Kazanacak adayı destekleyelim – Cihan Erdal

cihanerdalCumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken aday kampanyaları hızlanarak sürüyor. Birinci turda kime oy verileceği bir yana, ikinci tura dair bahisler, senaryolar, manipülasyonlar şimdiden aldı başını gidiyor. 30 Mart yerel seçimlerini andıran bir iklimde Türkiye halkoyuyla Cumhurbaşkanı seçecek.

Önümüzde barış ve çözüm sürecinden parlamento seçimlerine, Rojava’dan Ermeni soykırımının 100. yılına değin bir yığın kritik meseleyle dolu bir dönem söz konusu. Böyle bir süreçte açık ki Cumhurbaşkanlığı seçimi, nasıl bir Ortadoğu ve Türkiye istediğimizin, halkların ve ortak coğrafyamızın geleceğine dair kurulacak sözün seçimi olacaktır.

AKP’nin, Erdoğan’ın 12 yıllık performansına bakıp yurttaşı sıtmaya razı etmeye çalışacakların ise bu defa işi zor. Mevcut düzenin bekçisi bir aday ile devleti daha da otoriterleştirmeye hevesli Erdoğan arasında niye seçim yapalım?

CHP, MHP, DSP, DP, BTP ittifakı Erdoğan’ı devletçi refleksleri güçlü bir başka versiyonuyla durdurabileceklerini düşünüyor. Bu sevimsiz dizilişten ülkenin hayrına ne çıkabilir? Çözüm sürecini derinleştirmenin, yeni bir toplumsal sözleşmeyi tartışmanın arefesinde tüm bu süreci frenlemek için kendini siper edenlerin adayına oy çağrısı yapmak bir solcunun, demokratın işi olabilir mi?

Sivas katliamına dair görüşlerini belirtirken ‘tahrik’ demeden edemeyen İhsanoğlu’nun Erdoğan’dan ne farkı var? Bu yarış kim daha iyi liberal-muhafazakar, kim daha sıkı Türk-İslam sentezcisi yarışı değil.

“Bizde bayrak tek, bizde dil tek, bizde millet tek” diyen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun arkasındaki siyasi desteği görüp de, o makama oturduğunda her şeyin daha iyi olacağını söyleyenler hangi ciddi argümana dayanarak bunu ileri sürebiliyorlar? Gezi gibi bir deneyim henüz hiç de uzağımızda değilken Erdoğan’ın bir yarı başkanlık rejimine yöneleceği endişesiyle İhsanoğlu’nu adres göstermek, kendi var olma nedenlerini sıfırlamak ve halkın gücüne inanmamak değil midir?

Demirtaş’a verilecek her oyun anlamı demokrasi cephesini büyütmek olacaktır. Özellikle 2015’te gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesinde Demirtaş’ı yüzde 10 barajının üzerine taşıyacak her bir oy ölçülemez değerdedir. Demirtaş’a verilecek her oy savaş çığırtkanlarına rağmen barışı büyütmek, Türkiye’nin yeni bir anayasa ile birlikte demokratikleşmesi imkanını büyütmek, Ortadoğu’da ve Türkiye’de çözümü ve demokrasiyi geliştirmek anlamı taşıyacaktır.

Yıldırım Türker ne güzel diyor: “Hayatımızı dağların dağdağasından düzlüğe indireceksek, Demirtaş’a ihtiyacımız var. O, bize duruşuyla, bütün dünyayı merak ve saygıyla kucaklayışıyla, adalet ve vicdanı bayraklaştırma yordamıyla yepyeni bir dünya öneriyor.”

Erdoğan karşısında düzenin bir başka temsilcisinden medet ummak yerine parlamento seçimleri öncesinde gerçek alternatifi büyütmek elimizde. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Erdoğan ile bir başka versiyonu arasında bir yarışa sıkıştırmaya çalışanlara rağmen bu fırsatı harcamayalım.

Erdoğan karşısında kazanacak adayı, Selahattin Demirtaş’ı destekleyelim. Evet, kazanacak olan Demirtaş’ın sözcülüğünü üstlendiği eşit yurttaşlık ve demokratik Türkiye tahayyülü olacaktır.

Gezi’nin tüm iktidarlara karşı mücadelede ve gülümsemede ortaklaştıran siyasetinin sözünü de ancak Demirtaş ile çoğaltabiliriz.

Cihan Erdal – www.turnusol.biz

İLGİLİ HABERLER

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Balık ekmek yemekle olmaz, Marmara’nın suyunu için!-Mehveş Evin

Ne yazık ki müsilaj felaketini balık yemek, denize girmek, denizin yüzeyini temiz görmeye indirgemek, bu büyük ekolojik krizi durdurmanın önündeki en büyük engel.

Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorununa bir çözüm: Agroekoloji – Bülent Şık

Agroekolojik yöntemler sulardaki nitrat kirliliğini azaltıcı bir sonuç doğurur ve bu da içme suyu kaynaklarının korunması anlamına gelir.

Örgütlü sessizlik – Arat Dink

Zeki Tekiner, dört ay önce başka bir silahlı saldırıdan şans eseri ölümcül bir yara almadan kurtulmuştu. Vali’yi olayın siyasi boyutu olduğuna ikna edememişlerdi. Dostları Nevşehir’den bir süre uzaklaşmasını istediler. O, “Bana Nevşehirliden zarar gelmez” dedi, kaldı. Su, tanıdık akıyor, değil mi?

Marmara Denizi’ndeki müsilaj kirliliğinde kömürlü termik santrallerin etkisi incelenmeli- Pelin Cengiz

İstediğiniz kadar yüzey temizliği yapın, bir yeri temizlerken diğer taraftan atık devam ediyorsa buna temizlik denir mi?

Marmara’nın ölümü: İstanbul kolera salgınına hazır mı – Bülent Şık

Denizdeki müsilajin kolera salgını getirmesi mümkün. Ama her şeye rağmen devam etmekten ziyade durmayı, onarmayı öne çıkarmalıyız. İnsan, bitki, hayvan ve çevre sağlığını bir bütünün birbiriyle ilişkili parçaları olarak görmeye çalışarak çözümler arayacağız.

EN ÇOK OKUNANLAR