi birinden daha özgür ve köleleştirilenden daha az ‘boyun eğmiş’ değildir: Yalnızca farklı bir şekilde boyun eğmiştir ve kendi belirlenmişliğini sevinçle yaşar: Gönüllü kölelik ne kadar varsa, rıza da o kadar vardır: Aslında mutlu tabiyetlerden başka bir şey yoktur.” [1] – “Razı gelen” özgür, mutlu ve seçimlerinin kölesidir; kendisinin nedeni ve sonucudur.

Bu yüzden:

Pasif piyasa toplumu sevinç duyularak, mutlu olunarak ve kahkaha atılarak kabul ve organize edilmiştir.

Kendi tarafından yaratılmış (yeni) kendisinin (eski) kendisine karşı zaferidir bu.

Ya da özne olmaktan vazgeçmenin uygun adım yürüyüşlerle, pencerelere asılan bayraklarla, sezon sonu indirim kampanyalarıyla, taksitlerle, “kaçmaz!” ve “eskileri atın!” çağrılarıyla, marşlarla ve seçim sandıklarıyla kutlanan ifadesidir.

Dikkate almamız gereken basit, çıplak gerçek budur.

Esas sorun şudur:

Özne ol(a)mayanlar hiçbir biçimde özne ol(a)madıklarını kabul etmezler; özne olmanın acı çekmeyi gerektiren sorumluluğundan kaçarlar. Kendi adına konuşmaktansa adına konuşulmasını tercih ederler. Daha ötesi (yeni) kendilerini sevebilmek için (eski) kendilerinden nefret etmeleri gerektiği gerçeğini bir türlü göze al(a)mazlar.

Bu yüzden:

“Özne-birey, özerk ve özgür iradeye sahip bir varlık olduğuna, eylemlerinin de egemen ‘isteme’sinden kaynaklandığına inanır. [Çünkü] Azat olmayı yeterince istemişse, köle olması mümkün değildir, dolayısıyla eğer köleyse, bunun sebebi iradesinin olmayışıdır –bu da köleliğin gönüllü olduğunu kanıtlar. (…) Zira özneler hiçbir surette özne olmasalar da, öyle olduklarına inanırlar.” [2]

Çünkü:

“Kendini kandırma zehrini bir kez tadan insanlar, bir daha kendilerini [kendilerinden] asla kurtaramazlar.” [3]

Kendini kandırmanın örgütlenmiş, estetize edilmiş ve her ne olursa olsun ikna etmenin bir yolunu bulma kurumunun adı ise reklam ajansıdır.

Reklam boyun eğdirme ve boyun eğmeye razı olmanın taşıyıcısıdır.

Reklam ajansı ise silah kullanmadan, kan dökmeden, zor kullanmadan süreci organize eden sorumsuz iş bitiricidir; hem razı olunmasını hem de rıza göstermekten haz duyulmasını sağlayandır. Estetik bir kapan kurduğu için rıza mekanizmaları üretimindeki en etkin kurumdur: Bu yüzden piyasa toplumunda reklam her şeydir; hem her şeydir hem de hiçbir sorumluluğu olmadığı için hiçbir şeydir.

Reklam ajansı kiralık olduğu için karaktersiz, karaktersiz olduğu için de kiralıktır. Kiralık ve karaktersizin birbirini biçimlendirerek birbirini belirlediği, bu biçimlendirme ve belirlemenin piyasa toplumunu da biçimlendirip belirlediği bir ucuz insanlık durumu söz konusudur artık.

Bu yüzden reklam ajansı piyasa toplumunda parası olan her ucuz insanın kapısını çalabildiği bir kamu genelevidir. Estetik ve ikna edici bir genelev örgütlenmesi olarak kamusal alanı piyasa toplumunun ihtiyaçlarına göre yeniden biçimlendirmekle yükümlüdür.

Reklamın hedef kitlesi olan müşteri ise bir “razı gelen” olarak boyun eğmeyi seçmiş, benimsemiş, kendi kurduğu kapana (üstelik) para ödeyerek kendi ayaklarıyla giren kişidir. Genelevi hem inşa eden hem de aktif biçimde kullanarak varlığının sürdürülmesini sağlayan bir tüketicidir.

Bu yüzden:

Reklam kendisinden önce üretilmiş bütün değerleri estetik ambalajlarla ezer, geçer.

Daha önce cellat kurbanı, kurban celladı kan dökerek biçimlendirirken, artık, reklam müşteriyi, müşteri reklamı kan dökmeden ucuzlukta ve pasiflikte biçimlendirmektedir. –Ve bu sürecin adresi yoktur, adresi olmadığı için de özne ol(a)mayanların oluşturduğu toplamın her bir parçası esas sorumludur.

Reklam estetiğinden daha estetik ve daha ikna edici başka bir değerler örgütlenmesi ise henüz yoktur.

Yok olması ise tufan nedenidir.

Nokta! [4]

Kaynakça:

[1] Lordon, F., Kapitalizm, Arzu ve Kölelik: Marx ve Spinoza’nın İşbirliği, s. 118.

[2] Lordon, F., Kapitalizm, Arzu ve Kölelik: Marx ve Spinoza’nın İşbirliği, s. 33, 125.

[3] Oe, K., Kişisel Bir Sorun, s. 166.

[4] Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayımlanacak olan Çok Kalpli Asi adlı deneme kitabından bir bölüm.

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Basın meslek örgütleri yeniden ısıtılan ‘etki ajanlığı’ düzenlemesine tepkili: Gazeteciliğe saldırı

'Etki ajanlığı' maddesinin tekrar gündeme getirilmesine tepki gösteren meslek örgütleri, iktidarın her türlü gazetecilik faaliyeti üzerinde baskı oluşturmak istediğine vurgu yaptı.

Açık Radyo’suz olmaz!

'Hüznün fiziği'nin diyalekti açısından bakarsak en derin hüzünler en coşkulu ve en mutlu adımları getirecektir. Tabii yaşama ve mücadeleye olan inancımızı yitirmemişsek...

[COP16] Bilim insanları: İnsanlık dünyanın doğal sınırlarını parçalamanın eşiğinde

Cop16 konferansı başlarken bilim insanları ve akademisyenlerden kritik uyarılar geliyor: Sadece temel türleri kaybetmedik, Dünya ile bağlantımızı da kaybettik. Acilen harekete geçilmeli.

Zonguldaklı gazeteciler bu kez kendi hakları için sokağa çıktı

Madenci Anıtı önünde oturma eylemi yapan Zonguldaklı gazeteciler, Anadolu basınının düşük ücretler, sansür, emek hırsızlığı gibi nedenlerle can çekiştiğini belirtti.

[İklim Masası] ‘Akıllı şehirler iklim değişikliğine çözüm olabilir mi?’

Günümüzün dinamiklerini koruyan teknolojik girişimler, iklim veya enerji sorunlarına yanıt vermediği gibi, seçilmişleri kurtaracak bir 'uzay gemisi' modeliyle ayrımcılığını da güçlendiriyor. 

EN ÇOK OKUNANLAR