Kim yaptı, belliymiş işte… – Ümit Kıvanç

Roboski katliamı için sahiden de kovuşturmaya yer yokmuş. Böylece anladık. Emri genelkurmay başkanı vermiş. Başbakandan daha önce aldığı yetkiye dayanarak. E zaten biz de böyle olduğunu sanıyorduk. Daha ne bekliyoruz askerî savcıdan? Başka neyi soruşturacaklar? “Devlet yaptı, biz yaptık, olur öyle,” diyorlar.

mahsunForma

Katliamın hemen ertesinde başbakan çıkıp demişti ki: “Ahmet mi Mehmet mi, Silahlı Kuvvetler bilemez ki!” Di mi? Her ihtimale karşı, Ahmet Mehmet, hepsini bombalar. Şimdi varılan nokta da bu mantığın geçerli kabul edilmesi; başka bir mesele yok yani. Burası burası olmasaydı, hak, adalet, vicdan gibi şeylerden sözederdik. Fakat artık zûldür.

Yine de size hatırlatayım: Otuz dört insanın göz göre göre paramparça edilerek öldürüldüğü yer, askeriyenin kaçağa gidip gelen gençleri ismen tanıdığı bildiği bir yerdir. Bu şekildeki bir bombalamaya meşruiyet kazandırıp kazandırmayacağı tartışması bir yana, “PKK’li zannettik”in mâkûl hiçbir izahı yoktur. Oradaki yerleşik askerî birliğe sorulması halinde oradaki komutanın, “Evet, bugün şu kadar insan gitti, akşama da dönerler” dememesi ihtimal dışıdır. Sorulmamışsa vahim, dememişse daha vahimdir. Ayrıca, ilk bombalamadan sonra köylüler (aralarında koruculuk yapanlar da var) telefonlara sarılıp “onlar bizim çocuklarımız” diye haber verdiler; kalan sağlar da bombalandı. Köylüler askerleri yaralılar için yardıma çağırdı, asker gönderilmedi. Ambulanslar geldi, asker yollarını kesip bekletti. Kovuşturmaya yer yok, ha? Tabiî, yoktur… Devlet dersinde öldürülmüşsen, adının hatırlandığına bile şükredeceksin. Roboski üzerine yaptığım filmin (Ağlama Anne, Güzel Yerdeyim) tek hedefi kurbanlarının adlarının, yüzlerinin hatırlanmasıydı. Şimdi onların her gece başbakan ve genelkurmay başkanının rüyalarına girmesini çok isterim. (Buradaki fotoğraf Roboski -Ortasu- köyünden, Mahsun Encü’nün evinden; belgesel için birlikte çalıştığımız arkadaşım Metin Yılmaz çekti. Mahsun 16 yaşındaydı. Arkadakiler ailesi. Formanın göğsünde Roboski yazılı.)

Bu yazı ilk olarak riyatabirleri.blogspot.com/ da yayınlanmıştır

Ümit Kıvanç

 

 

Ümit Kıvanç

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR