Dış Köşe

İklim için harekete geçin* – Arif Ali Cangı

0

Bu yazı haberekspres.com.tr/ den alınmıştır

Küçük kızım Zeynep bugün 11 yaşını doldurdu, o da büyüyor. Çocuklarımız en değerli varlıklarımız. Onlara güvenceli, rahat, huzurlu, güzel bir gelecek için çırpınıp duruyoruz.

Çocuklarımız büyüyor, onlar büyüyecekler bir yaşlanacağız, dünyadaki yaşamın kuralı bu, her canlı doğar, büyür ve ölür. Olağan olan süreç bu şekilde işliyor, olağandışı olaylar olduğu zaman büyümeden ölümler de oluyor. Kazalar, hastalıklar, cinayetlerle gelen erken ölümlere her birimiz duyarlıyızdır, önlenmesi için çabalarız. Bunların dışından dünyadaki topyekun yaşamı tehdit bir başka olgu daha var; küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma. Aslında bu olgunun farkındayız; yoğun yağışlar, ani seller, uzun süren yağışsız mevsimlerle havanın ayarı bozuldu. Bir yanda yıkıcı seller, bir yanda kuraklık, azalan yeraltı suları, kontrol edilemeyen orman yangınlarıyla bütün canlılarla birlikte hayatımız tehdit altında.

Küresel iklim değişiklikleri ile ilgili çeşitli inceleme ve araştırmalar yapılıyor. Bunlardan bir tanesi Potsdam İklim Araştırmaları Enstitüsü‘nden uzmanlar, Batı Antarktika’daki buz tabakasını incelemişler, okyanus suyundaki sıcaklık artışı sonucunda buz tabakasının erimeye başladığını tespit etmişler, erimenin bu hızla devam etmesi halinde önü alınamayacak bir sürecin başlayacağı, deniz seviyesinin yükseleceği uyarısında bulunuluyor.

Bu tespitler yakın gelecekte bir bölümü sular altında kalmış, bir bölümü kuraklıkla yaşanmaz hale gelmiş dünyayı tarif ediyor. Böylesi bir dünyada insanlar kitlesel olarak yurtlarını terk etmek zorunda kalacaklar. Şimdiki savaş ve yoksulluk mültecilerine bir de iklim mültecilerini ekleyin ve gözünüzün önüne getirin; yoksulluk, açlık, salgın hastalıklar ve kitlesel ölümlerin yaşandığı bir dünya.

Küresel iklim değişikliğinin faili kim? Kürenin dengesi insan eliyle bozuluyor, bozulma  insanların tek tek faaliyetlerinden öte sistematik küresel bir faaliyetten kaynaklanıyor. Yapılan araştırmalar, asıl failin petrol, kömür gibi fosil yakıt endüstrisine dayanan küresel kapitalist sistemi gösteriyor, bunu görmezden gelerek yaşamı bitirecek tehlikeyi bertaraf etme şansımız yok.

Her birimiz öyle ya da böyle küresel iklim değişikliğinin farkındayız, ama bu tehlikeli süreçle ne kadar ilgiliyiz? Pek çoğumuzun gündeminde değil, oysa çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya bırakmak için dünyanın sağlığını bozan iklim değişikliği ile ilgilenmek zorundayız.

İklim değişikliği konusunda çalışmalar yapılıyor, devletlerin yöneticileri arasında toplantılar yapılıyor, sözleşmeler imzalanıyor, sözler veriliyor, verilen sözler unutuluyor. Bu ay sonunda küresel iklim değişikliğine ilişkin önemli bir toplantı yapılacak. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi‘nin taraflarının buluştuğu Taraflar Konferansı bu yıl Paris‘te toplanacak. 30 Kasım – 11 Aralık arasında 21.’si yapılacak toplantıda, iklim değişikliğini durdurmak için yeni kararların alınması, Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek 2020 yılında yürürlüğe girecek yeni iklim anlaşmasının görüşülerek kabul edilmesi bekleniyor. O nedenle bu yılki toplantı önemli. Dünyanın her yanında devletler ve sivil toplum Paris toplantısına hazırlanıyor.

Paris Zirvesi öncesi ülkeler iklim değişikliğiyle müca­deleye nasıl katkı sağlayacakları konusunda birer belge sunuyor. Sekretarya ülkelerin sunduğu belgelerdeki hedeflerin dünyayı nereye götüreceğini değerlendiren bir rapor hazırlayacak bunun üzerinden müzakereler başlayacak. Bu nedenle ülkelerin sunacağı belgelerdeki taahhütler son derece önemli o yüzden belgenin ülkelerin kendi iç dinamikleriyle hazırlamaları bekleniyor. Türkiye  Ekim ayı başında beş sayfalık ulusal katkı belgesini sundu, bu belge hazırlanırken hangi iç dinamiklerin katkısı ve görüşünün alındığını bilmiyoruz, bildiğimiz tek şey sivil toplumun bizim görüşümüzün alınmadığı.

Taraf Gazetesi yazarı Pelin Cengiz, ulusal katkı belgesini “Türkiye 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını önce artıracak, sonra keyfi gelirse sınırlandıracak ya da azaltacak” şeklinde özetlemiş. Ekoloji yazarı Pelin Cengiz; “Türkiye’nin sunduğu belgede enerji verimliliğine yönelik tek bir hedef yok. Çalışan, planlanan ya da yapım aşamasındaki toplam 80 kömürlü termik santrale ilişkin de tek bir atıf yok. Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele stratejisi yerine kalkınma hedeflerini sıralamış” diyor.

Önümüzde Türkiye’nin tavrını göstereceği bir başka toplantı daha var. Dünyanın en büyük ekonomisine sahip 19 ülkeden ve Avrupa Birliği Komisyonu’ndan oluşan G 20’nin Liderler Zirvesi 15- 16 Kasım tarihlerinde Antalya‘da yapılacak. Türkiye’nin dönem başkanı olduğu G 20’nin Antalya toplantısından iklimi etkileyecek kararlar çıkacak.

72

Paris zirvesi ve G 20 zirvesi öncesinde sivil toplum da boş durmuyor. 12-13 Kasım günlerinde İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’nde İklim Forumu düzenleniyor. Altmışa yakın oturum, Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından gelecek Yüzelliyi aşkın konuşmacı ile iklim değişikliği tüm yönleri ile konuşulup tartışılacak. Forum herkesin katılımına açık. Forumun sonunda G20 liderlerine iklim için harekete geçmeleri konusunda bir çağrı manifestosu yazılacak. 14 Kasım Cumartesi günü saat 14’te iklim değişikliğine karşı Tünel’de buluşularak hazırlanan manifesto okunacak ve Büyük İklim Yürüyüşü yapılacak.

İklim için siz de bir şey yapabilirsiniz, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri İstanbul’daysanız ya da İstanbul’a gidebilirseniz İklim Forumu toplantılarına ve iklim yürüyüşüne katılabilirsiniz, http://iklimicin.org/manifesto/ sayfasından “iklim için ben de varım” diye imza atabilirsiniz. Daha da önemlisi fosil yakıt endüstrisine dayanan neoliberal politikalara hayır diyebilirsiniz, hemen yanı başımızda Aliağa’da, Çandarlı’da kurulu bulunan ve kurulacak  yeni termik santrallere karşı çıkabilirsiniz.

Şimdi iklim için harekete geçme vakti, çocuklarımıza bırakacağımız en iyi mirasın yaşanabilir bir dünya olduğunu unutmayın.

* http://iklimicin.org/

 

Bu yazı haberekspres.com.tr/ den alınmıştır

71-Arif-Ali-Cangi

 

 

Arif Ali Cangı

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.